ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
zamanlaması manidar'ın ingilizcesi
-
bu kullanımda, manidar kelimesi ile ilişkilendirilen zamanlama tabirinin bir şeylere işaret ettiği, bir şeyleri ima ettiğini görüyoruz. anlam haritası zamanlamanın ardında bir çapanoğlu olduğu gibisinden kıllanmaları da kapsıyor. o bakımdan, söz konusu "zamanlama" niyetimize bağlı olarak ingilizcede farklı sıfatlarla, edatlarla tamlanabilir.
kastettiğimiz anlama göre elimizin altındaki seçeneklere bir bakalım:
the timing is...
suggestive (of something) - şayet söz konusu zamanlama bir şeyler ima ediyorsa,
significant - bir konuya işaret ediyorsa, yani bir şeyleri "signify" ediyorsa,
evocative - bazı şeyleri andırıyorsa,
intriguing - konunun gizemli boyutu vurgulanmak isteniyorsa,
symptomatic - zamanlama, bazı sıkıntıların ampul gibi baş verdiği bir sivilce olarak görülüyorsa.
.
not. başka alternatifler de var. çocuğu gönderip getirtebiliriz depodan.
.
öğretmen başına düşen öğrenci sayısı %100 azaldı
-
başbakanımız binali yıldırım'ın az önce dile getirdiği durum. hükümetimizin başarısı bu dedi. bi gülme geldi, ne diyo lan bu değişik diyoken son anda anlayabildim.
eskiden öğretmen başı 60 öğrenci düşüyomuş. akp sayesinde 30'a inmiş. o da %100 ediyomuş. adamlar matematiğe de kayyım atamış amk.
türkiye'de normalleşmiş şerefsizlikler
-
sürekli tekrarlana tekrarlana normalleşmiş şerefsizliklerdir.
mesela, hastanede sıra beklerken sırada olmayan kişinin doktora bir şey sorup çıkıcam diyerek içeri dalması ve muayene olarak sıradakilerin hakkını yemesi.
bir yerlerde işe girmek için torpilin gerekli olması ve artık bu torpillerin saklanmadan uygulanması.
doktor ve hastane personeli yakınları sıra almadan muayene olabilirken normal vatandaşın aylar sonrasına randevu alabiliyor olması.
şeklinde uzayan şerefsizliklerdir.
edit:
programlarda 25 dklık reklam girmek ve reklam bitip program başladıktan 10-15 sn sonra tekrar reklama girmek.
mekana sizden sonra gelen ama kalabalık olan gruba sizden önce yemeklerin servis edilmesi.
kariyer.net'te yapılan başvuruların çoğuna geri dönüş yapılmaması ve koyulan ilanların sadece özgeçmiş havuzu oluşturmak için kullanılması. yapılan başvuruların çoğunluğunun "başvurun iletildi" aşamasında kalması.
platoniğin aşırı umut veren sıradan davranışları
-
gelen mesaj;
"ısrar etme artık. olmayacağını defalarca söyledim sana. çıktığım biri var ve gelecek ay nişanlanıyorum, kendine gel. son kez söylüyorum ve uyarmayacağım. devam edersen polisi arayacağım. yoluma çıkma, uyarıyorum!"
platoniğin gördüğü;
" *s*** ***e *****. **********n* ********* ******i* ****. ç******* **** *** ** ******* ** **********o***. k****** ***. s** *e* ********** v* *************. ***** ******* ***i** **********. yo**** *****. ***r****um*"
- seviyor işte canımın içi.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
kahvaltıcıdayız arkadaşımla. arkamızda da sürekli feys de feys tivitır da tivitır fotoğraflarından bahseden muhtemelen liseli ağırlıklı bi grup var. kahvaltıcı aşırı kalabalık, bi gürültü bi kıyamet. bu arkamızdaki grup da sağa sola koşturmaktan perişan olmuş garsonlardan birini çağırdı. gelişen muhabbet:
-buyrun ne istemiştiniz?
+(kameralı telefonu uzatarak) ya bizi çeker misineeez?
-sizi şu an hiç çekemem, aşırı yoğunuz da.
hayatımda duyduğum en güzel kinayeydi galiba lan.
yaran diyaloglar
-
bir şirkette önemli bir yerde olan ve "r"leri "y" olarak söyleyen x kişisi ile muhabbet edilmektedir.
x: ulan neyi yapmak isteydim en cok biliyoymusunuz?
y: nedir abi?
x: lan sana şimdi uzun uzun bastıya bastıya "yayyyaağmıı" demek isteydim ama diyemiyoyum. ne güzel söylüyoysunuz öyle.
