hesabın var mı? giriş yap

  • yorumlardan biri şöyle... "şortsuz bir nazlı çelik dileğiyle"

    tişört de olmasın anasını satayım :)

    tanım: hiç şaşırmadığım yorumlardır. ülkede daha şorta tahammül edemiyen milyonlar var.

  • videonun özeti:

    en son çıkıp konuşan çocuk hayatı boyunca ekonomi sınıfı bile uçmayacak, videonun ilk 11 dakikasında oynayanların yüzde 90'ı ise akşam 6'da "ulan çıkarayak toplantı koymasalar", "yağmur başlamadan köprüyü geçsek" kaygılarıyla hayatlarının 25-30 yılını geçirecekler.

    iyi ki doğdun nezih barut, çok yaşa vahşi kapitalizm.

  • günün birinde ülkenin en ünlü bilimadamının ve mühendisinin yarışacağı bir organizasyon tertiplenir... bazı kurallar vardır elbet: koşacaklardır, finiş çizgisinde de afet bir hatun vardır... işaret verilince bu afete doğru koşmaları gerekmektedir, hatuna ilk ulaşan kazanacaktır yarışı; ve de tabii ki hatunu... ancak koşu bildiğimiz yarışlar gibi değildir; her yarışçı ilk önce yolun yarısını koşacaktır, orda duracak ve daha sonra kalan yolun yarısını koşacaktır ve yarışın sonuna kadar böyle devam edecektir... start verilir, yarış başlar... ama bilimadamı koşmamaktadır... hakemler hemen yaklaşır ve:

    - yarış başladı ama siz koşmuyorsunuz, böyle giderse kaybedeceksiniz...

    bilimadamı kendinden emin bir şekilde:

    - niye kendimi yorayım ki, hiçbir zaman ulaşamayacağım nasıl olsa (açıklama da yapar)... şu aciz mühendise de bakın nasıl çabalıyor; çok yazık çok yazık...

    hakemlerin aklına yatar, ancak mühendis hala çabalamaktadır; az da yolu kalmıştır... merak içinde ona da sorarlar hemen yetişip:

    - mühendis bey, siz neden hala koşuyorsunuz? hiçbir zaman ulaşamayacakmışsınız ki (açıklama da yaparlar)... bakın rakibiniz koşmuyor bile...

    mühendis cevabı yapıştırır:

    - bırakın o salağı, ben işimi görecek kadar yaklaşacam ya o bana yeter!

  • sınavlarda, anketlerde vesairelerde yaptığım tezcanlılık. isim kısmına adımı ve soyadımı allah ne verdiyse yazarım, sonra aslında çok da uzak olmayan hemen bir alt satırda bana "la gerizekalı bi dur hele" diye bakan "soyad" kısmını görürüm. mutlu olurum...

  • srini pillay isimli bilimadamına göre mümkün olan olaydır. yapılan bir bilimsel deney, grup içindeki lider ve herhangi bir katılımcı arasındaki iletişim esnasındaki beyin aktivitesinin, katılımcı-katılımcı iletişimindeki beyin aktivitesine göre daha senkronize olduğunu gösteriyor. deney şu şekilde işliyor:

    içinde herhangi bir lider barındırmayan üç adet katılımcıdan oluşan 11 farklı denek grubu beyin aktivitelerinin monitör edilip karşılıklı konuşmaların kaydedildiği bir söyleşiye davet ediliyor. katılımcılardan şu konuyu tartışmaları isteniyor:

    "bir yolcu uçağı ıssız bir adaya düşüyor. kazadan sonra bir hamile kadın, bir mucit, bir doktor, bir astronot, bir çevrebilimci ve bir aylak adam olmak üzere altı kişi hayatta kalıyor. adada yalnızca bir kişiyi taşıyabilen bir balon var. sizce balona binip ıssız adayı terketmesi gereken kişi kim olmalı?"

    her katılımcıya önce kendi başına düşünebilmesi beş dakika, sonrasında düşündüklerini kendi grubuyla tartışabilmesi ikinci bir beş dakika veriliyor. tartışma sonrasında her gruptan alınan kararı açıklayacak bir lider seçilmesi isteniyor. deneyi gerçekleştirenler tartışmayı izlemekle kalmıyor, aynı zamanda katılımcaların iletişim yeteneklerini koordinasyon, aktif katılım, farklı perspektiften bakabilme yetileri ve sözlü&sözsüz iletişim gibi kriterlere göre değerlendiriyorlar.

