• yine blackmore's night'tan bir $arki.ba$indaki gitar yer bitirir insani.
  • i took a walk along the share
    to clear my mind about the day,
    i saw a man i'd seen before
    as i approached, he slipped away...
    i knew his face from years ago,
    his smile stays with me ever more
    his eyes, they guide me through the haze
    and give me shelter from the storm...
    as i walk i can feel him,
    always watching over me...
    his voice surrounds me,
    my spirit of the sea...
    he went away so long ago,
    on a maiden voyage far away
    a young man then i did not know,
    his life was taken that same day...
    and it was almost like he knew
    he wouldn't see me anymore
    he looked so deeply in my eyes, and said
    "wait for me along the shore..."
    and so i come most every day,
    to watch the waves rise and fall,
    and as i sit here on the sand,
    this ocean makes me feel so small...
    but i feel my lover by my side,
    and he makes me follow my own heart
    we'll be together some sweet day
    when that day comes we'll never part...
    when that day comes we'll never part...
    wait for me along the shore...
  • hanım cocukları alda deniz* kıyısında piknige gidip "fitbol" oynayalım sarkısı... kadının piti kareli*** piknik ortusu uzerinde oturup cocuklarla* tepisen kocasına bakarken aklından gecen platonigini hatırladıgı "huzunlu" sarkı..
  • huzur veren blackmore parçalarından biri.
  • blackmore's night 'ın öyle bir şarkısı ki bu, dinlerken yalnız başıma oturuyorum sahilde kumların üzerinde.. yüzüme vuran rüzgarı hissedebiliyorum, denizin sesini duyabiliyorum.. ve yüzümde sonsuz bir gülümseme... şarkının sonu gelip, beni bu dünyaya geri getirene kadar.
  • as i walk i can feel him, (her)
    his voice surrounds me, (her)
    my spirit of the sea... (...)
    he went away so long ago, (she, me.?)
  • spirit of the sea

    şarkının sözleri bana sanki katherine mansfield'ın yazdığı kısa öykülerden birini okuyormuşum tadı veriyor. sıradan bir gün, deniz kenarına oturmuş bir kız, düş mü gerçek mi belli belirsiz bir şeylerden bahsediyor, bir adam gördüğünden, sözleştiklerinden bahsediyor, sonra kaybediyor adamı ama bekleyecek, gelme ihtimali olmasa da. tam o mansfield tarzı duru anlatım ve hikayenin bir şekilde havada kalması hissiyatı var. bir şey eksik o da mansfield gerçekçiliği. çünkü hayaller aleminde gezinti havası veren bir müzik var arka planda. dinlerken dalgaların sesi içinize işliyor ama sanki gerçek değil de düş gibi daha çok. o melodiyle sözler bir arada akarken, sanki denizlerin ressamı aivazovsky'nin* sahillerinde dolaşıyor kız. fırtınalı olanlarda değil ama, dingin olanlarda. sanki mansfield yazmış, aivazovsky de çizmiş şarkıyı.

    şarkının başında yürüşe çıktığı kıyıda henüz gün batmamış ama sabahın erken saatleri de değil, çünkü gün hakkında düşünmek ve kafasını temizlemek istediğinden bahsediyor. sahilde başka birileri de olmalı, mesela, fisherman returning near naples tablosundaki insanlar olabilir bunlar. ya da belki the shores of dalmatia 'da gezmiştir. hoş her ikisini de gezebilir istese, ne de olsa aivazovsky çiziyor rotayı, gidebileceği çok fazla seçenek var. adamla karsılastıktan sonra biraz leyla oluyor, huzurlu ama avare dolaşıyor biraz sanki, hiç gelmeyecek deniz kızlarını bekleyen meczup denizciler gibi. ama yine de huzurlu, view on lagoon venice tablosundaki manzarayı izliyor olabilir. adamı beklerken günes de batıyor haliyle, şimdi artık izlediği deniz mehtaplı bir gecenin koynunda olmalı, yeni durağı the bay of naples at moonlit night tablosu, ya da belki lunar night on capri , ben olsam capri'yi seçerdim, kız hangisini seçti bilemiyorum.

    wait for me along the shore...

    şarkıyı dinlerken bana başka bir şarkıyı hatırlattığını fark ettim ve intertextuality şarkılarda da olabilir mi acaba diye düşündüm, adı da intersonguality miydi acaba? intertextuality elbette şarkılarda da olabilirdi, oturdum araştırdım varmış böyle bir şey ama adını benim gibi intersonguality koymamışlar mal gibi, intertextuality in music diye bahsetmişler, sevdim. makul. spirit of the sea şarkısının bana hatırlattığı şarkı harun kolçak'ın kal benimle parçasıydı, sanki iki şarkı birbiriyle tanışıyor gibilerdi. ikisini peş peşe dinleyince bir dirsek teması oldugunu düşünmemek imkansızdı. spirit of the sea şarkısındaki kızın konuştuğu o adam harun kolçak olabilir miydi? ne diyordu kal benimleşarkısında:

    bir yelkene koy beni, al götür uzaklara
    kaçıyorum buralardan, nedenini hiç sorma
    dalgalar bizim olsun, güneş batsın yunuslarla
    denizler bütünleşsin, yeniden doğsun dünya

    seninle buluşuruz engin denizlerde
    denizler susuverir, derin derin derin
    seninle konuşuruz engin denizlerle
    denizler anlatırlar bizi

    kal benimle
    ufuklarıma çağır ateşleri
    rüzgar esince paylaşırız
    kal benimle
    sonuna kadar yaşa bu düşleri
    düşler biterse yaratırız

    şimdi bu kızın konustugu adamın harun kolçak olmadığına beni kim inandırabilir ki?
hesabın var mı? giriş yap