hesabın var mı? giriş yap

  • - yok sapik sanacak, yok abazan sanacak, yok sarkiyorum sanacak hic kasmam direk..
    ''hele cekil kenara bacim''...
    diyerek musaade bile istemeden kaparim elinden..
    onun saskin ve minnettar bakislari uzerimde, karizmam tavan yapmis, magrur ve asil bir sovalye edasi ile tasirim..
    - ayyy.. cok sag oluuunnn.. size zahmet oldu..
    dediginde..
    tozlu yollarin cilekes dolmus soforu edasi ile yine ayni karizmam ve hafif kistigim gozlerim, yuzume inen magrur bir gulumseme ile..
    eyvallah bacim.. der giderim..

    12 yıl sonra gelen elit..
    artık pembe günler çok geride kaldı.
    ülkemi öyle bir hale soktular ki, bırak bir kadının çantasına, bavuluna yardım etmeye otobüste yer verirken bile çekinir oldum.
    yanlış anlaşılma olmasın kadınları suçlamıyorum bu konuda.
    her ay onlarca kadının öldürüldüğü, şiddet gördüğü, çocukların gelin edildiği, sadece kız değil erkek çocuklarına bile tecavüz edildiği ve kimsenin hesap vermediği bir ülke oldu burası.
    hadi bizi boş ver de geleceğimize yazık oldu.
    paranızı, hayatınızı, çalabilirler çalışırsın yerine para koyarsın. uğraşırsın yeni bir hayat kurarsın.
    ama bizim umutlarımızı, gülümsememizi çaldılar.
    paranoyak ettiler hepimizi.
    her şeyi affedin ama umutlarınızı, gülümsemenizi çalanları asla affetmeyin.

  • tarafsiz kalmak icin elinden geleni yapan turkiyeyi taraf secmeye zorlamak icin yapilan hamlelerden bir digeri, resmen arkadas grubu yuzunden surekli basi belaya giren tip olduk mk.

  • hocanın* ingilizce "urfa ve gelenekleri" konulu bir sunum yapmak için hazırlanmış urfalı öğrenciye hiç bir görsel hazırlık yapmamasından dolayı tepki göstermesi, çünkü elemanın hadiseyi dümdüz anlatmak niyetinde olması, geleneksel müzik ve dans kısmına gelince hocanın tepkisini yinelemesi, "nasıl anlatacaksın ki müziği, getirip dinletseydin, dansını da yapardınız" şeklinde dırdırlanması, birden öğrencinin gözlerinde bir ışık belirmesi, akabinde sınıftaki ikinci urfalı öğrencinin elinden tutulup kaldırılması, sınıfın ortasında, müzik olmadan, sadece mırıldanılarak, halaya benzer bir dans yapılması, yaklaşık 3 dakika boyunca büyük bir ciddiyetle, hareketlere sonsuz özen gösterilerek dansın sürdürülmesi, sınıfın şaşkın bakışlar ve dumur ifadeyle bırakılıp, sunumun bitirilmesi.

  • üstün dökmen'in okumadığım kitabı azdır. programlarını da izlerim. başörtüsüne karşı olmadığını çok iyi biliyorum. hoca'nın dediğini anlamayan insanların iq seviyesi de ayakkabı numarasını geçmez.

  • şükela kampanya. ver eksini geç. bırak kendileri çalıp kendileri oynasınlar.ayar versen ne olacak.

  • ben de işyerimi sgk’ya şikayet etmiştim ve bilgilerimin gizli tutulmasını istemiştim. ertesi gün “sen bizi şikayet etmişsin.” diyerek işten kovdular.

    kvkk neden işlevsiz bırakılıyor anlamıyorum. sizi ifşa ettikleri kişi sizin başınıza bir iş açsa sizin bilgilerinizi paylaşan polis görevden alınmalıdır. ama bilgiyi gizli tutması gereken memur neden “aha bu ihbar etti seni.” diye kişiyi gösterir? bizim can ve mal güvenliğimizden sorumlu meslek erbabı değil mi bu insanlar?

