hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.

  • mustafa denizli ve selçuk inan'ın maç sonu hakem açıklamaları sonrası "galatasaray'ın hakemle ilgili eleştiri yapması için, hakemlik bir pozisyonu olması gerekiyor" dedi.

    net cevap bence.

  • başlığı görünce gece vakti duygulanıp yıllar sonra entry yazdıran yoldur. evimden şehrin kalbinin attığı merkeze giden yoldur.

    bu yolu yürüyenler bilir ki, kurtuluş parkı arada oturup dinlenmek, düşünmek, gözlem yapmak için harika bir yerdir. park sathında günün çoğunluğunda demirbaş amcalar, bıçkın delikanlılar, köpek gezdirenler, yürüyüş yapan her yaştan insan, halısahacılar, sevgililer, demlenenler, piknikçiler, kaykaycılar, ile düğün dernek tayfası bulunmaktadır. en önemlisi de ağaçların gökyüzünü sardığı, şehrin içinde olunduğunu kısmen unutturan doğayla bütünleşme olanağıdır bu parkı cazip kılan. derme çatma ocaklarında demlenen çaydan alınıp bir banka oturup sağa sola bakılarak geçirilen vakitleri özlenesidir.

    birçok eylemin toplanma noktası, yürüyüş güzergahı, veya miting alanı bu hatta olduğu için toplumsal ve siyasi bir anlamı da vardır. hak aramak için mücadele edenlerin bildiği bir yoldur velhasıl.

    ziya gökalp caddesinden kızılaya ulaşmak yerine, alternatif olarak 96ların oradaki uzun ince bir yol olan umut sokak, takiben ahmetler postanesi önünden çaldıran parkı ve yüksel caddesi kullanılabilir.

    son dönemde kolejden sonra kızılaya ulaşana kadar sağlı sollu dükkanların neredeyse yarısından çoğunun boş durduğunu görüyorum. memleketin bombalar sonrasındaki üzücü ve yaralı halinin bir yansımasıdır burası. insanlar şehir merkezinden çekinir olup mahallelerine çekildi. kızılay'da nefes, eskiyeni, vs. gibi yerlere giden üniversite tayfası şimdi 100.yılda açılan mekanlarda.

    son olarak, behzat ç.'nin dönme ihtimali, ankara'nın yaşantısını hafızasını kayda almak, unutulmamasını sağlamak için çok önemlidir. kurtuluş parkında cinayet kovalamacası yapan behzat'ın ilk bölümlerini çok özledik.

    başlığa olan ilgiyi gören istanbullular "ne ankaraymış bu arkadaş yere göğe sığdıramadınız" diye tepki gösterebilir. istanbul'da, mesela emirgan'dan arnavutköy'e yürümek dünya harikası bir manzaraya bakmaktır. oradan bakınca ankara, sıkıcı, düzenli, monoton, memur, ve gri görünüyor vs vs...

    ama biz angaralılar için cebeci-kızılay yürüyüşünün yeri ayrıdır. ankara'nın insanlara ne yaptığını, nasıl bir insan yarattığını daha iyi anlatmak için tanıl bora'ya kulak verelim:
    tanıl bora söyleşisi

  • tarihin kayda geçmiş ilk sabotaj kaynaklı yangınlarından birisi olan ve dönemin doğu roma imparatorluğu başkenti konstantinopolis'in kuzey batı bölgesini neredeyse haritadan silmiş felaket.

    4. haçlı seferi'nin hikayesi çoğunuzun malumudur. mısır'a doğru yola koyulmak isteyen ama parasızlıktan ve başsızlıktan ne yapacağını bilemeyip kendilerini venedik doçu henricus dandolo'nun adeta kucağına atmak zorunda kalan haçlılar, önce zadar limanını ve kentini yağmalayıp papa tarafından aforoz edilirler. ardından kutsal roma imparatorluğu içerisinde ve katolik bir ortamda yetişmiş aleksios angelos, kendilerine "gelin, beni doğu roma imparatoru yapın ben de sizi kutsal topraklara ulaştırayım" teklifini sununca soluğu konstantinopolis'in surlarında alırlar. dönemin imparatoru isaakios angelos ile kendisine dandolo önderliğinde haçlılar ve aleksios'un yaptığı teklifleri reddeder ve haçlılar kenti kuşatıp tahta aleksios'u çıkarmak için faaliyete başlar.

