hesabın var mı? giriş yap

  • cevabı şudur: atomların etrafı bir elektron bulutu ile çevrilidir. bu nedenle iki atom birbirine çok yaklaştığında birbirlerini iterler. bu nedenle günlük hayatımızda gördüğümüz nesneler atomik boyutta birbirlerine dokunamazlar. biz de benzer şekilde aslında hiçbir şeye dokunamayız. aslında atomik mesafelerde havada dururuz. bıçak çelikten yapılmıştır. çeliği oluşturan atomlar çok yoğun bir yapı sağlarlar. çelik matrisine yerleşen atomlar her nekadar birbirine dokunmasa da birbirlerinden ayrılmaya da pek meraklı değildir. pideyi oluşturan atomlar ise birbirlerine daha az bağlılık gösterirler bu nedenle bıçağı oluşturan atomlar pideyi oluşturan atomların üzerine itildiğinde pideyi oluşturan atomlar birbirlerinden ayrılarak bıçak atomlarına yol verirler. böylece pide kesilir. atomun parçalanması ise çekirdek düzeyinde gerçekleşen bir olaydır. bunu sağlamak için ya çekirdekleri kararsız atomlar, ya da yüksek enerjili atom altı parçacıklara ihtiyaç vardır. bıçak atomlarının gündelik hayatta kullandığımız enerji düzeylerinde pide atomlarının çekirdeklerine ulaşıp onları parçalama ihtimali yoktur.

  • - alo iyi günler nikol hanım mi acaba?
    - evet buyrun benim...
    - ben telekomdan arıyorum da, acaba hattınızda bir sorun var mı diye deneme yapıyorduk, ahizeye üfler misiniz acaba?
    - tabii. pıfffffffffft...
    - ben... yani... o kadar güzelsiniz ki... yapamıycam...
    - !?

  • evet üreticimizin ve tüccarın fırsatçı olduğu gerçeğini inkar etmiyorum. ama bu sene gerçekten zeytin yok. 130 kadar gemlik cinsi ağacımız var. ve hiçbirinde meyve yok. tam çiçeklenme vakti gelen şiddetli yağmur ve dolu, çiçeklerin dökülmesine sebep oldu. bu da döllenmenin olmaması ve meyveye dönüşmemesi anlamına gelmekte bildiğiniz üzere.
    şu anda piyasada satılan çoğu yağ, ya geçen ya da evvelki senenin ürünleri. onlardaki stoklarda azaldı. imkanı olan bir an evvel ihtiyacını gidersin. birkaç ay içerisinde 500 liraya bulabilirseniz şanslısınız.
    sıkıntı sadece zeytinde de değil. aklınıza gelebilecek her türlü meyve ve sebzede rekolte düşük bu sene.
    tarladan domates yiyemedik neredeyse. bir tek biber yüzümüzü güldürdü o kadar. o da sürekli çiçeklendiği için. yoksa kursağımızdan bir şey girmeyecekti.
    lafın kısası, bunlar daha iyi günler. küresel ısınma insanlığı mahvedecek.

  • yok çok şarj etme şurada durdur yok şarjını çok tüketme şurada prize tak yok telefonu dikkatli kullan ısındırma cart curt... ebesinin nikahı.

    50 bin lira verdiğiniz bir cihazın kölesi olmayın. vurun semeri çalışsın eşek. en kötü 2 - 3 yıl sonra cihazın değerinin %10'una tekabül eden bir maliyetle bataryayı orijinaliyle değiştirirsiniz geçer gider. bu neyin tantanası?

  • bu olay kadınlara default olarak geliyor sanırım. nasıl bir erkek olursanız olun bir kadın, karşısındaki erkeği çıldırtmayı çok iyi biliyor. siz çileden çıkıp böyle aşkın ızdırabını demeye başladığınız anda da yapıştırıyor cevabı işte gerçek yüzün. tamamen ince düşünen ve detaycı oluşunuzdan mütevellit bir şey söylersiniz ama onlar bunu evirir çevirir öyle çok başka yerlere getirirki allahta benim belamı versin dersiniz (bkz: ben bir turizm katiliyim allah benim belamı versin). kısacası ne söylerseniz söyleyin yada ne yaparsanız yapın karşınızda resmen çileden çıkarmaya programlanmış biri olduğunu unutmayın.

