hesabın var mı? giriş yap

  • 22 şubat 1949 - vienna / avusturya doğumlu,

    3 dünya şampiyonluğu,
    176 start,
    24 pol pozisyonu
    24 en hızlı tur zamanı
    87 finish göremeyen yarış
    54 podyum
    25 yarış galibiyeti
    420 toplam puana sahip olan,

    ferrari'nin 1970'lerdeki mükemmel çizgisinde en büyük paya sahip olan,
    1976'da nurburgring'deki cehennemin ardından daha hırslı ve başarılı halde geri dönen
    prost'u 1984'de mağlup edişiyle hafızalara kazınan efsanevi pilot.

    yarıştığı takımlar:
    1971 - march (stp march racing team) - puan:0
    1972 - march (stp march racing team) - puan:0
    1973 - brm (marlboro-brm) - puan:2 - pilotlar sıralaması:16
    1974 - ferrari (scuderia ferrari spa sefac) - puan:38 - pilotlar sıralaması:4
    1975 - ferrari (scuderia ferrari spa sefac) - puan:64 - pilotlar sıralaması:şampiyon
    1976 - ferrari (scuderia ferrari spa sefac) - puan:68 - pilotlar sıralaması:2
    1977 - ferrari (scuderia ferrari spa sefac) - puan:72 - pilotlar sıralaması:şampiyon
    1978 - brabham (parmalat racing team) - puan:44 - pilotlar sıralaması:4
    1979 - brabham (parmalat racing team) - puan:4 - pilotlar sıralaması:14
    1982 - mclaren (marlboro mclaren international) - puan:30 - pilotlar sıralaması:5
    1983 - mclaren (marlboro mclaren international) - puan:12 - pilotlar sıralaması:10
    1984 - mclaren (marlboro mclaren international) - puan:72 - pilotlar sıralaması:şampiyon
    1985 - mclaren (marlboro mclaren international) - puan:14 - pilotlar sıralaması:10

    (ilk katıldığı yarış : avusturya / 1971)
    (son katıldığı yarış : avustralya / 1985)
    (ilk kazandığı yarış : iapanya / 1974)
    (son kazandığı yarış : hollanda / 1985)

    (ek: ilki 1997 yılında yapılan 'en iyi 100 pilot' sıralamasında, ilk aldığı sıra, yine o sene, sekizinciliktir.)

  • sevgili okurlar ve okur dostlari, bu aralar pek cok "350ytl'ye satilan yazar hesaplarindan almaya cali$tim dolandirildim" emaili aliyoruz. belirtmemiz gerekir ki bize bunun geli$i zaten 400. bu tur yalana dolana itibar edip zor duruma du$meyin. oldu da hesap alacak olsaniz dahi size ait olmadigi tespit edildiginde hesabinizi kaybedebileceginizi unutmayin.

  • edit: başlık başa kalmış. başlığı açan yazar uzun bir liste yapmıştı, içinde jeoloji de vardı. işbu entry, ona istinaden yazılmıştır.

    içlerinden jeoloji öylesine gereksizdir ki, aylar önce erzurum'da şev duraylılığı bilgisizliğinden aşağı kayıp ülke bütçesine milyon dolar zarar veren tesisle alakası yoktur.
    3. havalimanı ve 3. köprüyle ilgili saha çalışmalarında bizzat doktorlar ve avukatlar çalışır.
    petrol ile ilgili saha araştırmasını da ebem yapar. keza raporu da yine ebem hazırlar.
    mars'tan alınan kayaç numunelerini dişçiler incelemektedir.

