hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • başlık:
    kız içine dalgıç elbisesi giymiş soyamıyorum

    1. beyler tam sıyırdım üstündekini aq içinde her tarafı çıtçıtlı bişey var. ne ayak ?
    (hamsterm, 29.06.2010 04:33)

    2. bilardo eldivenidir lan o uğraş biraz çıkartırsın..
    (tasak kokusu, 29.06.2010 04:34)

  • bo$u bo$una ve körü körüne, sadece diploma için okumak. i$sizlik savunulacak bir olay değildir, ya da altına girilecek bir olay değildir. ben henüz öğrenciysem ve 2. sınıfta okuyorsam ve her yaz minimum aylık 1000 tl olmak üzere kendime i$ bulabiliyorsam, bu benim kendime yaptığım yatırımın meyvesini topluyorum demektir. üniversiteden mezun olmakta bi$ey yoktur. önemli olan üniversiteye girdiğin zaman ile çıktığın zaman arasında, kendine diplomadan ba$ka neler katabildiğindir. efendim gitmi$sen sempozyumlara, eğitimlere, kabartmı$san cv'ni, insanlar sana bakınca, mezun ama i$siz demek yerine, okulu uzattı ama çocuk bi yandan da çalı$tı diye söz ediyorsa bilin ki siz kefeni yırtmı$sınızdır. yoksa türkiye gibi 80 milyonluk bir ülkede i$sizlik diye bir olayın ba$göstermesinin ne kadar muhtemel olmadığı da a$inadır.

    diğer bir hususta, i$sizliğin sebebi olarak değinebileceğimiz, maa$ beğenmeme. lan oğlum, madem kriz var diyosun, açım diyosun, ekmek yiyemiyoz ak$am diosun, ne diye sana aylık 650 tl veren adamın yanında çalı$mıyosun? üniversite mezunsun diye mi? afedersin ama bu $ekilde bir zihniyetle devam edersen hayatına, o diploma zamanla dolabının içinde bir anı olarak yer bulacaktır. i$levsiz ve sadece sorana göstermek için. günümüzde üniversiteden mezun olup ta fahi$ ücretlerle çalı$ma hayatına ba$amak, takdir edersiniz ki, ütopik olacaktır. bunları kapitalizm mapitalizm muhabbetine girip detaylı anlatmaya gerek yok kanımca. onun için sevgili mezun arkada$lar, sadece $unu dü$ünmelisinizi. ne kadar maa$a çalı$mak istiyorsunuz? bu soruyu bi kendi kendinize cevpalayın, sonra da biraz oturup dü$ünün, örneğin aylık 5000 tl'ye çalı$mak istiyorum, 4 sene okul okudum, ingilizce biliyorum diyeceksiniz. çok güzel diyeceğim sizlere. eğer bir $irket size 5000 tl maa$ veriyorsa, bilin ki aylık sizin $irket kar'ına etkiniz minimum 7000 tl olmalıdır ki, mutual bir mutluluk ve huzur sağlanabilsin. sadece mezun olmayla bu i$ler oluyo mu? tabi ki olmuyo. onun için gençler ve kendini gençliğe hazırlayan arkada$lar, size tavsiyem $udur ki, kendinize bir$ey katmadığınız günleri ya$anmı$ olarak saymayınız.(bkz: papillon)

  • binek otomobile 9 kişi binilince haliyle insanlar kucak kucağa otururlar, elemanlardan biri öndeki 2 koltuğun ortasında yarı oturur-yarı ayakta durmaktadır

    şöför: vay be, bu kadar ağırlığa rağmen 4. vitese takabildim
    ortada oturan: evet evet, ben de farkettim.

  • carlo rovelli'nin zaman olgusuna dair bilmediğimiz pek çok şeyden bahsettiği güzel kitabı.

    kitabı okuduktan sonra zaman denilen kavramın ne kadar gizemli bir oluşum olduğunu anlıyorsunuz. örneğin zamana dair olan tek matematiksel denklem ısının sıcaktan soğuğa geçmesi*. bunun tersi mümkün değil, tersinin olması için bildiğimiz zamanda geriye gitmek gerekiyor. bu ve bunun gibi ilginç birçok anlatım için şiddetle tavsiye ederim.

  • bir insanın hayatı boyunca yapabileceği en büyük kerizlik.

    düşünsene sen her şeyini ona endekslemişsin ama o daha 1.sınıftayken senden ayrılıyor. hediyenin taksidi bitmeden ayrılmak gibi bir şey bu. hatta daha beteri.

    allah düşmanımın başına vermesin!

  • aylardır pis pis kullandığım bilgisayarımın ekranı bu hafta sayesinde temizlenmiştir. temizleyecek yer kalmadı çünkü evde.

