hesabın var mı? giriş yap

  • çok doğru bir açıklama. çünkü gece klubü denilen yerin tadı en çok 50 yaşlarında çıkar wtf?

    kardeş ben 22 yaşında üniversiteyi bitirmiş, işime güce bakıyordum. sanki bana 15 lik kızdan bahsediyor..

  • 2000'de cıkan şarkının 1995'ten önce yazılmış olabileceği olasılığını aklına getirmeyenlerin dert ettiği hatadır.*

  • - deney yapacağım baba. bana bir bardak su ve üç buz getirir misin?
    - tamam.
    - şimdi de beş tane bebe bisküvisi getir.
    - tamam.
    - bisküvileri ye.
    - ama tokum...
    - yemen gerekiyor çünkü bana kırıntı lazım.
    - elimle ufalasam?
    - olmaz. bana gerçek kırıntı lazım.
    - peki. (yiyorum) al bakalım kırıntıları.
    - şimdi deneyimizde önce suyun içine buzları koyuyoruz...
    - evet...
    - sonra da buzlu suyun içine kırıntıları döküyoruz.
    - peki...
    - şimdi de bekliyoruz.
    (birkaç dakika bekledikten sonra)
    - şimdi de suyun tadına bakıyoruz.
    - tamam...
    (sudan bir yudum alıyor, yüzünü buruşturuyor, büyük bir ciddiyetle yorumda bulunuyor)
    - iğrenç ve soğuk.

  • yöntemini birkaç cümleyle sizlere iletmek istediğim dolandırıcı. maksat tuzağa düşen olmasın çünkü inandırıcı konuşup destekli sallıyordu.

    affedersiniz diyip beni çevirdi. yol falan soracak diye döndüm haliyle. böylece yaklaşık 10 dakikalık esaretim başladı. "ben havaalanında çalışıyorum. bize prim olarak parfüm veriyorlar. benzin problemim var, üstümde para yok. bunları satıp benzin almak istiyorum. inanır mısın çok komik fiyatlara satıyorum. zaten prim olduğu için bana bedava geliyor." tarzında yardıra yardıra konuşuyor. ve ağzı öyle laf yapıyor ki 2 saniyede 3 cümle falan kuruyordu. o arada poşetinden 2-3 tane parfümü çıkarıp gösterdi, hatta koluma falan sıktı. parfümlerin üzerinde duty free 39,99€ falan yazıyor. jelatinli melatinli, orijinal gibi görünmesi için her şey güzel ayarlanmış. üzerimde çok para olmadığını, bunları alamayacağımı söyledim. ne kadar olduğunu sordu üstümde daha fazlası olmasına rağmen yalandan 20 tl dedim. 2 saniye kadar sustu, düşündü. "tamam" dedi "acil ihtiyacım var, 20 tl ver senin olsun." zaten önyargılıydım ve bu noktada şüphe oluşmaya başladı, bahanelerle gitmeye çalıştım fakat daha da yapıştı. yanında bir de kadın parfümü de veririm dedi. şüphelerim iyice arttı. fakat bu süreçte sürekli konuşuyor, asla sakin kafayla düşünmenize fırsat vermiyor. baştan başlayıp benzin problemi, thy'de çalışıyorum vs. anlatıyor. adamın bu kadar yapışmasından iyice işkillenince almamaya karar vermiştim ki o anda cüzdanını çıkarıp "bak thy'de çalışıyorum, yalan söylemiyorum" diyip üzeri thy logolu, kendi resminin de olduğu bir kart gösterdi. işte o anda yalanını anladım çünkü thy kartlarının neye benzediğini biliyordum. çok kararlı bir şekilde almayacağımı söyleyip uzaklaştım.

    hikayede yakaladığım açıklar beni kandırılmaktan kurtardı:

    1- thy çalışanlarına prim verecekse eğer bunu para olarak verir; parfüm, deodorant, cüzdan gibi eşya olarak değil.
    2- thy kimliği diye gösterdiği kartın üzerinde beyaz fonda kocaman thy logosu, kartın ortasında fotoğraf vardı. thy id kartlarının dizaynı böyle değil. ayrıca hiçbir thy çalışanının o kartı cüzdanında taşıyacağını sanmıyorum.
    3- ağzı çok laf yapıyor. sürekli ben satıcı değilim diye belirtmesine rağmen pazarlamacı edasında olduğunu sezebiliyorsunuz.
    4- çok fazla konuştuğu için arada tutarsızlıklar yakalamanız mümkün. önce arkadaşım arabada bekliyor derken 1 dakika sonra sevgilim arabada bekliyor gibi ufak yalanlar vs.
    5- çok ısrarcı olması acil paraya sıkıştığını değil, dilencilik yaptığını hissettiriyor.
    6- iki adım ötede atm'ler olmasına rağmen para çekmek yerine elindekileri satmaya çalışıyor. (ayrıca parfümleri hep yanında mı taşıyor?)

