hesabın var mı? giriş yap

  • baba tarafımdan kürdüm. anne tarafımdan yörük türkmen.

    babamda dahil ailecek bu vatan ve bayrak için kanımızı canımızı veriririz. maddi durumum elverdiği bedellı askerlıge yasım ve param yettıgı halde babam tarafından gecen sene askere sırf vatan gorevıdır dıye yollandım. baba tarafımda ataturkten mebusluk almış, madalya almış, kurtuluş savasında aşiretiyle beraber savasmış buyuklerımız var.

    evet kanımda kurtluk var ve ben bu topraklarda buyudum bu bayrak altında dogdum bu bayrak altında olecegım.

  • taze taze yazalım.

    iş yerindeki çaycı göreve yeni başlamış, 50'li yaşlarda, kafası hafif kırık, ilgili, işini iyi yapmaya çalışan bir abimiz. izin alan arkadaşımızı ertesi gün "aradınız mı? sağ salim varmış mı?" diyecek kadar hatırşinas...bu devirde böylesi biraz fazla geliyor, her sözünde dumur oluyoruz.

    fakat hiç birisi az önce, yıllardır kullanılan lavaboyu, "bu çok kirlenmiş, zor temizlenir, leke çıkmaz, değiştirelim" deyip, bile isteye kırıp yeni lavabo getirtip, eskisini de "ya allaaaaah!" nidalarıyla balkondan aşağıya atması kadar dumur edici değildi. neyse ki yanıbaşımızdaki şantiyenin bu tarafında herhangi birisi yokmuş. adam bakmadan fırlattı lavaboyu yahu!

    bütün bunların hepsini 5 dakika içinde ve müthiş sakin bir şekilde yaptı. şimdi yeni lavaboyu yerine takıyor.

    ed: biz 4. kattayız, lavabo hâlâ aşağıda eflatun film logosu gibi durmakta. çaycı abi devam ediyor, yeni lavabo gıcır...

  • paşa henüz sağken perada wagon lits diye bir fransız şirketi vardı.
    biz ana yurdu demir ağlarla ördükten sonra bu fransız şirketi de yataklı vagonları işletirdi. haliyle fransız, türk karışık bir personeli vardı. şimdi günümüzde dallama fransızlar olarak bilinen bu fransız amcalar fransızca'ya büyük önem verdiklerinden her yerde fransızca konuşuyorlar.
    tabii her yer denince kendilerinin beyoğlu'ndaki şirketleri wagon lits de buna dahil. bir gün orada çalışan türk memurlardan biri büyük bir hata yaparak telefonda türkçe konuşuyor tebiyesiz.
    fransız müdürler de "sittir ulan. sana iş miş yok. bir fransız şirketinde türkçe konuşmaya utanmıyor musun?" diyorlar.
    ama ufak bir ayrıntıyı atlıyorlar. başta da söylediğim gibi paşa henüz sağ. yıl 22 şubat 1933. cumhuriyet kurulalı 10 yıl olmuş. millet fransız vs işgalinin travmalarını daha üstünden atamamış. kovulan memurun olayı basında da yer alıp duyulunca o dönemde var olan milli talebe birliği toplaşıp cadde-i kebir'den tünele doğru giderek şirketin camını çerçevesini müdürlerini alaşağı etmiş. "sen nasıl türkçe'yi aşağılarsın" hesabı. camı çerçeveyi indirip "size yakışmaz" diyerek atatürk portresini alıp dönüş yolunda gördükleri yabancı firmaları da kırıp döküp evlerine dağılmışlar.
    "nerde bu devletin kolluk gücü, onlar ne yapmış?" demezler mi adama? derler. ama 6 7 eylül olaylarında olduğu gibi gereken(!) dersin halk tarafından verilmesi beklenmiş ve sonrasında kırık döküğü toplamak için gelinmiş.
    cumhuriyet tarihinde de uzak köşelere konan olaylardan biri olmuş. ve ironik biçimde tarihe wagon lits olayı şeklinde değil, türkçede okunduğu gibi vagon li olayışeklinde geçmiş. kötü mü olmuş? super olmuş.

  • kadın haklı amk. aldatma muhabbetini falan geçtim, yatakta gördüğün ve kadın sandığın şeyi bir çeviriyorsun, surat ifadesi :o

    yeminle kafa atarım!!111!!

  • nintendo entertainment system yani nintendo eğlence sistemi adı verilen 8 bitli nintendo platformu. kendine ait has konsolu vardır, gerçek, orijinal konsol. tıpkı ps konsolları gibi. gri konsoldur, maalesef o zamanlarda türkiye'ye gelmemiştir. hep çakma konsollarla oynamışızdır. halk ağzıyla ateri ya da atari denir. kaydetme özelliği yoktur, oyunlarda en az 3 hak verilir. öldüğünde yerinde devam edebilmesi için. müzikleri bağımlı yapar. hakiki konsolu 600 lira üstündedir. avrupa'da ise famicom konsolu üzerinde oynanmıştır. gamestar, kontorland ve micro genius çakma konsolları mevcuttur. bizdeki nes kasetleri gri konsolun değil, çakmaların ve famicom konsollarının kasetleridir. bilgisayarda ve telefonda emülatörleri mevcut. rahatlıkla oynanabilir. oyunları zevklidir. şimdikiler ise bilmez.

