hesabın var mı? giriş yap

  • çok istediği halde çocuk sahibi olamamış ağabey telefonda "çocuklar nasıl?" diye sorduğunda, sırf özlem duymasın diye sadece şikayet etmek, haylaz, vurdumduymaz olduklarını anlatmak. aslında ne mükemmel, başarılı, saygılı, merhametli v.s. olduklarını anlatamamak.
    bir de bunun üzerine ağabey'den "çocuk oğlum onlar, olacak o kadar. hem sen çok mu matahdın?" diye fırça yemek.

  • kardeşle bodrum'dan akyarlar'a dönerken çevirmeye yakalanırız...

    -iyi akşamlar beyefendi alkol var mı?
    -sadece 1 bira içtim memur bey
    -anlıyorum, bi kontrol edelim o zaman. üfler misiniz lütfen.

    üflenir....
    -değdi mi şimdi 1 bira için ehliyeti kaybetmeye?
    -nasıl yani?
    -limitlerin üstünde çıktı, alıcaz ehliyeti
    -ama memur bey, ben yani sadece 1 bira, nasıl ...
    -şaka şaka... sana bira diye su içirmişler, sıfır çıktı. bi daha o bara gitmeyin.
    -teşekkürler memur bey.
    -iyi akşamlar

  • bu yılan kadının mahkeme süreçlerini izleyip, her şeyi görüp hala savunmak açık açık ahlaksız olmaktır, kötü insan olmaktır. makyajyapıp darp etti iftirası atmak, defalarca kez aldatmak, adama hayatı zindan etmek, merdivenden itti diye iftiralar atmak, adamın tüm kariyerini yok etmeye çalışmak ne zamandır desteklenir şeyler oldu lan itler?

  • merhaba, söz verdiğim gibi bugün size microsoft internet explorer'in hikayesini anlatacağım. niye bu kadar kötü olduğunu ve kirli geçmişini öğreneceksiniz. (bundan sonra ie olarak anılacaktır) şimdi 1995'e dönüp, zamanın teknolojisine bakalım.

    windows 95, çıktığında büyük bir devrim yaratmıştı. yeni kullanıcı arayüzüyle de, teknik anlamdaki yenilikleriyle de (mesela 32-bit çağını başlatıyordu) ortalığı sallamıştı. kullanıcıların arayüze kadar seçim yapmasına izin veriyordu (95'i 3.1 arayüzüyle yükleyebilirdiniz!) 16-bit dos ve windows 3.1 yok olacaktı. o zaman apple batmaya doğru gidiyordu (mac os 8, kod adıyla copland çok gecikmişti), os/2 windows 95'in başarısından dolayı pazar savaşını artık kaybediyordu, linux falan daha olgunlaşma evresindeydi. novell netware, solaris gibi birkaç üst düzey işletim sistemi dışında microsoft'un elini kolunu sallaya sallaya tekel oluşturabileceği bir ortamdı.

    1995 yılında, internet hızının artışıyla (56k dial-up çıkmıştı, 2 yıla geniş bant çıkacaktı), bilginin ve bilgisayar kullanımının artışıyla insanlar bbs'lerden veya haber gruplarından (mesela compuserve) www teknolojisine geçiyordu. o zamanlar, 1994'te iyice ünlenen netscape navigator, en çok kullanılan tarayıcıydı. ücretsizdi, hızlıydı, sağlamdı. (ücretsiz yazılımların az olduğu bir dönem)

    bu durum tabii ki microsoft'un da dikkatini çekti. tarayıcı pazarında biraz geç kalmışlardı ancak planları büyüktü. (bu zamanlarda da web-tabanlı uygulama fikirleri ortaya atılıyordu) microsoft, başka bir tarayıcı ncsa mosaic'i satın aldı ve ıe böylece doğmuş oldu. (mosaic, internet kullanımını patlatan ilk büyük tarayıcıdır) ie'nin ilk sürümü, ayrı dağıtılmak yerine windows 95'in plus! paketiyle geliyordu. 2 ve 3. sürümleri ise windows 95'in daha sonraki sürümleriyle beraber gelmekteydi. niyeyse (!), ie'nin sistemden kaldırılma seçeneği yoktu! (umut sarıkaya diliyle, omo'nun yanında gelen limonlu cif gibi!) sadece bir uygulama olan bu küçük (!) tarayıcının sistemle beraber gelmesi (ve gitgide sistemle bütünleşmeye başlaması) niyeyse dikkatleri çekmedi ve felaketin zeminini hazırladı.