    kadın : canım çok beklettim mi?
    erkek : önemli değil aşkım, ben de gazetemi okudum.
    kadın : merak etmedin mi?
    erkek : neyi?
    kadın : tam bir saat geç kaldım ve sen beni merak etmedin öyle mi?
    erkek : aslında merak ettim, hem de çok.
    kadın : o yüzden mi oturup gazeteni okudun? ölüm ilanımı falan mı görmeyi umuyordun?
    erkek : ne yapsaydım, seni beklerken tırnaklarımı mı yiyecektim?
    kadın : tabii. bir telefon etmek aklına gelmedi değil mi? öldüm mü, kaldım mi, tinerciler mi saldırdı?
    erkek : tinerciler falan saldırmamış işte.
    kadın : pek bir kinayeli söyledin. keşke saldırsalarmış der gibi.
    erkek : şimdi benim anlamadığım, geç kalan sensin ama suçlu nasıl ben olabildim?
    kadın : şöyle ki; sen beni merak etmedin, arayıp sormadın. aynen böyle oldu.
    erkek : benim bildiğim geç kalacak olan arar, haber verir.
    kadın : ıyi ki de aramamışım. beyefendinin gazete keyfini bölecekmişim baksana.
    erkek : gazete okumasaydım ne saçmalayacaktın merak ettim şimdi.
    kadın : o zaman kesin arardım.
    erkek : yuh! iyice saçma sapan konuşmaya başladın sen.
    kadın : işinne gelmedi galiba.
    erkek : bak garson geliyor, ne içersin?
    kadın : canım bir şey istemiyor.
    erkek : çay?
    kadın : istemiyorum.
    erkek : ıhlamur?
    kadın : istemiyorum dedim ya.
    erkek : kök?
    kadın : ne kökü?
    erkek : zıkkımın kökü.

    edit: taze naftalin geldi uyardı. bu dialog yılmaz erdoğanın "haybeden gerçeküstü konuşmalar" kitabından bir alıntıdır.

  • bence bu konu şu an klavye başında değil de, mesela bi 10bin metrede türbülanstayken de tartışılmalı. o zaman da fazla geliyor mu görmek lazım.

  • aldığı 10 liralık kahve yüzünden çeşitli yaftalara maruz kalan tiptir.

    yönetilenin yöneteni seçtiği bir düzende eleştiri hakkı kadar normal bir şey göremiyorum.

  • kızlar yapmayın! ciddi ciddi şu cümleyi kimseye kurmayın.

    ortaokuldayken yakın arkadaşımla mezun olduk ben liseye başladım o berber çırağı oldu. çokta tutumlu bi çocuktur. gel zaman git zaman arkadaş çalıştığı dükkanı satın aldı sonra yine para biriktirip evini aldı, aldı ama yıllarca sağındaki solundaki berberler 10da kapatırken gece 2lere kadar çalıştı çocuk.

    sonra vakit gelince buldu ailesi buna birilerini. kızların arasından en alçak gönüllüsünü istemiş ve kızın ailesi de fakir.

    bu hanımefendi bir yıl boyunca gerçek yüzünü göstermiyor, düğüne iki ay kala alışverişler başlıyor ve kızın içindeki canavar dışarıya çıkıyor. tek söyleyeceğim şey kız buna 8 bin liralık buzdolabı aldırmış. sadece bu örneği vereyim gerisini siz düşünün. ve arkadaşımın maddi gücüm o kadar yok ödeyemeyiz bunları demesine rağmen kız böyle davranıyor.

    arkadaşımın son ruh hali ise kendi sözleriyle "evlendiğimiz gece yanında yatar mıyım ? inan bilmiyorum. bırak sevgiyi o kadar nefret ediyorum ki yaptıklarından gram sevgim kalmadı."

    kimse kimseye yapmasın bu işkenceyi.

  • "başımıza gelmese gerçekten bizde inanmazdık belki, bu iddialar doğruysa vah ki ne vah ülkemize"
    iddiaları sunan sensin doğruysa diye niye soruyorsun ?
    300 usd ye anlaş telde haluk ile görüş sonra dön adamlara 600 usd den fatura iste bu kadar ucuz kurgu olmaz ya.
    şöyle bir hikaye yazın bir dahakine "fatura açığımız var sen 300 yerine 400 usd al bizde 600 yaz" daha ikna edici olur.