hesabın var mı? giriş yap

  • atıf yılmaz batıbeki.

    2006 yılında bugün aramızdan ayrılan türk film yönetmeni, yapımcı ve senarist ve akademisyen.

    atıf yılmaz, türk sinemasının en önemli yönetmen, senarist ve yapımcılarından biri olarak tanınan bir isimdir. 9 aralık 1925 tarihinde mersin'de dünyaya gelen yılmaz, sanata olan ilgisini genç yaşlarda keşfetti. ankara üniversitesi hukuk fakültesi'nde eğitim aldıktan sonra, kariyerine hukuk alanında devam etmek yerine, sanata olan ilgisini sürdürmeye karar verdi. bu yönelim, onun türkiye'nin sinema dünyasında iz bırakacak bir yönetmen olmasına vesile oldu.

    atıf yılmaz'ın sinema kariyeri, 1950'li yıllarda başladı. ilk yönetmenlik deneyimini 1953 yılında "kızılırmak-karakoyun" adlı filmle yaşadı. ancak kariyeri boyunca yönetmenlik, senaristlik ve yapımcılık gibi farklı roller üstlendi. çeşitli türlerde filmler çekti ve türk sinemasının gelişimine büyük katkı sağladı. kariyerinin erken dönemlerinde toplumsal ve kültürel konuları ele alan filmler yaparak kendini tanıttı.

    yılmaz, toplumsal sorunlara duyarlılığı ve bu konuları filmlerinde ele alma cesaretiyle tanınırdı. onun filmleri, türkiye'deki sosyal, politik ve kültürel meseleleri ele alan derin ve etkileyici hikayelerle doluydu. bu sayede, atıf yılmaz, türk sinemasında sosyal gerçekçiliğin öncülerinden biri olarak kabul edildi. 1970'lerde ve 1980'lerde yaptığı filmlerle bu alanda öne çıktı.

    atıf yılmaz'ın kariyeri boyunca birçok önemli film projesine imza attı. "selvi boylum al yazmalım" (1978), "anayurt oteli" (1987), "eylül fırtınası" (1999) gibi filmleri, türk sinemasının unutulmaz yapıtları arasında yer alıyor. bu filmler, onun yetenekli yönetmenlik becerisini ve hikaye anlatıcılığı konusundaki ustalığını gösteriyor.

    yılmaz, sadece yönetmenlik alanında değil, aynı zamanda senaryo yazımı konusunda da başarılıydı. özellikle toplumsal meseleleri ele alan senaryolarıyla bilinir. onun filmleri, döneminin toplumsal sorunlarını ele alarak izleyicilere düşündürücü ve derinlemesine bir bakış sunuyordu.

    atıf yılmaz, kariyeri boyunca birçok ödül ve takdir topladı. türkiye ve uluslararası alanda birçok film festivali tarafından onurlandırıldı. aynı zamanda türk sinemasının gelişimine katkılarından dolayı saygın bir isim olarak anıldı. yılmaz, yetenekli yönetmenliği ve sanatçı kişiliğiyle birçok genç yönetmene ilham kaynağı oldu.

    maalesef, atıf yılmaz 5 mayıs 2006 tarihinde istanbul'da hayatını kaybetti. ancak onun mirası, türk sinemasının ve sanat dünyasının önemli bir parçası olarak kalmaya devam ediyor. yılmaz'ın eserleri, sinema tarihine derin izler bıraktı ve türk sinemasının gelişimine önemli katkılarda bulundu.

    atıf yılmaz'ın filmleri, genellikle gerçekçi ve duygusal derinliği olan hikayeleri ele almasıyla tanınır. filmlerinde karakterlerin iç dünyasını ve toplumsal sorunları derinlemesine işleyen yılmaz, bu sayede izleyicilere düşündürücü ve etkileyici deneyimler sunuyordu. aynı zamanda, oyuncularıyla olan başarılı çalışmaları ve karakterlerin duygusal boyutlarını yansıtmasıyla bilinir.

    atıf yılmaz, sinema sektöründe birçok farklı türde çalışmış olsa da, özellikle toplumsal gerçekçilik ve drama türlerinde ön plana çıkmış bir yönetmendi. ayrıca, dönem dönem fantastik ve komedi filmleri de yönetmiş ve bu alanlarda da başarılı projelere imza atmıştır. sinemadaki bu çok yönlülüğü, onun sanat dünyasında saygın bir yer edinmesine yardımcı olmuştur.

    yılmaz, sanatının yanı sıra genç sinemacılara rehberlik etmek ve desteklemek konusundaki çabalarıyla da tanınıyordu. türkiye'deki sinema okullarında eğitim vermiş ve birçok genç yönetmenin kariyerine katkıda bulunmuştur. bu yönüyle, türk sinemasının gelişimine uzun vadeli bir etki bırakmıştır.

