hesabın var mı? giriş yap

  • - kerimcan kanka naaptık biz....
    + ....
    - bak kerimcan çok içmiştik sarhoştuk. bunlar aramızda kalacak taaammmı.
    + taam.

    - aşkım ben geldiiiiimm.
    ğ hoşgeldin aşkııım nası geçti tatilinnnn.
    - sıkıcıydı yaaa.. sen yoktunnnn ki :(( ygg:fdg..
    ğ oooo aşkımmm bidahakine beraber giderizz..

  • arkadaş dolandırılmadım diyor ama türkçesini çalmışlar haberi yok.

    edit: türkçe konusunda gelen eleştiriler nedeniyle entry'sine bir açıklama eklemiş. ben ikna oldum:
    --- spoiler ---

    "nasıl lan az türkçe kastım tırnak falan koydum. yaptık bir şeyler yaaaavv."
    --- spoiler ---

  • zamanında bulaşık makinesi satmış biri olarak yazıyorum ki;

    üst edit: bosch grubunda tr ve yabancı farkını anlamak isteyen bulaşık makinesinin kapağını ortaya kadar açıp çok sert olmayacak şekilde bıraksın.alman üretim olanların yayı kaliteli olduğundan şık diye kapanır.ancak çerkezköy fabrikasında üretilenler mandal kısmına gelince kapanmaz.seri numara falan aramayın yani.alın size en kısa kestirme yoldan test yapma şansı.

    özellikle su ile tasarrafunu ön plana çıkartan makineler,ilk yıkamada kullandıkları suyu filtre ederek tekrar kullanma özelliğine sahiptir.bu yüzden daha az su sarfiyatı oluşur.ancak bu iyi gibi görünse bile yağlı ve sabunlu suyun sürekli filtre edilmesi hem sağlık açısından hem de makine açısından iyi değildir.

    tavsiye isteyenler için 2 önemli husus vardır. tabanı metal olmak zorundadır.çünkü plastik olanlar yüksek sıcaklık ile temas edince gevşer ve arası yemek artığı+deterjan dolacağı için sıkıntı olur.
    diğer konu ise çok program olayına kanmayın gerekli değildir.

    altus 4 programlı modeli fiyat performans olarak en kral makinedir.diğer meşhur markaların cidden ismine para vermiş olursunuz.ama illa benim param var çok iyi bir şey alacağım diyen varsa gitsin miele alsın 25 sene kullansın.

    ama insanız,çabuk sıkılıyoruz.sen parama kıydım 25 yıl miele kullanacağım dersin ama yenge hanım 5 yıl sonra değişelim artık bunu bak şu özellikle makine çıkmış derse moralin bozulur.

  • kısa kesilen, anlatılmak isteneni sadece birkaç kelime ile anlatan mesajlardır.

    babadan gelen mesaj:
    "paran yattı."
    cevap:
    "polis yok demiştim."
    baba:
    "ne polisi?"
    cevap:
    "espri yaptım baba yok bişey:)"

  • çocukluk yıllarımda çoğu zaman yaptığım güzel eylem. annenin hazırladığı o hijyen dolu içi, kaba koyup pidecinin yolunu tutmak. pideciye ''abi ne kadar çıkarsa o kadar olsun diyip, pidenin içindeki kıyma oranını onun insiyatifine bırakmak. karşı masaya geçip, ustanın kıvrak hamur hareketlerini izleyip, biran önce pişmesi için sabırsızlanmak...

    herşey bittikten sonra ''eve gidince hemen poşetten çıkar, hamur olmasın'' öğüdünü aldıktan sonra koşar adımlarla eve gidip buz gibi ayran eşliğinde aile fertleri ile günün en güzel anını yaşamak.

    herşey çok güzel, herşey daha samimiydi belki o zamanlar.

    edit: şimdilerde de çoğu kişinin yapabildiği bir eylem olabilmekle beraber, yalnız yaşayan bir erkeğin yapması zordur.

  • sizin onu istediğiniz zaman arama özgürlüğünüze istemediği zaman sizinle konuşmama özgürlüğünü kullanarak yanıt veriyordur.

  • bunun bugün şöyle bir çeşidini gördüm ki suratına kürekle vurulasıdır:

    binerken inenlere öncelik vermeyip kavga ettiği gibi, inerken de öncelik vermedikleri için binenlerle kavga etmiştir.

  • benim en korktuğum durumlardan biridir. gençler tarım ve hayvancılıkla uğraşmıyor artık. evlendikleri gibi aileyi de alıp istanbul izmir gibi büyükşehirlerin kenar mahallelerine taşınıp burda yaşamını sürdürüyor. bu işi yapan yaşlı kesim ölünce ne olacak. tarım nasıl sürdürülecek. hayvancılık biterse ne olacak. ülkeyi ayakta tutan başlıca ekonomik unsurlar bunlar. devletin bu olaya acilen bi el atması lazım.

    edit: imla

  • aslen 1905 yılının haziran ayında, karadeniz donanmasına mensup potemkin zırhlısında patlak vermiş olan ayaklanmadır.bu ayaklanma çarlık kuvvetlerinin büyük bir birliğinin devrimden yana geçtiği ilk olaydır.
    o sırada potemkin zırhlısı genel bir işçi grevinin gelişme halinde olduğu odesa yakınlarında demirlemişti.isyancı bahriyeliler en nefret edilen subaylardan öç alıp, gemiyi odesa’ya getirdiler.potemkin zırhlısı devrim tarafına geçmişti.
    lenin bu ayaklanmaya büyük önem verdi.bolşevikler’in bu hareketin önderliğine geçip, bunu işçi, köylü ve mahalli garnizonların hareketiyle birleştirmelerinin gerekli olduğunu düşünüyordu.çar potemkin üzerine birkaç savaş gemisi gönderdiyse de bu gemilerdeki bahriyeliler,isyancı yoldaşlarının üzerine ateş açmayı reddettiler.kızıl bayrak birkaç gün potemkin zırhlısının direğinde dalgalandı.ama o sıralar, 1905’te bolşevik partisi, daha sonra 1917’de olduğu gibi, hareketi yöneten tek parti değildi. potemkin’de çok sayıda menşevik sosyalist, devrimci ve anarşist vardı.dolayısıyla ayaklanma yetkin bir önderden yoksundu.hayati anlarda bahriyelilerin bir kısmı bocaladılar. karadeniz donanmasının diğer gemileri potemkin’in ayaklanmasına katılmadı.kömürü ve erzağı azalınca devrimci zırhlı, romanya kıyılarına doğru rota tutmak zorunda kaldı ve orada romanya makamlarına teslim oldu.
    bahriyelilerin potemkin zırhlısındaki ayaklanması yenilgiyle son buldu.daha sonra çarlık hükümetinin eline düşen bahriyeliler mahkemeye verildi.kimisi idam edildi, öbürleri ise sürgüne ve kürek cezasına mahkum oldu.fakat bu ayaklanma ordunun ve donanmanın güçlerini işçi sınıfı ve halkla birleştirmesi düşüncesini, işçiler ve köylüler ve özellikle askerlerin kendileri için daha anlaşılır kıldı.