hesabın var mı? giriş yap

  • çalışmak için sabah 7:10'da uyanıp 20 dakikada hazırlanıp 8:30 mesaisine kıl payı yetişiyorum.
    akşam ofisten 18:30 çıkış eve varmam 19:30'u buluyor iş için harcanan süre 12 saat.
    7 saat uyku = 19
    kalan 5 saat yemek hazırla, çocukların ihtiyaçları vb. akşam bir filmi izlemek için 3 gün harcıyorum resmen.
    hayatımı bu 5 saate sığdırmaya çalışıyorum.
    neredeyse haftanın 3-4 günü bu döngüyü sorguluyorum o otoparkın içinde.
    güzel günler göreceğim, güneşli günler umuduyla 20 yıl oldu

  • süleyman soylu çizmelerini giyip, sel ile mücadele ettiği için bu konuda bir şey yapamamistir. çünkü içişleri bakanının görevi, kaçak göçmenlerden ziyade, istanbula yağan yağmur ile mücadele etmektir.

    ayrıca bu insanlar marmarise nasıl gitmişler?

    milasta polis kontrol noktası var.

    bodrum sapaginda var.

    marmaris, akyaka arasında var.

    bu kontrol noktalarının bazılarında araçlara tek tek bakılıyor.

  • samimi söylüyorum ülkenin durumunu en güzel özetleyen şey bu adamın gazeteciliği. fethullah gülen’in dizinin dibinde fotoğrafları varken bugünkü yazısında ekrem imamoğlu’na fetöcülük benzeri imalarda bulunuyor. devran yarın dönsün ekrem imamoğlu’na gidip siz geldiniz istanbul kurtuldu benzeri yazı yazmazsa ağzıma s.çsınlar.
    tanım: kendini gazeteci sanan biri, dönemin gazetecisi.

  • saldım çayıra mevlam kayıra tipi bağışıklık yani, ne yapalım doğal bağışıklık gelişsin diye covid olup ölelim mi? ölen 60 bine yakın kişiyi ne yapıcaz bu arada? ya sabır...

    edition: "saldım bayıra" idi "çayıra" olacakmış düzelttim. "caysizhayatbos" a teşekkür ederim.

    edit 2: ilk entryinin sahibi saygıdeğer (!) yazar, süper bir bilim aşığı olduğunu edit ile hakaret ederek kanıtlamış, kendisini nezaketi nedeniyle tebrik ediyorum.

  • thy nin yetiştirilmek üzere pilot alımlarında dlr-1 sınavını geçen adayların girdiği mülakat. genellikle 2 alman psikolog ve 1 türk pilot ile ingilizce gerçekleşen mülakattan ziyade sohbet havasında geçen sınav. 15-20 dk gibi kısa süren mülakatlar olduğu gibi 1 saati aşan mülakatlar da oluyor. temel olarak adayın kişiliğinin kokpit ortamına uygun olup olmadığı test ediliyor. ancak bunun için sadece kişisel sorular değil pilotlukla ilgili temel sorular da sorulmakta. örnek olarak

    - bir uçak (a320, b737 vb.) kokpit resminde göstergelerin isimleri ve ne işe yaradığı
    - masada duran uçak maketlerinin hangi tip olduğu
    - uçuş kontrol yüzeyleri (aileron, elevators, rudder, spoilers, flaps, slats, air brakes)
    - bir pilotun haftalık aylık yıllık uçuş limitleri
    - jet motoru nasıl çalışır
    - ils (instrument landing system) nedir nasıl çalışır
    - wingtip nedir ne işe yarar (wingtip votices)
    - uçağa etki eden kuvvetler (thrust, drag, weight, lift)
    - lift nasıl oluşur ve uçak kanat tipinin bunda etkisi (aerofoil/airfoil)
    - kokpitteki roller (pilot flying, pilot monitoring)
    - fly by wire nedir hangi uçaklar da vardır (boieng b777 ve airbus uçakları arasında çalışma prensibi farkları)
    - airbus ve boeing uçakları arasındaki karakteristik farklar (kokpit camları, burun, yoke/sidestick)
    - pilotluk eğitiminde aşamalar (ppl-cpl-atpl ve alınan teorik dersler)
    - uçağın ağırlık çeşitleri (empty wieght, dry operation weight, zero fuel weight, taxi weight gibi gibi)
    - pilotun tipik bir uçuşunda havalalanına girdikten itibaren yaptığı uçuşuyla ilgili işlemler