    aylar sonra gelen edit: yine amerika'da usgs, gezegenlerin jeolojik yapısını irdeleyen kendisine bağlı bir astrojeoloji departmanına sahip. keza nasa'da çalışan jeologlar mevcut. adamlar şu sıralarda sen göbeğini kaşırken muhtemelen new horizons'tan son gelen görüntüler ışığında plüton'daki jeolojik faaliyetleri, tektonizmanın olup olmama ihtimalini yorumluyor, jupiter'in uydusu europa'nın yüzeyinde gözlenen yapılardan, kabuğunun altında ~100km (challenger deep'in kabaca 10 katı) derinliğinde bir okyanusun varlığından ve yitim zonlarından söz ediyorlar. io'nun volkanik faaliyetleri ve püskürttüğü gaz hakkında incelemeler yapıyorlar. 67p/churyumov-gerasimenko üzerinde yapılan çalışmaları paleontolojik bulgular ile sentezleyerek yeryüzünde hayatın orijinine dair teoriler üretiyorlar. mars'a yapılması tasarlanan insanlı görevlerde görev alacak bilim insanları içinde jeolog var. curiosity ve mars reconnaissance orbiter tarafından sağlanan verileri jeolog yorumluyor. aralık 1972'de, apollo görevlerinin sonuncusu olan apollo 17 göreviyle ay'a giden harrison schmitt bir jeologtu ve 111 kg numune ile dünya'ya döndü. ha "bunlar benim ne işime yarayacak?" diyorsan o senin problemin.

    bunun dışında fosil yakıtlar başlı başına jeoloji ve jeofizik ile ilgilidir. karbonifer döneminde oluşan kömür yataklarından tut, deniz dibine gömülmüş canlıların fosilleri sayesinde hayatımızda yer edinen petrol ve doğalgaz gibi yakıtlar bugün insanoğlunun temel enerji rezervini oluşturur. ha "ben hiç bunlara bulaşmayacağım, nükleer santrallerde kendi enerjimi kendim üreteceğim" diyorsan da uranyum ve türevi radyoaktif elementlere mecbursun. bunların nerelerden nasıl elde edileceği ile bu adamlar ilgileniyor.

  • çok az bilinen bir hikayedir bu aslında. hazır karabağ savaşı bitmişken bu hikayedende bahsetmesek olmaz. ayrıca her türk'ün bilmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. adam öyle bir deha ki şu an dil ucu sınır kapısı olarak isimlendirilen bölgeyi parasını kendi servetinden verip 13 kilometrekarelik araziyi iran'dan satın alarak vatan toprağı yapıyor ama bu 13 kilometrekarelik alan öyle bir noktada ki sadece jeopolitika bilen ve ileri görüşlü birisinin anlayabileceği bir 13 kilometrekare olsa gerek.

    https://hizliresim.com/q75sjk

    bölgenin önemine gelirsek o zamanlar nahçıvan denilen bölge iran ve ermenistan arasında sıkışan bir alan. atatürk nahcıvanın türkiye'nin orta asya'ya açılan kapısı olduğunun farkında o yüzden o zaman sıkı ilişkiler kurduğu iran şahı rıza pehlevi yi ikna ederek bu bölgeyi kendi cebinden para ödeyerek türkiye'ye bağlıyor ve dil ucu diğer adıyla türk kapısı olarak bilinen bölge ile nahçıvan birleştiriliyor. yıllar yıllar sonra ilk karabağ savaşında bu bölgeden nahçıvana silah ve gıda yardımı yapılarak bölgenin ayakta kalması sağlanıyor. atatürk bu hamlesiyle türkiye'nin orta asyadaki soydaşları ile bağlantısının kopmasını engelliyor denilebilir hemde sadece 13 kilometrekarelik alanla. peki bu gün ne mi oldu ? karabağ savaşını azerbaycan kazandıktan sonra türk koridoru ile türkiye nahçıvan azerbaycan birbirine bağlandı ve bu bölgeye demir yolu hattı kurulacağı açıklandı. dolayısı ile tüm turan bölgesine hazar denizi üzerinden ulaşım sağlandı ve bütün hepsi atatürk'ün cebinden satın aldığı bu 13 kilometrekarelik alan sayesinde oldu. banada bu gün paşa'nın ileri görüşlülüğünü bir kez daha selamlamak düşer

    ayrıca bizzat nahçıvan başkonsolosluğunun sitesinde de geçer kaynakcanlara gelsin.

    http://naxcivan.cg.mfa.gov.tr/…%9f%c4%b1%20bilinir.