    1997 baharından itibaren geliştirilen ve eylül 1997'de çıkan ie 4, tarayıcı savaşlarının simgesi oldu ve microsoft tarafından her yerde yayıldı. microsoft, gücü altına alamadığı netscape navigator'u yok etmek için her şeyi yapacaktı. yöntem şu: bundling. ie'yi windows veya diğer programlarla beraber getir veya her şeyi ie'ye bağla.

    en başta ie 4, windows'un temel dll'lerini değiştiriyordu ki kendini sisteme gömsün. böylece basit bir tarayıcı, "sistemin ayrılmaz bir bileşeni" haline dönüşecekti. (ayrıca bu kritik işlemler windows'un veya programların çalışmamasına neden olabiliyordu) (bkz: dll hell) ie 4, activex gibi diskinize kadar erişebilen (güvenlik açıklarıyla dolu) ve channel bar gibi masaüstünüzün tam ortasına reklam yerleştiren eklentilerle geliyordu. ayrıca şişmişti ve çok açığı vardı. ie'ye gelebilecek bir zarar sistemin yeniden yüklenmesini dahi gerektirebilirdi! ayrıca ie, açılışta otomatik yükleniyordu, doğal olarak kaynak tüketiyordu ve bu da yavaşlamalara nedendi. böylece diğer tarayıcılardan "daha hızlı" da olabilecekti. ie 4, yüklendiğinde windows kullanıcı arayüzünü komple değiştiriyordu. dosyalarınızı artık windows gezgini ile değil, internet tarayıcısıyla görüntülüyordunuz!!! masaüstünüze web sayfası yerleştirebileceğiniz active desktop da eklenmişti. (ancak yavaştı ve güvenlik açıkları vardı) yardım dosyaları, html benzeri bir biçimde derlenmeye başlandı (ie çekirdeğine bağımlı olsun diye). uygulamalar, içeriklerini ie çekirdeğiyle görüntülüyordu. bu şekilde, ie'nin yeni sürümü "gerekli olacaktı". microsoft, bütün yeni programlarını ie çekirdeğini kullanacak şekilde yazdı ve firmaları da buna yönlendirdi. aygıt sürücüleri bile ie istiyordu artık. iş kullanıcıları için üretilen programlar ve sunucu bileşenleri de (mesela iis) ie gerektiriyordu. yerel ağ güvenliğinde kullanılan ntlm protokolü sadece ie'de vardı. (ntlm desteği, ancak firefox'a 2006'da gelebildi! o zamana kadar ie, iç ağları tekeline almıştı bile)

    bütün sorunlarına rağmen ie 4 kaldırılamıyordu veya kaldırılsa bile eski ie sürümüne dönüş yapıyordu. (bu da sistemde çok fazla artık bırakıyordu) ie 4, önce windows 95 osr 2.5'te kaldırılamaz bir şekilde eklendi. windows 98'de (ve o zamanlar gelişim altındaki windows 2000'de) ie'nin kaldırılamaz bir şekilde geleceği belliydi.

    microsoft, apple'yi, sonraki mac os sürümünde netscape yerine ie kullanması yönünde tehdit etti. aksi durumda microsoft, mac için office sürümü çıkartmayacaktı. o zaman iflas tehlikesindeki apple, boyun eğmek zorunda kaldı. macworld 1997 konferansında steve jobs (yeniden ceo olmuştu), sonraki mac os'ta varsayılan tarayıcının ie olacağını duyurduğunda, binlerce kişinin arasında yuhalandı. tekrar ediyorum, steve jobs yuhalandı.

