ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sevgiliyi beklemek
-
annem, ben dört ya da beş yaşlarındayken gündelige başladı. babamın fırında (fırın işçisiydi), abilerimin okulda ve annemin gündelikte olduğu karanlık kış günlerinde evde tek başıma kalmaya korkar ve annemin evin anahtarını boynuma asmam için yaptığı kolyeyi başımdan geçirip dışarı çıkardım; bilmediğim sokaklara girip orada kaybolmak için. kaybolup, evi bulmaya çalışırken vaktin daha hızlı geçtiğini keşfetmiştim çünkü.
sevgiliyi beklemek de biraz bunun gibi bir duygu. boynunuzdaki anahtar yerine kalbinizde sevgisi, aklınızda imgesi, dünyaya açılıp vakit geçsin diye kaybolmak sevgiliyi beklemek.
eve kahve makinesi almanın mantıklı açıklaması
-
hem lezzet hem maddi kazanç sağlamaktır.
temmuz 2022'de (bkz: delonghi bco 411.b) espresso ve filtre kahve yapabilen kombi kahve makinesi, ve peşinden (bkz: delonghi kg79) kahve öğütücü aldım. her sabah kahvemi öğütüp, üstüne espressomu hazırlayarak güne başlıyorum.
kahve makinesi: 4899 tl'ye
kahve öğütücü: 1224 tl'ye satın aldım.
günde 6-8 shot espresso kullanıyorum sadece kendim için. tahminen 2 americano, 1 tane de ekstra espresso shot'lı latte içiyorum. şu an ortalama 3. nesil kahve dukkanlarındaki fiyatı 65x2 + 1x70 lirayla günde 200 lira. ben kahvenin kilogramı için yaklaşık 500 lira harcıyorum.
hocam diye hitap eden insan
-
tanımadığ herkese kullandigim hitap şekli. temizlik görevlisi, bilmem ne müdürü, mağaza sorumlusu, alt komşu vs ne kademe insan varsa hepsine hocam derim. şimdiye kadar ters karşılayan olmadı. bir bu ekşi sözlükte bulunan davarlar yadırgıyor.
aşırı demokratik kuzey kore meclisi
-
ben bile alkışladım burdan
(bkz: ne olur ne olmaz)
taksicilerin martı scooter için önlem alması
-
kısa mesafe için yüzünü ekşiten ve taksiden inerken ''hayırlı işler!'' dediğinizde cevap vermeyen taksicilerin yeni meşgalesi. yaşasın martılar!
düzelti: martı'nın akp'ye yakın birisi tarafından yönetildiğini öğrenmiş bulunmaktayım.
o hâlde:
(bkz: iki ucu boklu değnek)
babanın ölmesi
-
emekli albay kadri beyamca, günde üç paket maltepe sigarası içen güler yüzlü karısı çok da geç olmayan bir yaşta ameliyat masasında kaldığından beri, günlerini komşu dairemizde, belki de elli senedir oturduğu eski mobilyalı evinde yalnızlık içinde geçiriyordu.
sabahları çok erken saatte bakkala yaptığı yürüyüşlerini, alışık olduğu gazetesi koltuğunun altında yavaşça kilidini açtığı kapıdan girerken hemen yanda duran eski tip kahve sandalyesine oturup sakinlikle ayakkabılarını çıkarmasını, beni görünce güzelce gülen yüzünü, şişe dibi kahverengi kemik çerçeveli gözlüklerini hatırlıyorum. uzak şehirde yaşayan, uzun boylu ve yakışıklı, emekli pilot oğlu ziyarete geldiği günlerde çok kereler şahit olduğum masa başı tebessümlü konuşmalarını ve birlikte sakin yudumlarla içtikleri viskinin güzel bardaklarını da...
yaşlı adam iki kadehten sonra müsaade ister, bir saat sonra uyandırılmak üzere oğlunu tembihler, odasına çekilirdi.
canının belli ki sıkkın olduğu zamanlarda “gel de kaçamak yapalım.” diye babamı davet ettiği günlerde aynı masada ben yine bardakların şekline hayran, yabancı markalı çikolatalar yiyerek sakin sohbetler dinlerdim.
askerdeyken nereden aklıma düştüyse, kadri beyamca’yı özledim, “dönüşte ilk iş yanına uğrayayım” diye düşündüm. yaşım elverirse belki bana da ilk kez o güzel bardaklarda viski ikram eder diye heveslenmiştim.
ben dönüş yolundayken meğer o da yola çıkmış.
