hesabın var mı? giriş yap

  • yıl olmuş 2016 hâlâ sosyal medya eleştiriliyor. şurada sitede twitter başlığına girin ve ilk sayfaları okuyun. ne kadar izan yoksunu eleştiriler yapılmış. "sıçmaya gittiklerini yazıyorlar", "banane milletin her saat başı ne yaptığından?"... sonra ne oldu? twitter toplumsal ayaklanmaların kıvılcımı oldu. twitter anlık bir haber sitesi oldu. tamamen kimi takip ettiğiniz ve nasıl kullandığınıza göre muhteşem bir kaynak oldu.

    "sevin beni. ne olur bak çokgozel çıkıyom resimlerde. arkadaşlarım da var. yalnız değilim. hobilerim var. yalvarırım sevin beni. yeni makina aldım süper fotolar çekiyorum. merhametliyim, yaşamaktan çok iyi anlıyorum. sabah kahvaltısı, akşam yemeği nerede yenir nasıl yenmesi gerekir en iyi ben biliyorum. güneş batıyor oradayım, doğuyor selfiyle ispatlıyorum. yaşıyorum olm ben. hayattan zevk alıyorum valla bak. kitap okuyorum kahvem var görmedin mi geçen paylaştım. konserlere gidiyorum bisiklet biniyorum, kayak yapıyorum kumsalda bacak fotom bile var. sevin beni ne olur psikolojisinde bir paylaşım platformu."

    denilmiş. bu entry en beğenilenlere girmiş.

    arkadaşım bu kadar mı aşağılık görüyorsunuz kendinizi. insanların günbatımının fotoğrafını çekip koyması sizi neden rahatsız ediyor? "şu kitabı okudum çok güzel" demekle okuduğun kitabın fotoğrafını paylaşmak arasında ne fark var.

    bütün insanlar sizin düşündüğünüz gibi düşünmek mi zorunda? sen demek ki güzel bir doğa fotoğrafını yalnızca hava atmak için paylaşırsın, eleştirin bu yönde. senin kafan bundan başkasını düşünemiyor demek ki. yazık.

    her ortamda olduğu gibi sosyal medyayı da istismar eden insanlar var, evet. e böyle insanlar var diye, kendi halindeki kullanıcıyı niye aşağılıyorsun?

    2016 olmuş bak, bırakın artık popüler olanı aşağılayıp kendinizi daha üst bir konuma koymayı, insanlara tepeden bakmayı. twitter'ın size ağzınızın payını vermiş olması lazım.

  • birkaç gündür instagramda art arda sanat dünyasının 150 başyapıt resmini paylaşması nedeniyle takipçi sayısı 609 bin'den 607 bin'e düşen fazıl say bu bilgiyi paylaşmış.
    acun biti hakan hatipoğlu hangi akla hizmetse altına yorum yapıyor: aynı şey bana da oluyor bayram tebriki paylaşınca :)

    sonrası uygulamalı cringe. fazıl say: "siz ne işle uğraşıyordunuz?" diyor. sonrası h.h. için karanlık... onu bir daha gören olmadı. yorumunu siliyor tabii.
    fazıl say klavyene sağlık. doblo bilmeyen vedat milor'dan sonra en nazik insan ezme bu olurdu herhalde. içimin yağları eridi. evet.
    http://m.hurriyet.com.tr/…s-yapiyorsunuz-41025688/4

  • bu kadının oyuncu olup bu işten para kazanabildiği dünyada herkes her şey olabilir, bu ne yeteneksizlik arkadaş.
    tanım: gece gündüz sjwlik yapacağına niye kendini geliştirmiyor anlamadığım oyuncumsu, duyar makinesi feminist.

  • askerin basina cuval gecirmenin solda sifir kalacagi turk siyaset tarihinin en buyuk dis politika rezilligi. size zerre acimam da temsil ettiginiz ulkemizin itibarini iki paralik ettiniz, evetiniz batsin.

  • önümüzdeki bir 3-4 sene boyunca adını kıyamet habercileri ve komplo teorisyenlerinden epey duyacağımız kehanet kitabı.

    i ching'de toplam 6 satır vardır.
    her bir satır, atılan üç madeni paranın ikisinin yazı mı tura mı geldiğine göre kısa 2 çizgi veya düz 1 çizgi olacak şekilde doldurulur.
    6 satır olduğu olduğu için 2^6 = 64 farklı i ching sembolüne ulaşılır, buna göre de kehanet okunur.

    son zamanlarda o kadar kastılar, o kadar kastılar ki bu kehanet kitabı üstüne, aynı maya takvimindeki gibi 2012'yi işaret ettirmeyi başardılar bir de...

  • bulduğunuz yerde öldürün. sonra yatağı öldürdüğünüz yere taşıyın.

    mutfakta öldürürseniz yer yatağı yapın.

  • sen git, makarnayı süzdükten sonra kalan nemi de kurutmak için (!) makarnaları kısık ateşte dinlenmeye bırak, daha doğrusu dinlenmeye unut. onlar dinlenedursunlar, sen bu sefer hakikaten git, dersin başına otur. mutfaktan gelen kokuyu içine çekince git altını söndür, tencerenin dibine yapışan siyah tortuyla başbaşa kal.

    tamam bunu yaptın da, bırak ama değil mi? yok, git içine azıcık su at tencerenin, "kirler yumuşasın." diye tekrar ocağı aç, sonra su kaynayıp bitsin, tencereyi bir posta daha yak.

    hayata karşı çok net bir duruşum olduğu kanaatindeyim.