    microsoft, windows'u sattığı bilgisayar üreticilerinin (oem) ie'yi kaldırmasını/değiştirmesini, hatta ie simgelerini kaldırmasını dahi yasakladı. aksi takdirde microsoft, yasağa uymayan üreticilere windows lisansı vermezdi. bu da o üreticinin satışlarının büyük oranda düşeceği anlamına geliyordu. (ibm'ye, os/2'den dolayı zaten daha geç ve pahalı bir lisans verilmişti) oem'lerin ie 4 hakkındaki şikayetleri dinlenmedi.

    bütün bu saydıklarım, netscape navigator'u yok etmek için yeter de artardı bile. netscape'nin yapabileceği çok bir şey yoktu. ileride yazılımın kaynak kodlarını açacaklardı.

    mayıs 1998'de (windows 98 bitmişti, üretimdeydi), 20 abd eyaleti microsoft'a federal düzeyde tekel davası açtı. ama ie artık doludizgin gidiyordu ve netscape kaybediyordu. ie'nin verdiği hasar yayılmaktaydı. haziran 1998'de windows 98, artık bir parçası (!) olan ie 4 ile çıktı. ie'nin aslında kaldırılabileceği, kasım ayında 98lite adlı bir programla gösterildi.

    1998 sonunda netscape, aol tarafından satın alındı. açık kaynak kodlu gelişim, "mozilla" kod adıyla gerçekleştirilecekti. (ne olacağını tahmin edebiliyorsunzdur artık)

    mart 1999'da, ie 5 yayınlandı. ie 4'e göre oldukça sağlamdı ve bazı işe yaramaz özellikleri kaldırmıştı. ki windows 98 second edition ile beraber geldi. hala çıkmayan windows 2000, ie'nin sisteme gömülmesinden daha az etkilenecekti.

    bu noktada ie öndeydi çünkü plan başarıya ulaşmıştı, internet siteleri html standartlarına göre değil, ie'ye göre yazılıyordu. ie tekeldi. 2002'de pazar payı %90'ı geçecekti. durum çoktan "bu site ie'nin x ve daha yukarı sürümlerini gerektirir şekline evrilmişti ve yıllarca böyle sürecekti. ie, siteler için değil; siteler, ie içindi! ie, uzun yıllar acid testlerinden niçin kaldı sanıyorsunuz?

    7 haziran 2000'de microsoft, abd adalet bakanlığınca suçlu bulundu. ama ufak cezalarla yırttılar. herkes ie'ye alışmıştı bile.

    ağustos 2001'de çıkan ve windows xp ile beraber gelen ie 6'dan itibaren neredeyse ie gelişimi durduruldu. (bkz: #85057687) hata düzeltmeleri dışında 6 yıl kılını kıpırdatmayacaktı microsoft. ie 6, zararlı yazılımlar için bir cennet haline dönüştü. (bunda windows vista'nın çok gecikmesinin de payı vardı)

    2003'te aol, netscape bölümünü kapattı ve mozilla vakfı kuruldu. faha önceki mozilla tarayıcısından sonra, firefox'un gelişimi başladı. ie'nin mac sürümü, 5'ten itibaren güncellenmedi. apple de safari'yi yazdı. bir taraftan opera da ücretsizleşiyordu. 2004'te firefox'un çıkışı, ie'nin sonunu başlattı. 2006'daki firefox 2, asıl darbeyi vurdu. diğer tarayıcılarla beraber zamanla web standartlarının ilerlemesi ie 6'yı çağdışı hale getirdi.

    2006'da, windows vista çıkmadan önce ie 7 yayınlandı ama çok etkisi olmadı. en azından yıllar sonra sekmeler gelmişti... diğer tarayıcılar çok öndeydi. ie'nin yeni sürümleri de durumu değiştiremedi. 10 yıl içinde dibi gördüler.

    eylül 2008'de google chrome çıktı. firefox'un hatalı kararlarla geliştirilmesinden dolayı ve hızlı olmasıyla ilerleyen yıllarda liderliği aldı.

