hesabın var mı? giriş yap

  • 1. dere kenarında çamaşır vs yıkamak tek başına yapılan bir eylem değildi. kızlar küçük yaşlardan itibaren çalıştırılırdı.

    2. erkekler tarlalara giderdi yine küçük yaştan itibaren.

    3. çocuk yetiştirmek öyle çok da önemli bir şey değildi. o nedenle 8-10 çocuk yapılırdı zaten. önemli olan gerekli iş gücüydü.

    4. bu çocuklar verilen bu işler dışında genellikle orada burada rahat bir şekilde takılarak büyürdü. karakterlerine göre yönelimleri olurdu. kötüyse kötü, iyiyse iyi. özellikle erkek çocuklara aile gece nerede kaldın demezdi.

    5. eski insanların karnını doyurmaktan başka derdi yoktu. şimdiki insanlar yani bizler kapitalist sistemlerin kölesiyiz. her şeye sahip olmak istiyoruz. o nedenle çok yorgunuz. eski insanların bildiği tek şey kendi köyleriydi ötesini pek bilmezlerdi.

  • insan lanet ankaradan biraz uzaklaşmadıkça bilemiyor kıymetini. ankara'yı sevecek ne kadar sebep olduğunu...
    sonbaharda odtü'nün içinde yürümek, turuncuya doymak, türkiye'nin en güzel simitini yemek, atatürk bulvarından güvenpark dolmuş durağına koştururken mevsimine göre nergis, sümbül ya da papatya koklamak, tüm yolların kızılay'a çıkması, bahar günleri öğleden sonra çay içip tuzlu erik yiyerek yağmuru izlemek, yaz akşamlarının uyunabilecek kadar serin olması, sakaryada net piknikte bira içip patates kızartması yemek, çoğu konsolosluğu barındırdığı için dertsiz tasasız vize alabilmek, heryerde bulunan atatürk orman çiftliği dondurması, eymir gölü, yola düştün mü heryere yakın olması, kuğulu parkında daima elinde balonu olan sevindirik çocuklar görebilmek, elinde küçük bir kese kağıdı kestaneyle bahçelievler yedinci caddede boş boş yürümek, suyunda demlenen çayın daima güzel olması, kale içinde türk kahvesi içmek, d&r ve dost kitabevi, aşağı ayrancıda zamanın 20 yıldır hiç ilerlememiş olması, seğmenler parkındaki ufak çeşmenin yanında kitap okumak, cermodernde saf saf raylara bakmak, ulusta her cins kamp ve tamirat malzemesini bulabilmek, gece öten kumrunun sesi...
    ankara, asla kıymeti bilinmeyen gri, karanlık, tozlu, hüzünlü bir şehirdir. 24 yıl yaşadıktan sonra bu şehirden tiksiniyorum diyerek terk edilen, 2 ay sonra yollarındaki çukuruna kadar özlenen şehirdir. hiçbir heyecanı yoktur, konserleri güdüktür, aşti keşmekeştir, kızılay kalabalıktır, trafiği berbattır, büyükşehir belediyesinden nefret edilir, ama ankara güzeldir.

  • ekşi sözlük yazarlarının maç hakkındaki sikimsonik tahminlerini kimsenin sallamadığı maç.

    amk varsa sağda solda okuduğunuz ilginç bir bilgi, bir anektod, bir foto, bir video yazın şuraya.

    atletico alır.

    madrid alır.

    final maçı haliyle 2 takımdan biri kazanacak aynı şeyleri daha ne kadar tekrar edeceksiniz amk.

    gol dakikası veren var, bunun çocukluğuna inmek lazım. bu ne ilgi budalalığı.

  • adolf hitler otomobilleri severdi —arabaların, trenlerin aksine özgün iradenin araçları olduğunu söylerdi— ama yalnız mercedes markasına bir bağlılığı vardı.

    bu saplantısı erken yaşlarda başlamıştı. hitler, 34 yaşında ilk mercedes'ine sahipti. kırmızı benz'ini 8 kasım 1923 gecesi münih'teki buergerbraukeller'e —daha sonra birahane darbesi olarak bilinecek— başarısız darbeyi gerçekleştirmek için sürüyordu.

    vatana ihanet suçlamasına rağmen, yumuşak başlı bir yargıç bu avusturyalıyı sadece beş yıla mahkum etti —ve bunun sadece sekiz ay 19 gününü yatacaktı—.

    landsberg hapishanesinde (geleneksel anlamda bir hapishane demek hayli güç) hitler, aşırı sağcı havadislerini gür kaşlı sekreter rudolf hess'e dikte ederken, pencereden dışarıdaki kırsala hayranlık duyuyor ve richard wagner'in hitler sevdalısı gelini winifred wagner'in gönderdiği cömert ikramları hüpletiyordu.

    hitler'in göze çarpan hapishane kompozisyonları arasında mein kampf'ın ilk cildi ve ayrıca münih'teki mercedes-benz satış temsilcisi jakob werlin'e yazdığı bir mektup vardır.