    tabi burada bu soruların cevaplarını bilmekten ziyade soruyu cevaplama şekli de önemli. mesala çok iyi bildiğiin bir şeyi açıklarken çok bilmişlik taslıyor musun ya da bilmediğin bir soru karşısında panik mi oluyorsun yoksa sakinliğini koruyabiliyor musun gibi. tabiki mesleğe olan ilgiyi de ölçüyorlardır. kişisel sorular ise neden pilotluk gibi sorular dışında kişiden kişiye göre değişebilen ve genellikle verilen cv, dlr-1 aşamasında teslim edilen ve kişisel bilgileri içeren form ve gene dlr-1 aşamasında teslim edilen biographical data diye adlandırılan 10 soruya verilen cevaplar üzerinden şekilleniyor. biographical data ise

    1) why are you interested in the position/job you are appliying for?
    2) what other professional alternatives are you interested in?
    3) which circumtances of your childhood and youth had an influence on your development?
    4) which persons and circumtances played a role - positive or negative - during your higher education or vocational training?
    5) please describe your own roles and functions in school, college, job, clubs, or other groups
    6) what have been special events, experiences, successes, failures, and disappointments in your life?
    7) what are your hobbies and personal interests?
    8) which accidents, serious illnesses or injuries did you have?
    9) everybody has both favourable and unfavourable characteristics. please describe yourself with respect to both categories.
    10) how did you prepare for the dlr assessment?

    sorularından oluşuyor. bu soruları el yazısıyla cevaplamamız ve dlr-1 sınavı başlamadan ilgili görevliye teslim etmemiz gerekiyor. bu soruların titizlikle cevaplanması çok önemli ve güçlü zayıf yönlerimizi tarif ettiğimiz 9. soru ise mülakatı ciddi anlamda şekillendiriyor. mesala olumlu özellik olarak sakin biriyim derseniz sizi mülakat boyu sinirlendirmeye çalışırlar. kısacası mülakat boyunca çizdiğiniz profilin bu sorulara verdiğiniz cevaplarla çelişmemesi çok önemli. dolasıyla dürüstçe cevaplamakta fayda var. son olarak bu mülakatta etkili olanın sadece mülakat performansı olduğunu düşümüyorum bir önceki aşama olan dlr-1 aşamasının sonuçlarının da dlr-2 mülakatına etki ettiğini düşünüyorum. böyle düşünmemin sebebi ise dlr-1 sınavındaki sonuçlarının adaylara açıklanmaması ve dlr-2 mülakatını gerçekleştiren ekibin elinde ise sizin sonuçların bulunması hatta bazen adaylara şu modülde şöyle sonuç almışsın falanda diyebiliyorlar.

  • az önce biri 50 metre ötemde diğeri üzermde olan patlamalardır. güncelleyeceğim.

    edit 3: arkadaşlar ne diyeceğimi bilemiyorum. allah hepinizden razı olsun. izmir'de ankara'da istanbul'da evin var diyenler, neredesin yardım lazım mı gelelim, yapabileceğimiz ne varsa söyle diyenler, adamın, hatunun dibisiniz. terapi gibi oldu mesajlarınızı cevaplamak. seviyorum sizi.

    edit 2: arkadaşın biri atatürk yazamadığım için eleştirmiş. aratürk yazmışım şimdi gelen mesajla gördüm. kusura bakma dostum, aşağıyı okursan nasıl bir kafayla yazdığımı anlarsın. artık idare et.

    edit: arkadaşlar mesajlarınız için çok sağolun, ben iyiyim. hala inanamıyorum bir tane çizik bile yok. sırayla anlatayım.

