hesabın var mı? giriş yap

  • bu kadın akp’yi terketmez, ona diyorlar ki akp parlementer sistemde hep iktidar kalır ama biz parlementer sistem dersek, dönmüş oluruz, şu an dönmeyelim, isteksiz gibi görünelim.
    sen şimdilik yolunu aç.

  • ulan benim babannem, kırsalda, 85 yaşında bütün gün tlc'de ağır yaşamlar izliyor kadın, trt sikinde değil.

    senin kırsal dediğin yer serengeti mi sanıyorsun türkiye'de, herkes herşeyi biliyor takip ediyor bu ülkede.

    millet seni sevmiyor aq sev mi yorrrr, sana güvenmiyorrrr yahu. tayyip'ten illalah etmiş,cebinde metelik kalmamış bir millet sırf karşıda sen varsın diye mecburen tayyip'e oy verdi ulan söve söve, lanet olsun sana be kardeşim, allah kahretsin ya.

    mazlov hiyerarşisi gibi millet seni görünce önce güvenlik diyor amk ülkesinde senin pkk seviciliğin yüzünden, rezil herif.

  • hayatımızdaki en önemli olgulardan.

    yerine göre hem iyi hem kötü. bazen hayatımıza devam edebilmemizi sağlıyor, bazen zamanın hızlı geçmesine neden oluyor, bazen bizi öldürüyor alışkanlıklarımız. davranışlarımızdan daha güçlü, kişiliğimizin önemli bir kısmını şekillendiriyor.

    beynimiz adaptasyona çok yatkın olduğundan zor olmuyor bir şeylerin alışkanlık haline gelmesi. sadece yeteri kadar tekrarlamak yeterli. gün içinde yaptığımız şeyler; sabah aynı saatte uyanıp, kahvaltı edip işe gitmek, aynı saatte kahve içmek, aynı saatte eve gelmek, yemek yemek, uyumak... bunları tekrarladıkça beynimizde sürekli aynı yol kullanıldığından bu yoldaki hücrelerin bağlantıları güçleniyor. dolayısıyla bu hücreler arası iletişim zamanla daha kolay hale geliyor. yani aynı şeyleri yaptığımız her gün beyin bunları kaydetmek için gittikçe daha az enerji harcıyor. hep aynı sinapslar kullanılarak aynı mesajları ilete ilete bağlar iyice kuvvetleniyor, fırt fırt kolayca kaydediyor her gün yaptıklarımız. bunun sonucunda biz rutin geçen dönemlerin farkına varmakta zorlanıyoruz, zaman bize çok hızlı geçmiş gibi geliyor, geriye dönüp baktığımızda her gün birbirinin aynısı olduğundan farkında olamıyoruz günlerin, zamanın. diyoruz ki, zaman bir yaşa kadar yokuş yukarı tırmanır gibi geçerken bir yerden sonra yokuş aşağı hızlıca kayıp gidiyor. işte o zirve aslında rutin hayatın başladığı nokta. beynimize aynı eylemlerin alışkanlıklarını kazandırdığımız yer.

    birlikte olduğumuz insanı artık eskisi kadar sevmesek bile ayrılamıyoruz örneğin. çünkü böylesi daha kolay geliyor. milyonlarca alışkanlık kazanmışız o kişiyle ilgili. günlük rutin konuşmalar, yemekler, haftasonu gezmeleri. bir rutinin kölesi olmuşuz bir yerde. ayrılmıyoruz çünkü rutinin bozulmasından kaynaklanacak yoksunlukları hissetmek istemiyoruz (bu da en duygusuz aşk tanımı olabilir bilemedim). rutin bozulduğunda beynimizde kuvvetlenmiş bağlantılar zayıflayacak. ama hiçbir zaman yok olmayacak. en ufak bir kıvılcımda yeniden tetiklenecek. sigarayı bırakmak gibi. bir sene sigara hiç içme sonra bir kere iç hoop alışkanlık geri gelir.

    diğer taraftan insanlar ölüyor etrafımızda, annemiz, babamız, eşimiz, kardeşimiz. bazen hepsi birden. normalde insan hayatına devam edemez gibi geliyor ama beynimiz bunun üstesinden geliyor bizi oyunda tutmak için. alışıyor. o acıya alışıyor. acı azalmıyor belki ama katlanabilme kabiliyetimiz artıyor. hatta alışmak hoşumuza gitmiyor, insan yediremiyor kendine öyle bir acıya alışmayı, dolayısıyla etkisinin azalmasını. ama bunlar hep hayatımıza devam edebilelim diye. en temel iç güdümüz, yaşama eylemi, gerçeklensin diye.

