hesabın var mı? giriş yap

  • bugün ilk defa düzenli beslenme, hareket, spor vs. ile gerçekleşebileceğini keşfettiğim olay! aman yarabbim ben bugüne kadar bunu neden hiç düşünemedim, neden bilmedim??? oysa ben 28 senedir makreme örerek kilo vermeye çalışıyordum!!!! bir ara kağıttan gemi yapıp yüzdürerek kilo vermeyi de denemiştim ama o da işe yaramadıydı. dur ben şu düzgün beslenme olayını bir deneyeyim iyi mi? bir kez daha günü kurtardın, teşekkürler sözlük :))))

  • skandal bir hadisedir.

    bu güruh, seküler biçimde yaşayan insanlara yönelik böyle dini dayatmalarda bulunur. sonra ülkede teokratik bir rejim kurulunca ilk önce kendileri kaçarlar kafir dedikleri avrupa ülkelerine. hiç şaşmaz. şu riyakârlığa bakar mısınız?

    ayrıca bu ne cüret?

    yahu savaştan, anarşiden ve avukatı olduğunuz ilkel doktrinlerden kaçıp türkiye'ye sığınmışsınız. buradaki insanlara hürmet edeceğiniz ve insanların yaşam şekline saygı göstereceğiniz yerde böyle bir densizliğe imza atıyorsunuz. bir değil, iki değil. bu kaçıncı oldu? yani gerçekten pes doğrusu.

    bu mülteci güruh, tavşan gibi üreyerek ve yeni göç akınları ile ülkedeki mevcudiyetlerini tahkim ederek pek yakında bu vatanın öz evlatlarının istikbâli hakkında söz sahibi olacaklar. bugün sayıları 10 milyonu geçmiş durumda. ülkenin hem demografik yapısı, hem hoşgörü kültürü, hem de lâik ve demokratik nizam gittikçe tahrip oluyor.

    tehlikenin farkında mısınız?

  • başkalarını cahillikle suçlayan ama kendileri cahil olan arkadaşların yargıladığı eylemdir.

    öncelikle telegram'ın kurucuları ruslardır, ancak daha önceki oluşumlarına (bkz: vk) rusya tarafından el konulduğu için telegram'ı dubai merkezli kurmuşlardır, hatta yanılıyorsam kendileri rusyada aranan kişiler. şu anda daha önceden aldıkları yatırımlarla ve kendi ceplerinden yiyerek telegramı ayakta tutuyorlar.

    signal'ı açık kaynak kodlu diye öven arkadaşlar telegram'ın da açık kaynak kodlu olduğundan bihaberler zannediyorum. kaldı ki bir yazılımın açık kaynak kodlu olması size gerçek hiçbir güvence vermez.

    mesajlaşma uygulamalarında asıl olan uçtan uca şifrelemedir, ancak bunun gerçek olması da şart tabi. whatsapp söylediği gibi uçtan uca mesajlarınızı şifreliyor olsaydı datanızı satamazdı zaten.

    telegram'ın bunun için bir çözümü var, yüksek hassasiyetli mesajlaşmalarınızı secret chat'ler üzerinden yapabilirsiniz.

    sunucu ya da veri merkezi işletme merkezi maaliyetlerinden haberi olmayan sevgili arkadaşlar, birinin size 21. yy'da ücretsiz, tamamen güvenli, reklamsız, ve verilerinizi kullanmayan bir yazılım sunacağını sanıyorsanız, maalesef yanılıyorsunuz. görece daha iyi olanını kullanmaya çalışın :)

    edit: imla, uyaran arkadaşlara teşekkürler:)

    edit 2: özel mesaj yoluyla ulaşıp hangi uygulamayı kullanmak gerektiği ile ilgili çok soru soran arkadaş oldu, topluca cevap vereyim. sevgili arkadaşlar, ben telegram kullanıyorum çünkü yeteri kadar güvenli olduğunu düşünüyorum ama aslında türk halkının bu gizlilik sözleşmesinden önce kafaya takması gereken çok sayıda şey vardı ama çoğu unutuldu.

    sosyal medya kanununun 5. maddesine göre 1 milyondan fazla üyesi olan sosyal ağ sağlayıcılar verilerini türkiye'de bulundurmak zorunda (tabi bu sosyal ağa bağlı olmayan mesajlaşma uygulamaları için sorun değil ancak facebook instagram whatsapp bunlar aynı yere bağlılar). türkiye'deki data centerların güvenilirliği ile ilgili herhangi bir veri var mı elimizde, ya da bunun servis sağlayıcısı kimdir biliyor muyuz? onu geçelim, bundan seneler önce bir btk yönetmeliği ile bütün servis sağlayıcılarının (ttnet, uydunet vs.) kullanıcılarının hareketlerini kaydetmeleri ve saklamaları zorunlu kılındı. tarayıcınız üzerinden gönderdiğiniz her paket belirli bir süre için kaydediliyor. yani aslında bakarsanız whatsapp'ın güvenlik sözleşmesinden önce kafaya takacak çok fazla şey var.

