• "dunya kucuk" anlaminda konusurken araya serpistirilen kucuk kelimeler*
  • (bkz: dj pathaan)
  • akademik dünyanın, edebiyat çevrelerinin, saplantılı aşkın ve en çok da kendisinin parodisi olan bir david lodge romanı. (zaten orijinalinde an academic romans diye bir şey eklemişler sonuna türkçesi yalnız dünya küçük diye çıkmış buna karşılık).

    akademik yalanların, edebi şakşakların dünya sathında bir fotoğrafını çekmiş lodge. aslında adlarının önünde 10 cm. ünvan alan profesörlerin falan mevkilerini korumak ya da yükseltmek için sözgelimi, nihat doğan ile polemiğe giren atilla taş gibi olabildiklerini (vice versa) çok komik olaylar eşliğinde, dünyanın dört bir köşesinden karakterlerle anlatıyor. öyle ki, zaman zaman romanın baş karakterinin kim olduğu bile unutuluyor. burada çok kusursuz bir denge göze çarpıyor. bir yanda persse karakterinin arayışı öte yanda philip swallow'un ihtirasları, morris zapp'ın hırsı derken asıl mizah unsuru insanoğlu denilen mahluğun korkunç trajedisi oluyor. sanmıyorum ki, bu kitaba gülerken kendisini tamamen manzaranın dışında tutabilen çıksın. zaten david lodge'un en güzel yanı bu. insanı en çok kendisiyle taşak geçmeye itiyor. o nedenle bulutlarda yürüdüğünü zannedenlerin sevebileceği bir kitap değil bu. hal böyle olunca, roman yer yer kendisinin ya da roman türünün parodisi de oluyor. ortalarına doğru hafiften "daha ne kadar amına koyiyim ya" gibi bir halet-i ruhiye oluyor, o halet-i ruhiyenin etkisine girip okumayı bırakmayın, çünkü sonuna doğru öyle bir çözülüyor ki denklem ağzınız beş karış açık kalıyor. ayrıyeten aşkın ne olduğuyla ilgili makul bir tespit ve bu tespiti destekleyen bir olay örgüsü (alegori de diyebiliriz) var. (tespitin "sen bir hayale aşıksın" olduğunu söyleyeyim, bunun nasıl kanıtlandığını okuyanlar görsün)

    bu kitap, akademik dünyayı ve edebiyat çevrelerini sadece türkiye'de böyle al takke ver külah zannedip dünyayı bundan hariç tutanlara gelsin. çünkü dünya küçük. harbiden küçük. insan insana benziyor öte yandan. hırslarından, ihtiraslarından, egolarından ya da bunları ustaca gizleme becerisinden mamül bir yapı insan.

    edit: bir bölümünün ankara'da geçtiğini, ingiliz bir yazarın 70'lerin sonunda ankara'ya bakışını falan görmenin mümkün olduğunu söylemek gerek.
hesabın var mı? giriş yap