ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
aşırı kitap okumanın kişiyi dünyadan koparması
-
aşırı kitap okuyanlar gittikçe uzaklaşırken, aşırı kitap okumayanlar dünyada kalmaya devam ettiği için dünya böyle boktan bir yere dönüşmüş olmalı. bu açıdan bakıldığında doğru bir önerme.
tanımadığı birine parfüm markasını sormak
-
amsterdam'da bir cafe'de oturmusuz arkadasla. geceyarisi olmus artik ve kalkmak uzereyiz. derken arka masamizda oturan hatunlardan biri koklaya koklaya boynuma kadar geldi. ve "parfumun cok hos la, markasi nedir?" diye sordu. hatun fransizdi o yuzden la dedi sanirim.
benim de basima ilk kez boyle bisey geldigi icin sasirdim ve de acikcasi o parfumu ilk kez almistim. ilkin adi aklima gelmedi. sonra kiza dondum "victor hugo" dedim.
"sahi mi? emin misin? victor hugo bizim bi vatandas ama ilk kez adina parfum duydum erkek arkadasima onerecem de" dedi.
"cidden la, yalan borcumuz mu var la sana, victor hugo'dur parfumun adi" dedim.
ben de ankarali oldugum icin la dedim sanirim.
sonra kizlar peki tesekkur ederiz deyip kalktilar. telefonu cikardim ulan neydi harbiden adi diye baktim. viktor rolf cikti amk. viktor rolf & spicebomb. onceki parfumum de hugo boss oldugu icin benim beyin free style takilip viktor hugo diye bir parfum uretmis. mantiksiz da degil hani dusununce kizamiyorum da kendime o yuzden.
yine de kotu bi izlenim birakmayayim diye kizin pesinden kostum ve parfumun adi viktor rolf'mus ya kusura bakma dedim. bu fransiz kiz da hemen oracikta birak simdi parfumu chàpchàlle deyip dudaklarima yapisti demek isterdim ama degil malesef ok deyip gitti.
au revoir!
özel hastanelerin dolup taştığı kriz ülkesi
-
neden acaba? çünkü yeterli doktor yok. devlet hastanelerinden randevu alınamıyor. ne yapsın insanlar ölsün mü?
artık insanların afrika'daki gibi sefil yaşamaması krizin olmadığına kanıt olarak sunuluyorsa vay halimize.
ne alacağını anlamadan bakkala giden çocuk
-
karbonat ve kabartma tozu arasinda bocalayan cocuktur.
+ oglum bi kabartma tozu al hadi kos.
- tamam anne. vinnnn..
yol boyunca:
- kabartma tozu kabartma tozu..heh he bu sefer karistirmama imkan yok..karbonat ile ne alaka ki.. karbonat mi ? lan yoksa kabartma tozu muydu ? anneme sorsam gudumlu anne terligi gelebilir her an...
bakkalda:
- amca bir ekmek bir de karbonat lutfen..
(bu sahne hic abartilmadan hayatimda 20 kere gerceklesmistir)
vefat eden abinin eşinin başkasıyla evlenmesi
-
aynı durumu ben de yaşadım. 33 yaşında, lösemiden hayalleri olan kardeşimi kaybettim.
4 yıl filan da beklemeden yengemi birinci senesinde dertleşmek için yemeğe çıkardım. haddim olmasa da beni seviyorsan söz ver, devam edeceksin diye söz aldım. ertesi sene nişanlandı, sevebileceği bir insan denk geldi ve gördüğüm kadarıyla da çok mutlu. instagram'da her fotoğrafına olmasa da onun mutluluğundan ailecek mutlu olduğumuzu belli eder arada bir kalp bırakırım.
insanların mutlu olmasından mutlu olanlardan olabilirseniz, dünya çok güzel bir yer olabilir.
unut onu gollum unut onu sen de
bir minibüste yaşanabilecek en dumur olaylar
-
minibus normal yolunda giderken bir kızın bağırarak "müsait bir yerde inebilir miyim. yaa kaçırdım tüh" diye bağırması. aşırı heyecanlanarak çantasını falan savurarak aşağı inmesi. henüz 200 metre gitmemişken yerde bir cüzdan görmem. en arkada oturduğum için yan tarafta oturan bir çocuğa "kızın cüzdanı düşmüş alıp şöföre versene" demem. çocuğun cüzdanı görür görmez "duruuun" diye bağırması. şoföre bir kahraman edası ile dönerek "kapıyı aç kaptan" demesi. cüzdanı kaptığı gibi aşağı inmesi. minibüsün geldiği yöne doğru son sürat koşmaya başlaması. en arkada oturan ben ve bir arkadaşımın minibüs ahalisine olayı canlı canlı anlatmamız.
