hesabın var mı? giriş yap

  • şöyle birşeydir,
    10bin tl vardir bakarsin olm alinacak arabalar en az 12bin.. 15binin olur bu sefer begendigin arabalara bakarsin hep 17,5 18 falan.. 25bin civari bakarsin e biraz daha ver sifir bi araba al abi dersin. sıfır bi arac bakarsin 40-50 arasi bi kac yasinda bmw yada audiler gozune carpar.
    o parayi gozden cikartirsin bu sefede bi suv sevdasi başlar oraya kadar cikmissin ya artik bunun sifirini alip yillarca kullanmak istersin derken

    neyse metrobüs geldi hadi grsrz

    yıllar sonra gelen edit (2016): bu fiyatlar euro 2 lirayken yapılan hesaplardı tabi. şimdi bu fiyatlarda hayal!

    2020 editi: araba almayı ev alma seviyesine çıkartan yönetime ne kadar teşekkür etsek az!

  • insanların canına kastetmekten yargılanıp mahkum olup hapiste çürüm çürüm çürümesini dilediğim bir insan demeye bin şahit kişinin gerçekleştirdiği korkunç olay.

    ben evimde ailemle oturup çay içiyorum, bunun gibi magandalar yüzünden yanımdaki çocuğum, eşim ya da ben can veriyoruz. inanılır gibi değil.

  • nickel çocukları kitabıyla (bkz: siren yayınları) ikinci kere pulitzer ödülüne layık görülen afro-amerikalı muazzam yazar. daha önce de yeraltı demiryolu isimli kısa ama destansı eseriyle kazanmıştı aynı ödülü. edebiyat tarihinde iki kere pulitzer ödülü kazanan birkaç efsane yazar arasına da ismini altın harflerde yazdırdı ve henüz çok genç bir abimiz. pulitzer deyip geçme, bir bakıma nobel'den bile kıymetli bir ödül. cesaret gerektiren, sıradışı eserler kazanıyor bu ödülü. yeraltı demiryolu'nu okudum, nickel çocukları masamda. colson reis zaten çocukluğundan beri dehâ. abd'nin en iyi, en baba burslarını kazanmış hep.

    yeraltı demiryolu, gerorgia pamuk plantasyonlarındaki kölelik yıllarında geçen bir firar öyküsünü anlatıyor. ama ne anlatım! modern bir destan. müthiş bir nefes. tükenmeyen, yorulmayan, hızından ve geriliminden bir saniye bile kopmayan devasa bir eser.

  • 4 ayın sonunda 39 kilo vermemi, dolabımda bir bahar temizliği ile kutladım bugün.

    dolabımın yaklaşık %70i çöpe gitti bugün. kalanların yarısı da atmaya kıyamadıklarım, birine veririm dediklerim ve bol da olsa daha giyiliri olan şeyler. üstüme normal olan kıyafetim çok az. iç çamaşırından ayakkabıya kadar her şey çöpe gitti. (ayaklarım da ufaldı biraz, şişi indi zaar) şu an sadece iki çift ayakkabım var. biri spor ayakkabım, diğeri de kışlık botlarım. ayağıma giymeye çorap yok. hepsini attım. kıçıma giymeye don kalmadı sadfghfdfs hepsi çöpte. kabanlar, kazaklar, ceketler, elbiseler, pantolonlar, pijamalar... hepsi gitti.

    kelimenin tam anlamıyla, üstüme giyecek hiçbir şeyim yok. iyice kıvama gelene kadar alışveriş yapmamaya karar vermiştim üstelik. ama artık dondur çoraptır alıcaz mecbur. buna rağmen, aşırı mutluyum. işte kilo vermek böyle bişey.

    niye kıyafetlerini çöpe attın diye darlayanlar için edit: size ne arkadaş, size ne? ister çöpe atarım ister saklarım istersem yakarım istersem makasla kırpık kırpık yaparım yaa, babamın oğlu musunuz arkadaş "niye çöpe attın birine versene" diye hesap soracak kadar? ki zaten kalan kıyafetlerin bir kısmını "birine vermelik" olarak ayırdığımı belirtmişim. ki o birine vermelikler, hiç giyilmemiş olanlar. millet sırf fakir diye benim giye giye sündürdüğüm kıyafetleri kabul etmek zorunda mı? donumdan çorabıma her haltımı attığımdan bahsediyorum, eleman mesaj yazıyor niye birine vermedin diye. eski donumu mu vereyim lan bu kadar mı sapıksınız? manyak mısınız arkadaş? çok meraklıysan git sen dolabındaki eskilerini ver bi fakire. emin ol yer bezi yapıyorlar.

    birine hayır yapılacaksa, gidilip yeni alınır verilir. "al ben bunları giydim giydim paraladım, şimdi de sen giy" diye giyilmiş kıyafet verilmez insanlara. ayıp denen bişey var yaa...

  • böyle teyzelerin amcaların allah bin belasını versin. ülke bunlar gibiler yüzünden bu halde. ölün geberin de hepimiz rahat edelim.

    gençliğimiz heba oldu bunun gibiler yüzünden. dinden soğuttunuz, yaşlı görünce insan çekinir oldu.

    yaşına başına bakmadan önce laf ile anlamıyorsa gerekirse şiddet ile anlatmak lazım.

    edit: bana özelden küfreden dangalaklar, şiddeti tabi ki onaylamiyoruz. kimse yaşlı diye başkalarının özgürlüğüne karışamaz. hak, adalet kavramları ülkemizde düzgün uygulansa, şikayet edildiğinde gerekli cezaların verileceği bilinse böyle entryler girmek zorunda kalmazdık. hepinizin ne bok olduğu belli zaten kelimelere dökmeye yazık.

    edit2: ulan mallara bak ana bacı sövenler mi dersin, adres ver mi diyenler dersin. ikiyüzlusunuz işte, düşünce yapınız ortada. allah kitap entry döşemek ile olmuyor bu işler.

  • erken teşhisin ve iyi cerrahi müdahalenin şart olduğu bir hastalık. teşhis kısmının zorluğu aslında kişinin kendi başına teşhis etmesinin neredeyse imkansız olduğu belirtiler taşıyor olması. ayağınızın elinizin büyümesini rahatlıkla kilo almak olarak değerlendirebilirsiniz, burun dudak şişkinliğini tamamen yüz karakteristiği olarak görebilirsiniz, ileri yıllarda şeker hastalığı çıktığında insülin iğnelerinizle yaşayarak devam edebileceğinizi düşünebilirsiniz. halbuki sinsi ilerleyen ve 8-10 yıl sonra aniden körleşme, kalp vb iç organ büyümeleri yaşama riskinizin çok yüksek olduğu bir hastalıktır. maalesef bir tesadüf veya ciddi bir check-up ile teşhis edebilirsiniz ancak. emin olabilmek için yaptırdığınız ogtt'ler normalde 1-2 günde çıkarken bunu gh eşliğinde kontrolleri bir hafta sürer ve o bir hafta geçmek bilmez. mr çektirmeden zaten fiziksel olarak varlığından da emin olamazsınız. diyeceğim o ki, teşhisi zor, tedavisi ve tedavi sonrası 3-4 aylık süreci oldukça streslidir. tamamen atlatmış biri olarak diyebilirim ki, 2009 yılı hayatımın en zor yılıydı. hala da %100 emin değilim, nüksetme riski taşıdığı için, ama bunu sürekli düşünerek yaşanamayacağını öğrendim en azından.