    atıf yılmaz'ın ölümü, türk sineması için büyük bir kayıp olsa da, onun mirası ve eserleri hala izleyiciler tarafından büyük bir saygı ve sevgiyle anılıyor. yılmaz'ın filmleri, türk sinemasının tarihine ve kültürüne derinlemesine bir bakış sunarak, gelecekteki nesillere ilham kaynağı olmaya devam edecek.

    atıf yılmaz'ın sanatı, hem türkiye'de hem de uluslararası alanda büyük bir takdir topladı. sinemada gerçekçi ve etkileyici hikayeler yaratma konusundaki ustalığı, onun sanat dünyasında öne çıkmasına ve iz bırakmasına vesile oldu. yılmaz'ın eserleri, türk sinemasının gelişimine ve çeşitliliğine önemli katkılarda bulundu.

    sonuç olarak, atıf yılmaz, türk sinemasının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen ve eserleriyle iz bırakan bir sanatçıdır. onun filmleri, türk sinemasının zenginliğini ve derinliğini yansıtıyor ve gelecek nesillere ilham vermeye devam ediyor. atıf yılmaz'ın yaşamı ve sanatı, türk sinemasının tarihinde unutulmaz bir yer edinmiştir.

  • şimdi şöyle; tabi bu adetler yeni değil geçmişte de vardi. ama eskiden bu lakaplardan kurtulmak isteyenler hacca gidiyorlar dönüşlerinde ön ekleri yerine "hacı" koyup dönüyorlardı. sümsük hatce nine oluyordu hacı hatce nine. hatta yeterli parası olmayipta hacca gidemeyenlerin anadolu'da bir geziye gidip hacca gittim geldim diye yutturdugu bile rivayet edilir.
    (bkz: refik halit karay memleket hikayeleri)

  • en ön edit: çocuk yaşıyor arkadaşlar. bugünün en güzel haberi bu.

    geceme kan doğrayan, parçalanmış minik bedeninden kan damlatan çocuktur.

    --- spoiler ---

    ankara’nın pursaklar ilçesinde okul sonrası eve dönen küçük çocuk, 10 köpeğin saldırısına uğradı. ağır yaralanan çocuk hastanede tedavi altına alındı. enes’i bulan amcası ali osman koca, "ben çocuğun yanına gittiğimde köpekler yanındaydı. çocuğun kafası komple paramparça. baldırlarında kasları gözüküyor. etleri gitmiş. köpekler çocuğu resmen parçalamışlar. çocuk yüzüstü yattığından dolayı yüzü hariç komple parçalamışlar." ifadelerini kullandı.
    --- spoiler ---

    vahşetin adresi

    edit: hayvanları alıp sokağa salan, sokakta bırakan, başı boş köpeklerin itlaf edilmesine engel olan, yahut bu konuda gerekeni yapmayan herkes bu ölümlerden sorumludur.

    edit: aşağıda bana hakaret eden ahmak. haberi ilk okuduğumda gece saat 02'den sonraydı. çocuğun yaşamadığı anlaşılıyordu. spoiler olarak verdiğim haber vardı. daha sonra haber tamamlanmış.

    gelip "köpek" gibi saldıracağına, "insan" gibi varsa hatayı düzelt. ayrıca ben necip fazıl da okudum ama ahmed arif'e yakınım. sen ise zavallısın.

    çocuğun yaşıyor olması senin dahi yaşadığın dünyayı katlanır kılan tesellilerden biridir.

  • "başbakan %50 jokerini kullanacağına, keşke seyirciye sorma hakkını kullansaydı.."

