• şeyh kelimesinin başka bir versiyonu. arapçada "y" harfinin bazen "ı" veya "i" şeklinde de okunuyor olması sebebiyle; ş, y ve h harflerinden oluşan bu kelime türkçede şeyh veya şıh olarak telaffuz edilebilmektedir.

    başka bir örnek için (bkz: yusuf ile züleyha) (bkz: yusuf ile zeliha)
  • kemal sunal'ın efsanevi filmi şark bülbülü'nde geçtiği üzere;
    (bkz: şıh pezevengi)
  • tanımam etmem kendilerine fekat saygı duymam için güzel bir nedenim vardır. şöyle ki, ne zaman bulunduğum ortamda hoşuma gitmeyen anti laik bir muhabbet açılsa anlatacağım olayın baş aktörlerindendir bu şıh biraderlerim.

    artık efsane midir, gerçek midir bilinmez ama küçük çaplı orgazm etkisi yaratan bi hikayesi vardır.

    şöyledir; *

    "mustafa kemal, bir gezisinde öyle bir kişi görür ki, dayanamayıp yanındaki valinin kulağına eğilerek sorar:

    "-kimdir bu?"

    "-efendim, kendisi şıh'tır, yörede çok hatırı vardır!"

    bunun üzerine atatürk şıh'ı yanına çağırır:

    "-bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda, uzunluğunda değildir"
    diyerek devam eder:

    "-rica etsem de, en azından peygamber efendimizin olduğu gibi kısaltsan?"
    bunları söylerken, eliyle de boyun hizasını gösterir.

    şıh, "-emrin olur paşam" der?

    aradan zaman geçer, bir akşam atatürk amasya'daki şıh'ı hatırlar ve valiyi telefonla arayıp durumu sorar.
    vali, nasıl söyleyeceğini bilmemekle birlikte, şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını, aksine kimselere de el sürdürmediğini anlatır.

    konuşmadan sonra, atatürk kağıdı kalemi eline alır ve yazdığının amasya valiliği'ne tebliğ edilmesini ister.
    ertesi gün amasya'dan bir haber gelir ki, şıh efendi atatürk'ü görmek üzere yola çıkmış.
    çok geçmeden de gelir.

    sakal tamamen kesilmiş, sinek kaydı traş olunmuş, saçlar kısaltılmış. kılık, kıyafet de baştan sona değişmiş. bambaşka bir görünüme bürünmüş şıh!..

    atatürk'ün yanındaki arkadaşlarından biri kulağına eğilir:

    "-aman paşam! bu adam sakalına el dahi sürdürmezdi, ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız?"

    mustafa kemal yanıtını hemen verir:

    "-kendisini afyon valisi tayin ettim?"

    bu görüşmenin ardından da, yeni bir yazı hazırlayıp şıh'a verilmesini ister.

    yazıda şunlar yazmaktadır:

    "-inanç ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. valilik meselesine gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen, yarın başka şeyler için milletinden de vazgeçebilir. seni böyle bir durumda bırakmak istemem!.."

    "-azlettim!... "

    yazarın yorumu: nihahoooo
  • şeyhin kürtçeden türkçeye geçmiş hali.
  • atanamamış şeyh
hesabın var mı? giriş yap