  • " üç gün önce kaybettiğimiz meral okay'ın vasiyeti yakılmaktı... küllerinin denize savrulmasını, böylece toprağa değil suya karışmayı istiyordu.
    üstelik araştırmıştı, hem bir yasal engeli yoktu bunun, hem de iktidarda dini özgürlükler adına mücadele ettiğini söyleyen bir parti vardı....
    ama olmadı...
    meral okay'ın vasiyeti yok sayıldı.
    neden biliyor musunuz?
    bu ülkede aydının ölüsü değil, dirisi yakılır da ondan...
    tıpkı sivasta olduğu gibi..."

    mustafa mutlu
    gazete vatan

  • her bölüm efsanedir. tüm sezonları iki defa bitirdim, üçüncüyü turlayacağım.

    7. sezon 9. bölümse * ayrı efsanedir.

    --- spoiler ---

    robotumuz bender, kendisinin özgür iradesi olmadığını ve önceden programlandığı için * ön görülebilir * bir varlık olduğunu öğrenir ve karar mekanizmasının aslında kendi iradesinde olmadığını düşünür. bu yüzden de robotların yaşadığı bir gezegene göç eder. bölüm aslında kiliseye ve dini inançlara müthiş bir eleştiri manifestosu yayınlar.

    neyse, işte tam bu noktada,bender robotların yaşadığı gezegende üzgün bir şekilde takılırken arka planda bir bankanın adı görülür.

    bankanın adı `(n+1)st` olarak yazılmıştır ki aslında bu güzel bir ingilizce dilemmasıdır. bildiğiniz gibi ingilizce'de "-st" eki sadece 1 sayısından sonra gelir ve birinci sırayı betimler. yani aslında olması gereken (n+1)th'dir. çünkü "one plus oneth" *olarak okunmalıdır.

    bu ingilizce dilemma konusu burada da detaylı bir şekilde tartışılmış ve matematikçiler aslnda yazarken (n+1)th yazıp, (n+1)st olarak okuduklarını belirtmişler.

    ancak konu bu değil; konu, bankanın isminin `(n+1)st` olması. hali hazırda gördüğümüz bir banka olduğundan dolayı n=0 olamayacağı için; bu robot bankası aslında size kendisini "n plus first" olarak okutturuyor. yani zorla kendisine birinci banka dedirttirerek reklam konusunda çığır açıyor. **

    --- spoiler ---

    işte biz, futurama'nın bu ince esprilerinin hayranıyız. beşinci defa izleseniz, yine espri görürsünüz.

    özellikle yemek yerken akar gider, yemek masada kalır bir bölüm daha atayım dersin sonra tabaklar kokmaya başlar. intro'su girince pavlov'un köpeği gibi bir anda acıkırsın ve midene açlık salgısı damladığını hissedersin.

    futurama budur.

  • sene.. eski. 4-5 yaslarindayim.

    arkadaslarim cikolatali gofret yiyor. ben yemezdim oyle seyler, bize almazdi bizimkiler. ulasamadigin seye bir zaman sonra sevkin de gidiyor.

    cikolatalar, kekler, dondurmalar yiyor arkadaslarim. teklif de etmezlerdi paylasmayi, soramazdim da. oyle, onlar yerdi, ben de acikinca salcali ekmek almaya eve giderdim.

    bir gun arkadasim gene cikolatali gofret yiyor, bana minik bir parca kopardi verdi. yemem falan dedim, ama verdi gene de. agzima bir attim...

    arkadaslar, yemin ederim nerdeyse aglayacaktim. bir sey bu kadar mi guzel olabilir ya. bak hala o hissi yasiyorum. agzimda cennet vardi sanki ya. gozlerim doldu, damagimda dagildi.. yalandim kaldim, arkadasima dondugumde coktan bitirmisti. kabini yere atti cikolatanin, sonra annesi cagirdi gitti.

    ben hemen kostum, arkadasin yere attigi cikolata kabini aldim. onu duz bir zemine koyup ellerimle guzelce utuledim. of yesyeni gibi bir cikolata kabim olmustu. yazilarini falan denk getirdim. bana bu kadar mutluluk veren bir seyin hatirasinin bu kadar kolay kaybolmasina izin veremezdim. guzelce katladim, arka cebime soktum.

    ne zaman yeni pantolon giysem, annemden gizlice o pantolondan digerine aktariyordum. uzun sure bu boyle gecti. yanimda baya bi tasidim o cikolata kagidini.

    bir gun annemle yuruyoruz, yerde bi kagit para buldum. anne para dedim. aldi annem, aklim paraya da yetmiyor ama yerimde kipir kipirim. paramiz var mk.

    kekeleye korka, bakkalin ordan gecerken anneme anne bana cikolata alalim mi dedim. bakti yan soyle, olur dedi. bakkala girdik, ne istiyorsun diye sordu annem. hemen cebimden fisek gibi utulenmis cikolata kagidini cikardim, bundan dedim.

    annem once bir sok oldu, ama aldi cikolatayi. ben o cikolatayi minik minik gunlerce yedim; agzima aci tadi geldiginde, bozuldugunda yarisi bile bitmemisti.

    o cikolatanin utulu kagidi hala annemlerin evde bir sandigin icindedir, atmadilarsa...