ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hititlerin çorumlulaşarak yok olması
-
koca medeniyetin cepte kalmis bir avuc leblebiye tav olmalari da insani kahreden baska bir ayrintidir.*
franck ribery
-
kucuklugunde gecirdigi trafik kazasi nedeniyle yüzünde bir takim izler bulunan genc orta saha futbolcusu. gelecegi parlaktir. ancak galatasarayda üstlenmesi gereken görevi yerine getirip getiremeyecegi henuz belli degildir.umarim bu genc yetenek fayda saglar.
volvo xc60 ve kartal'ın yaptığı kaza
-
büyük bir olay anlatırsın ama bazı insanlar hiç tepki vermez ya işte öyle bir kaza.
volvo bey insan bi tepki verir, en azından farını kır arkadaşım. şahin bey pert olmuş sizdeki bu vurdumduymazlık nedir?
debe editi:
(bkz: haydi birbirimize imzalı kitap hediye edelim)
ssg
-
2011'in mayis'i.. tib'den eksi sozluk'u kapatma emri cikiyor. ortalik biraz karisik. her kafadan bir ses.
olay butonu hep yesil.
4 mayis 2011 - #23338165
5 mayis 2011 - #23363517
7 mayis 2011 - #23395635
8 mayis 2011 - #23407952
bu entry'deki birkac cumleye dikkat:
''...daha kalabalık bir internet kullanıcı grubuyla katılmak. bu yüzden hepinizin (evet sen dahil) orada olması lazım...''
ssg'nin burada bahsettigi kisiler sen, ben, antik'i bugunu kullanmayanlar falan. (evet sen dahil)
9 mayis 2011 - #23416679
11 mayis 2011 - #23447436 (bizden oneri bekleniyor. hani su an hicbir talebi ve onerisi siklenmeyen bizlerden)
12 mayis 2011 - #23465436
12 mayis 2011 - #23468031
12 mayis 2011 - #23468497
13 mayis 2011 - #23485966
sonrasinda dusunen hayvanin onde gideni de bir seyler yazip kafamizi utulemis. ben ozellikle ssg'nin olaganustu cabasini gostermek istedim.
***
konu, eksi sozluk'un kapanmasi olunca, sozluk yazarlari can ciger kuzu sarmasi. onerileri dikkate alinan onemli kisiler ve olay butonu surekli yaniyor. aciklama ustune aciklama yapilabiliyor.
konu, o pek kiymetli yazarlarin basit talepleri olunca, olay butonu hic yanmiyor. taleplerin karsilanmasini geciyorum... karsilanmasa da olur. ancak, o gun o yuruyus'te ssg'yi yalniz birakmayan yazarlara, ssg bugun tek cumlelik bir aciklama yapmaktan dahi kaciniyor.
bakalim... devran donuyor nasil olsa...
sunu ek yapalim: ssg ile ilgili yazilan her entry'den sonra devreye giren ''adam sozlugun sahibi'' refleksine eyvallah. evet, ssg sozlugun sahibi, dusuneni, tasarlayicisi ve sairesi. ancak biz de(yazarlar) kendi sozumuzun sahibiyiz. biz de iki lakirdi edelim arada musadenizle.
atatürk olmasaydı hepimiz şu an ab vatandaşıydık
-
italya ayni zamanda bugunku libya topraklarina da sahipti, dogu afrikada da topraklari vardi. libyanin hali ortada, dogu afrikada biraktigi bolgede somali falan var
suriye, lubnan, tunus, cezayir ve bati afrikanin neredeyse tamami fransizlarin elindeydi
irak, misir, urdun, filistin israil ve orta afrika ingilizlerin elindeydi
2.dunya savasindan sonra cogu ulkelere bagimsizliklari verildi ve bu ulkelerin hali ortada
eger ataturk ve silah arkadaslari ulkeyi bu dusmandan kurtarmasaydi, bugun en iyi ihtimalle suriye gibi bir ulke olurdun fazlasi da olmazdin ve yine ab'ye giremezdin.
