hesabın var mı? giriş yap

  • yukarıda bir arkadaş ismail milli takım alt yaş kategorisinde hiç forma giymemiş, skaldal yazmış. ben size bir örnek vereyim. fenerbahçe'nin göztepe'ye kiraladığı (bkz: emir ortakaya) bu sene göztepe'nin tüm maçlarına çıktı ve şuan taraftarın en çok sevdiği oyunculardan. bugün tr u19 maçında yedek oturtuldu. hayatında hiç profesyonel maça çıkmayan ts'li ali şahin yılmaz ise ilk 11'deydi. çünkü u19 hocası eski ts altyapı hocası. milli takımların genç kategorileri böyle pislik, kokuşmuşluk ve rezilliklerle dolu. ne bekliyosunuz?

  • çocuk acil servisi..

    d---> doktor
    çb---> çocuğun babası

    d- kaç gündür kabız çocuğunuz?
    çb- 20-25 gün oluyo işte doktor bey..
    (doktor şok olur..)
    d- peki getirmek için niye bugünü seçtiniz acaba? bugün taş mı sıçtı?!!

  • türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanı'na hakaret etmek, açıkça suç işlemektir. bu suçtan kaçınmak için, söylediklerinizin afaki savurmalar değil, somut gerçeklikler olması gerekir.

    mesela, birinin iki farklı tarihteki beyanlarının tutarsız veya birbirine tamamen zıt olması, ya bu kişinin aklının yerinde olmadığına ya da bunların birinde yalan söylediğine dayanaktır. ve bu tutarsızlık ya da zıtlık, rahatlıkla ispatlanabilecek bir şeydir.

    mesela, öldürülmüş birinin arkasından sanki maktul bunu hak etmişçesine konuşmak, konuşan kişide (kanun dilini kullanıyorum) canavarca hislerin bulunduğu düşüncesini destekler.

    mesela, öldüren biri için "emri ben verdim" demek, çok açık bir şekilde azmettirme ikrarıdır. bu da öldürenle aynı cezai sorumluluğu gerektirir.

    bu örneklerin hiçbirinde hakaret bulunmamaktadır.

    yeter ki gündemi iyi takip edelim.

  • https://www.youtube.com/watch?v=eqf7fdeuepa

    ortalama istanbul'lunun sorunu da bu. ankara'ya gider, ankara'yi begenmez. izmir'e gider, izmir'i begenmez falan filan... tersi de dogru. temel mesele, ankara'ya gidip istanbul'u ariyor ya da istanbul'a gidip izmir'i ariyor olmaniz oysa ki. cok dogal olarak, bulamayacak ve hosnut kalmayacaksiniz.

    los angeles'da insanlar sabahin dordunde iskembe corbasi icmeye gitmezler, sabaha kadar eglence adi altinda da tepinmezler (bu cumleden los angeles'da club yok anlami cikarani kaale almiyorum). malibu'da surf yaparlar, venice beach'de drum circle'a katilirlar, sunset boulevard'da comedy club'a giderler, santa monica mountains'da trekking yaparlar, gecenin ilerleyen saatlerinde islak hamburger ya da iskembe corbasi tuketmezler gidip food truck'tan mexican yerler vesaire vesaire... zira her yerin aliskanligi, kulturu ayri.

    bir los angeles'li da istanbul'a gelip "lan burada surf yapilmiyor, ne boktan yer" dediginde agzina terligin tersi ile vurulmayi ne kadar hak ediyorsa, los angeles'a gelip de "burada sabaha karsi iskembeciye gidilmiyor, ne boktan memleket" dediginizde pek farkli konumda olmuyorsunuz.

    "abicim sen sabahin korunde iskembe iceceksen istanbul'da kalsaydin ya? kaplumbaga misin ki gittigin yere bir sehirden beklentilerini, aliskanliklarini goturuyorsun ?" deseler diyecek cok da mantikli birseyleriniz olmadigini farkettiginizde los angeles'dan da haiti'den de zanzibar'dan da tad alabilirsiniz. aksi taktirde tum dunyada bos yere istanbul'u arar durursunuz.

    kaldi ki tum dunyada bosa aradiginiz o istanbul cidden pek de oyle ahim sahim bir yer degil.

  • bir arkadasin esinin anne babasina avrupa'da bir sehirden istanbul'a ucak bileti alirken daha ucuza geliyor diye biri icin ataturk'e digeri icin sabiha gokcen'e bilet almasi.

  • saldırı altındaki dilimiz: " türkçe "

    günümüzde yaşadığımız virüs salgını ile birlikte özellikle medyada kullanılan bir tabir görüyoruz: bulaş!
    bulaşıcı hastalık demek imiş.

    kelimeye bakalım önce;

    bula= kelime kökü'dür.

    eski türkçede bulga şeklinde var olan bir kelimedir.

    daha sonra ise fiilden fiil yapım eki olan " ş " ile birleşerek " bulaş " hâlini almıştır.
    görüldüğü üzere kelime hâlâ daha bir fiildir ve ismin yerine kullanılamaz!

    lâkin türk dil kurumu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile bu kelimeyi " yadırgatıcı " olarak nitelendirmiş ve üzerinde fazla kalmadan geçiştirmiştir.