  • italya ve avrupa futbol tarihini değiştiren felaket. evet 4 mayıs 1949'da il grande torino superga'nın etkelerine çakılmasa, kuvvetle muhtemel birkaç sezon daha şampiyon olacak ve hatta ulaşacakları güçle bugüne kadar gelebilecekti. tesadüfe bakın ki bir fiat ile uçuyordu torino camiası. fiat g-212 torino'nun sonu olurken, bir başka torino camiası şaha kalkacaktı. arkasındaki fiat'ın gücüyle. şimdi umberto agnelli'ye girmeyelim.
    her şey 3 mayıs 1949 benfica torino maçına gitme kararıyla başladı. francisco ferreira'nın jübilesi için lizbon'a giden, yenilmez armada maçı 4-3 kaybetmiş, ertesi gün de italya'ya geri dönmek için havalanmışlardı. oldukça sisli havada gerçekleştirilen seferde, pilot milano'ya doğru yönelmesi gerekirken, torino'ya inmeye kalkınca olanlar oldu. öğledensonra beş sularında superga'ya çakılan fiat, torino'nun mezarı oldu. yenilmez armada böylece sise yenik düşmüştü.
    cenaze törenleri için yarım milyon italyan toplanmıştı. cesetleri teşhis etmek ise italya'ya iki dünya şampiyonluğu kazandıran vittorio pozzo'ya nasip olmuştu. pozzo, her şeyini borçlu olduğu camianın, kendisinden sonraki bebeklerini ki ortalama 8-9 ismini her millî maçta oynattığı isimleri teşhis etmişti, edebilmişti. o yanmış bedenlere bakabilmek, hiç de kolay olmasa gerek. pozzo'nun 11 mayıs 1947 italya macaristan maçında tavan yaptığını ve dönem itibarı ile kadroya alabileceği oniki isimden, onbir futbolcu ve bir de yedek kaleci, onbirinin torinolu olduğunu ekleyelim. işte o onbirin, onunun da içinde bulunduğu 18 futbolcu, teknik heyet, masör ve gazeteciler bu faciada can vermişti. tuttosport'un kurucusu renato casalbore de ölenler arasındaydı.
    beş sene boyunca evinde hiç bir maç kaybetmemiş il grande torino'yu nerdeyse yok eden bu facia, dünya tarihinin en hazin futbol felaketlerinden biri olarak anılır. 6 şubat 1958'de tarih olan busby babes'den sonra manchester united, efsanevî hocası matt busby ile yükselişe geçip annemin bile adını bildiği camia olurken, torino superga faciasından 27 sene sonra ancak bir kere şampiyon olabilmişti. arada kazanılan iki coppa italia düşünülünce, bir camia için tarihin nerdeyse 4 mayıs 1949'da donduğunu söylemek safdillik olmaz. en azından şehir için milattır bu tarih ve dolayısıyla facia: öncesinde torino, sonrasında juventus vardır. faciada hayatını kaybeden yenilmez armadanın üyelerini müsaadenizle sayalım. belli ki şike mike hikâyeleri ile çalkalanan italya'da gani gani rahmet istiyorlar.
    (bkz: valerio bacigalupo)
    (bkz: aldo ballarin)
    (bkz: dino ballarin)
    (bkz: emilio bongiorni)
    (bkz: eusebio castigliano)
    (bkz: rubens fadini)
    (bkz: guglielmo gabetto)
    (bkz: ruggero grava)
    (bkz: giuseppe grezar)
    (bkz: ezio loik)
    (bkz: virgilio maroso)
    (bkz: danilo martelli)
    (bkz: valentino mazzola)
    (bkz: romeo menti)
    (bkz: pietro operto)
    (bkz: franco ossola)
    (bkz: mario rigamonti)
    (bkz: julius schubert)

  • bir heves ve bakkal hesabıyla, "sen yazılımı yapsan, ben marketing'i yaparım. aylık 2 bin giderimiz olsa" şeklinde yola çıkılıp, uzun vadeliyi geçtim, kısa vadeli bile bir stratejileri olmadığındandır. ayrıca türkiye dediğimiz ülke de start-up düşmanıdır. koruyup kollayıcı kanunlar yoktur/yetrsizdir. türkiye'de start-up, zengin çocuklarının işidir. bye.

  • ehliyet kursuna gidiyorum. olabileceğin en kötüsüyüm. debriyaj olayını anlayamadım, arabayı bağırtarak kaldırıyor, park edemiyor, türlü hatalar yapıyorum. işin kötüsü yakın arkadaşımla gidiyoruz o benden de fena. biz kursa gidince direksiyon hocalarımızın suratı asılıyor, çaktırmamaya çalışıyorlar. yine böyle bir ders günü bir köprünün üzerindeyiz ve geri döneceğiz.
    hoca: şimdi napacağız?
    ben: geri döneceğiz.
    hoca: geri döneceğimizi kim biliyor?
    ben: (noluyo lan, ne demek istiyor acaba? öldürüp beni köprüden atmasın bu!!!) ben biliyorum hocam.
    hoca (yükselmiş ses tonu ve sinirli bir ifadeyle): başka kim biliyor?
    ben (demek benim sonum da böyleymiş): siz biliyorsunuz.
    hoca: başka kim biliyor?
    ben (eşhedü enlaa…): başka kimse bilmiyor hocam.
    hoca artık sabrı tükenmiş ve sinir katsayısı tavan yapmış bir şekilde : sinyal veer herkes bilsin, sinyal ver herkes bilsin!!!

    o gün bu gündür ıssız dağ başında şerit değiştirsem sinyal veririm.