• 7numaranın bir bölümünde satılmış garsondan ister bunu. garson siparişi tekrar tekrar teyid ettirir ama bir türlü anlamaz. satılmış durumu farkedince kulağına eğilip "şundan işte" diye menüyü gösterir.
    daha sonra anlaşılır ki istediği şey kapucinodur.

    (bkz: kapuçino)
    (bkz: 7numara)
  • istanbul büyükşehir belediyesi şehir tiyatroları’nın yeni oyunu çin kahvesi, new york’ta yaşayan ve orta yaş bunalımıyla boğuşan harry ve jake’in hikâyesini anlatıyor. her iki adamın da yarım kalan hayalleri, kurtulamadıkları geçmişleri vardır. ikisi de hayata karşı öfkeli ve huzursuzdurlar. içlerinden biri bu döngüyü kıracak ve arkadaşının hayatını çalmak pahasına da olsa özgür içselliğine kavuşacaktır. ıra lewis’in yazdığı, can doğan’ın yönettiği oyunda; aziz sarvan ve can başak rol alıyor. oyun 9-13 nisan 2014 tarihleri arasında kadıköy haldun taner sahnesi’nde…
  • iyi oyun, gidin.

    daha da iyi olacaktır zamanla. bir şeyler eksik ama şimdi spoiler da vermek istemiyorum; gidin izleyin özetle.
  • yeni bir oyun.

    çeviri nedeniyle mi bilmiyorum oturmayan bir şeyler var, ingilizce alt yazılı film izliyormuşum havası yarattı. onun dışında oyunculukları güzeldi ama.

    gidin izleyin.
  • aslında yeni olmayan oyun.

    2004 yılında tiyatro odası tarafından sahneye konmuş. oyuncular hala aynı; can başak * ve aziz sarvan *.
    o dönemde sahnede ne kadar kaldığıyla ilgili pek bir şey bulamadım.

    konu itibariyle bence oldukça sarsıcı. ışıklar söndüğünde, "aaa bitti mi, ne oldu şimdi", "sonu saçmaymış!", "ara mı verildi?", "o neydi gız?" gibi şaşkınlık ifadeleri saçanlarla doluydu sahne. beklentimiz hep olayların net bir sonuca bağlanması yönünde, düşünmeyi sevmiyoruz; bağlantı kurmayı, hikayeleri birleştirmeyi sevmiyoruz. keşke biraz olsa araştırmaya vakit ayırabilsek, araştırıp gitsek.

    bu arada diğer arkadaşlara katılıyorum. eksik bir şey var gibi. her ne kadar yıllar önce birlikte çalıştıkları bir oyun olsa da, can başak'ın ve aziz savan'ın sinerji oluşturamadıklarını düşünüyorum. tek başlarına çok iyi olabilirler ancak ikili diyalogları yavan geldi sanki.

    genel olarak izlenesi, güzel bir oyun.

    ayrıca;
    (bkz: chinese coffee)
  • ibb şehir tiyatroları tarafından tekrar sahneye konulan tek perde ve yaklaşık 1 saat 20 dakikalık oyun, donald margulies'in toplu hikayeler'ini anımsatıyor. hatta bir nevi erkek versiyonu diyebiliriz. burada da çıkış noktası arayan bir karakter, edebi etiksel bir sorun ve bir açmaz var. karakterlerin ikisi de orta yaş bunalımlarıyla boğuşan, hayata karşı kaybeden diyebileceğimiz türden adamlar. bu da oyunu inişli çıkışlı bir hale getiriyor. yer yer güldürürken hep tırmanmaya hazır bir gerilim de kenarda bekliyor. altı boş olmayan bir oyun yani.

    fakat bu tür oyunlar oyuncu performansıyla şekillenir. bu açıdan ben de yıllar önce aynı oyunu birlikte oynayan can başak ve aziz sarvan'ın daha uyumlu olmasını beklerdim. biraz tutukluk seziliyor ama aşılmayacak gibi değil. bir de neden çin kahvesi? bunu direk yazara sormak lazım aslında. belki bu gece yarısı sohbeti jake'in evinde değil de çin mahallesindeki kahvelerden birinde geçseydi daha çarpıcı olurdu.
  • yeni sezonun ilk gününde gidip izledik. iki oyuncu da (can başak ve aziz sarvan) çok başarılı. dekor göz alıcı. oyundaki gerilim dikkati sürekli canlı tutuyor.

    sanatçının maişet derdi, sanat ve para kazandıran işlerin çatışması, kurgu-gerçeklik dengesi ile bunun yarattığı etik problemi... bunlar önemli soru(n)lar.

    vaktinizi ayırıp izleyin işte.

    sinema versiyonunu izlemiştim. (chinese coffee) orijinalinde bir piyes olan eser, sahnede daha iyi duruyor her halükârda. filmde al pacino ve jerry orbach var. 2000 yapımı.
  • an itibariyle fatih reşat nuri sahnesinde ızleme şansı bulduğum oyun.

    baştan belirtmek istiyorum bu oyun hayatımdaki bilincim açık şekilde ızlediğim ilk tiyatro oyunuydu. çocukken gittiğim tiyatroları hayal meyal hatırlayabiliyorum ancak, olayları açıkça anlayabildiğim hayatımın şu döneminde ilk defa bir tiyatro oyunu izleme fırsatı buldum çin kahvesi ile.

    oyuna gitme hikayem oldukça karışık olduğu için oyun başlayana kadar ne ile karşılaşacağıma dair hiç bir fikrim yoktu. bunun etkisi ne kadar vardı bilmiyorum ancak oyun bittiğinde içimde inanılmaz bir heyecan ve mutluluk vardı. birazcık daha medeni cesaretim olsaydı şayet ayakta alkışlardım...

    --- spoiler ---

    oyun genel itibariyle karakter analizinden oluşuyor. pek çok olay örgüsü bir diyalog halinde karakter analizi yapmak için kullanılmış. oyunun sonlarına doğru karakterler harry ve jake'in nasıl insanlar olduğunu iyice anlamaya başlıyorsunuz. sonuna geldiğinizde ise diyalog ve dolayısıyla karakter analizi bitiyor. yani olaylar hiç bir yere bağlanmıyor.

    karakterlerin ikisi de orta yaşlarında, hayatlarında pek bir şey başaramamış, ruhsal bunalım yaşayan karakterler. harry aşırı derecede takıntılı, hayattan sikayet eden ve daha fazlası için uğraşan bir karakter iken jake daha çok kontrol sahibi zeki bir karakter.

    --- spoiler ---

    her şey hala çok taze olduğu için aklımda toparlayamıyorum. eğer bu karakterlerde kendinize ait bir şeyler yakalayabilirseniz oyun inanılmaz derece akıcı geçiyor ve sizi kendisine hayran bırakıyor. ızlenmesi gereken bir oyun.

    not: aziz sarvan'ı ilk defa gördüm ve fena halde peter capaldi'ye benzediğini düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap