hesabın var mı? giriş yap

  • pandemi öncesinde maskeler, tehlikeli maddelerle uğraşmak veya bir suç mahallini araştırmak gibi risk veya tehlikenin söz konusu olduğu ortamlarda kullanılıyordu.

    covid-19 salgınının getirdiği en bariz toplumsal değişikliklerden biri, insanların halka açık yerlerde artık maskeyle dolaşıyor olması. bu elbette iyi ve gerekli. maskeler covid-19'un yayılmasını engellemeye yardımcı olan ana etmenlerden birisi. ancak maskeler sıradan hale geldikçe, insanlar arasındaki etkileşim bundan etlikenmeye ve tekrar şekillenmeye başladı.

    insan yüzü, iletişim ve etkileşimimizde önemli bir rol oynuyor. beynimizde yüz tanıma için özelleştirilmiş bölgeler bile var. yani, bir yüzün yarısının gizleniyor olması, beynimizi eninde sonunda etkiliyor olabilir. yakın zamana kadar, yüzü örtmek, şüphe çeken bir davranıştı. genellikle suç işleme potansiyeli olan kişiler tarafından yapıldığı düşünülür, peçe takmak ise ideolojik açıdan islamofobiyi tetikleyen bir araç olarak kullanılıyordu.

    pandemi öncesi dünyadaki maske algımızı bir düşünelim. insanların tehlikeli maddeler veya atıklarla çalışırken, breaking bad dizisinden alıntı yaparsam kimyasal madde yapımı esnasında, suç mahallini araştırırken.. yani risk veya tehlike durumunun söz konusu olduğu ortamlarda maske taktığını görüyorduk ağırlıklı olarak. filmlerde, kaçakçılar veya suçlular genelde hep yüzlerinde maske ile tasvir edilir. cerrahlar ve diş hekimleri, düzenli olarak maske takarlar ancak onlar bile, inkar edilemez şekilde insanlara yardım etmek için uğraşırken, maskerin aslında sağlıksız veya sevmediğimiz diğer şeylerle ilişkili anlamlar yüklenmesinin önüne geçemediler maalesef.

    maske takmanın olası bir sonucu, hepimizin daha temkinli ve tehlikelere karşı daha dikkatli davranmamız oldu. çevremizde sürekli var olan bir tehdit, dikkatimiz ve düşüncemiz üzerinde belirgin etkilere sahip. insanların, önemli olsa bile çevrelerinde olup bitenlere daha endişeli, daha az bağlı ve daha yavaş yanıt vermesine yol açabiliyor, çünkü maskeler beynimizin bir kısmının her zaman meşgul olduğu anlamına geliyor.

    öte yandan, herkesin maske taktığını görmek, insanların daha az endişelenmesini sağlıyor. her şeyin kontrol altında olduğunu, korumanın mevcut olduğunu, tehlikenin en aza indirildiğini gösteriyor. elbette bunun da olumsuz tarafı olacaktır. sağlığa yönelik tehlikeleri azaltmayı amaçlayan başka bir koruyucu olan bisiklet kaskı üzerine yapılan araştırmalar, bunları giyen insanların genellikle daha fazla risk almaya yatkın olabileceğini gösteriyor.

    düzenli maske takan insanlar covid-19 risklerini daha az ciddiye alıyor olabilir mi? bundan emin değiliz. maskeler, kasklardan çok farklıdır ve farklı algılanır ancak yine de bu göz önünde bulundurulması gereken bir konu.

    maskelerle ilgili bariz bir diğer endişe, iletişim üzerindeki etkisi. yüzlerimiz, iletişim kurarken büyük bir rol oynuyor ve maskeler yüz ifademizi belirgin bir şekilde gizliyor. bu, iletişim kuran iki taraf için de sorunlara neden olabilir. insanlar, kısıtlama etkisinin hafif bir versiyonunu sergilemeye başlayabilir. bu semptom, genellikle insanlar internet üzerinden anonim olarak iletişim kurduklarında görülüyor. karşılarında kimin olduğunu umursamadan, herhangi bir kısıtmalama ve endişe duymadan konuştukları için internet iletişimi zaman zaman düşmanca görünebiliyor.

    karşıdaki kişinin yüzünün bir kısmını göremedikleri için, insanlardan biriyle konuşurken aniden tüm sosyal normları terk etmelerini beklemek, biraz abartılı kaçıyor. yüz felci olan kişilerde yapılan araştırmalarda elde edilen yorumlar, başkalarının onları daha olumsuz algılama eğiliminde olduğunu gösteriyor. insanların yüz ifadelerini okuyamadığımızda onlara daha temkinli, daha şüpheli yaklaşıyoruz. ilginç bir şekilde, aynı araştırmalar, yüz felci olanların, seslerini ve vücut dillerini abartarak, duygularını daha çoşkulu hareketler, daha büyük jestler, sözcükleri daha vurgulu kullanarak, yüz ifadesi üretememelerini telafi etme eğiliminde olduklarını ortaya koyuyor. bu yöntem gerçekten de başkalarının onları daha olumlu algılamasına neden oluyor.

    yüzlerimiz örtüldüğünde duygularımızı bedenimizle daha fazla göstermeye eğilim duyuyoruz. günün sonunda, insanlar inanılmaz derecede etkileşimli bir tür ve iletimimizi durdurmak için bir virüs ve maskeden daha fazlası gerekli. bu engellerin üstesinden nasıl geleceğimizi zamanla göreceğiz.

  • iskoçlar akşam 10 dan sabah 8 e 4.200.000 oyu sayamazken bizim 3-4 saatte 50 milyon oyu saymamız heraldi gelişmişlik göstergemiz...

  • %99'u müslüman olan ülke lafını kullanmasa ölecek hastalığına tutulmuş bireylerin suç duyurusudur. hem %99'uz derler hem de mağduruz, inançlarımızı yaşayamıyoruz, bize saygısızlık yapılıyo, rencide oluyoruz derler.

    ilginç bir %99...

  • küçükken uzaylılarla ilgili ne bulursam okur, kütüphanelere gider araştırmalar yapar, ilgili gazete küpürlerini, yazıları ve fotoğrafları hepsini tek bir dosyada toplardım. bir sabah uyandığımda çekmecemde dosyamın olmadığını gördüm. evin altını üstüne getirdim ama yoktu. dosya kayıptı. yıllarca dosyanın uzaylılar tarafından fark edilip kaçırıldığını düşündüm. bundan ötürü hiç üzülmedim, hep gurur duydum. bu olaydan 12-13 yıl sonra ise annem, "ben o dosyayı çöpe attım çünkü kafayı yiyiyosun sanmıştık" dedi. tüm büyüyü bozdu. madem çöpe attın bunu bana neden söylüyosun anne? yıllarca ben bunun hayaliyle yaşadım. hayali bile güzeldi uzaylıların ben uyurken odama ışınlanıp "cixuavicuw..xceiviciuw.." sesler eşliğinde çekmecemi açıp, dosyamı alıp, bana dokunmadan gitmeleri. çünkü bu, bana verdikleri değeri gösteriyordu. meğer dosyam o gün geceyi başka bir galakside değil, ümraniye çöplüğünde geçirmiş...resmen hayal kırıklığı bu. demek bir çocuğun o yaşlarda uzaylılarla ilgilenmesi kafayı yeme göstergesi? kedileri ıslatıp havaya atsaydım, arkadaşlarımın sokak ortasında donlarını indirseydim, bakkala seslenip uzaktan nah çekseydim ve hiçbir gereği yokken zillere basıp kaçsaydım kafayı yemiş olmayacaktım öyle mi?

  • kontrolsüz güç, medya gücü ve şirret insanların gücü ile bir insanın hayatı nasıl karartılırın resmi.
    kadının beyanı esastır saçmalığı konusunda daha önce defalarca insanları uyardık. anlamadan dinlemeden linç etmek.
    yukarıda yazdıklarım tecavüz ya da tacizi normalleştirmek için değil sadece gerçekten süzgeçten geçirmek gerekliliği.

    bu ülkede bir kadın ile iş/arkadaşlık/ilişki /aile bağları konusunda bir daha düşünmek gerekiyor sanırım.

    kadının bir lafıyla hayatınız kararabiliyor.

    (bkz: adalet herkese lazım)

    https://mobile.twitter.com/…tus/1168125814229086209

    “bu iş o kadar basit olmamalı.
    geçenlerde 10 yaşındaki yeğenini taciz etti diye linç edilen bu adamın hikaeiyesini biliyor musunuz?
    önceden ortak iken sonra ayrılıp kendi işini kurup işleri iyi gidince bunu çekemeyen yengesi gaziantep'in en işlek caddesinde kendisine randevu verip görüşmek istediğini iletmiş.
    adam daha karşıdan görüldüğü an yengesi çığlık atıp milletin dikkatini çekip kızımı taciz etti diye bağırıyor.
    ve herşeye balıklama atlamayı seven, sormayan, araştırmayan milletimiz adamı linç ediyor. en kötüsüde mahkeme yanlış anlaşılma oldu diyerek adamı serbest bırakıyor, şirret yengede elini kolunu sallayıp geziyor.
    ha gerçi ne demişlerdi; "kadının beyanı esastır “

  • dün akşam itibarıyla dünya tarihinde ilk defa bir futbolcu ununu eleyip eleğini asarak kazanabileceği her şeyi kazanmış ve ileride oynayacağı tüm maçlara sikini taşağını yaya yaya keyif için çıkacak lükse erişmiştir.

    messi'nin bundan sonraki kariyeri tamamen kendisinin keyfine kalmış durumda. isterse sadece sağ ayağıyla futbol oynama challenge yapar, isterse sadece asal sayı olan dakikalarda gol atma challenge... adam resmen hikayesi ve yan görevleri %100 tamamlanan bir bilgisayar oyununda yapacak bir şey bulamayınca açık dünyada boş boş dolaşıp kendine meşgale arayan bir insan seviyesine gerçek hayatta ulaştı. bu vakitten sonra oynayacağı ilk maça teletabi kostümüyle çıksa neden diye soramayız. çünkü canı öyle istemiştir.

  • ayaklanmayı boşver de o nasıl bir sis çökmesidir.nasıl inecek uçaklar oraya merak ediyorum? yer konusunda baştan beri yapılan eleştiriler sanırım doğru çıkacak.