    üstelik açıklamanın devamında " bulaşı ya da bulaşım kullanılması daha uygun olurdu " şeklinde de şaşkınlıkla okuduğum bir cümle daha vardır.
    peki ama bu kullanımlara karar verecek olan kimlerdir?

    türkiye futbol federasyonu mu?

    evet, bulaş yerine bulaşı çok daha uygun olurdu.
    ( bula - ş - ı )

    burada en sondaki " ı " sesi hâlihazırda fiil olan kelimeyi isimleştirecekti ve enfeksiyon yerine kullanılan çok daha güzel bir kelimemiz var olacaktı!

    evet ama bu yapıyı kurmak ve bildirmek ekşi sözlük yazarlarının değil türk dil kurumu'nun sorumluluğundadır.

    görüldüğü üzere her kafadan bir ses çıkmakta ve bazı kesimler tarafından verilen tutarsız örneklerle " bulaş " kelimesi savunulmaktadır.
    meselâ bir örnek:

    gir - iş: buradaki " iş " eki fiilden isim yapar ve bulaş kelimesi ile bir alakası yoktur.

    örnek cümle: " metnin giriş kısmı çok iyiydi. "

    gelelim bulaş kelimesine:

    bula - ş: buradaki " ş " eki işteşlik bildiren fiilden fiil yapım ekidir.

    eklerde sadece görüntü olarak benzerlik olabileceğine dair yukarıdaki örneği devam ettireyim:

    gir - i - ş : fiil kökü + yardımcı ses + fiilden fiil yapım eki.

    örnek cümle: " erkenden gitmek için hemen işe giriştiler! "

    görüldüğü üzere iki kelime de " giriş " şeklinde yazılmasına rağmen ilki isim ikincisi fiil olmuştur. çünkü aldıkları ekler yapı itibariyle farklıdır.
    işte bulaş kelimesi de fiil hâlde kalmıştır ve ismin yerine kullanılamaz.

    oysa bulaş kelimesinin, 1800'lü yıllardan itibaren şemsettin sami ve namık kemal gibi isimlerin başlatıp mustafa kemal'in kesin bir emirle sürdürdüğü " dilde sadeleşme hareketleri " bağlamında günümüzde dönüm noktalarından birisi olmasını beklerdim ben.

    kurum, sert bir dille gerekli açıklamayı yapmalı ve gerekirse tüm siyasî partilere ve medya organlarına bu konu hakkında yazılmış bir makale göndererek " bulaş " kelimesinin kullanılmaması yönünde bir dilekte bulunmalıydı.

    bu kelime belki de bir milat olmalı ve günümüzde gittikçe bozulan türkçeyi kurtarma çabaları yeniden alevlenmeli idi.

    türk dil kurumu, " yaygın kullanım " unsurunu gerekçe göstererek kelimeleri sürekli değiştirir iken " bulaş " kelimesinde sınıfta kalmıştır.

    şöyle bir örnek cümle vereceğim;

    " yarınki gazetede çok güzel bir söyleş yayımlanacak. "

    olmadı değil mi?

    lâkin bugün bulaş kelimesini kullananların yarın da söyleşi yerine söyleş tabirini kullanmayacaklarının garantisi yoktur!

  • - yarışı kim kazandı? (ortada yarış falan yoktur)
    - ali bacıoğlu ( oğlunun en sevdiği pilotu bilen baba, mutlu etmek için öyle sallar)
    - iyi o zaman bana rakı verin ( bluesman o yaşına kadar hayatınd rakı içmemiştir)
    - rakı yok evladım viski versek? (baba çok güzel taşşak geçmektedir)
    - yok olmaz ben rakıcıyım (sanki kırk yıllık akşamcı pezevenk)

  • başlık: koptum piçler okuyun

    1. ikinci dünya savaşı sırasında ingiltere başbakanı churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. radyo evinin kapısına gelince, bindiği taksinin şoförüne sormuş: “beni yarım saat bekleyebilir misin?” karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför: “özür dilerim sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.” churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş: “skerim churchill’i, sizi bekliyorum efendim.

  • yakında günde 5 tl artmaya başlayacak kurdur.

    türk halkı 20 sene boyunca sırf arapça kuran okuyor diye sınırsız yetkiler verdiği eğitimsiz vahabi islamcıların faturasını ö de ye cek.

    o işin kaçarı yok.

  • yine brezilya: karim benimle tanismadan once bir turkiye seyahati yapmaya niyetlenmis, denyo seyahat acentacisi "gitme" demis "seni kacirir, deve karsiligi sultana satarlar!" .. korkmus, gitmemis tabii .. peru'ya gitmis. biz daha cikarken bunu anlatip dogru olup olmadigini sordu. ben de soyle yukaridan asagiya bir suzdum, "8 deve edersin" dedim. hala dalga mi gectim dogru mu soyledim bilmez.