    13 eylül 1924 tarihli bu rica mektubunda hitler, yeni bir mercedes satın alma arzusundan bahseder:

    “şu anki ihtiyaçlarımı karşılayacak bir benz 11/40 veya daha güçlü bir motor ile 16/50.”
    karar vermekte zorlanıyormuş. 16/50'nin yüksek rpm değerlerinin daha fazla mekanik problem çıkarabileceğinden endişeleniyormuş. “her iki üç yılda bir yeni araba alamam” diye de eklemiş. tercih ettiği renk griymiş ve "telli jant" istiyormuş :)

    ayrıca werlin'den ayrıcalıklı muamele de istemiş. satın alma işlemi için muhtemelen bir kredi alması gerekeceğini, serbest bırakıldığında birçok mahkeme masrafı ile uğraşmak zorunda kalacağını ve bu masrafların tüylerini diken diken ettiğini yazmış.

    “şu anda zor durumda kalmama neden olan şey, çalışmalarım için yapılacak büyük ödemenin aralık ortasına kadar gerçekleşmeyecek olması. bu yüzden bir kredi veya avans istemeye mecbur kalıyorum.”

    mektupta hitler werlin'den, kendisine nasıl bir indirim yapabileceklerini merkeze sormasını istemiş. hatta özellikle bir 11/40'a göz koymuş: "her halükarda, geleceğim netlik kazanana kadar lütfen münih garajınızdaki gri arabayı benim için ayırınız" diye yazmış.

    hitler arabasını alır ve ödemesi, o sırada yeni filizlenmekte olan nasyonal sosyalist parti'nin düşük bütçesinden yapılır. ama görünen o ki kendisi için ayrılmasını istediği gri araba olmamıştır. onun yerine siyah ve yepyeni bir 16/50, 1924 noel'inden dört gün önce, landsberg hapishanesinin ön kapısına hitler'i almak için park eder. çok sayıda kişi şöförün de bizzat jakob werlin olduğunu söylemiş ama werlin ailesi bunu reddetmiş. hitler çıkarken telli jantlı yeni mercedes'iyle şimdi ananızı laciverte boyadım temalı fotoğrafını da çektirmeyi ihmal etmemiş. renklendirilmişi.
    şu fotoğrafı da sonradan gördüm. fotoğrafı çekildiği yerin günümüzdeki hali: görsel

    ilginç şekilde yukardaki fotoğraf da gelişigüzel çekilmemiş. fotoğrafı çeken heinrich hoffman hitler'in salıverilişini almanya'ya ve dünyaya görkemli bir şekilde duyurmak ister. zincirlerini koparmış bir hitler ve yepyeni bir mercedes... arkada görünen büyük tarihi kapının da hapishane ile ilgisi yoktur. aslında burası, hapishaneden bir kilometre ötedeki, eski landsberg şehrinin güney girişidir.

    o gün direksiyonda kim vardı bilinmez ama werlin ve hitler daha sonra çok yakın dost olacaklardır. sonraki yıllarda werlin, hitler'in berchtesgaden'deki dağ evi berghof'un müdavimlerinden olacak ve üst düzey nazi yetkililerine abartılı indirimlerle ama fazla göz önünde bulunmadan mercedes-benz otomobiller ayarlayacaktır. —werlin'in çocuklarının bugün bile hala almanya'da bir mercedes bayisi bulunmaktaymış.—

    hitler'in mercedes sevdasını esas derinleştirecek olan ise çok belirgin bir olaydır.

    13 mart 1930 perşembe günü öğleden sonrası, hitler, parti için bir miting alanı olarak kullanmayı planladığı nürnberg'in güneydoğusundaki luitpoldhain'den dönerken otomobili bir magirus kamyonu ile çarpışır.

    o sırada arka koltukta oturmakta olan otto wagener olayı şöyle anımsıyor: “kamyonun şasisi ve yayları mercedes'imize girmiş olmalı ve onu çaprazlama yaklaşık yirmi metrelik bir mesafe boyunca, sokağın köşesine kadar sürüklemiş ve ancak sol tekerleklerimiz kaldırıma değdiğinde durabilmişiz”.

    kamyon ivmesini kaybetmeseymiş, —daha sonra pek çok kişinin keşke diyeceği— almanya'nın gelecekteki şansölyesini ezip geçecekmiş.

    hitler bu olayda hayatı için şansa değil, mercedes-benz'e teşekkür eder.

    hitler daha sonra bu olayı şurekasına şöyle anlatacaktır: “diğer araba tamamen mahvoldu, benimkinde ise sadece tamponlar ve marşpiye hasar gördü. işte o an hayatımın geri kalanında sadece mercedes kullanmaya karar verdim.” onun şansına tam da savaş öncesinde mercedes, o zamana kadarki en iyi savaş öncesi otomobili üretmeye hazırlanıyordur.