  • hindistan'ın en güneyin de yer alan eyalet; dalgaları, güzel sahilleri, backwaters'ı ve palmiye ağaçları ile kesinlikle yeryüzündeki cennetin en güçlü adaylarından birisi. doğası, bulundurduğu sinagog ve kiliseleri, portekiz kaleleri ve hint tapınakları, çin balıkçı ağları içinde sakladığı güzelliklerden sadece bir kaçı.

    başkenti trivandrum olan eyalette malayam dili konuşulmaktadır. hindistan'ın okur yazar oranı en yüksek bölgesi olan kerala'da iletişim konusunda pek sıkıntı çekmeyeceksiniz. eyalette kesinlikle ziyaret etmeniz gereken şehirler ise kochi, alappuzha, varkala ve kollam'dır.

    hindistan'ın kaosundan nasibini kerala'da alıyor. yine de bu kaos diğer bölgelerine göre çok daha az. hindistan'ın genelinde geçerli olan uyarılara burada da uymanız lazım. her ne kadar diğer bölgelere göre daha temiz olsa da yine de bizlere göre kirlidir.

    eyalette yapılabilecek etkinliklerden en güzeli backwaters' da tekne gezintisidir. yemyeşil doğanın içinde bu gezintiye kesinlikle bayılacaksınız. eğer çok paranız yoksa bu seyahat için devletin kendi teknelerini tercih edebilirsiniz.

  • devlet bahçeli'nin ve burdaki tek siyasi görüşü kürt düşmanlığından oluşanların anlamadığı ülkenin çok ciddi bir rejim değişikliği tehlikesi ile karşı karşıya olduğu.

    kimse bu %60'lık kesim bir olsun 4 yıl ülke yönetsin ve sonra zamanında seçime gitsin demiyor zaten. bu imkansız. yapılması gereken koalisyon kurup restorasyon sürecine girmek, yolsuzlukları ve erdoğan'ı yargılamak. daha sonra erken seçime gitmek.

    bahçeli 99 yılında yaptığı gibi yine erdoğan'nın yükselişine sebep oluyor şu an. olası bir erken seçimde akp bir daha öyle ya da böyle iktidarı vermez. şu seçim türkiye'nin tek şansı idi ki görüldüğü kadarıyla siyasi vizyonsuzluk ve geri kafalılık yüzünden harcanıyor.

    geçmiş olsun.

  • kocaeli darıca'da bir kişi eşine gelen taciz mesajları nedeniyle karakola gidip şiklayette bulunuyor ama o da nesi? taciz mesajlarının geldiği telefon bir polise ait çıkıyor!

    iş bu kadar da değil, asıl olaylar daha sonra başlıyor. adamın şikayeti alınmıyor ve üstüne üstlük polislerce darp ediliyor. telefonundan görüntüler zorla tehditle siliniyor, hastanede ise eksik darp raporu veriliyor.

    adam savcılığa başvurduğunda ise savcı "görüntüler silinmiştir, vermezler" diyor.

    burada polisin tacizci çıkmasına mı şaşıralım, sonra tacizci polisi savunan diğer polislerin adamı dövmesine mi, doktorların eksik rapor vermesine mi yoksa savcılığın tutumuna mı?

    kim kardeşim bunlar, çete mi? kimse yok mu bu olan bitene ses çıkaracak? içişleri bakanı bunları görüyor mu? bu polis memuru ve onu koruyanlar ceza alacak mı? eksik rapor veren doktor ceza alacak mı? insanlar polise ve adalete nasıl güvenecek?

    kaynak

    edit: kocaeli valialiğinden bir açıklama gelmiş. yazıya göre bu şahsın tehdit-hakaret-kasten yaralama-dolandırıcılık-resmi belgede sahtecilik gibi suçlardan toplam 22 şüpheli kaydı bulunuyormuş ve olayın öncesinde gelişen başka bir olay sebebiyle polislere karşı tavır aldığı ve olayı çarpıttığı iddia edilmiş ve bir taciz durumu olmadığı söylenmiş.

    şimdi kim haklı kim haksız bilemiyorum. hiç bir kuruma güvenim yok. eğer böyle oldu ise emniyet'in tüm kamera görüntülerini çıkarması gerekir. umarım böyle bir rezalet hiç olmamıştır ve olay gerçekten valiliğin açıkladığı gibidir.