  • sevmediğim kişiliktir. gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki, gücü olanın yanında, gücü ve karizması olmayanın karşısında bile olma tenezzülünde bulunmayacak kişidir. bir programını izlemiştim, bedenen özürlü fakat zihnen çok pratik bir insanı konuk etmişti. ismini hatırlamıyorum ama adam bir buluş yapmıştı. icat sahibiydi. adamı küçümser bakışlarını, aman bitse de gitsek hallerini, senle ne diye muhattap oluyorsam tavırlarını ismini duydukça hatırlıyorum.

    ama bu aynı insanı acun ılıcalı'nın karşısında, yahut karizması olan kadın veya erkek kişilerin karşısında ezilip büzülürken, onları gereksiz övgülere boğarken görüyoruz. sevmiyorum kendisi gibi burnu yüksek, içten pazarlıklı kişileri. para ve güç herşey demek değildir.

  • 1900lu yillarda aynen ya$anmi$tir.

    edebiyat sinavi. soru: "baki'nin her yaneden ayagina altun akup gelür /
    escar-i bag himmet umar cuybardan beytini ceviriniz." cevirinin sonu "dusen yapraklar medet umar irmaklardan" olacak.
    yanda oturup "cuybar ne?" diye soran adamin soyadi akarsu'dur.
    -"oglum, cuybar ne lan?"
    -"fisir fisir"
    -ne?
    -"nehir. nehir."
    -"ne?"
    -"yahu, nehir! river, ....riviere,.... irmak, ....dere,... cay"
    -"ne?... ne?...ne?... ne?...ne?... ne?...ne?... ne?..."
    - "ooooof! hah, soyadin salak!"
    - "tamam. saol."
    sonuc: sinavdan cikilir, zaman gecer. notlar aciklanir.
    edebiyatci: "x, sen bi daha istersen y'den kopya isteme evladim. senin iq seviyene gore fazla komplike kopya veriyo. ben de cok dusundum soyadini nerden cikartti bu diye."

    adamin yazdigi: "du$en yapraklar medet umar soyadlarindan."

  • üşenmedim tek tek saydım. böyle deyince, evlilik tekliflerini saydım gibi oldu. iyiymiş. zirvede bırakayım hazır havalı olmuşken.

    onu değil tabii, yıllar. üşenmedim, saydım tek tek. 2013 yılındayız. gerçi takvime bakabilirdim de, emek insanıyım. milat öncesi var onları sayamam, o sırada yoktum. sayılarla kafayı bozacaksak, dünya dört buçuk milyar yaşında. altmış yıl yaşayıp gideceğiz, o da şanslıysak. acizliğe bak. minnacıksın. kışın buzullarda kırılmaya yüz tutmuş dallar şimdilerde çiçeklenir mesela ve her mart. kimse durduramaz. oysa ki, bizler, siz, elli seneye kadar yüksek oranda gitmişiz. ben hava alamazsam yaşayamam, mezar bence çok tuhaf. şunu sen yaptın, bunu ben yaptım, önce davrandım ben terk ettim, önce sen elimi tuttun ben çektim, sen evlenme teklifi ettin ben reddettim meseleleri önemli mi, bunları hatırlamışken düşünün derim.

    düşündüm ben. yaşanır bunla deyip yaptım bile bunu. hayat müşerref gibi bir şey tam hatırlamıyorum, bilirsiniz. paylaşım mühim. bana da ''eğlencelisin yaşanır senle.''dendi mesela. bu bir teklif olabilir, öyle sayıyorum. da. şeye takılıyorum ben öyle sürprizli, masraflı yapılıyor ya, ona. hiç kullanılmadığı halde süper eşyalarla doldurulan süslü ev salonları gibi; salt göstermelik. ben en güzel şeyleri sadece bir kişiye göstermek isterim. en sevdiğim şeyleri, sadece bir kişiyle paylaşasım gelir. mesela kendimi.

    ama bu başlık altında, kendimi örnek veremem. kuzenim. sevgilisi geçen buna dedi ki balkona çık. bizim alt katta oturuyorlar ben de onlardayım, kalabalık ev. çıktı bu, adam vinçle gelmiş. pankart açmış kocaman bina kadar. ''benimle evlenirmisin meleğim'' ben ne yaptım? tabii ki o ''misin'' ayrı olacak bir kere diye söylendim, hiç affetmem. sonra tünel. ucunda ışık.. yok, çekecek çilem varmış daha, ölmedim. havaifişekler. vinç yanaştı, adam bir buket gül ve tek taşı tutuşturdu eline. o anda, ağlayanlar, birbirine sarılanlar, ne çocuklarım, ne karım, toprak, güneş, ben. bahtiyarım. herkes camlarda, ev zaten kalabalık. nasıl sevindik, nasıl sevindik.

    haset değilim ama öyle kıskandım, bunu kamufle etmek için öyle sevindim ki kemaraya almışlar, ben kuzenimden daha çok sevinmişim.