ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türk yükseköğretiminde fotokopicinin yeri
-
1. rektör
2. fotokopici
3. dekanlar
şeklinde bir hiyerarşi vardır üniversitede. fotokopicinin de cumhurbaşkanı tarafından atanması gerektiğini düşünürüm hep. korkunç bir sermaye kayması yaşanmaktadır. adamlara hem para akıyor, hem de bilgi akıyor. birleşip dünyayı bile ele geçirebilirler.
konfor alanından çıkmaya cesaret edemeyen insan
-
insanı gelişmiş ülkede hissettiren tanımlar vardır. bunlardan birisi de "konfor alanı".
evine 2 ay maaş girmediğinde aç kalacak, bakın sıkıntı çekecek sorunlar yaşayacak demiyoruz burada "aç kalacak" diyoruz, kişilere hangi konfor alanından bahsediyorsunuz.
sevdiğim işi yaptım para kazandım, hobimi mesleğe çevirdim, birikimle bir start-up'a yatırım yaptım, sıkıcı 9-6 işimi bıraktım freelance çalışmaya başladım, memurluğu bıraktım küçük bir yerde kafe açtım falan fıstık... bunlar bu ülkede azınlık. yok mu? var ama senin aileden durumun yoksa kusura bakma da bokumu yaparsın bunları.
hepimiz diken üstündeyiz, hepimiz. diken üstünde olmadığımız bir gelecekte konuşuruz bu konfor alanından çıkmayı.
yaran olaylar
-
takı merasimi esnasında damadın, kendisini tebrik eden arkadaşına; "sağ ol kardeşim! daha iyisi senin olsun." demesi.
üstelik bunu kameraların tüm netliğiyle kaydetmiş olması ve kız tarafı, erkek tarafı hep beraber düğün kasetini izlerken gelinin babasının içinden geçirdiğini yanlışlıkla dile getirerek "araba almış sanki pezevenk! demesi.
işte o an; damadın rezillik rekorunu, kayın pederin egale ettiği andır.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
ege (5 yaş) anneannesinin evinin bahçesine tohum ekiyor.
anneanne: al bakalım ege, bu mısırları toprağa yerleştir, büyüyünce ben ektim dersin.
ege: vay canına hayatımda ilk defa bir şey ekiyorum!
anneanne: afferin sana çok güzel ektin, şimdi de şu karpuz çekirdeklerini ek bakalım.
ege: vay canına, hayatımda ilk defa ikinci bir şey ektim!
seni önce döverim sonra youtube'a koyarım çocuk
-
kafama takılan soru;acaba dövemeyip dayak yeseydi yine youtube'a koyar mıydı?
süresiz nafakanın 5 yıl ile sınırlandırılması
-
cinsiyet eşitliği adına önemli bir adım.
(bkz: pozitif ayrımcılık da bir ayrımcılıktır)
hamit altıntop'un yenilgi sonrası açıklamaları
-
ben coğrafyaya o kadar meraklıyım ama yine de tutup haritaya bakmam gerekti. 48 bin nüfuslu, 1300 km2'lik bir ülkenin mahalle esnafından oluşan takımına nasıl yenilirsin arkadaş! hacı hüsrev'den 11 adam toplasan bu adamlarla berabere kalma şansın yüksektir. sen dünya üçüncüsü payesini taşıyan bir takımsın. bu ne rezillik?
saniyelik salaklıklar
-
balkonda gündüz vakti uzanmış film izliyorum, hangi film hatırlamıyorum; derken bir sahne geliyor, etraf karanlık, karakterle göz göze geliyorum, "hmm korkuyu, çaresizliği çok güzel yansıtmışlar" diye düşünüyorum ki göz göze geldiğim kişinin filmden bir karakter değil, ekrandaki yansımasına mal mal bakan ben olduğumu anlıyorum. allah belamı versin.
mizofoni
-
topluca yemek masasına oturamama, toplu tasıma araclarında sürekli kulaklık takma (müzikli ya da sessiz) , odayı paylaştıgınız eşiniz ya da kardeşiniz var ise onlardan önce uykuya dalmak için onlardan daha erken yatma sebebi olan hastalık. hastalığım.
aynı hastalığa sahip olmayanların "sana ne be benim sakızımdan , gıcık" diye çemkirmesine sebep olur ayrıca.
(bkz: ölüyorum anlasana)