(bkz: yarım yarım yarılmak)
atınç nukan
-
'' çocuk demiş beşiktaş atınc'ı 5 milyona sattı 5 yıl içinde satışından %20 pay da alacakmış kız demiş ne kadar fc porto bi takım. ''
oryantal yapan avam bir şahsa bulaştım
-
oryantallik konusunda kimin dansözlere taş çıkaracağı hakkında herkesin bir intibası olduğunu düşünüyorum.
ahmet'ciğim, senin dönme hareketin enerjiye çevrilebilseydi, tek başına ülkenin enerji ihtiyacını karşılayabilirdin.
12 kasım 2021 metropoll anketi
-
yine akp'nin bu kadar alması mümkün değil diyenler gelecektir ama bence normal sonuçlar.
bu düzenden nemalananları, akp sayesinde torpille işe girenleri, iş alanları, zır cahil çomarları toplayınca bu çıkıyor.
türkiye'ye gelmiş garip yabancı futbolcular
-
(bkz: sami hyypia)
samsunspor tarafından denenmek üzere 95-96 civarı samsuna getirilip denenip ama bundan topçu olmaz deyip şutlanmıştır. bu arkadaşı izleyen yöneticileri, hocaları hala çok merak ederim.adeta git sen memleketinde manav ol bakkal ol ama futbolcu olmaz diye kovulan adam şu an hala benim gözümde dünyadaki en iyi 10 stoperden biridir.
(bkz: dimitar ivankov)
şu andan kayserisproun kalecisidir.onu garip yapan ise şu anda dünyada kariyerinde en fazla golü bulunan 4. ya da 5. kalecidir ve 3 gol daha atması halinde bir üst sıraya tırmanacaktır.
zamlar dar gelirli vatandaşın sorunu değil
-
akit yazarı ali karahasanoğlu, adeta okuyanın aklıyla dalga geçerek bugünkü yazısında "benzin, motorlu taşıtlar vergisi, köprü, otoyol, emlak vergisi, pasaport harcına yapılan zamların, dar gelirli vatandaşın değil, bir avuç zenginin sorunu olduğunu" yazdı.
mtv ve araç muayenesi zamları için;
"yine araba sevdası.
yine fakir fukaranın hayatı ile ilgisiz bir konu..
asgari ücret ile geçinen insanların arabaları yok ki, bu gelen zamla ilgili de direkt bir dertleri olsun.."
devamında pasaport bedeline gelen zam için;
"affedersiniz beyler. hangi dar gelirli vatandaş, ne için yurtdışına çıkıyor ki, pasaport bedeline gelen zam sebebi ile hayatı etkilensin?"
sigara ve içki zamları için;
ürün mü diyelim, yoksa zehir mi?
“sigara ve içkiye % 47 zam gelmiş!
bence az gelmiş..
hatta zammı da boşverin, hepten yasaklayın bile derim.
vatandaşın sorunu, ekmek, süt, yumurta, et, ısınma derim..
ama bunların hiçbir zaman dertleri, “vatandaş”ın derdi olmadı ki..
onlar hep, bir avuç zenginin derdini, vatandaşın derdi gibi gösterdiler, göstermeye devam ediyorlar."
okurken kendinizi aptal yerine koyulmayı iliklerinize kadar hissedebileceğiniz rahatsız edici bir yazı olmuş.
aynı zamanda birisi buna neden ülkenin çoğunluğunu dar gelirli kesimin oluşturduğunu ve bu insanların neden yıllardır canla başla çalışıp en alt segmentte olan bir arabayı bile alamadığını, bırakın yurtdışını, bu insanların neden kendi ülkesinde bile doğru dürüst bir tatile çıkamadığını, neden temel ihtiyaçlarını karşılamakta dahi zorluk çektiğini sorabilir mi?
insanların çaresizliği kanıksamasını sağlamak yerine bu ülkede bu yoksulluğun neden bu denli varolduğunu sorgulamak gibi onurlu çabalar içerisine girseniz keşke.
m. kemal'in büyük taarruzda kaçarken attan düşmesi
-
daha at koşmadan atın sırtından düşen padişah özentisini akla getiren iddiadır.
ekleme: baslik bana kalmis.
(bkz: 12 agustos 1921)