    ie 12'den sonra gelişim durduruldu. windows 10'la beraber microsoft'un yeni tarayıcısı microsoft edge. sebebi, ie'nin kötü ünüyle beraber ie motoruna dokunulamaması. bir değişiklik yüzlerce programın/web sitesinin çalışmamasına neden olabilir. ama hala windows 10'da ie'yi eklemek zorundalar! sırf pazar payı için yapılan teknoloji ihaneti, ie'ye bağımlı programları bir anda değiştirmeyecek. neredeyse 20 yılın ürünü bu.

    web'in gelişimi neredeyse ie nedeniyle duracaktı ancak rekabet, görüldüğü gibi yine teknolojinin gelişimini sağladı. gelişim karşısında durmak ie 6 gibi bir felaketle sonuçlandı. ve özgür yazılımın nasıl tekel destekli yazılımları dahi yenebileceğini öğrenmiş olduk. tekelin sadece ardında bir enkaz bırakacağını gördük. yazılıp bitecek programları web gibi değişen bir standarda bağlamak, ie'nin elini kolunu bağladı ve felakete yol açtı.

    uzun oldu ama ie'nin hikayesi böyle. okuduğunuz için teşekkürler!

    kaynak

  • imamoğlu'nu sevmeyen biri olarak herhangi bir gariplik görmediğim olay.

    kadınlar ayda bir adet görüyorlar ve bu pedleri kullanmaları gerekiyor arkadaşlar, bu saklanması ya da utanılması gereken bir sır değil.

  • ya burda "medeniyet çuvalla bavulla olmaz" diye halkçılık kasanlar var ya... üstüne para verseler havaalanında çuvalla görülmek istemezler. neyin eleştirildiğini biliyorlar, eleştirilen şey gibi olmamaktan dolayı mutlular da, ama göstermelik halkçılık yapmış olmak için kendileri bile asla olmak istemeyecekleri birini eleştireni eleştiriyorlar.

    medeniyet çuvalla kılık kıyafetle gelmiyor madem, niye bunları diyenleri bavul yerine bohçayla, marka çantalar yerine heybeyle, ayaklarında naykiler yerine takunyayla görmüyoruz hiç?

  • japon bir arkadasim doktora tezinin bir parcasi olarak turkiye'de yasayan japonlarla gorusme yapti ve turk kulturune iliskin deneyimlerini ve gozlemlerini derledi. calismasinin ayrintilarini daha yeni ogrenme firsatim oldu ve paylasmaya deger oldugunu dusunuyorum. calismanin genellenebilirligi sorgulanabilir. ayrica, bu deneyim ve gozlemlerin tum japonlara degil, turkiye'de yasayan bazi japonlara iliskin oldugu da unutulmamalidir. yine de uzerine dusunmemiz gereken cok fazla sey ciktigina inaniyorum.

    once arastirmaya yonelik biraz ayrinti vereyim. gorusmeler batida bir sehir ile orta anadolu'daki bir sehirde yasayan 18 japon ile (3 erkek, 15 kadin) yapilmis. turkiye'de kalis sureleri 1 ay ile 11 yil arasinda degisiyor. yas ortalamasi ise 34.

    yapilan gorusmeler sonunda ifadeler ilgili tema basliklari altinda siniflandirilmis. ben tum ayrintilara girmeyecegim tezin makalesi henuz yayimlanma asamasinda oldugu icin; ama kisaca ozetlemem gerekirse turk kulturune iliskin gozlemler "kendini ifade etme", "gorgu kurallarindaki ve toplumsal sagduyudaki farkliliklar", "iliski kurmadaki farkliliklar" ve "dini farkliliklar" olarak siniflandirilmis. bu siniflandirmalar da kendi iclerinde ayriliyor; ama ben ayirmadan, birlestirerek aktaracagim.