  • bir fabrikada, büyük bir makine aniden durmuş. tamirciler geliyor, bir türlü çalıştıramıyor.

    sonunda, yaşlı bir tamirci bulmuşlar. tamirci, makinenin etrafında dolaşarak, dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. sonra, kendini izleyenlere dönerek;

    "bana bir çekiç getirir misiniz?" demiş.

    çekiç gelmiş. çekici eline alan tamirci, makineye yaklaşmış ve tespit ettiği bir yere çekici "tık" diye vurmuş. o da ne? makine, başlamış çalışmaya...

    patron, son derece memnun. sormuş;

    - borcumuz ne kadar?

    - 1000 dolar.

    - neee... çekiçle makineye şöyle bir vurdun, o kadar. bunun için mi 1000 dolar istiyorsun?

    - evet.

    - peki... o zaman bana ayrıntılı bir fatura düzenle. istediğin 1000 doların ayrıntılarını görmek istiyorum.

    bunun üzerine yaşlı tamirci, faturayı düzenleyip, patrona uzatmış. patron, faturayı almış ve dikkatle okumaya başlamış;

    çekiçle, makineye vurmanın bedeli: 1 dolar.

    çekici nereye vuracağını bilmenin bedeli: 999 dolar.

    toplam: 1000 dolar.

  • rotring kırmızı halka demek olduğundan, aslında anlaşılabilir halkadır
    [edit: ulan zamanında azuth bu başlığı açmış böyle bir makale yazmıştı bir sayfalık yok o kırmızı halkanın ne fonksiyonu varmış da bütün kalemlerde varmış filan.. ben de altına bunu girivermiştim. sonra silmiş. sonra yeniden canlandırmış ama sanırım ikinci entrisini canlandırmış benimki de sap gibi ilk entri olarak kalmış]

  • polonya televizyonu'nda seyrederken gördüğüm olay. yarışmacı bir tane sessiz harf satın alınca yarışma bitiyor. orjinalinden seyredelim:

    - chce kupic cichy liscie.
    - fywszistszy!
    - y.
    ("dlink! dlink! dlink!")
    - brazkwvlytzky pawlitsky! 37 lytszkysklhwy jswiskyltso! fsyzswki jirtwyski gramsci :(

    yani orta seviye lehçe'mle çevirmem gerekirse:

    - sessiz harf satın almak istiyorum.
    - al!
    - y.
    ("dlink! dlink! dlink!")
    - bravo pawlitsky! 37 tanesi yandı! böyle dilin gramerini sikiim.

    edit: şansımı sikiim. (#26258712)

  • kemal kılıçdaroğlu'nun şu yaptığı sorumsuz ve dangalakça hatayı sırf akp'ye kıl olduğu için savunan, abuk subuk nedenlerle rasyonelize etmek isteyen insanlara bir sorum olacak:

    aynı şeyi -mesela- recep tayyip erdoğan'ın, herhangi bir durumda, herhangi bir koşul altında yapabileceğine inanıyor musun? şu pozisyona sence düşer miydi? bunun ihtimali var mı?

    ben söyleyeyim: yok.

    adama türkiye'yi güdüyor diye kızıyorsun, ama senin çobanın dağda yolunu kaybediyor. daha ne konuşuyorsun allahaşkına?

  • hani diyoruz ya keşke 2 yıl önce o arabayı alsaydım, o evi alsaydım diye. şimdi de tarihi eserler için keşke sağlamken görebilseydik diyeceğiz gibi.

