hesabın var mı? giriş yap

  • sağlık sınırlarını zorlayacak kadar çok uçtuktan sonra bel ve boyun fıtığı olan, iki kez kulakları kanayan ve sürekli iklim değiştirmekten cilt alerjisi geçiren hostesinin sağlık sorunları nedeniyle iş akdini fesheden bir firmaya karşı yapılan hak arama mücadelesi.
    bok gibi para kazananların canı olmadığını düşünenlere gelsin.

  • arkadaşlar, ben bu kızı okuldan tanıyorum. kendisi kolej mezunu ve ailesinin durumu iyi. üstelik okula dereceyle girdiği için, lisans boyunca aldığı burslarla beşiktaş’ta tek başına eve çıkacak ve her gün zara’dan aldığı kıyafetlerle blogger gibi çekim yapacak kadar parası olan bir kadın.üstüne üstlük paris’te bir arkadaşıyla eve çıkacak kadar parası olan ablamız mubi’de işe başladığını ilan etmiştir. berlin film festivali’nde bir sürü filme gidebilmekte ama ne hikmetse 500 euroyu toplayamamaktadır. kendisini ve bağışçılarını tebrik ediyorum.

  • ulan çok güzel bi özellik de; herkesten sil yerine benden sil dedim. şimdi mesajımı herkes görebiliyor, ben göremiyorum ve tabiki silemiyorum da. benden sil diye seçenek mi olur laa. sizin yapacağınız işi skym .

  • akciğer kanserinden kaynaklanan komplikasyonlar nedeniyle kaybettiğimiz büyük edebiyatçı.

    ışıklarda uyusun...

    newark, new jersey'de 3 şubat 1947'de dünyaya gelen amerikalı yazar, denemeci, çevirmen, senarist ve şair paul auster'ın kimlik arayışı ve kişisel anlam üzerine odaklanan karmaşık romanları, sıklıkla gizem öğeleriyle zenginleşir.

    columbia üniversitesi'nden mezun olduktan sonra fransa'ya taşınan auster, burada fransız edebiyatının önde gelen isimlerinin eserlerini çevirmeye ve kendi çalışmalarını amerikan dergilerinde yayınlatmaya başladı. ilk ününü, toplu olarak "the new york trilogy" (1987) ismiyle yayınlanan deneysel polisiye hikayeleri sayesinde kazandı. bu seride "city of glass" (cam kent), "ghosts" (hayaletler) ve "the locked room" (kilitli oda) romanları yer alıyor. "city of glass" suç romanları yazan ve kendini bir gizemin içinde bularak çeşitli kimliklere bürünen bir yazara odaklanır; "ghosts" ise beyaz isimli bir müşteri için siyah isimli bir adamı araştıran özel dedektif mavi'nin hikayesidir; "the locked room" ise kayıp bir yazarın hayatını araştırırken onun kimliğine bürünen başka bir yazarı konu alır.

    kronikleştirilmeye saplantılı, dikkat çekici kahramanların yer aldığı diğer eserlerinde "moon palace" (1989) ve "leviathan" (1992) da öne çıkar. "the ınvention of solitude" (1982) ise hem babasının ölümü üzerine bir anı kitabı hem de yazma eylemi üzerine felsefi bir inceleme niteliği taşır. auster, çeşitli şiir kitaplarının ("unearth-1974", "wall writing-1976") yanı sıra denemelerden oluşan derlemelerini ("white spaces-1980", "the art of hunger-1982") de kaleme aldı.

