• 28 eylül 2012 tarihli sözcü gazetesinde emin çölaşan'ın yazısından alıntıdır...

    aynen aktarıyorum...

    --- sözcü ---

    çalışma bakanı’nın kızı!

    sevgili okuyucularım, ülkede hepimizin gözleri önünde bunlar olurken, bir de hiç bilmediğimiz, ruhumuzun bile duymadığı işler oluyor. işte size bir örnek: çalışma bakanı faruk çelik’in kızı zeynep çelik, okumakta olduğu acıbadem üniversitesi’nden yatay geçişle hacettepe ingilizce tıp fakültesi’ne alındı. hacettepe ingilizce tıp, üniversite giriş sınavında en yüksek puanlı öğrencileri alır. genelde, sınavı ilk bin kişi içerisinde kazananlar burasını tercih eder. çok önemli bir olaydır.
    yatay geçiş işi çok zordur. kuralları akp’nin arka bahçesi olan yök belirler ve sonra da üniversitenin ilgili organlarında karar alınması gerekir.
    burada teknik ayrıntılara girmeyeceğim ve sizlere olayın özünü kısaca anlatacağım.
    zeynep çelik isimli öğrenci, o seçkin fakülteye yatay geçiş koşullarını taşımıyordu.
    ancak hacettepe üniversitesi rektörlüğü’ne seçilen murat tuncer iktidarın adamıydı ve o makama bay abdullah gül tarafından seçilmişti. kadrosu üniversitede görünüyordu, ancak sağlık bakanlığı’nda görev yapıyordu…
    ve rektör bey’e bu öğrenci için bir çözüm bulması (!) rica edildi.
    * * *
    yatay geçiş için öğrencinin üniversiteye belli bir süre içerisinde bizzat başvuruda bulunması gerekiyordu. başvuru süresi bitti. rektörlük, bu sürenin bitiminden bir hafta sonra 24 ağustos günü üniversite senatosu’nu acele toplantıya çağırdı. bu toplantılar çarşamba günü yapılırdı. başka bir günde toplantı açıldı. toplantılar kameraya alınırdı, bu kez alınmadı! daha önce tıp fakültesi yatay geçiş komisyonu toplanmış ve bu
    konuda başvuruda bulunan 13 öğrencinin istemlerini reddetmişti. bunlardan biri de zeynep çelik’ti.
    üniversite yönetim kurulu ve yeni kadrolardan oluşan senatosu bu kararı hiçe saydı ve zeynep hanım’ı hacettepe ingilizce tıp fakültesi’ne almaya karar verdi.
    bütün kurallar ve yönetmelikler değiştirildi, daha önce var olan kararlar değiştirildi ve bütün bu yapılanlar sonrasında zeynep çelik, türkiye’nin en yüksek puanla girilen fakültesine haksız bir biçimde ve kendisinden çok daha yüksek puan almayı başarmış olan yaklaşık 200 bin öğrencinin hakları çiğnenerek kabul edilmiş oldu. üniversite sınavında kendisinden daha yüksek puan almış nice öğrenciler vardı ama geçerli yatay geçiş kuralları nedeniyle bunların hacettepe tıp’a girmesi mümkün değildi.
    * * *
    zeynep hanım bu yolla bir taşla iki kuş vurmuş oldu.
    ilki, türkiye’nin en yüksek puanla girilen ve herkesin kazanma özlemiyle yanıp tutuştuğu hacettepe ingilizce tıp öğrencisi olmayı başardı! ingilizce tıp fakültesi için bu olanak,
    puanı, -taban puanın çok daha altında olduğu halde- kendisine sağlandı.
    ikincisi, okumakta olduğu üniversiteye her yıl ortalama 40 bin liralık öğrenim ücretini ödemekten ailesini kurtarmış oldu! bu olayın bütün belgeleri ve alınan kararlar elimde.
    hacettepe rektörü murat tuncer şimdi bu konuda neler olduğunu, üç yıldır izin verilmeyen yatay geçiş için geçerli kuralların başvuru tarihlerinden sonra bile nasıl apar topar değiştirilip altüst edildiğini, üniversite seçme sınavlarında çok daha yüksek puan alan öğrencilere nasıl haksızlık edildiğini açıklamakla yükümlüdür.
    acaba babası çalışma bakanı olmasaydı, bu kararlar zeynep çelik için yine alınır mıydı?
    eğer üniversitelere, tıp fakültelerine bile siyaset sokulduysa, işler siyasi torpille yapılıyorsa, vay bizim halimize.

