ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
mahmud efendi hazretlerinin büyük kerameti
-
"allah için yola çıkanı allah yolda bırakır mı?"
bildiğim kadarıyla peygamberin torunu çölden çıkamamış orada aç susuz ölmüştür.
demek ki allah için yola çıkmamış, allah yolunda olan yezid'miş çünkü yezid yolda kalmadı, her işi rast gitti.
mfö ve bülent ecevit'in inanılmaz sohbeti
-
konuşmanın en can alıcı bölümü;
ecevit: " türkiyedeki dindar kesimlerden bir kısmı başka ülkelerden ithal edilen islam anlayışına kapılmışlar. oysa türk halk tasavvufunun çok ilginç bir anlayışı vardır. başka toplumlarda din olgusu allah korkusuna dayanır. türk tasavvufunda ise din duygusu allah sevgisine dayanır ve allah sevgisi insana da sevgi ve hoşgörü olarak yansır."
şu konuşmanın güzelliğine bakar mısın. böyle bir türkiye'den başkasının hakkına zerre saygı göstermeyen tahammülsüz bir türkiye'ye.
sonunda o çok aranan gerçek islamı bulduk sanırım..
le corbusier
-
araba tasarimcilarinin kendine hayran olmasindan once, gemilere, arabalara ve ucaklara hayran kaldigi icin, onlara methiyeler duzdugu, mimarinin boyle olmasi gerektigine ikna etmeye calistigi vers une architecture'i yazmistir.
cumhuriyetin ilk yillarinda istanbul plani yarismalari ve henri prost'un kismi uygulanan planindan once, teklifinin verildigi ilk mimardir. ataturk'e "aman istanbula'a dokumayin benim hayalimdeki bahce-sehir'in ilhamini ben ordan aldim." mahiyetinde bir mektup yazinca sutlanmistir. 1950lerde bir roportaj'da bahsi gecen mektubun hayatinin hatasi oldugunu, ne buyuk bir isi kacirdigi sonradan anladigini itiraf etmistir.
urbanisme'de istanbul'un neden muhtesem oldugunu anlatir: sokak tarafindan kentsel, ozel tarafindan dogal ve evcil. ote yandan, uygulama bakimindan istanbul ucuz kurtulmus denilebilir. (bkz: chandigarh)
sizin askeri bütçeniz kadar biz dolandırıldık
-
https://twitter.com/…tatus/1306163259976933376?s=20
iyi parti genel başkan yardımcısı yavuz ağıralioğlu'nun, hepimizin içine oturan milyarlarca dolarlık telekom kazığı üzerinden yaptığı, sesli güldüren türkiye-yunanistan kıyaslaması.
tam bir güler misin ağlar mısın saptaması. hem iktidar partisine hem yunanistan'a ayar veren iyi bir gönderme olmuş.
türkiye'deki tepkisizliğin temel sebebi
-
kendimden biliyorum... yoruldum arkadaş yoruldum, çok yoruldum. insanlara doğruları anlatmaktan, gerçekleri açıklamaktan, kanıtlar göstermekten yoruldum. yaşım 31, 15 yıldır başımızdaki haramzadelerin apaçık ülkeyi parsel parsel sattıklarını görüp buna hala inanmayan bir toplumun olduğunu görmek benim umutlarımı bitirdi. yetmezmiş gibi bu kör olan toplum çoğalarak devam ediyor. bu süreçte cehaletin gerçekten mutluluk olduğunu öğrendim. bu son seçimler de benim geleceğe dair umutlarımın yıkıldığı bir gün oldu. o tarihten itibaren artık ne olursa olsun modundayım zerre umrumda değil. benim tuzumun kuru olmasına rağmen başka insanları düşünüp her yerde onların sesi olmaya çalışırken savunduğum insanların gidip celladını seçmiş olmaları beni bitiren nokta oldu. ne haliniz varsa görün...
15 haziran 2021 financial times manşeti
-
ecevit’in ahını almayacaktınız dedirten manşet.
bu hayatta dünya lideri de(!) olsan kınadığını yaşıyorsun.
1955 yılında iran'da çekilen kuduz videosu
7 ocak 2018 lipton reklamı
-
kılıçdaroğlu'nu bu kadar çıkarmıyorlar tv'ye.
türk dizi tarihinin en ezik karakteri
-
30 yaş altı hatırlamaz tabi de, absürt komedinin efsanelerinden olan kaygısızlar'daki eleman bu alemde rakipsizdir.
edit: 30 yaşa takılmayın
annenin fırlattığı terliğin silah sayılması
-
dramatik olan durum. terlik kullanan anneye 2-5 yıl arası ceza istemiyle dava açılabiliyorken, otobüste kadına tekme atıp yaralayan şahıs serbest bırakılıyor.
baba kız diyalogları
-
mekan ankara.. üniversiteden mezun olunmuştur.. öğretmenlik için ilk tercih olan istanbul'a tayin çıkar.. o gün mutluluktan uçarak eve gelinir, sevincini paylaşmak için ailesiyle..