    diğer eserlerinde "the music of chance" (şans müziği, 1990) ve "mr. vertigo" (bay vertigo, 1994) da bulunmakta. "the book of ıllusions" (yanılsamalar kitabı, 2002) bir yazarın, karısı ve çocuklarının bir uçak kazasında ölmesiyle başlayan yas döneminde sessiz film yıldızlarına olan düşkünlüğünden bahseder; "travels in the scriptorium" (senaryo odasında seyahatler, 2007) ise kimliğini ve neden bulunduğu odaya nasıl geldiğini anlamaya çalışan bir adam etrafında döner. tüm bunlar olurken romana auster'ın eski kitaplarından çeşitli karakterler dahil olur. "man in the dark" (karanlıktaki adam, 2008) yaşlanmış ve mutsuz bir edebiyat eleştirmeninin uykusuz gecesinde zihninde gelişen distopik alternatif bir gerçekliği anlatır. "sunset park" (sunset park, 2010) ise brooklyn'de terk edilmiş bir binada yasadışı olarak yaşayan genç bir grup sanatçının öyküsünü barındırır.

    auster'ın kurgusunun büyük kısmı, benlik kavramına odaklandığından ve yazarın çeşitli gizli, açık kimliklerini yansıttığı için eleştirmenler sıklıkla otobiyografik unsurlardan ne ölçüde yararlandığını sorguladılar. örneğin "ınvisible” (görünmez, 2009) romanının kahramanı, auster'ın kendisine çok benzese de olay örgüsündeki cinayet ve ensest gibi dramatik öğelerin kurgu olduğu açıktır. "winter journal" (kış güncesi, 2012) biçimsel kaygı gütmeyen ve fragmanter bir anlatıya sahip olsa da kurgusal olmayan bu eser, kendini sorgulama meditasyonları arasına auster'ın deneyimleri, tercihleri ve seyahatlerinin yerleştirildiği ikinci tekil şahıs anlatımından oluşur. 2013'te yayınlanan devam kitabı "report from the ınterior" (içeriden rapor), benzer şekilde kendiliğinden oluşan bir seçki sunarken; anılarını daha derin sinematik etkileriyle biraraya getirir ve eski eşi yazar lydia davis ile mektuplaşmalarından örnekler verir. 2017'de yedi yıl sonrasında auster'ın ilk romanı "4 3 2 1" basıldı. her bir bölümün dört farklı kurgusal versiyonunu sunan kitapta kahramanı archie feguson farklı hayatlar sürer. kurgu dışı eserleri "talking to strangers selected essays, prefaces, and other writings, 1967–2017" (yabancılarla konuşmak) ve "groundwork: autobiographical writings, 1979–2012" sırasıyla 2019 ve 2020'de okuyucularla buluştu. auster bunların ardından "burning boy: the life and work of stephen crane" (2021) isimli biyografi kitabıyla karşımıza çıktı.

    ek olarak yazar, "smoke" (duman, 1995) dahil olmak üzere birçok filmin senaryosunu yazdı, "lulu on the bridge" (köprüdeki lulu, 1998) ve "the ınner life of martin frost" (martin frost'un iç dünyası, 2007) filmlerinin senaristliğini ve yönetmenliğini de üstlendi. gençken arkadaşının yıldırım çarpmasıyla ölümüne tanık olan auster, 2009 yapımı "act of god” (tanrının işi) isimli belgeselde yer alarak yıldırım çarpmasından sağ kurtulan insanlarla ilgili deneyimlerini anlattı. "here and now: letters 2008–2011" (burada ve şimdi) isimli çalışması ise güney afrikalı yazar j.m. coetzee ile mektuplaşmalarının toplu halidir.

  • hakkını alamayan insanların sinirini neden hakkını alan insanlar bozuyor? hakkını vermeyenler bozsa ya sinirlerini? belki o zaman bir şeyler değişir.

  • "uzun yıllar sonra nato ve batı ile olan ilişkilerimizin düzelmesi"

    bir kahkaha attiktan sonra yazarin entrylerine bir goz attim.
    (bkz: #56670632) tayyip icin "dünya'nın en güçlü siyasi lideri." seklinde yazmis.

    boyle de bir nesil var amk. daha dun pikacu izlerken bugun dunya, siyaset falan konularina kafa yormaya baslamis.