    1938'de mercedes-benz, dünyanın en büyük, en lüks limuzininin üretimine başlar. o zaman için korkutucu bir güce —ve uğursuz bir güzelliğe— sahip bu makinenin adı "grosser 770k model 150 offener tourenwagen"dir. 230 beygir güç ile 4,5 tonluk ağırlığına rağmen saatte 190 km hıza ulaşabiliyordu ki o zaman için hayli yüksekti. 610 cm uzunluğunda ve 213 cm genişliğindeki bu canavar terazide neredeyse 5 tonu buluyordu. otomobil, 6 mm'lik zemin zırhı, 3 mm'lik sertleştirilmiş kapı zırhı ve 40 mm'lik kurşun geçirmez cam ile zırhlandırılmıştı. kaz tüyü dolgulu deri koltuklara sahipti ve luger tabancaları için gizli bölmelerle donatılmıştı. otomobil sanki naziler için özel üretiliyordu. hatta hitler'e tahsis edilmek üzere üretilenlerde aracın sağ tarafı, hitler ayağa kalktığında daha uzun görünsün diye 13 cm yükseltilmiş bir zemine sahipti.

    hitler mercedes'i o kadar seviyordu ki, 1939'da, nazi almanyası, sovyetler birliği ile saldırmazlık paktı imzaladığında, joseph stalin'e süper şarjlı bir mercedes roadster hediye etmişti. saldırmazlık paktı 1941'de almanya'nın sovyetler birliği'ni işgaliyle ortadan kalkınca, stalin arabayı artık görmek istemez ve generallerinden birine verir. araba savaştan sağ çıkar ve isveç'te bir adama satılır. o da ikinci dünya savaşı'ndan sonra bir amerikalıya satar. arabanın nihayetinde arizona'da ortaya çıktığı söyleniyor ama bu gerçekten o araba mı o da kesin değil.

    hitler 770k modelinden de kankalarına hediye etmeyi çok seviyormuş. rumen mareşal ion antonescu'ya, benito mussolini'ye, francisco franco'ya, finlandiyalı mareşal carl gustaf emil mannerheim 'a ve çekoslovakya'dan emil hacha'ya bu arabadan hediye etmiş.

    arşidük franz ferdinand'ın 1914'te saraybosna'da üstü açık bir arabada öldürülmesi, hitler'i geçit törenlerinde gösteriş yapmadığı sürece her zaman kapalı mercedes-benz sedan arabaları kullanma konusunda etkilemiş gibi görünüyor. bu önlem general reinhard heydrich'in 1942'de prag'da üstü açık bir arabada öldürülmesinden sonra kendini iyice gösterir ve olaydan sonra hitler 20 adet zırhlı mercedes-benz 540k sedan araba siparişi verir. aslında hitler o sırada ağır zırhlı limuzinlere zaten çoktan geçmiştir ve daha önce iki adet daha 770k modelin siparişini vermişti. almanya'daki maiyeti için toplam beş adet 770k'ya sahipti. bu 770k model otomobillerden çok azı savaştan sağlam kurtulabilmiş. bunlardan ikisi de amerika birleşik devletleri'ndeymiş.

    kaynaklar:
    https://militaryhistorynow.com/…ith-mercedes-limos/
    https://nationalinterest.org/…-mercedes-benz-164922
    https://www.seattletimes.com/…on-hitlers-jail-time/
    https://en.wikipedia.org/wiki/mercedes-benz_770
    https://www.theguardian.com/…er-mercedes-war-trophy

  • bbc human instinct belgeselinde penguen-taş örneğiyle açıklanan olgu. penguenlerde erkekler kuluçkaya yatıyor. bu erkekler önceden karaya çıkıp taş topluyor. kimin ne kadar taşı olursa yuva o kadar yüksek, dolayısıyla da yumurtadaki yavrunun soğuktan zarar görme ihtimali o kadar düşük oluyor. sonradan karaya çıkan dişi penguenlerde de çiftleşilecek erkeği seçerken yuvası büyük yani taşı çok olanı seçme eğilimi oluyor... taş = para.

    bir de meşhur bir video vardı, milletin topladığı taşları çalan hırsız penguen :) tanıdık geldi, değil mi? :)

  • diyanet vakfı'nın topladığı kurban bedellerini türlü katakulli ile kendisine gelir yazma hadisesi. özetle kurban bedelleri ile et balık kurumu'ndan kurban alınıyor. sonra hayvanlar kağıt üzerinde kestirilip karkas et olarak et balık kurumu'na zararına geri satılıyor ve bedel gelir olarak diyanet vakfı'na kaydediliyor. imzalanan protokole göre et balık kurumu, dağıtılmak üzere vakıf tarafından et istendiğinde istenen miktarı gönderiyor. işin skandal kısmı, bugüne kadar toplanan kurban bedellerinin ederinin %2'si değerinde et dağıtılmış olması. diyanet vakfı aracılığıyla vekâleten kurban kesmek isteyen müslümanların parası nerelere gitmiş, bilmiyoruz.

    haber linki