rt:ben
a: arkadaş
rt: olm bu cüzdanı alıp kaçmasın şimdi?
a: yok lan kızın peşinden gidiyo. ona verecek cüzdanı.
rt: aha kıza bağırıyo.
a: duydu kız. döndü geliyo o da bak.
rt: hee gördüm.
a: bak verdi cüzdanı.
rt: aha muhabbet ediyorlar. hadi abi işimiz var.
a: harbiden çocuk iyice muhabbeti koydu
rt: lan yoksa bir aşk mı başlıyo.
bizi dinlediklerinden haberimiz olmayan minibüs ahalisinin yarılarak gülmeye başlaması. çocuğun aynı deparla gelip minibüse atlaması. minibüsün alkışlarla sarsılması. şoförün " aslansın be. sizin gibi gençler oldukça..." temalı bir konuşma yapması.
mad dog and glory
-
--- spoiler ---
türkçesiyle "hediyelik kız", richard price'ın senaryosunu yazdığı ve john mcnaughton'ın yönettiği 1993 abd yapımı romantik film. robert de niro, uma thurman ve bill murray gibi ünlü oyuncuları bir araya getiren film, chicago polis departmanında fotoğrafçı olarak çalışan "mad dog" lakaplı utangaç ve orta yaşlı bir adam olan wayne dobie'nin (de niro), frank milo (murray) adlı mafya babasının hayatını kurtarması sonrasında, milo tarafından kendisine hediye olarak 1 hafta süreyle glory (thurman) adlı bir telekızın gönderilmesini ve bu kızla yaşadıklarını konu almaktadır. ancak milo'ya borcu nedeniyle bu teklifi kabul etmek zorunda kalan glory, dobie ile tanıştıktan sonra aşkı keşfedecek ve değişecektir.
imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0107473/
wikipedia - https://en.wikipedia.org/wiki/mad_dog_and_glory
trailer - https://www.youtube.com/watch?v=3bfxafdut3i
--- spoiler ---
nusret'teki 999 liralık ramazan menüsü kampanyası
-
fakirlerin halini anladıktan sonra, zenginlerin halini anlamamızı hedefleyen menü.
gerdek gecesi için instagram'dan dua isteyen gelin
-
fetih suresi okusun, ne diyeyim.
17 temmuz 2020 sanatçıların korkmuyoruz bildirisi
-
bakın bu listedeki adamların hiçbirinin para kaygısı yok. olmayacak da. sikinde olmasa hayatı hiçbir şekilde olumsuz etkilenmez. aksine olumlu bile etkilenir yani.
bu insanlar ve adını bilmediğiniz ünlü ünsüz yüzbinlercesi; fakir, durumu olmayan insanlar daha iyi şartlarda yaşasın diye,
kışın kombinin ayarlarını radyo frekansı hassasiyetinde kısıp da 5 kilo yorganın altında titremeden uyusun diye,
aptal saptal ezberci bir sistem değil de, adam gibi bir eğitim sisteminde çocukları büyüsün diye,
kursağında kurbandan kurbana değil de, düzenli ve dengeli et girsin diye,
yarın mahkemeye işi düşse parası ve nüfuzu olana haklı dahi olsa kaybetmesin diye,
emekli olunca 200 dolara yaşamaya çalışmasın, ek iş kovalamasın, bir ayağı çukurdayken ev geçindirmek yerine torunlarıyla vakit geçirsin diye,
belki de hapse girmek, en hafif ihtimalle itibarsızlaştırılmak pahasına bunları söylüyorlar.
işin acı tarafı ne biliyor musunuz?
bu korumaya çalıştığı, iyi yaşasın istediği insanlar da "goyduk muah, ayasofyada namaz kılacam ben" derdinde...
ne denilebilir ki.
medeniyet öyle her kotun üstüne giyebileceğiniz bir gömlek değildir. her toplum kaldıramıyor işte...
imla ve çomar update editi: oy oy oy ne kadar düşük iqlu çomar çaylak varsa entry numarasını alan gelmiş yeşile osbir çekiyor.
bana cahil diyen 80 iqlar;
olum entrylerinize bakıyorum da, aranızda bahçeli'yi iyi bir siyasetçi diye öven var lan.
bahçeliyi... mehmet bahçeli evet.
akdjdkslfl gülmeden yazamadım amk... şimdi sizi kaale alıp bi de cevap mı yazalım mesajlarınıza olum? illa rencide mi edelim? illa kilolarınızla iqnuzla mı dalga geçelim?
napalım şimdi?
birden popüler olup her yerde kullanılan kelimeler
-
(bkz: candır)
diyenin agzina vururum.
edit: turkce klavye otomatik tanidi i yi ı yapti amk. o bile anlamis artik.