  • bir ekşi sözlük yazarının karşılaşmasının imkansız olduğu zira bu giri yazıldığı sıralarda bizden tam 20,492,204,623km uzaklıkta olan minik kaşif uzay aracı. üzerinde bulunan golden record plakası kapağındaki mesajları anlamak sıradan bir sapiens sapiens için zor. fakat bu kadar zor olmasının sebebi mesajın bizim için değil, dünya dışı varlıklar için yazılması. öncelikle golden record böyle bir şey.
    bu plak bizi, doğamızı, dünyamızı ve güneş sistemimizi; sistem dışındaki canlılara anlatmak, anlatmaya çalışmak üzere eylül 1977'de nasa'nın interstellar, yani yıldızlar arası adını verdiği bir göreve çıktı. görev göreceli şekilde basit: dünya'dan uzaklaş. küçük dostumuz voyager 1 ise görevini şu ana kadar pürüzsüz şekilde yapmakta. peki, voyager ne taşıyor? dünya dışı varlıklara ne anlatacak? voyager; bizlerin seslerini, sözlerini, müziklerimizi, nefes alışımızı, kalp atışımızı... kısacası yaşamımızı taşır. (taşıdığı sesler ve müzikler için ufak bir bkz: voyager'ın sesleri) ayrıca meraklıysanız plak içindeki diğer tüm materyallere buradaki linkten ulaşabilirsiniz. şimdi gelelim plak kapağında bulunan diyagramlara. aslında nasa, yine tüm bunların anlamını paylaşmış bulunuyor. kısa kısa yazılmış anlamlarına buradan ulaşabilirsiniz. bu diyagramlar voyager 1'in bi'nevi kullanım kılavuzu. öyle ki, her kullanım kılavuzunda olduğu gibi bu kapakta da voyager'ın nerede üretildiği ve nasıl kullanılacağı bulunuyor. kısacası bu diyagramlar voyager'ın karşılaşacağı olası bir uzay yaratığına güneş sistemimizin yerini, zamanını ve üzerindeki plağın nasıl çalıştığını anlatıyorlar. hadi daha da detaya inelim.
    altın plak: sol üstte ikili kod sistemi entegre edilmiş altın plağın bir şemasını/çizimini görüyorsunuz. bu şema, evrensel bir dille altın plağın çalışması için hareket ettirileceği uygun hızı ve söylemi uygunsa plak çiziminin sağındaki kabartma plağın oynat tuşuna nasıl basıldığını açıklıyor. hemen altında ise plak kartuşu/iğnesinin periyotları kullanılarak bizim zamanımız açıklanıyor. bir tur bir saat gibi.
    pulsarlar: sol alt taraftaki yıldızımsı diyagram tamamen yıldızımız güneş'in yerini evrensel bir şekilde açıklıyor. güneşimiz çevresindeki 14 pulsar kullanılarak dünya dışı varlıktan bu pulsarlar arasında güneşimizin hangisi olduğunu anlaması bekleniyor. bu yüzden güneş merkezde. diğer pulsarlara giden kollardaki çıkıntılar, yani yine ikili kod sistemi de bu pulsarlardan dünya'ya yani güneş sistemi'ne gelen dalgaların yoğunluklarını gösteriyor. burada ise dünya dışı varlıkların elinde güçlü sinyal alıcılar olma ihtimali üzerine gitmiş oluyoruz, ki bu büyük bir ihtimal.
    kayıt: sağ üst kısım adından anlaşılacağı üzere tamamen altın plak'taki kayıtları açıklıyor. ses ve görüntü frekansları veya periyotları yine evrensel bir dille anlatılmaya çalışılmakta. yukarıdan aşağıya sırasıyla; plaktaki video sinyallerinin dalgaları ve tetik noktaları, yine ikili kod sistemi entegre edilmiş şekilde plaktaki fotoğrafların geçiş süresiyle zamanımız belirtilmesi, düzgün şifreleme durumunda daire biçiminde görülecek ilk resim.
