hesabın var mı? giriş yap

  • yavuz "hırsız" modunda gerçekleşmiştir. utanmadan "at gözlüğu" diyor süprerzekalı ablam.

    af edersiniz ama bu ülkede insanlara "at gözlüğünüzü çıkarın" diyecek en son insanlardır akp'liler.

  • nihayet 14. yilin sonunda, formulunu gelistirdigim, ve 1 senedir, deliksiz uyumayi basardigim hastalik. formulunu diger muzdarip olan arkadaslar icin asagiya yaziyorum.

    1- en sert ortopedik yatakta yatilacak.
    2- oda sicakligi cok onemli, mumkunse soguk bir odada yatilacak.
    3- sort ya da gecelik tarzi bacaklari sarmayan giysilerle yatilacak. (oyle bir illet ki bu donla yatmak da mübah)
    4- aksam yatmadan once bacaklar dizden asagi soguk suya tutulacak, mumkunse kurulanmayacak
    5- yine de ne olur ne olmaz diye, herhangi bir jel krem buzdolabina konacak, gece bacaklar atarsa, gidilecek ve dizden asagiya kadar kremlenecek.

    bi de evet, tuvalete gitme istegi geldiginde ve uyku bolunmediginde daha sık rastlanılıyor, ayrıca yuzukoyun yatılınca dizustu kısmın ısınması nedeniyle bacak atma frekansı artıyor.

    oha? profesor olmusum lan ben !

  • en üst edit: "hocam merhaba lütfen entryne edit yaparak öğrencilerinin mağduriyetini de ekleyebilir mısın? bugün sadece bir anatomi kitabı 300 lira iken öğrencilerin şahsi eşyaları bilgisayarları gibi bir çok şey yurtta kaldı. evine giymis olanlarin neredeyse herşeyi orada kaldı ve o.an orada olanlar apar topar çıkarıldıkları için hiç bir şey alamadılar yanlarına neredeyse.
    o yurtlarda cebinde 10 lirası olmayan kızlar kalıyor yazıktır günahtır kimse muhattap bulamıyor yapacak bişey yok gitti diyorlar"

    üst edit: devletimiz ankara'da ve konya'da olmak üzere 10 bin kişiye yakın umreci vatandaşları kyk yurtlarında karantina altına almış.

    kaynak

    üst edit: sadece umreden dönenler değil yurtdışından gelenler de zorla karantina altına alınmalı. her başlıkta bir art niyet aramayın. umreden gelenlere kin beslediğim falan yok.

    artık olması gerekendir. 21 bin kişi devlet zoruyla karantina altına alınmalıdır. vatandaşlara 14 gün evde oturun demenin hiçbir anlamı yok. yasak getirilmeli ve ağır yaptırım uygulanmalı. bu işin şakası yok.

    (bkz: 14 gün kuralına uymayanın ceza alması gerekliliği)

    üst edit: devletimiz ankara'da ve konya'da olmak üzere 10 bin kişiye yakın umreci vatandaşları kyk yurtlarında karantina altına almış.

    kaynak

    üst edit: sadece umreden dönenler değil yurtdışından gelenler de zorla karantina altına alınmalı. her başlıkta bir art niyet aramayın. umreden gelenlere kin beslediğim falan yok.

    artık olması gerekendir. 21 bin kişi devlet zoruyla karantina altına alınmalıdır. vatandaşlara 14 gün evde oturun demenin hiçbir anlamı yok. yasak getirilmeli ve ağır yaptırım uygulanmalı. bu işin şakası yok.

    (bkz: 14 gün kuralına uymayanın ceza alması gerekliliği)

  • binali yıldırım "böyle bir şey yok. veriler çalınmadı" açıklaması yapıyor ama ben şu an binali yıldırım'ın tc kimlik nosunu, anne ve baba adını bu database'den görebiliyorum.

  • babamın anlattığı masallara dair en güzel hatıralarım, saçlarının henüz ağarmadığı, daha genç olduğu hali.

    zaman geçiyor ve buna karşı koymak için yapabileceğim hiçbir şey yok. bütün hayatıma damga vuracak yegane çaresizlik, sevdiğim insanların etrafımda yaşlanmalarını seyretmek olacak. günün birinde, bedensel varlıklarından geriye hiçbir şey kalmayacağını ve buna tanık olmak zorunda kalacağımı, gözlerinin içine baktığımda görmek, ruhumu ezen ağır bir yük. onları zamanın etkilerinden koruyamıyorum, gücüm yetmiyor.

    yetişkinliğimde daha fazla ihtiyacım var masallara. beni teskin edip hayatın gerçekliğinden uzaklaştırsınlar diye değil; gerçeğin masalsı güzelliğini öğretsinler diye. voyager 1'in uzaya nasıl gönderildiğini anlatan belgeseli izlerken, zihnimde, küçük bir gezegende yaşayan koca yürekli cücelerin karanlıktan korkmamayı nasıl öğrendiklerine dair bir masal uyduruyorum.

    barry marshall'a don kişot kıyafeti giydirip, herkesin dalga geçtiği bir yolculuğa çıkarıyorum ve yolculuğunun sonunda ona ölümcül bir zehir içirip, ölmediğini gördüğünde zaferini ilan ettiği bir masal kurguluyorum.

    kendi bedeninde yalnızlığa mahkum bir türüz. bedenimize bir başkasını sokup dindirebileceğimiz türden bir yalnızlık da değil bu. türümüze mal olmuş zaferlerle avunmayı kabullenmek, belki de en büyük kahramanlığımız.

    babam gazetede okuduğu astronomiyle ilgili haberlerin detayını konuştuğumuz zamanlarda sorduğunda, 33 yaşında bir çocuğun heyecanı ile, elimdeki hayali kılıcı sallayarak bir masalmışçasına anlatıyorum. çocukken beni her türlü kötülükten koruyacağını bildiğim insanı, büyüdüğümde zamanın en büyük kötülüğünden koruyamadığım için, onu bir masalın başrolüne oturtuyorum.