    17 temmuz 1203 sabahı haliç tarafından denizden ve galata'dan dolanarak karadan kentin en kuzeyindeki surlardan işgal çabalarına başlayan haçlılar, kentin bilhassa pyle eis pegas olarak bilinen ve günümüzde cibalikapı taraflarına tekabül eden kısmında imparatorluğun vareng muhafızlarıyla karşılaşınca neye uğradığını şaşırıp geri çekilmeye başlarlar. geri çekilirken takip edilip tamamen yok edilmemek için kuzey doğu yönünde ilerleyerek kentin günümüzde ayvansaray taraflarına tekabül eden kısmında bir yangın çıkarırlar.

    vakanüvis niketas koniates'e göre petri kapısından başlayıp cibalikapı'ya kadar olan kısımda rüzgarın da etkisiyle hızla büyüyen yangın kentin blahernai, defteron ve phanarion* bölgelerini kısa süre içerisinde tanınmaz hale getirmiştir. öte yandan; pammakaristos manastırı'nın* tam manasıyla bu bölgede fırtınanın gözü denebilecek bir konuma sahip olmasına rağmen etrafındaki neredeyse her şey yanarken sapasağlam ayakta kalması, dönemin konstantinopolis halkı tarafından ciddi bir mucize alameti olarak kıymet görmüştür.

    bir gün sonra sönen yangın, yaklaşık 1.5 kilometrekarelik bir alanı kül ederken kentin içerisinde 20 ilâ 30 bin kişinin evsiz kaldığı tahmin edilmektedir.

    kentin kuşatma süreci ise bu yangından sonra da devam etmiş olup 13 nisan 1204 tarihinde kent, haçlılar tarafından ele geçirilip adeta hunharca yağma edilmiştir. şehirde bu dönemde çıkan yangın ise temmuz 17 temmuz 1203 konstantinopolis yangını'ndan bile daha yakıcı ve yıkıcı olmuştur. ne var ki tarihin kayda geçmiş ilk sabotaj vakalarından olan temmuz 1203 yangını da ne yazık ki kente ciddi anlamda hasar vermiş ve haçlılar'ın "kenti ele geçiremiyorsak yakalım" stratejisini benimsemelerine yol açmıştır. bu da olacakların adeta bir habercisi olmuştur.

    ağustos 1203 ve nisan 1204 tarihli yangınlarla beraber, kentin aldığı hasarı coğrafi olarak özetleyen bir harita da mevcuttur.

  • hapiste bol bol izler ve dinlersin dedirtir. ama bu sefer daha önce ağar'ın yattığı hapishaneyi 5 yıldızlı otele çevirmesi gibi olmaz.

    vatan millet aşkı hikayesine saklanarak milyonların hayatını çalmanın hesabı elbet sorulur.

  • kocam tam 3 yıl işsiz kaldı. çocuğum sümük kadardı. çocuğumun 40'ı çıktı, haftasına işe başladım. kayınvaldem te anasının şamından geldi, bize yerleşti, çocuğa baktı. ben çalıştım, yeri geldi iş çıkışı 2.işe gittim. eve baktım. o yemini ederken size iyi günde kötü günde diye soruyorlar ya, hah bu tam da o işte.

    bu yemini ederken lütfen ciddiye alın.

    ben bu süreçte allah şahit kocama bir gık demedim, bir gün olsun bu yüzden surat asmadım, yüz çevirmedim. aynı konumda ben de olabilirdim.

    ben o yemini ağzımla değil, gönlümle ettim. bir gün bile pişman olmadım. umarım ileride de olmam, hayat uzun.
    tekrar ediyorum. evlilik kolay bir şey değil. ettiğiniz/edeceğiniz yemini ciddiye alın.

    üzerine çok varsayım dönmüş editi: kocam gerçekten o süreç boyunca çok çabaladı. ben buna şahidim. evden yapabileceği bir kaç iş aldı, ulan adamlar battı, söz verip ödemeyi bin yıl sonra yaptı vbg. fizik gücüyle çalışmasına engel ciddi sağlık sıkıntıları mevcut . herhalde elinde kumanda oturup beni beklemedi arkadaşlar.

    bakın ben 40 yaşına gelmişim. unumun yarısından fazlasını elemişim, o kötü günler geçmiş. eşim de ben de çalışıyoruz, bebe 5 yaşına gelmiş, bir sahil kasabasına taşınmışız. fıtı fıtı orta yaşlılığı yaşıyor, birbirimizin "tellik" sesini seviyoruz.

    burada anlatmak istediğim nokta adama da kadına da türlü haller olabilir. varsayın allah muhafaza kötü hastalık oldu. kapıya mı koyacaksınız. 3 ay bekler boşarım falan diyen arkadaşlar lütfen, lütfen evlenmeyin. hadi evlendiniz teriniz soğumadan çocuk yapmayın. naçizane bir abla nasihati. tutmak size kalmış.

    son edit: tellik : terlik (bizim ailelerin dili dönmeyen yaşlıları tellik diyor da )