    --- sözcü ---

    http://sozcu.com.tr/59732.html

    biz de aptal gibi, üniversite sınavlarında dirsek çürütelim...

    --- merak edenler için ertesi gün gelen edit ---

    çapa mezunuyum.

    mecburi hizmetimi türkiye'nin nispeten batısında, ancak nüfus yoğunluğu çok düşük bir yere seçim öncesi vatandaşa şirin gözükmek için apar topar tamamlanmış "hastası olmayan" bir hastanede yaptım. bahsi geçen hastanede, biz aylarca bir kuruş döner sermaye bile almadan 1100 lira kuru maaş ile çalışırken, sağlık bakanı her allahın günü televizyona çıkıp "10.000 lira para veriyoruz, mecburi hizmete gönderecek doktor bulamıyoruz" diye palavralar atmakta idi. 6 ay sonra dayanamayıp istifa ettim ve cebime 2500 lira para koyup gittiğim mecburi hizmetten arkadaşlarıma 500 lira borçlu olarak geri döndüm. bahsi geçen "hastası olmayan" hastane de 2 sene sonra kapandı zaten...

    sonrasında içimde kahve ağacı çıkana kadar tıpta uzmanlık sınavına çalışıp, bir yerlere girebildim. o zamanlarda da kopya-mopya lafları dönüyordu, sorular sanki bir yerlere servis edilmiş gibi duruyordu ama, bu işler şimdiki kadar ayyuka çıkmamıştı, fazla da üzerinde durulmadı...

    asistanlık şartlarından çok fazla bahsetmek istemiyorum, zira doktorların çalışma koşullarının ortalama bir sözlük yazarının zerre kadar umurunda olmadığını biliyorum, sadece şunu söyleyeyim, ben cumartesi-pazar blok nöbet tutup 48 saat aralıksız çalıştıktan sonra pazartesi akşamına kadar hala hasta bakıyorsam, benden % 100 doğru kararlar vermemi beklemeyin...

    türkiye'de doktor olmak gariptir vesselam, öss'de dereceye girmen lazım, bir hamalın sırtında taşıyabileceğinden fazla kitabı kafanda taşıman lazım, ona rağmen milletten yiyeceğin azar, küfür de cabası...

    şimdi uzmanlık bitsin, pratisyenlikten kalan mecburi hizmet borcumuzun üzerine, uzmanlık mecburi hizmeti eklenecek, ikisini birlikte yapacağım, üzerine bir yan dal yapayım dersem, onun mecburi hizmeti de ayrı... bu sefer hastası olmayan bir yere düşmeyiz inşallah da, o kadar okuduğumuz bir işe yarar...

    daha önce yatay geçiş başvurusu reddedildiği halde fakülteye babasının sayesinde giren bir bakan kızı kadar olamadık ya, sıkıntı hep orada...

    --- merak edenler için ertesi gün gelen edit ---
  • "tarsus'ta bayan kadın doğumcu krizi" olayı sonrasında hükümetin yeni açılımıdır.

    canlarım benim; binbir zahmetle, üniversite senatolarını falan toplatıp, yönetmelikleri değiştirip, kendi kızlarını hacettepe tıp fakültesine sokmuşlar, sırf millete hizmet olsun diye...
  • doğal seleksiyona uğramasını dilediğim kişi. zaten o kadar kapasitesi olsa hacettepeyi kazanırdı. şimdi o zeki insanların arasında ne hale düşecek kim bilir? ah pardon, belki de kurul toplanır, dersler geçilir. çok çalışırsak başarabiliriz bence.
  • http://www.hacettepe.edu.tr/…nti/774,yk270812.pdf?0

    şu kararnameyle işini hallettiren kız

    edit: yeter uyarmayın, silmiş işte hacettepe. ben ne bileyim adamların veritabanlarındaki kararnameyi sileceklerini. almadım ekran görünütüsü.
  • üstteki arkadaşın paylaştığı kararnamede de görüldüğü gibi 1. sıradan giren kişi de yeditepe öğrencisidir. sıralamaya bakıldığı zaman alınabilecek daha uygun bir öğrenci de bulunmamaktadır.

    ayrıca bu kadar üzerine düşülmesi gereksiz ve abartılıdır. bunu yapmak için bakan kızı olmak gerekmiyor. arkadaşım götü boklu akdeniz üniversitesi mimarlık'dan boğaziçi mimarlığa girdi. babası rektörün arkadaşıymış.

