hesabın var mı? giriş yap

  • yerinde bulduğum karar. bazı veliler işi o kadar abartıyor ki kişi başı fahiş ücretler toplanıyor sonrasında maddi değeri çok yüksek abartılı hediyeler alınıyor. ve işin en kötü yanı bu bi yarışa dönüşüyor. öğretmenler günü bu değil, böyle olmamalı.

  • ben bankacıyım. adam bugün bir bankadan çalıştığım bankaya mobilden eft yapmak için şubeye geliyor. bana telefonunu uzatıp benim onun yerine eft yapmamı ve gelen para ile 500 euro almamı istiyor. bu telefonu alıp işlem yaptıktan sonra bu önlemlerin ne anlamı var diyorum. anlıyorum seni diyor. adama direkt anladığın falan yok dedim hala anlıyorum diyor. anlasan kullandığın akıllı telefondan o işlem nasıl yapılır öğrenme çaban olur. 500 euroyu sonra alsanda olur. insanlar çok bencil. şaka gibi her gün başka olaylar. hele ki bu günlerde ekonominin sıkışmasıyla çıkarılan kredi paketlerinin yanında bankaların yarı yarıya personel çalıştırdığını düşünürsek ben bu süreçte beni ve diğer çalışan arkadaşlarımı düşünmeyen kişilere hakkımı helal etmiyorum.

  • yaratıcı değiller. sürekli aynı kalıpları kullanarak birbirlerini gazlıyorlar.

    - çok mu güzeliz ne..
    - o senin güzelliğin canım..
    - ee çekene de bakmak lazım..
    - çok ösledim canım ya, bi ara buluşalım..
    .
    .
    .
    böyle gider bu..

  • mevcut şartlar göz önüne alındığında türkiye'de oldukça popüler olan şarkıcı. mevcut şartlar diyorum çünkü biz artık batı kültürünün kapsama alanında değiliz.

    taylor swift'in bu kadar tartışılmasının nedeni insanların sürekli haberlerde ismini duymasına rağmen arka planında neler olup bittiğini bilmemesi. eurovision'dan çekildiğimiz dönemi hatırlıyor musunuz? bunun esas nedeninin yarışmanın kuralları, adaletsizliği ya da sahne şovlarının uygunsuzluğu değil; batı kültürü ile iplerin koparılması politikasıydı. her ne kadar gündeme yansımasa da aynı dönemde başta mtv olmak üzere yabacı müzik yayını yapan kanallar ya kapandı ya arka plana itildi. ödül törenleri ülke gündeminden düştü. hatta mtv avrupa ödülleri'nde “en iyi türk şarkıcı” diye bir dal vardı, belki hatırlasınız. ne oldu hiç düşündünüz mü? ülkedeki muhafazakârlık seviyesi ile batı kültürünün ülkeye girişi arasında ters orantı olduğu için türkiye artık mtv ödülleri'nin dışında kaldı.

    “taylor, 2010'larda popüler olan bilmem ne şarkıcılarıyla aynı seviyede değil.”

    aynı seviye olmak ne kelime, çok ötesine geçti. ancak 2014-2015 döneminden sonra batı kültüründe olup bitenden bizim haberimiz yok. edirne'den yukarısına berlin duvarı gibi görülmez bir duvar örüldü. sızan birkaç kırıntı dışında batı'da popüler olan hiçbir şey ülkeye yansımıyor. abd'de son haftalarda zirvede olan jack harlow'un lovin on me şarkısını kaç kişi biliyor? veyahut son yıllarda popüler olan isimler genel anlamda türkiye'de biliniyor mu sizce? geçen gün yapılan grammy ödülleri'nin adaylarını göz önüne alalım. sza, phoebe bridgers, doja cat, babyface, summer walker, olivia rodrigo, killer mike, billie eilish vs. kaçı biliniyor? belki bir iki isim, o da çok sınırlı kişi tarafından.