    hidrojenler: sağ alt köşede bağlı hidrojen atomu görüyorsunuz. bu atomlar tamamen evrensel zamanı simgeliyorlar. atomlardaki elektronların proton yörüngesinden geçiş zamanları tüm plak kapağındaki diyagramların alfabesi niteliğinde zira bu hidrojen şeması tüm diyagramlarda kullanılan ikili kodların kaynağı, belirteci görevinde kullanılıyor. hidrojenlerin elektronlarının periyotları kadar evrensel bir zaman kavramı bulunamazdı herhalde.
    ayrıca, dünya'dan henüz çok da uzaklaşmadan çekebildiği nadide -hem de çok- bir eseri paylaşmak isitiyorum: soluk mavi nokta
    "şu noktaya tekrar bakın. orası evimiz. o biziz. sevdiğiniz ve tanıdığınız, adını duyduğunuz, yaşayan ve ölmüş olan herkes onun üzerinde bulunuyor. tüm neşemizin ve kederimizin toplamı, binlerce birbirini yalanlayan din, ideoloji ve iktisat öğretisi; insanlık tarihi boyunca yaşayan her avcı ve toplayıcı, her kahraman ve korkak, her medeniyet kurucusu ve yıkıcısı, her kral ve çiftçi, her aşık çift, her anne ve baba, umut dolu çocuk, mucit, kâşif, ahlak hocası, yoz siyasetçi, her süperstar, her "yüce önder", her aziz ve günahkâr onun üzerinde - bir günışığı huzmesinin üzerinde asılı duran o toz zerresinde.
    evrenin sonsuzluğu karşısında dünya çok küçük bir sahne. bütün o generaller ve imparatorlar tarafından akıtılan kan nehirlerini düşünün, kazandıkları zaferle bir toz tanesinin bir anlık efendisi oldular. o zerrenin bir köşesinde oturanların başka bir köşesinden gelen ve kendilerine benzeyen başkaları tarafından uğradığı bitmez tükenmez eziyetleri düşünün, ne çok yanılgıya düştüler, birbirlerini öldürmek için ne kadar hevesliydiler, birbirlerinden ne kadar çok nefret ediyorlardı.
    böbürlenmelerimiz, kendimize atfettiğimiz önem, evrende ayrıcalıklı bir konumumuz olduğu hakkındaki hezeyanımız, hepsi bu soluk ışık noktası tarafından yıkılıyor. gezegenimiz, onu saran uzayın karanlığı içinde yalnız bir toz zerresi. bu muazzam boşluk içindeki kaybolmuşluğumuzda, bizi bizden kurtarmak için yardım etmeye gelecek kimse yok.
    dünya, üzerinde hayat barındırdığını bildiğimiz tek gezegen. en azından yakın gelecekte, gidebileceğimiz başka yer yok. ziyaret edebiliriz, ama henüz yerleşemeyiz. beğenin veya beğenmeyin, şu anda dünya sığınabileceğimiz tek yer.
    gökbilimin mütevazılaştırıcı ve kişilik kazandıran bir deneyim olduğu söylenir. belki de insanın kibrinin ne kadar aptalca olduğunu bundan daha iyi gösteren bir fotoğraf yoktur. bence, birbirimize daha iyi davranma sorumluluğumuzu vurguluyor, ve bu mavi noktaya, biricik yuvamıza."
    carl sagan
    1996.

  • bayram tatilinde kocamın köyüne geldik. komşunun kapısında iki koca araba, ikisi de almanya plaka. kayınvalideme sordum: "anne biz 9 saatlik yolda geberiyoruz. bunlar hangi akla hizmet o kadar yolu arabayla geliyorlar?" diye. meğer karıları çocukları uçakla geliyormuş. iki erkek kardeş de peş peşe arabayla geliyormuş her sene. dönerken arabayı erzakla doldurup gidiyorlarmış. günlük ihtiyaç dışında gıda alışverişi yapmıyorlarmış almanya'da. vay anasını dedim ya, hesaplara bak.