    bu tip olaylar her gün başka yerlerde oluyor zaten. adam devletten olunca hain oluyor. kendinizin fırsatı olsa yapmıycak mısınız? arkadaşınız yapsa helal demiycek misiniz?
  • iddialar doğruysa; dindar hükümetimizin, kuran'da kul hakkı kavramından bihaber olduğunu ya da işine göre dindar olduğunu gösterir.

    kızımıza da, allah zihin açıklığı versin diyelim.
  • aslında casan'ın verdiği linkteki kararnameye göre o not ortalaması, eğitim dili vs. gayet yeterli görünüyor.
    ama diğer taraftan ustelik doktor'un dediği "yönetmeliğin bir anda değiştirilmesi" olayı hoş değildir.
    ama benim asıl gözüme takılan bakanın kızından ziyade diğer geçiş yapan kişi burcu güneydaş. belgede yazdığına göre eğitim dili ingilizce olmayanları kafadan elemişler. bu kızın okuduğu okul %30 ingilizce (ki bunun sadece 1-2 desten meydana geldiğini biliyoruz). şimdi merak ettiğim koskoca ülkede bu şartları sağlayan sadece 3 kişi mi başvurmuş?
    sanki kimse yoktu bunları aldık biz de gibi olmuş. yazanlara göre hepsinin belge eksiği var, sınava girmedi vs.
    ilginç..

    edit: kaynar su ve temiz havlu bilgileriyle açıkladı bütün olayı.
  • nasıl olduğuna anlam veremediğim yatay geçiş ile öğrenimine hacettepe üniversitesinde devam edecek olan kız.

    yatay geçişteki kural bellidir. düşük puanlı üniversiteden gelen bir aday başvurduğu üniversitenin taban puanı ile kendi puanı arasındaki farkın ortalamasından düşürülmesi ile kabul edilir ancak.

    anlamayanlar için bu sene bilgileri ile örnekleme yapıyorum ;

    hacettepe tıp(ing) taban 554.416 ( en düşük)
    acıbadem tıp tavan 521.593 ( en yüksek)

    yani acıbademe birinci bile girse hacettepe ile arasında 33 puan fark var. aradaki 33 puanlık fark burada ortalamadan düşürme yöntemi ile eşitlenir. dolayısı ile ya 3.56 olan ortalama çok daha aşağıya çekilmelidir ki yatay geçişte 2 küsürlü notlar bazı üniversiteler için direk klasman dışı kalmanızı sağlar hacettepe içinde farklı olmaması gerek. yok 3.56 düşmüş haliyse 3.80 - 3.90 bir ortalama gerekir ki tıpta böyle bir öğrenci olmak o kadar da kolay değil. küfür ettiğim anatomide hamatum pisiforme karıştırınca direk 50 alıyorsunuz sonuçta.

    bunun dışında aynı listede bulunan ve taban puanı dahi acıbadem tıp'tan yüksek olan osmangazi üniversitesinde 90 ortalama ile okuyan anı toklu'nun kabul edilmeyişi de ayrı bir konudur.

    toefl belgesi sahibi , 90 ortalamaya sahip ve üstüne üstlük puanı da hanım kızımızdan daha yüksek. neyse ne diyelim hamdolsun. hacettepe tıp okumak kolay değildir o kadar zekilerin arasında birde bunu düşünmek gerekir.
  • kul hakkı, kul ahmet, kul mehmetle eleştirip gelmeyin; size bakıp dötleriyle kahkaha atmalarına sebep olursunuz, komik olursunuz, zavallı salaklar olursunuz; işte bizim istediğimiz toplum bu, işte bizim istediğimiz eleştiri bu, işte bizim istediğimiz tepki bu diye göbek atmalarını sağlarsınız.
    şair ne demiş?
    (bkz: bunlar müslümansa ben peygamberim)
    onun için kapılarına dinle gidenler sadece bunları gıdıklamış olur.

    düt: hep yapılan bişeymiş olm. standart prosedür yani. sen ben yeni duyuyoruz diye akp mi başlattı sanıyormuşuz. paniğe gerek yokmuş kpss ye çalışmaya devammış.

    çok o.ç. birşey aklıma geldi şimdi. biraz kibarcana yazıcağım.
    bu olaya yeni değil diye şaşırmayacak kızmayacaksak o zaman ananıza küfür eden birine de kızmaya hakkınız yok. nasıl olsa babanız zaten ananızı öpmüyor mu akşamları? kızma olm sadece öpen değişecek.

    tanım: eli öpülecek babanın kızıdır.
hesabın var mı? giriş yap