hesabın var mı? giriş yap

  • 31.05.2013 cuma : gitme oğlum ne işin var eylemde, ya bir şey olursa, hakkımı helal etmem bak

    01.06.2013 cumartesi: dün gittin yeter işte,daha yeni geldin eve, her gün her gün ne işin var, anarşist misin sen?

    02.06.2013 pazar: tamam git ama polise bulaşma. taksime git, orada kavga gürültü yok

    03.06.2013 pazartesi : nasıldı dün? işten sonra gidicek misin yine?

    04.06.2013 salı : akşam sen taksimdeyken biz de burada dışarıdaydık. görmeliydin ortalığı, gurur duyuyorum hepinizle. nebahat teyzenler bile vardı.

    05.06.2013 çarşamba : bugün tüm öğretmen arkadaşlar işe gitmiyoruz, taksime gideceğiz. akşam gelince ara beni

  • "al bu 11 ocak 2003 sayısal numaraları1 2 13 17 25 38. sonra abd ye bilet al mark zuckerberg denilen adamı bul ve para sorun değil dostum al köpeğin olsun yarım milyon dolar de"

  • üç yaşına girmek üzere olan oğluma uyuması için masal anlatıyoruz. birkaç gündür de ihale bende. ışıkları kapattığımız için aç masal kitabını oku durumu olmuyor. haliyle, kaba tabirle uydurup uydurup anlatıyorum bir şeyler. aklıma da köyden başka bir şey gelmiyor. zihin ne dolu köyle. neyse masalı anlatırken bizimki her cümlede araya giriyor. misal "selim ve babası sabah uyandığında inekleri sağmak için ağıla gittiler" diyorum ve hemen "baba peki kuzular yok mu?" diyor. var oğlum olmaz mı diyorum. bu sefer "baba peki tavuklar yok mu?" diyor. var arkadaşım onlar da var az bekle :) işte sonra ineklere yemek olarak saman verdiler diyorum. hemen ardından "baba peki su verdiler mi?" diyor. ya hayır masal mı anlatıyoruz, soru-cevap etkinliği mi belli değil. madem hayal gücün iyi, sen anlat diyorum. bu sefer de "bir varmış bir yokmuş baba" diyor ve kalıyor orada. devamı yok. yaklaşık 20 dakika süren bu mücadelemiz sonrası anne olaya müdahil oluyor ve nasıl oluyorsa uyuyor bizimki hemen. işin özü ben çok kötü masal anlatıyorum, kabul.

  • bir kadir topbaş açıklaması. istanbul depreminden sonra ne olacağını buyuruyor.

    pişkinlikte son nokta. sen belediye başkanı değil misin arkadaşım? 11 senedir bu depremin olacağı belliydi, niye önlem almadın? ne yaptın o yıllar boyunca, 11 x 365 gün boyunca?

    sen deprem sonucunda insanlar ölmesin, binalar buna göre yapılsın, şehir düzenlemesi filan, bu işlerden sorumlu olarak gelmedin mi buraya?

    istanbul belediyesine gelen milyonlarca doları nereye akıttın? sen topbaş hanedanının bir ferdi olarak, nasıl oldu da türkiye'nin en zengin ilk 100 kişisinin arasına girdin usta?

    hayır! 30.000 insanımız ölmeyecek, sen ve bağlı olduğun iktidar, 11 sene hiçbir şey yapmamış olarak, kendi elinizle 30.000 kişiyi öldürmüş olacaksınız. deprem değil, sizin ihmaliniz, insanları sefalete itişiniz öldürecek. ve bu sayede ülkede en fazla insanın canını bir gecede alabilen bir iktidar olarak da tarihe geçeceksiniz.

    http://www.radikal.com.tr/…08.03.2010&categoryid=77

  • cem yılmazı ilk tanıdığım cümle, yıllardır güldüm bu lafa, hala da gülerim.

    cem yılmaz küçüklüğünü anlatırken;

    -biz çok fakirdik eskiden, abim kartondandı.

  • harry potter ve ölüm yadigarları bölüm 1'den sonra, kitapları okumayan birinin sorabileceği bir sorudur, bu adamın kimin nesi olduğu. ben de açıklama getirmek istedim, şöyle en afillisinden.

    - kendisi melez ve üç kardeşin (albus dumbledore, kendisi ve ariana dumbledore) ortancası. albus ile hiçbir zaman iyi geçinemedi. babası azkaban hapishanesi'nde öldükten sonra kardeşine bakmak zorunda kalan oydu ve albus'la iyi geçinememesinin altında da, ikisi ve küçük kardeşleri kalmışken, albus'un onları hiç takmamasıydı. albus böyle bir adamken, ab de böyleydi işte.

    - çocukken en sevdiği hikaye ozan beedle'ın bir hikayesi olan grumble the grubby goat idi.

    - 1895 yılında hogwarts cadılık ve büyücülük okulu'na başladı ve tıpkı abisi albus gibi o da bir gryffindor'du. başka ne olabilirdi ki zaten? cesaret taşıyor adamdan.

    - ariana, büyü gücünün farkında olmadığı zamanlarda onun kontrolünü kaybederek annesini yanlışlıkla öldürdüğünde okulu bıraktı ve kardeşine bakıcılık yaptı. bundan dolayı ariana, ab'i albus'tan daha fazla seviyordu.

    - aberforth'tan bahsedeceğim için bu konuda fazla ayrıntıya girmeyeceğim, ama bunlar godric's hollow'a taşındıkları zamanlarda grindelwald bir gün bunların evine geldi. birden patlayan düelloda ariana kaza kurşununa, tabi bu durumda büyüsüne hedef oldu ve hayatını kaybetti. onun ölümünden dolayı albus'u suçladı ve onun yanından ayrıldı.

    - o arada neler yaptığı pek bilinmiyor, hikayesi evden ayrılmasından sonra hog's head'in (domuz kafası) sahibi olmasıyla devam ediyor.

    - hakkında bilinen diğer birkaç satır arasında 1975-76 yılları civarında mundungus fletcher'ı hog's head'den men ettiği var. ayrıca 1980 civarlarında da albus dumbledore, sybill trelawney ile okulda öğretim görevlisi olması hakkında konuşacağı zaman hog's head'de konuşmayı tercih etmiş. aberforth'un bunu nasıl karşıladığı bilinmiyor, ama tahmin edilebilir sanırım.

    - yıllarca etliye sütlüye karışmadı. biz onu bu aralarda 1995'te gördük aslında; zümrüdüanka yoldaşlığı filminde. harry, ron ve hermione, dumbledore'un ordusu'nu toplamak için burada toplantı yaptıkları sırada gördüğümüz yaşlı amca oydu.

    - 1997'de albus'un cenazesine katıldı.

    - 1998'de harry, ron ve hermione'yi malfoy malikanesi'nden kurtardı ve okula sızmalarına yardım etti.

    dumbledore hakkında pek iyi düşünmüyor, bunu en iyi ölüm yadigarları kitabının son bölümlerinde anlayabiliyoruz. harry onu biraz yumuşatsa da pek bir şey değişmiyor tabi ki.