hesabın var mı? giriş yap

  • 'kırkından sonra amcam çeker halayı
    amcamın zamanında halay mı vardı?'

    bu hayatın anlamını sordurtur kişiye.

  • çok değil 20-25 yıl sonra bu yeni doğan bebekler büyüyüp bir de onlar çocuk yaptığında işte o zaman durumun vehameti ortaya çıkacak. türk halkı, türkiye'de azınlık olacağı günleri görecek.

    edit: bazı arkadaşlar diyor ki “bu veriler istatistiksel olarak hiçbir anlam ifade etmez.” açın o zaman kaç milyon suriyeli bu ülkede var ve doğurganlık hızına bakın.

    2018 yılında gerçekleştirilen türkiye nüfus ve sağlık araştırması (tnsa-2018) verileri

    doğurganlık hızı: 5.3, sene 2018.

    görsel

    görsel

    siz oturduğunuz rezidanslardan nasıl çoğaldıklarını göremezsiniz. biraz arka mahallelere inerek bu grafiklerin kat ve kat üstünde olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz.

    edit 2: bir de böyle yazanlar var:

    görsel

    tercih sizin. sen öyle diyorsan öyle olsun.
    ama ben hiç ammar el bekir isminde bir türk görmedim. yine de sen bilirsin.

    edit 3: faşist olduk aq.

  • 'ey tokalaştıktan sonra "yanaktan da öpeyim mi acep" stresi yaşatan az samimi olduğumuz insanlar, ömrümüzü yediniz.'

  • "doğanın" şişelenmesiyle elde edilen bir aromalar bütünü.

    parfüm 6 farklı koku ailelerine ayrılıyor, şöyle ki:

    1) oryantal aile:
    avrupa'da ve türkiye'de en çok tercih edilen parfüm ailesi bu. vanilya, amber, hayvansal kokular ve çiçeksi kokularla oluşturuluyor.

    2) odunsu aile:
    yapımında en çok selvi, kayın, çam, sandal ağacı gibi kokular kullanılır. oryantal kokularla benzerlik taşıyor.

    3) fresh aile:
    genellikle turunçgiller kullanılarak yaratılan parfüm ailesidir bu da. bergamot, limon, mandalina ve narenciye çiçeklerinden faydalanılır. verdiği ferahlık hissi nedeniyle tercih edeni çoktur.

    4) çiçeksi aile:
    zambak, gül, yasemin, beyaz çiçeklerle yaratılanlar piyasada en çok bulunanlarıdır. hatta kadın parfümlerinin çoğu bu aileye mensuptur. hafif kokuları sevenler tarafından tercih edilir.

    5) aromatik aile:
    akdenizin kokulu bitkilerinin ağırlık olarak kullanıldığı gruptur. kekik, lavanta, nane ve biberiye otu en sık kullanılan aromalardır. kalıcı ve yoğun koku olarak bilirler. erkek parfümlerinin baş tacıdır.

    6) şipre ailesi:
    meşe yosunu, paçuli, iğne yapraklı ağaçlar ver bergamut içerir. soğuk serinlik hissi veren kokulardır. günlük kullanım için uygundur.

    bir de parfüm kullanırken "kulağa küpe" genelgeçer tavsiyeler vardır, örn:

    - temiz olmak lazım ki onla bunla karışıp korkunç bir kokuya dönüşmesin.

    - 15 cm uzaktan sıkmak lazım ki vücutla teması yumuşasın, biraz da yayılma çapı artsın.

    - atardamarların (boyun, dirsek, diz içi, bilek) olduğu kısımlara denk getirmek lazım ki koku yayılsın dursun. marlyn monroe'nun deyişi üzerine "nereden öpülmek istiyorsanız oranıza sıkın" taktiği de kullanılabilir.

    - tenden tene değişir aromalar ama saçta hep aynı kokar, bu böyle biline.

    - ipek ve saten kumaşa sıkmayın ki zaten onlarla yeterince iyisinizdir. ben bunun nedenini hakkaten bilmiyorum ve böyle kabul ediyorum. anlam o yani. bence.

    p.s.bubilgiler: kopyala-yapıştır değil, göz nuru ve üslup katkılıdır.

  • akp'nin neden başta olduğunun açıklamasıdır. merak ettim başlığa girip bi baktım neler oluyo diye. ilk kez o kadar kösçülü bi arada gördüm hayret ediyorum.

  • ağlanabilir..

    anne ve babamın yokluğunda ev telefonumuza dadanan sapık bir abi vardı.. abi diyorum, çünkü bir süre sonra kaynaştık, benimsedik birbirmizi..

    aslında ben normalde de çok konuştuğumdan o gün aradığı ilk zaman da vıdı vıdı konuşup onun geçtiği kadar dalga geçip, beklediği eğlenceyi ona vermiştim.. hani normal insanlara çemkirmek ayıptı, ama bu telefon sapığı olduğu için atış serbestti; tersliyordun ve ayıp olmuyordu falan, bu o zaman çok eğlenceli gelmişti.. bak bu arada sonradan niyeyse yufkalaştım ben, yüreğime kelebek kondu derler di mi; birini bile bile tersleyince, dalga geçince bi utanıyorum kendimden, rahatsız oluyorum.. neyse, başka başka, türlü şaklabanlık yaptım: sapık abimize şarkı söyledim (o dönem bende de bilmediğim bir sürü numarayı arayıp şarkı söyleme sapıklığı vardı), şiir okudum*.. e aptal da bir abi olmadığı için saatlerce telefonda şebeklik yapan bu çocuğun anne babasının evde olmadığını anladı bizimki.. başladı o da eğlenmeye.. onun eğlencesi hiç öyle şarkı söylemek ve şiir okumak gibi değildi ama.. "kapıyı çalıcam az sonra", "şimdi balkondayım" bilmem ne, haliyle korkuttu beni.. tabi ben korktukça eğlendi bizimki, o eğlendikçe de ben korktum.. sonra kendimi telefonda "sen beni korkutuyorsun, ben daha çocuğum, zaten annem babam evde yok, kimse beni sevmiyor böğğğğğğ" diye içli içli ağlarken buldum.. galiba sapık abi de şaşırdı bu tepkime "ağlama ya" falan dedikçe içlendim tabii ben, bir de küstüm sesli sesli.. abi iyice yumuşadı ama, "neden küsüyorsun, bak ne güzel konuşuyoruz, gelmicem ben, sana şaka yaptım" falan, üşenmedi dakikalarca susturmaya çalıştı beni..

    ağlamayayım küsmeyeyim diye, önce dakikada bir sürü kez aramaktan vazgeçti.. sonra da annemler gelene kadar ara ara "iyi misin, korkma bak aramayacağım öyle bir daha, iyi misin diye arıyorum, annenler de biraz sonra gelir" diye telkin verdi..
    en son, onlar yokken telefon sapığının dadandığını, çok korktuğumu, ağladığımı anlatınca çalan telefonu öfke ile açan babamı: "ayıp değil mi minicik kızı evde bırakıp gezmelere gidiyorsunuz, bu kızı evde tek bırakmayın korkuyor yazık.. ilgisiz aile" diye azarlamıştı da babam dumur olmuştu..

    canım benim ya..

  • kendisi, 10 aylık hapis cezası, sicil kaydının temizlenmesi ve milletvekili seçilebilmek için aihm’e üç kez başvurmuş olan cumhurbaşkanı erdoğan tarafından söylenmiş söz.

    kaynak