    üç katılımcıdan oluşan gruplardaki her farklı ikilinin birbiriyle oluşturduğu beyin senkronizasyonu inceleniyor. beyin dalgalarının frekans sıklığını ve ölçeğini, ikili katılımcıların beyinlerinin ne kadar senkronize olduğuna karar veren etmenler olarak baz alıyorlar. yani gruplardaki diğer iki kişiyle beyin uyumu en iyi olan kişinin kendi grubu tarafından lider seçileceğine kesin gözüyle bakılıyor.

    deney beklenilen sonucu veriyor. deneyi hazırlayan kişilerin ilgili verilere göre lider seçilmesini öngürdüğü 11 katılımcının 9'u kendi grubu tarafından lider seçiliyor.

    grubun lideri ve katılımcısı kendi aralarında konuşurken oluşan sinirsel senkronizasyon diğer iki katılımcının kendi aralarında konuşurken elde ettiği sinirsel senkronizasyondan kat kat üstün oluyor.

    araştırmacılar, bu tarz uyum datalarına bakarak ortamdaki lideri tahmin etmenin yalnızca 23 saniye sürdüğünü görüyorlar. konuşan kişinin beyin senkronizasyonu o kişinin lider olup olmadığını açıkça ortaya koyuyor. fakat ne liderler ne de katılımcılar beyinleri arasında gerçekleşen uyumun farkındalar; çünkü bu uyum tamamı ile biyoljik seviyede gerçekleşiyor. ayrıca bu uyum yalnızca sözlü iletişim olduğunda vuku buluyor, bedensel bir iletişim ile böyle bir senkronizasyonun yakalanması söz konusu değil.

    küçük çaplı deneyde bu kadar başarılı sonuçlar çıkaran bir deney acaba siyaset sahnesine ilk defa çıkmış adaylar üzerinde nasıl bir sonuç verirdi; işte orası meçhul.

  • meslegini belirttigi için mesleginden sogudugunu söyleyerek meslegini belirtenleri gösteren yarışma. ulen önce bir nickine bak zırtapoz.

  • bir anda polislerin içinde öyle başı öne eğik, siyah hırka, üç numara saçlar ve sakalla ortaya çıkınca hakkında "sempatik" ünvanını duyuverdiğim insan.

    kız kardeşim, "niye bu kadar kızıyorsunuz çocukcağıza?" dedi.

    not: kardeşim mal.

  • aşağıda, hawking radyasyonunun ne anlama geldiğine yönelik bir derleme bulacaksınız. hawking radyasyonunu açıklamadan önce, karadelik mekaniğinin yasaları ile, termodinamik yasalarının birbirine çok benzediklerini söyleyerek işe koyulmalıyız.

    einstein, 100 yıl önce genel görelilik denklemlerine göre, karadeliklerin teorik olarak var olduklarını ortaya koymuştu.

    öncelikle bir karadeliğin diğer gök cisimlerin ayrıldığı en önemli özelliği, olay ufkudur.

    klasik fizik, olay ufkunu aşıp karadeliğin içine düşen herhangi cismin asla karadeliğin çekiminden kurtulamayacağını yani karadeliğin kendi ışığı ile direkt olarak gözlenemeyeceğini söyler.

    olay ufkunun, karadeliğin kütle merkezine olan uzaklığını bulmak için, ışık hızındaki bir parçacığın kinetik enerjisi ile, kütleçekiminden kaynaklanan potansiyel enerji birbirine eşitlenmelidir:

    potansiyel enerji= gm'm/r ve kinetik enerji= 1/2mv^2 (m' büyük m anlamında yani karadelik kütlesi)

    schwarzschild yarıçapı

    buradan schwarzschild yarıçapı olarak bilinen uzaklık r = 2gm/c^2 olarak bulunur. burada g, kütleçekim sabiti, m' karadelik kütlesi, c ise ışık hızıdır. buradan olay ufkundaki çekimin şiddeti k = c^4 /4gm olarak bulunur.

    peki buradan elde edeceğimiz sonuç nedir? karadeliğin kütlesi arttıkça olay ufkunun yüzey alanı artarken, olay ufkundaki kütleçekimin şiddeti azalır.

    burada schwarzschild yarıçapı dediğimiz şey, basitçe, herhangi bir cismi ya da maddeyi inanılmaz çok küçülterek kara delik elde etmeyi ifade eder. örneğin bir cismi inanılmaz derecede çok küçülttüğünüzde yoğunluk o kadar fazla olur ki bu çekim gücünden ışık bile kaçamaz. bir nevi tekillik durumudur.

    şimdi gelelim başta bahsettiğimiz noktaya. karadelik mekaniği yasaları ile termodinamik yasaları benzer demiştik. bunu biraz açalım:

    öncelikle termodinamik yasalarına bakalım.

    termodinamiğin 4 temel yasası vardır:

    0. yasa: dengede olan bir sistemin sıcaklığı her noktada aynıdır.