...
cenazeden sonra, evdeki kalabalığın bittiği saatlerde babamla birlikte kapıyı çaldık, oğlu açtı. askerlik üzerine sorduğu sorularla geçen uzun sohbet sırasında “bu adam babasının ölümüne üzülmek yerine neden benimle sıkıcı uçaklı silahlı muhabbetlere giriyor?” diye kendimi sorguluyordum. sonunda “insanların ölüme yaklaştıkça çevresindeki ölümlere alışması çok normal.” diye düşündüm. ama insan babasının ölümünü nasıl bu kadar metanetle karşılar? yeni bitmiş nöbetler, az önce kalkmış bir cenazeden sonra; komando okulundaki pilotluk eğitimi üzerine; fazlasıyla teknik terim içeren sohbetlerin içinde boğulduğum esnada viski şişesi geldi salona. sanki emekli albay kadri beyamca nöbeti oğluna devretmişti. babam, güzel bardaklar, garip isimli çikolata paketi, ben...
belki de babasını sevmiyordu veya aralarında benim bilmediğim husumetler vardı. belki de konuyu açmak istemiyordu. ya da ben dövünmelere, ağlamalara, yüz yırtmalara çok alışmıştım. belki de modern evlerde acılar duvarlara kazınıyordu, komşular sessizce uyuyordu.
...
uçakların hemen ardından başlayan siyasi sohbetin en ağdalı cümlelerinden birinin ortasında yakışıklı pilot birden ayağa kalkıp yatak odasına yöneldi. kapıyı sakince açıp “baba, kalk hadi” dedi. bomboş odadan geri dönen ses, suratına çarptı. aldığı derin nefesle tavana doğru uzayan boynunu içine çekip kafasını önüne eğdi, küçücük kaldı. kolundan tutup şişenin başına oturttuk. ben ağladım, babam ağladı, pilot çok ağladı.
karizmatik cevaplar
-
üniversite son sınıf, arka sıradan bir kız seslenir:
-silgin var mı?
+yok. bizde hata olmaz.
bu adamdan zarar gelmez denilen adam olmak
-
- aa cenk nabıyosun? aysun mu o?
- evet.. sen zararsızsın dedi.. kafasına vazoyla vurup bayılttım ırzına geçiyorum şimdi...
- aheuahe ilahi cenk.. söyle aysun'a cafe de zartzurt'a gidiyoz biz, oyalanmasın gelsin..
- ühühühüh ibneler...
esra erol ve kocasının günde 100 bin tl kazanması
-
asgari ücretlinin 100 ay yani yaklaşık 8 senede aldığı parayı karı koca 1 günde kazanıyorlar. adalete gel sen.
(bkz: hesaplayan adamlar)
16 mayıs 2015 galatasaray gençlerbirliği maçı
-
trabzon --> gs'ye yatar, alt yapısı
konya --> hasan kabze var, kesin yatar
antep --> okan buruk başında, kesin yatar
akhisar --> hamza'nın eski takımı, kesin yatar
mersin --> servet var, eski takımı, kesin yatar
kasımpaşa --> teknik direktörü sneijder'le aynı ülkenin vatandaşı, kesin yatar
başakşehir --> batdal var, avcı zaten galatasaraylı, kesin yatar
karabük --> furkan özçal var, emre güngör var, eski takımları kesin yatarlar
balıkesir --> sercan yıldırım var, kesin yatar
bursa --> serdar aziz gs'ye gitmek için kesin yatar
kayseri erciyes --> necati var, kesin yatar
eskişehir --> skibbe var, eski takımı, kesin yatar
burada 3 büyükler hariç tüm takımlar için şikeci tayfa tarafından uydurulan bahaneleri derlemeye çalıştım. bunlara şimdi de "başkanı galatasaray'ın şampiyon olmasını isteyen takım" dedikleri gençleri de ekleyebilirsiniz. bu takımlar arasında sadece bir tanesi yok dikkat ettiyseniz. (bkz: sivasspor). onlara laf söylememişler. ama mecnun otyakmaz, korcan çelikay, ibrahim akın gibi şikeden dolayı içerde yatmış adamlar da bu takımda.
tesadüf mü? değil.
tiktok'da yaptıkları şeyleri itiraf eden kızlar
-
tiktok'ta büyü filan mı var? uygulamayı yükleyenin içinde ne salaklık veya pislik varsa hepsi ortalığa saçılıyor. içine şeytan kaçmış gibi. allah muhafaza...
tek virüs vakasıyla tüm okulları tatil eden ülke
-
en doğru kararı en kısa sürede vermiş ülkedir.