hesabın var mı? giriş yap

  • başlığın asıl hali "kyk kız öğrenci yurtlarında kalan öğrencilerin 112 acil servis ambulanslarını gereksiz şekilde meşgul etmesi" olmalıydı ama karakter sınırından dolayı olmuyor tabi.

    bu başlığı 112 acil serviste görev yapan ve defalarca kyk kız yurtlarından bildirilen vakalara ambulans ile gitmek durumunda kalmış bir doktor arkadaşımdan dinlediğim olaylar neticesinde açtım. kendisinin bu şekilde bir talebi olmadı, benle dertleşmek için paylaşmıştı fakat dediğine göre hemen hemen her şehrimizde de benzer durumlar varmış.

    konuyu çok uzatmak istemiyorum, özet olarak aslında hiç bir sağlık problemi olmamasına rağmen tamamen eften püften sebeplerle ve çoğunlukla sadece "drama queen" olmaktan dolayı, ilgi çekmek için baygınlık ve sinir krizi geçirme numaraları ile 112 acil servisten ambulans talep edilmesi olayları çok sık yaşanmaktaymış. öyle ki çoğu zaman ambulans geldikten sonra ambulansa geçince hastaneye gitmesekte olur, biraz duralım sonra geri yurda çıkayım diyenlerin falan haddi hesabı yokmuş. ekseriyetle sevgilimden ayrıldım, çok kötüyüm vs. gibi şeylerle etraftan ilgi çekmek, arkadaşlarına şov yapmak için ambulans çağıran bu sözde üniversite öğrencisi, özde zır cahil tipler yüzünden gerçekten bu ambulans hizmetine o an hayati şekilde ihtiyacı olup bu hizmete erişemeyen insanlar olabilir.

    bu arada kızları itham ediyorsun, kadın düşmanı falan diyeceklere baştan söyleyeyim. erkek yurtlarında ambulans talep edilen vakaların neredeyse hepsi gerçekten acil müdahale gerektiren durumlar oluyormuş. bu da bir dip not. bu ciddi bir konu, kimseyi yermek için falan bu başlığı açmadım.

  • aptallarin en buyuk ozelligi aptalliklari sayesinde dikkatleri uzerine cekip kendi kendilerini ele vermeleridir. bu gereksizin balonunun bu kadar cabuk sonmesi sevindirdi. bakalim altindan neler cikacak daha.

  • nazım hikmet ran'ın süper güzel bi şiiri..
    1

    yaşamak şakaya gelmez,
    büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
    bir sincap gibi mesela,
    yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
    yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

    yaşamayı ciddiye alacaksın,
    yani o derecede, öylesine ki,
    mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
    yahut kocaman gözlüklerin,
    beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
    insanlar için ölebileceksin,
    hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
    hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
    hem de en güzel en gerçek şeyin
    yaşamak olduğunu bildiğin halde.

    yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
    yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
    hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
    ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
    yaşamak yanı ağır bastığından.

    1947

    2

    diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
    yani, beyaz masadan,
    bir daha kalkmamak ihtimali de var.
    duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini
    biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına,
    hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
    yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz
    en son ajans haberlerini.

    diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
    diyelim ki, cephedeyiz.
    daha orda ilk hücumda, daha o gün
    yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün.
    tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
    fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz
    belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.

    diyelim ki hapisteyiz,
    yaşımız da elliye yakın,
    daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
    yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
    insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
    yani, duvarın ardındaki dışarıyla.

    yani, nasıl ve nerede olursak olalım
    hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...

    1948

    3

    bu dünya soğuyacak,
    yıldızların arasında bir yıldız,
    hem de en ufacıklarından,
    mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
    yani bu koskocaman dünyamız.

    bu dünya soğuyacak günün birinde,
    hatta bir buz yığını
    yahut ölü bir bulut gibi de değil,
    boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
    zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.

    şimdiden çekilecek acısı bunun,
    duyulacak mahzunluğu şimdiden.
    böylesine sevilecek bu dünya
    "yaşadım" diyebilmen için...

  • takımım.

    sene 1996-1997, yer: kireçburnu-evde babannem, amcamlar ve halam var.

    babamlar 4 kardeş,

    babam ve halam: beşiktaş'ı
    büyük amcam: fenerbahçe'yi
    küçük amcam:galatasaray'ı

    tutuyorlar.

    büyük amcam soruyor "hangi takımlısın?" diye, "en büyük fener" diyorum, para veriyor.

    halam soruyor, "hangi takımlısın?" diyor, "en büyük amokaçi" diyorum, aferim diyor. amokaçi o zamanlarda benim için her şey, beşiktaş'ta bir tek amokaçi var sanıyorum, diğer 21 topçu diğer takımda. beşiktaş yenince adam tek başına kazandı diye düşünüyorum...

    küçük amcam en sevdiğim amcamdı, o soruyor "hangi takımlısın lan eşek sıpası?" diyor, "rerere rarara gassay gassay cimbombom" diyorum. sanırım soru sorarkenki samimiyetinden olsa gerek galatasaraylı kalıyorum...

    o yüzden belki de, fenerbahçe parayı, beşiktaş özveriyi, galatasaray ise samimiyeti temsil ediyor aklımda.

    o gün bugündür galatasaraylıyım, küçük amcam şu anda şizofren, herkesin ona komplo kurduğunu sanıyor, farkında olmadan gerçekte olmayan kişilerle konuşuyor. üç yıl boyunca kayıptı geçen gün babanneme gitmiş bir hafta sonra yine yok olmuş... üç yıl önce kaybolmadan önce beni görmüştü, maça gidiyordum galatasaray formam vardı, sarıldı, "sen birtanesin" dedi. iyi ki galatasaraylıyım dedim, iyi ki.

  • daha saçması yapılana kadar en saçma oluşum budur.

    patron "firmamızın sıkıntısı var. bir yerden para bekliyoruz" gibi bir açıklama yapar. sizin iç ses: "bu benim maaş almamam için bir gerekçe değil ki aq" der. dış ses: "anlıyorum ama"lı cümleler kurar.

    kısacası işten soğutan, kabak tadı veren, ipe sapa gelmez, neresinden tutsanız elinizde kalacak bir durum.

    maaş ödemeyen işe girmeyin arkadaşlar. saçma bir tavsiye gibi duruyor ama böyle işlere girenler olduğu için uyarıyorum !! çünkü giren birini tanıyorum. ben amk...

  • bu iranlı messi değil kardeş. bildiğin arjantinli olan bunun çakması.

    vallahi ilk selfi çeken vatandaşın neyi messi'ye benziyor ki diye baktım. ben formalı olanı messi öbürünü benzeyen sandım.

    benim gibi olan var mı lan?

    edit: herkeste aynı etkiyi yaratmış valla. yeşillendirenleriniz bol olsun :)