    1) kendini ifade etme:

    japonlar turklerin cok cabuk kaynastiklarini, ilk tanismada bile samimi olduklarini, cokca fiziksel temasta bulunduklarini ve birbirlerini baska arkadaslariyla kolay ve hizli bicimde tanistirabildiklerini gozlemlemisler. turkiye'de tek basina kalmanin cok zor oldugunu, cevrelerinden surekli birinin oldugunu belirtmisler. turklerin goruslerini acikca, dolandirmadan dile getirdiklerini soyleyen japonlar, turklerin her sey icin gerekce sundugunu da soylemisler. soz gelimi, gec kaldiklarinda ozur dileyip bir dahaki sefere daha dikkatli olacagini soylemek yerine "trafik tikaliydi, ondan gec kaldim." gibi gerekceler urettikleri dikkatlerini cekmis japonlarin. ayrica birbirlerinin kusurlarini ve hatalarini da hemen yuzlerine vuruyorlarmis. turklerin duygularini da cok ifade ettigini, soz gelimi cabuk ofkelenip hemen yansittiklarini soylemisler. ayrica erkeklerde kiskanclik da yayginmis. bunun yani sira, turkler cok yuksek sesle guluyor ve konusuyorlarmis. evlilik, cocuk, sevgili, aile gibi ozel konulara iliskin hic cekinmeden soru sorabilen turklerin karsidaki kisinin duygularini ve dusuncelerini anlamadiklarini da belirtmisler. turklerin onlara dik dik bakmasi/onlari izlemesi da dikkatlerini cekmis.

    2) gorgu kurallarindaki ve toplumsal sagduyudaki farkliliklar

    japonlarin dikkatini ceken toplumsal ozellikler ise turklerin plan yapmamalari, plan yapsalar da bunu kolayca degistirmeleri, sozlerinde durmamalari, dakik olmamalari, surekli iyimser olmalari imis. arkadaslarin surekli bir arada olmalari, bulusmalarin ne zaman baslayip ne zaman bittiginin belirsiz olmasi, herkese sarilip opmek durumunda birakilmalari ve surekli olarak "ac misin?" diye sorulmasi da japonlarin uzerine dusundukleri konular arasinda. ogrenci-hoca iliskisinin cok yakin oldugunu belirten japonlar, hocalarin ogrencilerle disari ciktiklarini gorunce cok sasirmislar. ayrica ast-ust iliskisi japonya'da olmasina karsin turklerin ustlerindeki birinin emirlerine/isteklerine hicbir gorus belirtemeden uymak durumunda kalmalari da japonlarin dikkatini cekmis.

    3) iliski kurmadaki farkliliklar

    japonlar turklerin aile baglarinin cok saglam oldugunu, aile uyelerinin birbirlerini cokca, neredeyse her gun aradiklarini gorunce sasirmislar. turkler icin oncelik sirasiyla aile, arkadaslar ve isken japonlar icin oncelik sirasiyla is, aile/arkadaslar imis. kadinlarla erkeklerin arkadaslik yurutmesinin zor oldugunu belirten japonlar, karsi cinsle aradaki mesafeyi korumakta sorun yasadiklarini belirtmisler. turk erkeklerinin yakinligi yanlis anlamaya meyilli olduklarini da soylemisler.

    4) dini farkliliklar

    japonlar inanclariyla ilgili sorularin cok soruldugunu, turklere kendi inanclarini aciklamakta gucluk cektiklerini, inanmadiklarini soylediklerinde bazi turkler tarafindan islam'a gecmeye davet edildiklerini belirtmisler. japonlar inancsiz olduklarini soylediklerinde turklerin yuzlerinin tuhaf bir hal aldigini da eklemisler. ibadetler sirasinda rahatsizlik duyabildiklerini belirten japonlar en cok ramazan'da oruclularin onunde yemek yerken zorlaniyorlarmis; ama islami anlayisin turk'ten turk'e degistigini, herkesin inanc ve ibadet miktarinin farkli oldugunu belirtmisler. surekli olarak "insallah" diyen turklerin her seyi belirsiz biraktiklarini da eklemisler. bunun yani sira, japonlar sorunlarini paylasmak ve cozum aramak icin cevrelerindeki bir turk'e danistiklarinda cozum uretmek yerine "allah yardim eder, dua et. bu allah'tan gelen bir sinav." gibi cumleler kurduklarini, onlari anlamadiklarini ve cozum uretmediklerini dile getirmisler.

    yorum yapmayacagim. yorum yapmayi gerektirmeyecek kadar acik toplumca ne durumda oldugumuz.

    duzeltme: yazim.