  • olaya şu gözle bakılabilidiğinde oldukça basittir. 3 kişi var. sahtekar, bakkal, pastaneci.

    sonuçta pastaneciye giren çıkan var mı? yok. adam 100 tl verdi ve son işlemde 100 tlsini aldı çıkıp gitti.

    geriye kalan iki kişiden birinin kârı öbürünün zararı olacaktır. sahtekarın karı ne? 95 + sigara. dolayısıyla bu kime kaçtı? evet baggala.

  • --- spoiler ---

    -aşı yan etkisi olarak 'miyokardit tanısı konulan insanların yarısı' 5 yıl içinde, %75'i 10 yıl içinde ölecek.
    --- spoiler ---

    aşıdan sonra miyokardit gecirenlerden biri de benim.

    bakın arkadaşlar, ben bunu takmam ama bunu okuyup üzülecek ve gidip hayatını karartacak bir sürü insan var.

    böyle kanıtsız anlamsız şeyleri paylaşarak insanları üzüyorsunuz ve iyi bir şey yapmıyorsunuz haberiniz olsun.

    3 5 fav için attığınız su adımlara ben hem kendim hem de diğer insanlar için hakkımı helal etmiyorum.

  • durmadan kötülenen, itilip kakılan kadın.

    arkadaşım koç burcu kadını serttir evet ama sorun bakalım bi neden serttir. çünkü kendini koruyup kollamadığında zarar gören kadındır. çünkü kendini bıraktığında tam bırakır ve sevince ayakları yerden kesilir. sonsuz fedakar ve sahiplenici bi kadına dönüşür. dolayısıyla neye dönüşeceğinin farkında bi kadın olarak ince eleyip sık dokur. o noktaya gelmeden önce her şeyden emin olmaya çalışır. bu sırada da kendi iç dünyasını ortaya dökemeyecek kadar gururlu yapısından mütevellit biraz ketum ve adamsendeci tavırlar sergiler. halbuki gerekli samimiyeti ve şevkati gösterdiğinizde bildiğin kedi yavrusudur bu kadıncağız. zaten gazla çalışıyo, tatlı dil, güler yüz, anlayış, biraz da pohpohlama ile açıverir kendini. şefkatle sarıp sarmalar, karşı tarafın hayatını güzelleştirecek, kolaylaştıracak şeyler yapmak için yanıp tutuşur. ayrıca zodyaka inanan herkes bilir ki size karşı olumlu ya da olumsuz hislerini en samimi biçimde dile getirecek kadın tiplerinden biridir. fazlasıyla ve bazen gereksiz dürüsttür. kendine saygısından ötürü politik davranamaz, bu bazen bodoslama bir insan görüntüsü verir karşı tarafa, zaman zaman patavatsız olabilir ama öyle saman altından su yürütmeler, çıkar ilişkileri, yalanlar dolanlar asla var olamaz bu kadının hayatında. gerek sabırsızlığından, gerek kendi dürüstlük takıntısından ötürü zaten istese de başaramaz bunları bu kadıncağız.

    ha ama erkeksi midir, evet erkeksidir, öyle yumuş yumuş dolanmaz ortalıkta. ağlıcaksa gider gizli gizli ağlar bi köşede genelde, ortalıkta mızmızlanmaz. ayakları her daim yere basar, aşk hayatının dışında kallavi bir iş ve sosyal hayata sahiptir. siz olsanız da olmasanız da o kendisini her daim ayakta tutacak türlü türlü meşgaleye sahiptir. dolayısıyla "sensiz yaşayamam tankuuuuttt" "sana çok ihtiyacım var tankutum" gibi cümleler duyamazsınız ondan. öyle hissedecek kadar aşık olsa bile zaten söylemez ki ilişkiniz bittiyse ya da güvenini kaybettiyse.