yani sen o narin beynini boyle seylerle yorma, daha az dusun, daha basit konular dusun..
sözlükçülerin en tiksindikleri şey
-
kaynağı korku olan saygı.
ama bizim uefa kupamız var
-
o kadar da kolay kurulabilecek bir cümle olmadığını önce fenerbahçe, sonra da beşiktaş taraftarı gördü. ne diyelim başka sefere artık.
eşini paylaşmanın çok da kötü bir şey olmaması
-
haklısın dostum adres neydi?
yaran diyaloglar
-
yer: esenler otogarındaki bir bank
tarih: 3 ocak 2009
saat: 01:00 suları
olayı anlatan abimiz otogara gelecek bir akrabasını beklerken bir bankta oturur vaziyettedir, at hırsızı tipli bir adam gelir ve gözünü ayırmadan abimize uzun uzun bakar...
diyalog aynen şöyledir:
abimiz: ya ne bakıyosun iki saattir dayı ne var ya?
at hırsızı tipli adam: sen şimdi düşün eve geldin ben senin yatağında oturuyorum, nası?
abimiz: *?!;%&
iskenderun'u türklerden geri alacağız
-
öncelikle yarrağımın tepesini alırsınız. bizden birşey almayı çok istiyorsanız, 5 milyon asalak vatandaşınızı alın amk.
15 temmuz 2014 moskova metrosu kazası
-
sabah metrodan cikarken yapilan anonslarda, kazanin gerceklestigi metro hattina giden trenlerin gecici olarak durduruldugunu belirtiyorlardi. cok ciddiye almadim. "herhalde yine bir yenileme calismasi vardir" diye gecirdim icimden.
ofise gelince ogrendim uzucu olayi.
yanilmiyorsam bu zamana kadar hic bir kaza olmamis moskova metrosunda. senelerdir kullaniyorum, ben de karsilasmadim, duymadim.
haberlerde yazilanlara gore tren raydan cikmis, bunun nedeni de makinistin ani yaptigi frenmis.
bazi afedersiniz oc. makinistler bunu yapiyor. insanin odunu patlatiyorlar. hele ki sabah ve aksam vagonlarin en yogun oldugu donemde bu harekete maruz kalinca insanlar savruluyorlar bir yandan bir yana.
olenlerin yakinlarina sabir ve bassagligi dilemekten baska bir seyimiz yok su an.
yalniz madem herkes turkiye'yle karsilastirmis, hemen bastan belirteyim, ne cikip putin "bu gibi olaylar metronun fitratinda var" der, ne de bu olay uzerinden show yapar.
metro ruslarin gururudur. evet, biraz abarti gibi geliyor ama gercekten de gurur duyulacak bir metro hattina sahiptir moskova. oyle kicikirik tek hatli istanbul metrosuna benzemez.
o yuzdendir ki, bu olayin sorumlulari ortaya cikar, cezalari verilir, buyuk ihtimal bir daha gun yuzu goremezler. yaralilar su an hastanelere yerlestirilmis zaten, bedava, en iyi hizmeti alirlar.
olenlerin ailelerine de ellerinden gelen yardimi yaparlar. yakinlarini yere yatirip tekmelemezler!
edit: son bilgilere gore makinist de hayatini kaybetmistir. olu sayisi ise 20'ye yukselmistir.
bomonti
-
ismini 1890’da walter ve adolf bomonti tarafından şimdiki bomonti semtinde kurulan bira fabrikası’ndan alan biradır. 1912 yılında bomonti bira fabrikası, nektar şirketi ile birleşerek bomonti-nektar birleşik bira fabrikaları şirketi olarak anılmaya başlamış. 1939 yılında ise şirket tekel tarafından devir alınarak, bomonti markasını tekel birası olarak şişelemeye başlamış. işte bomonti’nin tekel birası’na ve sonra bugün tekrar bomonti’ye dönüşen kısa hikayesi bu