    özetle 5 liralık sahte parfümleri duty free'den alınma orijinal parfüm diyerek 20-30-50 lira gibi fiyatlara (neyi gözden çıkardıysanız artık) satmaya çalışanlar var. yeni türemişler sanırım. dikkatli olmanızda fayda var.

    edit: oha lan bir iyilik yapalım dedik ne ergenliğimiz kalmış ne mağara adamlığımız! hayır sanki bizim milletimiz değil telefonla kandırılıp tüm parasını çekip çöp konteynırlarının yanına bırakan? ama benim hatam, ekşi'deki küllyutmaz yazarların böyle şeylere ihtiyacı yoktur onu unutmuşum. neyse en azından okurlara bir faydamız olsun. 1 kişiyi bile uyandırabildiysem ne mutlu bana.

    ha bu arada gelen mesajlara göre, kısa zaman önce bu numaraya inanıp alanlar da olmuş. o yüzden iyi ki yazmışım bu entry'yi.

    ekstra not: almadım parfümü. valla lan :)

  • öncelikle mekanı cennet olsun. elim bir kaza...

    "maalesef duble yollarda yayaya yol vermek çok tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor."

    tehlikeli sonuçlara neden olan "yayaya yol vermek" değildir. tehlikeli sonuçlara yol açan ülkedeki eğitimin yetersizliği ve buna bağlı olarak her alanda kural tanımaz, ben merkezci insanların kendileri hariç çevrelerindeki herkesi yok saymalarıdır.

    her gün yüzlercesini gördüğümüz önce ben, benim işim, benim yolum görüşünün kameralara yansımış halidir. oysa ki yaya geçidi olan bir yere yaklaşırken:

    * ileride yaya geçidi olduğunu belirtir trafik işareti olur.
    * hızınızı düşürmeniz için hız sınırını gösterir trafik işareti olur.
    * yaya geçidi, dönel kavşak, ana yola kontrollü katılan tali yol gibi yerlere yaklaşırken hız önceden düşürülmelidir konusu ehliyet kurslarında defalarca tekrarlanır ve ehliyet sahibi herhangi bir insanın ben bunu bilmiyorum deme şansı yoktur.

    görüldüğü gibi sorun yayaya yol vermek değil, yayaya yol verilmesi gerekebilecek yere yaklaşırken tam gaz yola devam etmek ve trafik işaret ve işaretçilerine uymamaktır.

    bu sorunu en net gösteren yer dönel kavşaklarımızdır. dönel kavşaktaki öncelik sıralaması ve dönel kavşağa yaklaşırken hız kesilmesi herkes tarafından bilinen ülkelerde aşağıdakilerden hiçbirini göremezsiniz.

    * dönel kavşağa yaklaşırken bulunan kasis. bu kasis, kimse hız kesmediği için konulmaktadır. oysa ki böyle bir şeye gerek yoktur. zaten dönel kavşağa hız kesilerek kontrollü yaklaşılması gerekir. kimse yapmadığı için mecburen kasis de ekleniyor bizde.
    * dönel kavşak içindeki kasis... saçmalığın daniskası. dönel kavşağa girmiş aracı yavaşlatmaya çalışyor, yani sübliminal mesaj olarak yol sende değil, sağdan yardırıp gelen var, viraj içinde dur diyor. oysa ki yol onun hakkı...
    * (bkz: kocaabdil) mahlaslı suserin katkısıyla dönel kavşağa trafik ışığı konması da ağır bir saçmalıktır.

    dönel kavşağa gelirken 2 adet ikaz levhası olur.
    ikaz 1 dönel kavşak var ileride demek...

    ikaz 2 bu da yol ver demek... ama bizde kimse bu 2 tabelayı bilmediği için bu da var. yazıyla anlatmış artık...

    şuna da yaya geçidi deniyor mesela. sarı çizgiler oraya yaklaşırken aralıklı olur, tam gaz gitme diyor yani... yavaşla ki yolun kenarında yaya olursa veya önündeki durursa sen de ona çarpamadan durabilesin.

  • ekşisözlük de hamamböceği gibi mk. ne radrasyon, ne darbe, ne saldırı hiçbir şeyden zarar görmüyor. ekşi hariç hiçbir yere giremiyorum şu an