• empyriumun songs of moors and misty fields albümünün altıncı şarkısı...

    sozlerini de yazayım tam olsun

    and again the moon is on the wave, gliding gently into me, on silent wings the night comes from there, as my heart longs to thee.....for in my hand i still hold the rose that froze long times ago, its leafs have withered, it ceased to grow - left in me is woe. the wine of love, is o so sweet, but bitter is regret, i knew at sunset i would meet the ascending veils of dread. before my eyes nocturnal curtains fall, the dark and gentle haze of the night, greedily devours all. the night: "woe to him whose heart is filled with bitter rue and who drowns in grief" in the silence of the night i loose myself, it makes me drunken with its sweet blue sound. in the drunk'ness of solitude i fear no more the solemn realms of death no single sigh from my lips as i drink the wine of bitterness my heart is aching nevermore for i know that all may end
    just i and the poetry of the night now forever one.... just i and the poetry of the night, now forever one, the ensemble of silence plays so beautiful for me...
  • süresi 9.50 olan $arkinin son 50 saniyesi icin bile bileklerimi dogramaya, budist olup tibette takilmaya raziyim.
  • muti$ bir giri$i vardir,pelte eder insanı,bazende super baba adlı dizinin muzigini hatırlatır.
  • yaşanabilecek en güzel yalanları anlatan şarkıdır.
    sözleri ve müziğiyle içinize içinize kusar sersem geceyi..

    bir tek kendinize anlam veremezsiniz, öylede bitirir herşeyi insan olmaya dair..
  • 07:34'den sonrası fena çarpan, yürek sızlatan şarkı.
  • yan flüt, akustik gitar ve brutal vokal'in aynı şarkıda nasıl durduğunu öğrenmek için dinlenmesi gereken en nadide empyrium eserlerinden.
    evladiyelik müzik içinde anında aklıma gelen parçalardan..
    bıkmadan bir insan ömrüne sığan cinsten.

    ilk dinlemeye başladığım zamanlarda, sebepsiz kendimi duvardan duvara vurma hissiyatı uyandıran, şimdi bir sebep varken adeta güç kuvvet bulduğum tatlı bir anıdır ayrıca.
  • empyriumun belki de en iyi parcasi, giris bolumu insana bir anlik dinginlik hissi verse de sonradan yureginizde bir firtinaya sebep verir, alkol ile dinlenmemelidir.

    bonus edit: (bkz: durduk yerde adamin amina koyan sarkilar)
  • türkçesi şöyledir;

    ve tekrar ay dalgalanmakta, hafifçe içime doğru kayarak
    sessliğin kanatlarında gece oradan gelmekte
    ve kalbim oraya doğru uzanıyor..

    çünkü elimde uzun zaman önce donmuş bir gülü tutuyorum
    yaprakları solmuş, büyümesi durmuş, içimde kalan keder..
    aşkın şarabı,o kadar tatlı ki,ama üzüntüsü daha acı
    biliyorum ki günbatımında korkunun örtülerinin tırmandığını göreceğim

    gözlerimin geceye ait perdesi düşmeden önce
    karanlık ve gecenin sisi hepimizi hırsla yutar

    gece;
    keder ki... kalbi acı bir pişmanlıkla dolmuş veüzüntüyle boğulmuş olanlara...
    gecenin sessizliğinde kendimi kaybediyorum
    tatlı mavi sesiyle beni sarhoş ediyor

    sessizliğin yokluğunda
    ölümün cidiyetinden artık korkmuyorum
    şarabın acılığını içtiğimde tek bir fısıltı dudaklarımdan çıkmıyor
    kalbim srtık daha fazla ağrımıyor
    çünkü biliyorum ki herşey sona erebilir
    ben ve gecenin şiiri gibi
    şimdi daima bir...

    ben ve gecenin şiiri gibi, şimdi daima bir,
    sessizlik topluluğu benim için çok güzel çalıyor..
  • bu sarki öyle etkiler insani ki, girisindeki arpejle hüzünlenir, sonra gittikce hizlanan tempoya kendinizi kaptirirsiniz. brutal vokal ile siz de haykirmak istersiniz, icinizdeki her seyi disari vurmak icin. daha sonra tekrar dinginlik ve huzur bulma ani, birkac dakika böyle devam ettikten sonra "artik yeter " der gibi giren elektro gitar ile tekrar brutal vokal ve haykirma ihtiyaci. 10 dakikaya yakin sarki ile bütünlesme. 10 dakika sonunda eger media player veya winamp'inizda "repeat" secenegi acik degilse tekrar hayata geri dönüs.
  • hakkında bu kadar az entry girilmesine hem üzüldüğüm hem de şaşırdığım sanat şahaseri.
hesabın var mı? giriş yap