    uçuşa gitmek için havaalanına dış hatlar terminali güvenlik kontrol noktasından girdim. kontrolden sonra eşyalarımı toplayıp çantama koydum ve ekip odasına doğru yürümeye başladım. 15-20 metre gitmiştim ki insanların iç hatlar terminalinden bana doğru koştuklarını gördüm. öncesinde silah ya da bomba sesi duymadım. kavga oluyor sanırım diye düşündüm ama koşan insan sayısı o kadar fazlaydı ki silah ihtimalini düşünmeye başladım. derken dış hatlar araç kiralama kiosklarının olduğu çıkış kapısında bir patlama oldu. 20-25 metre kadar önümde. burada gördüklerimi yazmak istemiyorum. sonrasında giriş yaptığım güvenlik noktasına doğru koşarken bi ara gözüm dışarı kaydı ve yerde yatan 5-6 kişi görebildim. bu sadece benim kısıtlı görüş alanımda görebildiğim kadarı. koşarken kendimi atacak bir yer aradım, çünkü bu tip saldırılarda bir tane bomba patlamaz. bir kaç yerde eş zamanlı ya da arka arkaya bomba patlatılır. bunu düşünürken o binada her yerin bomba ile tuzaklanmış olabileceğine artık o sersem kafayla karar verip geldiğim yerden çıkmaya karar verdim. ama dışarıda yatan insanları görünce dışarısının da güvenli olmadığına karar verip kendime en çok nerede korunak sağlayabilirim diye düşünerek xray cihazlarının oradaki polis kulübesine girmeye karar verdim. sonra xray cihazlarının oraya vardığımda orada kolu bacağı yaralanmış insanları gördüm ve hemen oradaki polis kulübesine sığındık. içinde polis yoktu. güvenlik görevlileri zaten fena halde panik, ağlayanları mı ararsınız, amaçsızca koşuşanları mı... sırtımızı kulübeye dayadıktan sonra herkesin bavullarını ve çantalarını toplayıp önümüze yığınak yaptım olası bir diğer patlamada kalkan vazifesi görmesi için. hemen sonra bir kabin memuru arkadaşımı daha gördüm bacağından yaralanmış. siper aldığım yerden çıktım onu getirmek için, iyi olup olmadığını sordum, kocam almaya geliyor dedi. iyi hadi gel geçelim kocan gelene kadar şuraya diyecektim ki cümlemi bitiremeden bir bomba daha patladı dibimizde. tam patlama yerini kestiremiyorum, ya 4-5 metre arkamızdaki xray cihazında ya da sırtımızı dayadığımız polis kulübesinin duvarının arkasında oldu ama dibimde patladığını iliklerime kadar hissettim. ortalık birden toz duman oldu zaten, kulübedeki bütün sandalyeler xray cihazı ve etrafındaki bütün edevat darmadağın bir şekilde etrafa saçıldı.

    bakın arkadaşlar, bu kısmı açıklamakta gerçekten zorlanıyorum. orada bulunan bütün insanlar yara almadan sağlam bir şekilde dışarı attık kendimizi. kimseye bir şey olmadı hala inanamıyorum. bende bir tane çizik bile yok. yemin ederim, bombanın patlamasının değil, benim oradan sağ salimi de geçtim çiziksiz kurtulmama inanamıyorum. dışarı çıktığımda yerde yatan insanları gördüm ve kapalı otoparka attım kendimi. bu entryi de orada yazdım alelacele. sonrasında da geçen bir arabayı durdurup atladım (çok teşekkür ediyorum o duran arkadaşa da, allah razı olsun) ve havaalanından çıktım. şimdi evdeyim.

    mesaj atan tüm arkadaşlara çok teşekkür ediyorum, hepinize cevap yazacağım. kusura bakmayın, kendime gelmem biraz zaman aldı, güncelleme o yüzden bu kadar geç geldi.

  • kariyeri oldukça dolu olan ve balyoz soruşturmaları döneminden beri türkiye hakkında bir şeyler söyleyen, yazıp çizen bu batılı uzmanı ve tespitlerini bir kalemde karalayanları anlamakta zorluk çekiyorum.

    ekonomik olarak gelişen ama demokrasi olarak yerlerde sürünen ülkeler yok mu dünyada. var işte, malezya. adam doğru benzetme yapıyor ama ekliyor. türkiye'nin özel durumu sebebiyle ekonomi de bu kadar iyi gitmeyebilir. o zaman tüneln çıkışı afganistan'a diyor.

    söylediklerinin en acı yanı, 1923 yılından sonra kurucu kadroların hedefe koyduğu batılılaşma, batı camiasında kalma, avrupa değerlerine sahip çıkma idealleri; cumhuriyet tarihinde ilk kez bu derece güçlü bir şekilde terk ediliyor.

    gerçekten hala bu adamın tespitlerinin bugün yaşadıklarımızın doğru karşılığı "olabileceğini" gören yok mu? ben mi paranoyak oldum?

    debe editi : (bkz: öğretmen kumru konak'a yardım kampanyası)