• 8inci level bir mage büyüsüdür.

    büyücü kendi kopyasından bir tane yaratır, bu kopya büyücünün %60 hit point'inde ve %60 levelında olur, o level dahilindeki büyücünün bütün büyülerini aynen yapabilir. tamamen büyücünün kontrolü altındadır.

    ayrıntı için bkz:
    http://www.gamebanshee.com/…s/images/simulacrum.jpg
  • (bkz: simulacra)
  • sözel olarak benzerlik, imge, suret, görüntü (baudrillard'ın analitik kullanımında kavram karşıtından koparılır, görüntü birşeyin görüntüsü olmaktan çıkar, 'olmayanın' görüntüsü, 'özsüz görüngü,' 'özsüz' biçim olur)
  • the simulacrum is never that which conceals the truth — it is the truth which conceals that there is none.
    the simulacrum is true.
    (bkz: ecclesiastes)

    simulakra asla gerçekliği saklayan bir şey değildir, o ki hiç bir gerçekliğin olmadığını saklayan bir gerçekliktir.
    simulakra gerçektir.
  • ''genelde son dönem fransız felsefesinin, daha özeldeyse baudrillard’ın çağdaş dünyaya yönelik olarak verdiği “varolan durum çözümlemeleri”nde ya da “durum betimlemeleri”nde kilit önemi bulunan postmodern felsefe terimi.

    orijinali, gerçeği, ilkörneği olmayanı; kendisi zaten kopya olan bir şeyin kopyasını anlatan terim.

    baudrillard’ın verdiği betimlere göre, simulakrum olan bir şeyin en temel niteliği, doğası gereği yan yana gelemez olduğu düşünülen iki ayrı şeyin birarada durabilir olmasında kendini göstermektedir. bu durumu sonuna dek götüren baudrillard, günümüzde simulakrumların gerçeklerin yerine geçtiği, doğruların imajlara dönüştüğü, dört bir yanı orijinali olmayan kopyaların kapladığı sonucuna varmaktadır.

    ayrıca baudrillard, her şeyin her şeyle olabildiği bu dünyanın simulakrumların çoğalması için bulunmaz bir ortam oluşturduğunu savunmaktadır. baudrillard’ın simulakrum örneği olarak kapsamlı bir biçimde çözümlediği örneklerden en önemlisi, başta kadın ile erkek olmak üzere pek çok ayrımın çözüşerek seçilemez olduğu michael jackson karakterinde somutlanan insanımsı bir varlık biçimine bürünmüş “insan simulakrumu”dur.

    baudrillard’ın simulakrum düşüncesinin felsefi bakımdan en önemli içerimi, fılozoflarca öteden beri düşünmenin en önemli ilkesi olduğu düşünülen “kavramların açıklığı ve seçikliği” ilkesinin bu düşüncede bütünüyle ortadan kalkmış olmasıdır. bu ilkeye göre “kavramların açıkliğı” demek kavramın doğrudan içeriğiyle ilgili olup kavramdan ne anlaşıldığına bağlıdır. sözgelimi adalet kavramının açıklığı demek adalet kavramının nasıl anlaşılması gerektiği, adaletten ne anlaşıldığı sorularına verilen yanıtlarla belirlenir.

    öte yanda “kavramların seçikliği” demekse, bir kavramın öteki bütün kavramlardan ayrı bir kavram olarak dur- masım, öteki kavramlara karışmadan anlaşılma yetisini dile getirir. sözgelimi “iyi” kavramının seçikliği demek, “iyi” dendiğinde herkesin bir başka kavramı değil de hep aynı kavramı anliyor olması demektir. bu anlamda, düşünce tarihinde yürütülen bütün tartışmalar kavramların açıklığı üstüne yapılırken, bu tartışmayı olanaklı kılan temel ilkeyse kavramların seçikliği ilkesidir. çağdaş dünyadaki birçok simulakrumdan da görüldüğü üzere, açıklik ve seçiklik ilkesinin yıkıldığı bir dünya ne gerçekten düşünmeye, ne gerçekten yaşamaya, ne de yaşadığını gerçekten anlamaya çalışmaya olanak bırakmaktadır.

    baudrillard’ın benzetmesiyle, elimizdeki haritaların tümü de artık böyle bir dünyada nasıl yaşanacağına dair bir şey söyleme yetisini yitirmiştir. daha da kötüsü, yeni haritalar çizme olanağı da kalmadığından, bize düşen şeffaflaşmış kötülüğü izlemektir.

    sözgelimi pornografıde ya da erotik filmlerde, genelde cinsel yaşam, daha özeldeyse kimi cinsel pratikler öyle bir sunulmaktadır ki insanların buna benzer bir cinsel yaşamı gerçek yaşamlarında deneyimlemelerine olanak yoktur. gerçek yaşam durumlarında çoğunlukla düşkırıkliğıyla son bulan bu düzmece yaşam, kişinin gerçek cinsel yaşamından ya da cinsel yaşamın gerçeklerinden daha da bir uzaklaşmasına, sanallaşmış ya da pornografıkleşmiş bir simulakrum cinsellik olmaksızın kendi dünyasını kuramamasına yol açmaktadır.

    aynı biçimde televizyonda seyredilen öpüşme sahnelerinden alınan seyir zevkinin hiçbir zaman gerçek yaşamdaki öpüşmelerde alınamıyor olması simulakrumlarla kuşatılmış bir yaşamın doğal bir sonucudur. o nedenle, gerçek sevişmenin kendi serüvenleri dururken, insanların belli bir simulakrum üstüne bina edilmiş porno fılmlesin yapınn deneyimlerini daha çekici bulmaları, baudrillard’ın gözünde hem postmodern çağa özgü bir durum, hem de genel durumun ne denli tehlikeli bir hal aldığının göstergesidir. son çözümlemede temsilin temsil edilen şeyin önüne geçmesine ya da ondan daha önemli bir hale gelmesine bağlı olarak, gösteren de gösterilenin önüne geçmekte ya da ondan daha önemli bir hale gelmektedir. bu arada baudrillard’dan daha önce deleuze’ün çağın temel varolma kipi olarak simulakrum durumunun farkına vararak bu konuda önemli saptamalarda bulunduğu da üstünden atlanamayacak bir gerçektir.''

    (bkz: alıntı)
  • 4 ocak 2012 de albümü çıkacak olan finlandiya kökenli progressive rock grubu.
    daha fazla bilgi için http://www.simulacrum.fi/
  • genç elemanlardan oluşan, iyi denebilecek progressive metal grubu. albümlerine ulaşmak internetten üzerinden bile baya zor. chapman stick kullanıyorlar.
  • baudrillard felsefesi bunun uzerine doner, gerceklikten koparilmis bir sanalliktir.

    nietzche'ye gore ise simulacrum gercegin bozulmus halidir. boyle buyurdu zerdust kitabinda magaradaki golgeyi bunun uzerinden sorgular.
  • geleneksel olarak bir simülakrum, eflatun'un ontolojisinde bir kopyanın kopyasını ihtiva eder. bir kopya, kopyasının oluşturduğu ideal forma göre daha aşağı konumda iken, simülakrum bu formda çok daha aşağıda ve dolayısıyla doğrudan kopyaya göre de alt kategoridedir.
hesabın var mı? giriş yap