ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gökyüzündeki esrarengiz parmak izi
-
videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
bkz: esrarengiz parmak izi
edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
tesbih dar gömlek bilek üstü dar pantolon modası
-
türk usulü delikanlı erkeğin default giyim tarzı.
babet çorapla giyilmiş ayakkabı* ve dar kesim pantolonun arasından gözüken kapkalın, bol kıllı ayak bileklerinin gözükmesi esas alınır.
dar kesim gömleğin üzerine yine dar kesim bir yelek, muhteşem yüzyıl usulü bir hipster sakalı ilaveleri ile delikanlı plus paketine geçiş yapılabilmektedir.
ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler
-
saat başlarını bile isteye kaçırıp buçukları beklemek. ama sonra o buçuk da kaçıyor. yani kısacası efendim kaçıyor da kaçıyor. bakıyım, entry girene kadar 21:31 olmuş. artık 22:00 de başlayacağım yapacak bir şey yok.
kullanıcı delirtme odaklı tasarım
-
zamanında, "kullanıcı dostu* tasarım" nedir, verimlilik nedir bilmeyen bir adam tarafından tasarlanmış, daha sonra da değiştirmek kimsenin aklına gelmemiş ya da gelmiş de kimsenin işine gelmemiş tasarımlara verilen -en azından benim az önce verdiğim- addır bu. örnek vermek gerekirse:
makarna poşeti: yahu kardeşim yırtarak açmaya çalışırsın açılmaz. sinir olursun, zorlarsın. birden yarıya kadar yırtılır poşet; her yer makarna olur. bir kısmını zorla tencereye dökersin, kalanıyla ve yırtık bir torbayla baş başa kalırsın. atsan atılmaz satsan satılmaz.
selobant: bir gün biri çıkar da çocukluğunun "en zor dönemi neydi" diye sorarsa, selobandın ucunu bulmaya çalıştığım o elim anlar gelir ilk olarak aklıma. bazı tasarımcı denyolar işi o kadar abartmıştır ki ucunu bulsan bile bandı ordan sökemezsin. bazen de tam ucunu buldum derken tutup çektiğinde bant tam ortadan enlemesine yaryılır ve yarı kalınlıkta bir bant çıkar. şimdi bir değil birçok kayıp uç vardır elinde. her şey daha karmaşıktır.
mayonez kavanozu: dünyanın stresli işi, dibinde azıcık kalmış bir mayonez kavanozundan çay kaşığıyla, eline mayonez bulaştırmadan kalan mayonezi sıyırmaya çalışmak değil de nedir?
ortalı defter: ilk sayfalara yazmaya başlamakla eş zamanlı başlar kabus. eğer defter tek ortalı ve kalınca bir defterse satırın sonuna gelince elinizdeki kalem pıt diye giriverir altı boş kağıda. girmese de yazı bozulur eğri büğrü olur. ortalara ulaştıkça her iki taraftaki sayfalar bombelenir. gün ortasındaki kabustur. off.
meyve suyu kutusu: yeni çıkan ve güya modern tasarımlı olan bu kutuların kapakları çevirerek açılır ve hatta açılırken içindeki koruma bandını da açar. buraya kadar her şey güzeldir. ama eğer bardağa koymaya kalkarsanız güzel başlayan maceranız hiç de hoş olmayan bir şekilde devam eder. bu kutulardan ilk bardağı yere dökmeden doldurabilene tetrapak tarafından fenerbahçeli rambo'nun çaldığı avrasya maratonu kupasının verileceği efsanesi dolaşır market rafları arasında. kutuların üzerinde "açmadan önce çalkalayınız" yazması ama içinde hava olmayan kutuyu çalkalamaya kalkınca oluşan sessizlik dünyanın en hüzünlü sessizliğidir. kutunun dibinde kalan ve asla sahip olamayacağınız o bir yudum meyve suyu da ayrılıkların en acısını yaşatır insana*.
rıza baba'nın öldürülmesi
-
adam zaten normal hayatının sonuna geldi..doğal yollarla ölmesi daha muhtemel görünüyor.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"kendini pikaçu zannedip 7. kattan aşağıya atlayan gavat çocuk sen ve senin gibilerden nefret ediyorum senin yüzünden pokemonu yayından kaldırmışlardı , zaten pikaçu uçamayan pokemondu amk."
her öpüşmede bulaşan 80 milyon bakteri
-
vucudumuzda bulunan toplam bakteri sayisinin milyonda birine tekabul eder.
bu yuzden pratikte hepimiz bokuz.
broşür dağıtan ak partili gençlere yapılan saldırı
-
bildiri dağıtmak fikir ve ifade özgürlüğü kapsamında bir haktır. her ne sebeple olursa olsun engellenmesi doğru değildir. elinden bildiriyi alıp yırtma kısmı olmasa, karşı kaldırımda durup size katılmıyoruz denilerek eylem koyulsa demokratik, özgürlükçü bir hamle olur.
şu haliyle elf gözlerim kınanması gereken bir durum görüyor.
sokaklar hepimizin, beraber yaşayacağız, kimseyi eksiltmeyeceğiz.
gezi neydi?
gezi emekti, eşitlikti, özgürlüktü.
onlar bize yaptı biz de onlara yapalım kafası çirkinliğin lacivert olanıdır. aynı boktur.
bu süregelen hınç vicdanlıların göğüsünde kırılmazsa bin yıl daha kırılmaz. işinize gelmese bile hakkı hak edene teslim edeceksiniz.
bunun başka yolu yok.
baskıyla, sindirmeyle varılabilecek bir ütopya da yok.
ya hep beraber, ya hiçbirimiz.
kurtuluş yok tek başına.
üniversite mezunları en az 5 bin lira maaş alsın
-
mantarcilik denen bolumu bitirip gercekten mantarcilik yapan birinin 5 binden fazla kazanmasi isten bile degil.
not: mantarci degilim
not2:avukat da degilim
not3:evet mantari seviyorum
edit: başlık bana kalmış kendimi haydar baş gibi hissettim. lakin evet asgari ücreti de 5 bit tl yapmak gerek.
misvak dergisinin yaşar nuri öztürk karikatürü
-
bunların lağım çukuruna dönmüş ağızlarını misvak değil kezzap bile temizlemez.
nasıl bir ceza ulan bu aşağılık adamlarla aynı ülkenin vatandaşı olmak, tarihin aynı rezil dönemine denk gelmek.
ne kadar siyasal islamcı köpek varsa allah belasını versin...
askerlikteki x bilen var mı sorusu
-
(olay er gazinosunda gerçekleşir)
+ aranızda mühendis var mı
- var komutanım
+ ne mühendisisin
- inşaat komutanım
+ yok bu olmaz, sen ne mühendisisin
- bilgisayar mühendisi komutanım
+ tamam al bundan sonra tv kumandasının zimmeti senin üstüne
denize apo mu düşse kurtarırsın rte mi
-
denizi kurtarmak en doğrusu.
tuzak bir soru.