    2014-15 dönemine kadar tv dâhil müzik kanallarında gördüğünüz ve aşina olduğunuz isimlerin katıldığı ödül törenlerini izler, ertesi sabah da haberlerini görürdünüz. şimdi ne müzik kanalı var ne de ödül törenini yayınlayan bir kanal. direkt üçüncü aşamaya geçildiği ve sadece haberlerde isimler görüldüğü için “nasıl bu kadar popüler” muhabbeti dönüyor. henüz medya oluşumları ilk ikisi gibi kesilmedi de ondan. yakında o da kesilir, ha işte o zaman hiç isimleri bile görmezsiniz.

    “taylor'ın hiç hit şarkısı yok.”

    mümkün mü böyle bir şey? şunu akıl alıyor mu? en basit tabirle youtube'da kanalına gir, 3 milyar (milyon değil, milyar) izlenme almış şarkılar göreceksiniz. senin ülkenin kapsama alanına girmemesi hit şarkısı olmadığı anlamına gelmez.

    batı kültürü ile ipleri kopardığımız için dünya genelinde ünü her yere yayılmış, mars'a ulaşmış isimler artık “bir zahmet” bizim ülkeye geliyor. başka bir deyişle, dünya genelinde istatistik tabloları hazırlarlar ve ortadoğu, sahra altı afrika ve kutuplar veri alınamadı anlamına gelen gri renke olur ya, biz o kısımdayız. batı kültürü ile içli dışlı olmak zorunda mıyız? gelmesi mi daha iyi, gelmemesi mi? gelsin ama tercihi biz mi yapalım? bunlar farklı başlıkların tartışma konusu.

    mevcut durum ise özellikle 2000-2015 arasında türkiye'de fazlasıyla yer bulan batı kültürü alttan alta izlenen politikalarla bitirildi ama eurovision dışında konuşulmadı. 2000-2015 döneminde olduğu gibi şarkıcılar artık sürekli televizyonlarda, radyolarda, dergilerde gözümüze sokulmuyor. cnbc-e, e2, mtv gibi batı kültüründe popüler olan dizi ve şarkılar onlarla aynı dönemde ülkemize sunulmuyor. dizi ayağını netflix vb. platformlar kısmen yürütüyor ama yabancı dizilerin eskisi gibi türkiye'de popüler olmadığı anlaşılmıştır zaten. müzik ve kitap ayağı ise dibe vurdu. spotify'ın yıl sonu türkiye listesine iki yabancı şarkıcı zar zor giriyor (biri zaten taylor). hatırlarsanız eskiden new york times best-seller listesindeki popüler kitaplar bizde de aylarca konuşulurdu. adam fawer'ın olasılıksız veya dan brown'ın da vinci şifresi gibi ülke gündemine oturan, hatta türk medyasına röportaj verecek kadar bilinen yazarlar vardı. her ne kadar laf edilse de alacakaranlık, açlık oyunları, grinin elli tonu gibi kitap ve film serileri ülke içinde bilinirdi. şu an ny times'ın en çok satanlar listesinde kimler var biliyor muyuz mesela? artık batı kültürü ile kopmalar olduğu için yabancı kitapların çevirisi yapılsa dahi eskisi gibi okunup konuşulmuyor.

    taylor'ın meselesi de bu. dünya genelinde dehşet bir popülaritesi var. öyle ki, kapsama alanına girmeyen ve veri alınamayan ortadoğu ve sahra altı afrika'nın bile sınırlarını zorlayarak içeri giriyor artık. bu başlıktaki bitmek tükenmez bilmeyen tartışma bizatihi bunun örneklerinden biri.

