hesabın var mı? giriş yap

  • az önce firin tepsisini ciplak eliyle aldigi gibi masaya getirmesiyle ortaya cikan yanmaz yakilmaz durum. ben tuttum elim yandi. kendisine cok imali bakislar attim anlamamazliktan geldi. beyaz saclariyla birlikte parcalar birlesti. simdi balkonda ejderha bekliyorum..

  • askere gidenler bilir ölüleri şafak sıkıştırmıştır.

    o savaştan sonra terhisi ertelemek mümkün değildir. geçtim yeni bir cepheye göndermek kışlada bir gün bile daha tutamazsınız. deneyimli bir asker olan aragorn da bu durumu bildiği için toplu terhise izin vermiştir.

    zaten iş de yaptıramazsın mazallah isyana kadar varabilirdi. adamlar direkt krala sözünü tut diye geliyor artık bu adamla ne konuşulabilir dile kolay isildur'un bir saçma laneti yüzünden 3000 yıldır tezkeresi imzalanmamış adamlar bunlar.

    bana şaka yapmışlardı bugün olmadı yarın gel diye gerçekten ölüye döndüm bir anda, sözünü tut diye astsubaya çıkışacaktım. bir günde bu hale geldim, 3000 yılda aragorn falan tanımam.

  • bu sene ki şampiyonluk inanın bana hiç bir galatasaray'lının skinde bile değildi, zaten ömrümüzün yarısı gs şampiyonlukları ile geçmiş. ama bu sezon öyle belden aşağı vurdunuz, bizlere öyle öfke birktirttiniz ki o arkasında durduğunuz ağzı bozuk, kenafir gözlü zübbeyi sezon sonu bizzat sizlere gönderteceğiz, sokaklarda yürüyüş yapacaksınız istifa etsin diye.

  • kökenlerine bakıldığında en önemli fark, jazz'ın şehir, blues'un ise kırsal kökenli olduklarıdır, hatta bu durum türk sanat müziği (klasik olanı haliyle, muazzez ersoy'un nostalji serisinden söz edilmemektedir) ve türk halk müziği arasındaki farka dahi benzetilebilir... illaki kategorize etmek gerekiyorsa tabii... ikisinin de temelinin aynı olduğu söylenir, hatta 1920'lerin sonuna kadar aralarında çok da büyük farklar görülmez. blues'un imparatoriçesi olarak bilinen bessie smith'in birçok kaydında korneti louis armstrong çalmaktadır, üstelik bir stüdyo müzisyeni gibi değil, çalınması gerektiği gibi...

    ancak burada çalınan parçaların aslında blues olmadığını söyleyenler de bulunmaktadır. w.c. handy'nin bestesi olan st louis blues, adında blues geçmesine rağmen minör ve majör tonaliteler arasında dolanır, önceden belirlenmiş bir formu vardır. aynı durum, "ain't nobody's business" için de geçerlidir, ancak şunu unutmamak gerekir, bir parçanın blues olması demek, illaki katı blues formunda olması demek değildir. blues, parçanın ruhundadır, icra edenlerin ruhundadır... aynı şekilde, tonik, subdominant, dominant (bkz: 12 bar blues /@camurlusular) kalıbı üzerinde çalınan her pentatonik parça da blues değildir, haşa sofradan! (bkz: blues /@camurlusular)

    jazz'a gelince... jazz, 1940'ların başında bebop akımıyla, diatonik kalıpların iyice dışına çıkmış, kendi başına üst düzeyde armoni ve enstrüman hakimiyeti gerektiren bir tür haline gelmiştir... blues kalıbında birçok jazz standartı vardır, ancak çalınma şekli dolayısıyla blues ile uzaktan yakından alakası olmadığı bile söylenebilir... miles davis'in kind of blue albümündeki "all blues" ve "freddie the freeloader", armonik olarak blues kalıbına çok yakındır, üstelik blues icrasına çok yakın bir şekilde çalınmasına rağmen blues olduğu söylenemez... 1960'lardan sonra ise bazı birleştirme çalışmalarına rağmen, blues ve jazz birbirinden iyice ayrılmıştır...

