• elalem ne der 'in dogru yazilisi.
  • dilek dündar (can dündar'ın eşi olan değil) isimli bir bayanın yazdığı bir kitap.
  • hayatımın içine eden söylem. kendimi bildim bileli anne ve babamın bıkıp usanmadan sürekli söylediği bir söz. dışarda yürürken bile kasıla kasıla yürüyüp o kudretli el alemin diline düşmemek için sözde önlemler alırdım. sonra bu durumun hiç normal olmadığı fark edip kendim olmaya, kulak tıkamaya karar verdim. o günden beri daha sağlıklı bir insanım.
  • "ne bileyim ne der?
    ben kulaklarımdan değil, dilimden sorumluyum."

    şeklinde yanıtlanması gereken soru.
  • söylentisinden bıktığım, söylendiği takdirde çevremdekilere tepki göstermekten yorulduğum bir cümledir. (bana ne? size ne? bize ne?)
  • diyecekler efendim, diyecekler. şarlatan diyecekler, komplo teorisyeni diyecekler, düz dünyacı diyecekler, deli diyecekler, mecnun diyecekler, gerici diyecekler, yobaz diyecekler. peygamberimize (s.a.v.) de deli, mecnun dememişler miydi? siz deli dersiniz, o tarih boyunca dünyaya gelen çocuklara ismi en çok verilen, en çok sevilen olur. siz deli dersiniz, o gemileri karadan yürütür. vaz mı geçeceksiniz doğru bildiğinizden? ortalamanın üstünde, kafası çalışan, kalbinin yerini unutmayan, düşünen her insan tarih boyunca hep insanlık parkurunun dışına ilkel insanlarca itilmeye çalışılmış, itenlerin ismi unutulmuş, itilmeye çalışılanların ismi kulaklarda, kalplerde, zihinlerde baki kalmış. sizi eleştiren, engelleyen, alaya alan, susturmaya çalışanlar aslında sizin doğru söz, hâl ve fikirlerinizin çığırtkanlarıdır. onlar sayesinde daha büyük kitlelere ulaşır, doğru sözünüz hiç işitmeyecek bir insanın bile kulağına kadar iletilir. işte bu sünnetullahın işleyişine en güzel örneklerden birisidir. zalimler eliyle allah sizi muzaffer kılar. hak gelir, bâtıl zâil olur. dilinizdeki ayetler hakiki vicdan sahibine şifa, zalimlere de eziyet olur. allah'a sonsuz şükürler olsun ki bu zavallı kulcuklarını kur'an-ı azîmu'ş-şân ile üstün, güçlü, sekînetli, kavî kıldı. allah'ın rükû ve secdelerde eğdiği bir boynu bir başkası eğemez, o boyna zincir takamaz. ne ölümle, ne hapsetmekle, ne aşağılamakla, ne de aç bırakmakla korkutamaz. o kuluna şah damarından daha yakınsa, bunun farkında olan bir insanla giriştiğiniz mücadeleyi kaybedersiniz, çünkü mücadele ettiğiniz kişi o kulun nezdinde allah'ın kendisidir. o kulunun yüreğinde yeryüzüne hilafetini indirmiş ve sizinle o bedeni kullanarak savaşmaktadır.

    el alem ne der hastalığının temelinde yatan neden gizli "el alem ne der dini"nin mensubu olmak ve çoğunlukla da bunun farkında olmamaktır. el alem ne der dininin bir cenneti yoktur. çünkü o kadar çok el vardır ki, birinin gözüne girmeniz için birinin gözünden düşmeniz gerekiyordur. ne kendiniz olabilirsiniz, ne de hakkıyla allah'a kul olabilirsiniz bu gizli hastalıktan kurtulmadan. her tarafınız popüler kültürün dayattığı normlara uymak adına estetik ameliyatlı, fikirleriniz zemini çürük doldurulmuş bir liman gibi, tebessüm ve gözyaşlarınız bile sahtedir. halbuki hür olmanın, sade olmanın, kimseye bir şey ispatlamak zorunda olmamanın dayanılmaz hafifliğine ulaşmak kul olmaktan geçiyor. sadece o bilsin yeter, o sevsin, o korusun, o razı olsun yeter... sonra bu niyet, ve bu niyet çerçevesindeki istikâmet sizin kendinizle, ailenizle, çevrenizle, dünya ile, bitkiler ve hayvanlar, hatta cansız olduğunu "zannettiğimiz" varlıklarla bile ilişkinizi öyle bir güzel düzenler ki o zaman anlarsınız bu dünyadaki en üstün rütbelerden birinin kul olmak olduğunu. taşın bile dilinden anlarsınız, rengiyle şekliyle size hangi ism-i şerif'in zâkiri olduğunu, kimin boyasıyla boyandığını bile fısıldamaya başlar, kendi cehaleti ve mezâlimi yüzünden başına türlü işler gelen insanlar o yol kenarındaki taşları öfkeyle "kahretsin" deyip tekmeleyedursunlar. "...ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve resûluhû" derken bile önce "kulu" sonra "resûlüdür" deriz. kul olmanın lezzet ve izzetine ulaşmış bir ruha cennet dünyada başlamıştır. allah bir insana kulum dediği vakit, kulluğa kabul edilmemiş hükümdarlar bile ona elinde olmadan hürmet eder, korkar veya hicap duyar ve nedenini tam olarak anlayamaz. çünkü kalplerin ipleri sahibi olan allah'ın kudret elindedir. dilerse bir firavuna sonunu getirecek bir musa(a.s.)'ı kendi sarayında, kendi eliyle büyütür. o'nun şanı ne yücedir.

    bu yüzden bırakın ne derlerse desinler. allah kulum dediyse gerisi boş lakırdıdır. beklesinler ve görsünler. arif olan anlar azizim. vesselam...
hesabın var mı? giriş yap