- baba, açıklandı sonuçlar..istanbul'a çıktı tayinim, ilk tercihim, istediğim oldu!
(babada 5 karış surat)
+ nasıl taşıyacağız şimdi biz seni oraya, bir dolu masraf
- ne taşıyacaksın baba ya bir masa bir yatak, hallederiz
+ şimdi ev kirala, bir dolu kaporadır bilmem nedir, battık
- ya aman baba maaş alcam ya öderim..
+ sen orda idare edemezsin de kendini, yetmez maaşın..biz mi geçindireceğiz seni
- of baba ya bırak tamam para para, sevincimi paylaştırmadın 2 dk sıçtın attın, pişman ettin söylediğime.. öderim ben sana yapacağın masrafı, sinir ettin valla...
(bir süre sessizlik)
ve az önce höyküren baba, kısık bir sesle asıl demek istediğini dile getirmek zorunda kalır.. anlamayan hödük kızı için
+ kızım, nasıl ayrılacağım ben senden
e tabi, salya sümük mode on..
yılan hikayesi'ndeki kürşat
-
efsane geri dönmüş. yayını biraz geri alınca geldiğim ilk sahnesi:
kadın: tekneyi de sen yaktın değil mi?
kürşat: evet, yakhhtımm, ben yaktım. önce malını yaktım, şimdi de canını yakacağım.
kadın: yaktın ya! daha ne yapacaksın! bana baksana sen..
kürşat: şşşşşş.. sakin ol yenge, bilmemkimi kastetmiyorum. sen şimdi şunu düşün; kendi kanımdan birine bunu yapabildiğime göre, senin kanından birine neler yapabilirim...
helal olsun be reyiz. 15 sene geçti ama itlikten, puştluktan bir adım kaymamışsın. adamsın adam!
atatürk musul ve 12 adayı neden bıraktı
-
atatürk musul'u ve 12 adayı bırakmamıştır. 12 adalar, cumhuriyet kurulmadan çok önce uşi antlaşmasıyla italyanlara trablusgarp yenilgisiyle "geçici" olarak bırakılmıştı. bunun geçici olmasının nedeni adalardaki italyan işgalinden ileri gelmektedir. 10 şubat 1947 paris'te imzalanan barış antlaşması ile oniki ada, sadece adalarda oturanların çoğunluğunun rum olduğu gerekçesi ile yunanistan'a verildi.
musul ve kerkük'e gelince, lozan'da türk tarafı musul, kerkük ve halep için epeyce diretmiştir. netice alınamadığından konferans ikinci bir defa daha toplanmak üzere dağılmıştı. ikinci kez toplanan konferansta da ingilizler ikna edilemedi bu demek değil ki türk tarafı da ikna oldu. konu daha sonra milletler cemiyeti'nde konuşulmak üzere rafa kaldırıldı. ancak diplomatik yönden zayıf olan yeni cumhuriyet bu konuda daha fazla diretemedi. ingiltereyle devletlerarası boyutta 1925 yılında musul ve kerkük’te hak iddaası sürdürüldü. hatta iki devlet savaş pozisyonu bile almıştır. ancak ne hikmetse, aynı tarihlerde şeyh sait isyanı patlak vermişti. ordunun mobilizasyonun önemli bir kısmı bu isyanı bastırmak için harcandı. ingiltere türkiye’ye ırak petrollerinden 25 yıl boyunca %10 pay teklif etti ancak yeni kurulan devletin nakit ihtiyacı ağır bastığından, türkiye bunun yerine 500 bin sterlin nakit para alarak musul ve kerkük’den vazgeçti.
olayın atatürk'le veya ismet paşa'yla bir alakası yoktur. uluslararası ilişkilerde basit bir kural vardır; ekonomik ve askeri olarak bağımsızsanız yayılabilirsiniz. bundan ötesi irredantist hayalperestliğe girer ve toplumlarda tramva yaratır. (bkz: yeni osmanlıcılık) bu tür olaylarda kişilerin karizmasına ya da kültüne bakmak yerine kurumların işlevlerine, içinde bulunduğu duruma, açıkçası devlet aygıtının ne kadar "muktedir" olduğuna, yine o şartlar dahilinde bakmak çok daha faydalı olacaktır.
edit: adaların bırakılması konusundaki tarih karışıklılığı düzeltilmiştir. radmard ' a teşekkürler.