    şu bir gerçek, taylor abd'de hep popülerdi ancak kariyerine country müzik ile başladığı için, dünyaya batı müziğini ihraç eden mtv'de çok az yer alıyordu. pop müziğe geçip dünya geneline yayılması ile batı kültürünün ülkeden kovulması aşağı yukarı aynı döneme denk geldi. hayır, beyaz ve amerikan demokrat olduğu için bu kadar gündem değil. ünlüler dünyasının büyük çoğunluğu beyaz ve amerikan demokratlardan oluşuyor zaten. başarısını ve ödüllerini satın almadı. alınacak bir şey olsa diğerleri de almaz mıydı? bunların hepsinin milyon dolarları var. yaptığı şarkılar birbirine benzemiyor. 10 albümü olan birinin iki şarkısı üzerinden karar verilebilir bir şey mi bu? playlist bir gecede ünlü olmadı. kadın yaklaşık 18 yıldır piyasada. müziği kötü değil. sadece eskiden medya kanalları aracılığıyla dinleyip aşina olduğunuz batı kültürü türkiye'de etkisini kaybettiği için o kültürün müziğine yabancılaşma oldu. kitaplarda olduğu gibi.

    sadece o da değil. batı kültürünün şu an gündemde olan isimlerini bilmediğimiz gibi beklentiler de değişmiş. mesela önceden şarkıcılardan dünyayı kurtarmaları, savaşları bitirmeleri ya da ekonomiye çözüm bulmaları isteniyor muydu? bizde şu an öyle bir beklenti var. ilginç.

    buna rağmen ilk başta belirttiğim gibi, taylor şu an türkiye'de çok popüler. sosyal medyada sürekli gündemde. düzenli ve tutarlı müzik listelerimiz yok, olanda da artık yabancı şarkıcılar olmuyor ama cd/plak satan sitelerde her zaman ilk sıralarda. büyük şehirlerde hemen hemen her ay taylor swift geceleri düzenleniyor.

    şunu tekrar hatırlatmak lazım. batı kültürünün bu kadar nüfuz etmesi gerekiyor mu veya tercihi birey mi yapmalı bunlar ayrı tartışma konusu ancak şu başlıkta dönen muhabbet komediden başka bir şey değil.

  • ulan burayı bile savunan çıktı ya aga hayret birşey. ne yapılacakmış üstüne peyzaj yapılacakmış. ulan gider yapmayı unutmuş adam ne peyzajından bahsediyon sen. yağmurlu günlerde meydandan yürüyen merdiven ile hiç aşağı inmeye çalıştın mı? inemezsin... neden biliyon mu? su bi yerden gitmek istiyor ya, hani gidecek yer yok. hah işte o yürüyen merdivenden gidiyor su. o yüzden çalıştırmıyorlar yürüyen merdivenleri. böylede eşsiz bir proje. akıllara durgunluk veriyor. oraya çok güzel palmiye olur. ama dalsız. böyle ortada sik gibi durur da millet anlar ne yapıldığını...

  • liselerarası basketbol maçında atatürk lisesi-süleyman çakır lisesi karşılaşmaktadır ve salon iki okul ogrencileri tarafından hınca hınc doldurulmustur. karşılıklı tezahuratlar, bir sure sonra karşılklı atışmalara ve gerilimli tezahuratlara dönmüştür.
    polis ve guvenlik ekipleri ,birden suleyman çakır lisesi tarafına, kafa göz cop allah ne verdiyse dalmıştır.
    olayın şokunu atlatamayan suleyman çakır lisesi ögrencisi;
    hem sopa yiyip hem de kendisine vuran polise sormaktadir : "abi noldu ya niye daldınız niye vuruyorsunuz ?"
    polis de, hem acımazsızca vurmakta, hem de cevap vermektedir "s.kilmiş atatürk diye bağırıyorsunuz olm"

  • haberin linki

    16 mart’ta yapılan çukurova havalimanı ihalesine 2 firma girdi. bu firmalardan biri olan "cengiz - limak - kalyon" girişimi ihaleyi kaybetti. 12 gün sonra ulaştırma bakanı görevden alındı. (bkz: 28 mart 2020 ulaştırma bakanının görevden alınması) yeni bakan 15 nisan’da eski ihaleyi iptal etti. bu hafta yeniden ihaleye çıkılacak.

    kafa karıştıran bazı detaylar:

