hesabın var mı? giriş yap

  • havaalanında, pasaport kontrolü için kuyruktayız. hemen ardımda almanya'dan oğlunu görmek için yurda dönen yaşlı bir çiftin konuşmalarına kulak kabartıyorum. beklemekten hiç hoşlanmayan biri olarak, aylar belki yıllar sonra gerçekleşecek bol özlemeli bir buluşmanın çok değil bi 5 dakika önce gerçekleşmesi için insanlığım tutuyor ve sıramı onlara veriyorum. buyrun teyzecim, siz geçin öne diyorum. kadın, kocasını da çekiştirerek geçiveriyor önüme. gurbet bana hiç yaramıyor belli ki, bu sefer de bu kol kola çiftin yıllar boyu kim bilir ne zorluklara birlikte göğüs gerdiklerini filan düşünüyor, teyzemin taa gözlerinin içine içine tatlı tatlı gülümsüyorum. ama anılan teyze bu duygusal anı ahan da şu sözleriyle pırasa gibi doğruyor: "ne bakıyon?"

    yok bi şey.

  • michael ende kitabın başında karakterleri okuyucuya kavratma safhasını biraz uzun tutmuş lakin kitabı okudukça nehrin üzerinde salınarak giden yaprak gibi aktı kelimeler, cümleler. momo keşke gerçek olsa dedim içimden ve sımsıkı sarılasım geldi. müthiş bir sistem eleştirisi ancak bu kadar tatlı ve lezzetli olabilirdi. ayrıca, aklıma kitabın sonunda kassiopeia'nın sırtında beliren yazı takılmadı değil. velhasıl kelam, harika bir kitaptı. bir ömür daha yaşamış kadar oldum.