    yaşı kaç olursa olsun çocuk kalır koç kadını. hayalleri, istekleri pek çoktur. ama hırslı bi kadın silüeti çizmez, o daha çok hevesli, duygusal, ama aynı anda zıpır bi kız çocuğu gibi dolanır ortalıkta. onun bunun derdini dert edinir, nerden nereye yetişsem de kime yardım etsem diye paralanır. tankut için pek ağlamaz ama sokaktaki dilenci çocuğa oturup günlerce ağlar..

    gözü kara koç kadını, mücadeleye balıklama dalar ve adaletsizlik gördüğü yerde boynuzlarını ne pahasına olursa olsun mutlaka çıkarır. kendisi için ne isterse başkaları için de aynısını istediğinden ve empati duygusunun yüksekliğinden ötürü "ulan buna noluya amk" diyeceğiniz alakasız ataklar bile yapabilir ortamdaki tanımadığı insanlar için. ortada bir sorun varsa o sorun çözülmelidir, bir eşitsizlik varsa bunun ona yapılmış olması gerekmez. çözümlenemeyen her şey üzüntü, kahırdır onun için.

    çok tikican bi tip olamaz bunlar, bodoslama halleri görünümlerine de yansır genelde. güzel de olsa öyle şakır şukur pırıltılı bişilerle güzel olmaz yani. bi kere rahat olmak isteyen insandır, hareket kısıtlılığına gelemez. ortalıkta rahatça koşturup tepişebileceği kılık kıyafeti tercih eder bunların çoğu. ama tabi güzel olmak istiyorsa da olur elbet.

    bu kadını bi elinde matkap ve ağzında sigarayla tadilat yaparken görürseniz şaşırmayın. ortada yapılması gereken iş neyse ona el atacaktır bu. sırf başkasından yardım istemiş olmamak için en olmadık, saçma ya da ağır işlere bile girişir elinin hamuruna bakmadan. eğer ilişkinizde ortak sorumluluklarınız varsa lütfen onları yerine getiriniz zira koç kadını sizin yapmadığınız şeylerden rahatsız olur. o bir kez "tankutçuğum hani şunu şunu yapacaktın"dedikten sonra o işi erteler geçiştirirseniz, gidip onu o muhakkak kendisi yapacaktır. tezcanlı çünkü, iş olsun bitsin ister. sonra da size gıcık olup söylenebilir. çünkü sorumluluk önemlidir. sözünü tutmak önemlidir. dakik olmak önemlidir. vs. vs.

    velhasıl koç kadınını seviyorsanız:

    1. su grubu burcuysanız uzak durun, sizi yer bunlar.
    2. güçlü, kendinden emin ve kendini geliştirmiş insanlar olun, ortalıkta mal mal dolanmayın.
    3. asla yalan söylemeyin; yalan konusunda geri dönüşü olmayan çok sert ataklar yaparlar.
    4. sevginizi, ilginizi esirgemeyin, aman şımartmıyım diye düşünüp de duygularınızı esirgerseniz çok kısa sürede soğur.
    5. aşırı sevgi gösterileri ve romantizme boğmayın, yumuş yumuş şeylerden hoşlanmadığı için bunu da itici bulur.
    6. sizinle ilgilendiğini eğer siz onla ilgileniyorsanız o da kısa sürede belli edecektir ama ilgilenmediğini söylüyorsa da kesinlikle ilgilenmiyordur, naz yapacak bi tip diil.
    7. kıskandırmayın, zehirli okları üzerinize çekmekle kalmayıp kısasa kısas mantığıyla o da sizi kıskandıracak hallere girebilir. kaçınılmaz şekilde ilişkiniz biter.

    evet koç kadını aşağı yukarı böyle bir şey. kendimden biliyorum klişesine girmicem. konu hakkında okuduklarım da en az kendi deneyimlerim ve gözlemlerim kadar etkili bu fikirlerimde.

    geç gelen edit: iş bu entry burç üzerinden karakter tahlilinde bulunma yanılgısına kapıldığım dönemlerde yazılmıştır. bugün sorsanız kişinin güneş burcu üzerinden pek bir şey söylememeyi tercih ederdim sanırım. sevgiler.