    1. yasa: enerjideki değişimi vurgular ve enerjinin korunumu yasasını matematiksel olarak ifade eder: de =tds -pdv

    2.yasa: entropi zaman içinde sürekli artar. yani sistem düzensizliğe doğru gider.

    3.yasa: bir sistemin sıcaklığı sıfıra yaklaşırsa, entropisi de sıfıra yakınsar.

    karadelik mekaniğinin yasalarına bakalım:

    0. yasa= durağan bir karadeliğin olay ufkundaki kütleçekimi yüzeyin her yerinde aynıdır.

    1.yasa = karadelikteki çok küçük bir değişim sonucunda enerjideki meydana gelen değişimi matematiksel olarak ifade eder.

    2.yasa = olay ufkunun alanı zamanla sürekli artar.

    3.yasa = olay ufkunun kütle çekimi sıfır olamaz.

    görüldüğü üzere termodinamik yasaları ile karadeliğin yasaları oldukça benzerdir.

    hatta fizikçi john wheeler aslında karadeliklerin basit nesneler olduklarını vurgulamak için meşhur sözünü söyler: "karadeliklerin saçı yoktur" der.

    bu nedenle mantık olarak, karadeliklerin de diğer maddeler gibi enerji, momentum ve elektriksel yük gibi özelliklere sahip oldukları için, sıcaklık ve entropi gibi termodinamik özelliklere sahiptirler. işte burada bildiğimiz genel görelilik kuramı, karadelikler her şeyi yuttuğu için ışıma yapmadığını söyler. bu yüzden karadeliğin sıcaklığı sıfır olmalıdır. bu durumda entropi kavramı karadelik için fiziksel bir anlam taşımaz.

    ancak işin içine kuantum mekaniği girerse, her şey değişir. işte stephan hawking, karadeliklerin aslında ışıma yaptığını kuantum mekaniği ile göstermiştir ve bu sayede karadeliğe ait özellikler olan sıcaklık ve entropi fiziksel bir anlam ifade etmeye başlamıştır. buna hawking radyasyonu denir. hawking, bu süreci roger penrose ile kara delikleri ondan uzak bir mesafeye kaçmanın mümkün olmadığı bir olaylar kümesi olarak tanımlama düşüncesi üzerine konuştuktan sonra bulduğunu ifade eder. hatta; ilk keşfettiğinde bu muazzam fikir yüzünden gece uyuyamadığını ve ertesi gün penrose'a telefon açtığını belirtir.

    hawking radyasyonu ya da ışıması denilen bu süreç şu anlama gelir: kuantum dalgalanmaları sonucunda karadeliğin dışında bir parçacık ve anti-parçacık çifti oluşur. bu parçacıklardan biri karadeliğe düşerken diğeri karadelikten uzaklaşır. yani aslında hawking deyimi ile karadelikler aslında o kadar kara değildirler, hiçbir şey ondan kaçamayacak diye bir durum yoktur. yani karadelikler ışıma yaparlar.

    http://i63.tinypic.com/2gtx20w.jpg

    http://i68.tinypic.com/nladt4.jpg

    ancak burada da bir paradoks ortaya çıkıyor. eğer hawking'in gösterdiği gibi karadeliklerin entropisi varsa, ve entropinin de bir düzensizlik ölçüsü olduğunu biliyorsak, bu durumda, karadelikte tam olarak dağınık ve düzensiz olan şey nedir? bu hala bir tartışma konusudur.

    hawking radyasyonu aslında bakarsak başka anlamlar da taşır. buna göre;

    bir karadelik buharlaşarak yok olabilir. ne de olsa artık bir düzensizliğimiz de var.

    hesaplamalara göre, karadeliklerin sıcaklığı kütle ile ters orantılı iken, buharlaşma hızı da kütlenin karesi ile ters orantılıdır. yani kütlesi büyük karadeliklerin sıcaklığı daha düşüktür, buharlaşıp yok olmaları ise daha uzun sürer ve buharlaştıkça kütle azalacağı için buharlaştıkça buharlaşma hızları da artar.

    ayrıca hesaplamalara göre kütlesi ayın kütlesine eşit olan olan bir kara delik dengede kalır, kütlesi değişmez. ancak ayın kütlesinden daha az kütleye sahip karadelikler ışıyarak buharlaşırlar.

    kaynaklar:

    bilim ve teknik, sayı 618

    a brief history of time, stephen hawking

    https://tr.wikipedia.org/…/kara_delik_termodinamiği

    http://www.cbpf.br/…les_and_entropy)_[prd_1973].pdf