  • dünyanın en eski düalist dinidir, ancak zerdüşt inancına göre bu düalizm sonsuz değildir. dünyanın sonunda ahura mazda’nın mutlak hakim olmasıyla sona erecektir. cennet-cehennem inancı, sırat köprüsü, nihai yargı, melek inancı ve mesih beklentisi ile semavi dinlere benzer. zaten 642’deki islam fethinden sonra zerdüştlük ehl-i kitap kategorisine dahil edilmiştir ve bu durumun günümüzdeki yansıması olarak zerdüştlük inancına sahip olanlar, günümüzde iran’da resmi olarak kabul edilen dört dini azınlıktan birisini oluştururlar.

  • 18-19 yaşlarımdayken yaşadığım utanç verici bir olay ile yaşadığım andır.
    (ön bilgi: fazla kilolardan muzdarip bir kızcağızdım o zamanlar)

    kalabalık bir bijuteri dükkanında takılara bakıyordum. dükkan sahibi de iki adım ötemde, bir arkadaşı ile sohbet ediyordu. gözüme takılan bir küpeyi elime aldım, standın arkasında diğer bir renginin daha olduğunu görüp, onu da incelemeye başladım. bu sırada dükkan sahibi bana bir şeyler söyledi. ne dediğini anlayamadığım için, "bana mı dediniz?" dedim.

    böyle dememle adamın yüzünün bembeyaz kesilmesi bir oldu. birden özür dilemeye başladı. "yok hanımefendi size demedim yemin ederim" (bu arada adamın bu aşırı tepkileri üzerine etraftaki herkes bizi izlemeye başladı) "yemin ederim hanımefendi size demedim, arkadaşın soyadı tosun biz ona hep öyle tosun diye hitap ederiz"...

    dışarıdan bakınca şöyle bir diyalog olmuş:

    -tosun
    -bana mı dediniz?

    iyi ki efendim dememişim :(
    oooff offf...

  • oynadığı 8 yıllık dönemde kadıkoy'de oynadığımız yaklaşık 140 maçta fenerbahçe yalnızca 5 mağlubiyet almıştır. bu mağlubiyetler de 2-0'dan 3-2 kaybettiğimiz bursa maçı ve 3-4'lük beşiktaş maçı gibi, alex'in efsane oynadığı efsanevi maçlardır, geri kalanlar da şampiyonluğu garantilediğimiz maçlardır. bu dönemde bir de aghahowa'lı kayserispor'a 4-1 yenilmiştik kadıkoy'de, şimdi araştırdım o maçta da alex oynamamış :)

    ve yıllarca bize ayak bağı olduktan sonra, nihayet alex gittikten sonraki sürece baktığımızda fenerbahçe, kadıköy'de oynadığı son 7 lig maçında 3 mağlubiyet 1 beraberlik almış. özetle :

    (bkz: nasıl koydu aykut kocaman)

  • 3,5 yaşındaki kuzu televizyondan koparılmaya çalışılırken;

    '' yaşamat için çizdi film izlemeye ihtiyacım var. yüralarımı* geliştiriyor. ''

  • yapıyorum ben bunu. mesela bi bunu yaparım bi de metrobüslerde boş yer kapmak için o teyzelerle kapışırım. kaç teyzeyi yuvarladım, kaç teyze üstüme oturdu, ne kadar dayak yedim bilinmez.

    bi gün böyle yer vereyim dedim amcaya, amca teşekkür etti, bi şey değil dedim, etrafıma baktım, şoför ani fren yaptı, herkes toplu halde salındı, bi ben salındıktan sonra yere düştüm. yere düştükten sonra insan kalkar ya, ben kalkamadım. otobüs gaza bastıkça yuvarlandım durdum. bu olaydan sonra bir sürü teklif aldım. ''yavrum istersen gel sen otur, ayakta duramıyon sen..''