    ama bir ilginç durumu da belirtmeden geçmeyelim, blues'daki i - iv - v kalıpları, jazz armonisinde çoğunlukla ii - v - i şeklinde bir kadansla karşılaştırılabilir... modal veya diatonik, eski veya yeni, birçok jazz parçasında bu kadans o veya bu şekilde belirmektedir... belki de, 150 sene öncesinden kalan spiritual ve work song etkisinin son kırıntısıdır bu...

    yıllar sonra gelen edit: allahtan birileri başlığı değiştirmiş de fark ettim... cazın eritme potası new orleans olarak kabul edilir, blues ise genel olarak mississippi'nin kırsal bölgelerinde yoğurulmuştur...

  • bana mı böyle geliyor? koca medyaya bir ramazan dayağı yansıdı onda da oruç tutmayan tutanı dövdü*

    dindar-muhafazakar sayılabilecek bir semtteyim ve etraf sigara içenden, yemek yiyenden, su içenden vs. geçilmiyor. 19 yıldır bu semtteyim ve hiç böyle bir oruçsuzluğa rastlamadım.

    gelecek yıl da 2022'deki oruçsuzluk rekorunun kırılacağını düşünüyorum.

  • sosyalist bir alevidir.

    sağ elini göğsüne koyması aleviliği,
    sol yumuruğu kaldırması da sosyalist olduğu mesajını verir.

    ettiği mv yeminini sadece namusu ve şerefi üzerine değil, allah, hz. muhammed, hz. ali ve sosyalizm üzerine de eder.

    yolu açık olsun.

  • başlıkta bütün anahtar kelimeler ile aradım bulamadım. yarar mı yarmaz mı bilmem ama benim için birazdan yazacağım fıkra türk mizahının mihengi nasreddin hoca fıkralarının en güzelidir . gerek içerdiği zamanın ruhunu yansıtan öğeler (akçe tahtası, gölge kadı gibi), gerek türkçemizdeki güzel bir deyime (odun kırıcının hıh deyicisi olmak) selam çakması, gerekse espri anlayışı olarak çok hoşuma gider.

    fıkramız şöyle:

    günlerden bir gün akşehir kadısına iki adam başvurmuş. kadı şikayetlerini sormuş. adamlardan ilki "kadı efendi bu adam biriyle odun kırmak için 100 akçeye anlaştı, bu adam odunu kırdı, ben de yanısıra 'hıh' dedim. bu 100 akçede benim de hakkım var, hakkımı vermiyor" demiş. kadı bakmış adam hak konusunda ısrarcı, ne dese adamı ikna edemiyor, demiş "karşı odada gölge kadı var, o böyle işleri benden iyi bilir". geçmişler karşı odaya gölge kadı nasreddin hoca tabiki. durumu anlatmışlar. nasreddin hoca "bana bir akçe tahtası getirin" demiş. hoca odun kıran adamdan 100 akçeyi almış, odun kıran adamı odadan çıkarıp "hıh" diyen adam odada iken 100 akçeyi akçe tahtasına vura vura, sesli sesli saymış. sonra odun kıran adamı odaya alıp 100 akçeyi vermiş. hıh diyen adama da dönmüş "para odun kırana gitti, sesi de senin oldu. adalet yerini buldu" demiş

  • arçelik ve beko'nun vestel kalitesizliği ile aynı cümlede kullanılmasına şiddetle karşı çıktığım önerme.

    arçelik ve beko'nun da kendilerine göre kalitesizlikleri olabilir ama bu vestel'le aynı kulvara koymak acımasızlığını göstermek için kafi değil.

  • araplar biliyorsunuz bizimkilerin kırmızı çizgisi...
    araplara hakaret >milli manevi değerlere hakaret...
    vicdan azabına eş, kayna kayna sakarya,
    öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!