    1- havalimanı mersin’e yapılacak ancak bölgede halihazırda adana şakirpaşa havalimanı bulunuyor. bu havalimanının yolcu sayısı son 4 yıldır yerinde sayıyor.
    2- kamu özel işbirliği (köi) ile yapılan havalimanlarının hazineye maliyeti ortadayken yeni havalimanının yine köi modeliyle yapılacak olması tartışmalara neden oluyor.
    3- proje için mart ayında ihaleye çıkılmış, ihaleye cengiz, limak ve kalyon inşaat da girmiş ancak bu üçlü ihaleyi kaybetmişti. daha sonra göreve gelen yeni ulaştırma bakanı ihaleyi iptal etmişti.

    yediniz yediniz bitiremediniz ülkeyi, meğersek ne kadar zengin bir ülkeymişiz biz...

  • 600 bin takipçili bir influencerla geçirdiğim iki gün doğrultusunda söyleyebilirim ki bu mecralarda gösterilen o hayatlar kocaman bir yalan.

    bu uygulamayı kullanan iki türlü insan var, göstericiler ve izleyiciler. göstericiler şaşalı hayatlarını ya da "mış gibi" hayatlarını sunarlar ve diğerleri de bu hayatları izlerler. izleyenler hayranlıkla izleseler de içlerinden öfkeliler çünkü isteyip de elde edemedikleri hayatları izlemekten mutsuz olup öfke duyuyorlar. öte yandan göstericilerin hayatı gerçek değil çünkü insan yaşadığı anları kayıt altına alma çabasındayken o anı yaşamaz o anı sadece kaydetmeye çalışır.

    yaşadığım bir örnekle somut hale getireyim. fotoğraf ve video editörlüğü gibi konularda çok bilgisi ve tecrübesi olan eski bir arkadaşım yaşadığım bölgeye geldi, yanında 600.000 takipçisi olan bir influencer ile. iki gün boyunca onlarla zaman geçirdim. fenomen olan kişi kamera önünde mutlu, neşeli, insancanlısı bir imaj yaratırken, kamera arkasında (yani instagram paylaşımları dışında) hiç de öyle değildi; asık suratlı, mutsuz, şikayetçi bir ruh halindeydi sürekli olarak.

    bir gün beni kaldıkları otele akşam yemeğine davet ettiler. fenomen arkadaş sürekli olarak oteli ve yemeğini paylaşmakla ve fotoğraflarını editlemekle meşguldü ve kafasını tüm gece boyunca telefonundan neredeyse hiç kaldırmadı. kafasını telefonundan kaldırdığı vakitlerde de asık suratlıydı ve memnuniyetsizdi. gece boyunca sohbete pek katılmadı. bu arada garsona da pek iyi davranmadı. otel personeli bize otelin misafiri gibi de davranmadı, bizimle ilgilenmediler, ruhsuz ve açıkçası umursamaz bir tavır içinde ve "bir an önce gitsinler" gibi bir hava içindelerdi.

    bir başka gün bölgeyi gezdirdim. fenomen kişi özellikle güzel kayıt ve fotoğraf alabileceği yerlere gitmek istedi ve tüm gün boyunca yine sadece çekim yapmakla ve telefonuyla meşguldü. çekimlerde kendisini çekerken çok mutlu ve eğleniyormuş gibi bir yüz ifadesi takınıyor ama nadiren telefondan başını kaldırdığında yine huysuz, aksi ve mutsuz birine dönüşüyordu.

    ve düşününce bu gibi kişiler gerçekte kendi hayatlarını yaşamıyorlar, telefona sıkıştırılmış bir hayatta bir tür avatara dönüşmüşler. kocaman bir hayatı el kadar bir cihaza sığdırmışlar ve tüm hayatları o telefonun içinde olup bitiyor. bunun için yaşıyorlar ve bundan ibaret.

    yani bu hayatlar gerçek değil dostlar. yaşanılan her anın kıymeti bilinmeli ve her an hissederek ince ince yaşanmalı. gerçek olan bu.