hesabın var mı? giriş yap

  • ford tourneo'dur.

    koç holding, ford türkiye acenteliğinin vehbi koç tarafından 1928 yılında alınmasıyla birlikte kurulmuştur. 95 yıl sonra, yani bugün hala türkiye'deki her 10 ford marka araçtan 3'ünü otokoç satmaktadır. ali koç'un bindiği araç ise, ford otosan fabrikasında üretilmiştir. ford otosan'ın %41'i koç holding'e ait olup, şirketin yönetim kurulu başkanı ali koç'tur.

    hal böyleyken ne yapsın adam, kırmızı dikişli deri döşemelerine hayran olup chery tiggo 7'ye mi binsin?

  • muhtesem bir site.

    edit: bu entryi kotuleyenler. evet bugun cumle alem youtube'un muhtesem bir site oldugunu biliyor, google'a muhtesem bir site demek gibi birsey. fakat bu entry girildiginde youtube nedir kimse bilmezdi ulan. biz de dehsete dusmustuk milyon tane klibi gorunce, hayret bisi ya...

  • aşkın mantığı devredışı bırakan bir kavram olduğu hatırda bulundurulduğunda ortaya çıkması hiç de garipsenmeyecek içgüdüsel/hayvansal davranış. bunu mantıksal bi temele oturtmaya çalışırsak: kaçan taraf aslında istemekte ama aynı zamanda kovalayan tarafın ne kadar istekli olduğunu sınamaya çalışmaktadır. karşı tarafta kısa zamanda vazgeçmeme içgüdüsünün varlığı, onun ilişki sırasında terketme eğiliminin az olmasına ilişkin bi işaret olarak görülür. (yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır durumu) kovalayan taraf ise kendi kriterlerine göre mümkün olanın en fazlasını istemektedir. yani ilişkiye hazır halde olanlar, zaten kazanılmışlardır. hazır olmayan bir üst basamak, kişinin hedefi haline gelir. bu süreç insanlarda da hayvanlarda da ufak değişiklikler olmakla beraber hemen hemen aynı şekilde işler. tamamen hayvansal içgüdülerimiz sonucudur ve kültüre dayalı bir mantıkla açıklanabilmesi olanaksızdır. özümüzde hayvan olduğumuzun kanıtıdır. budur.

  • şimdi "hayatında hiç spor yapmamış insanlar eleştirmesin!!"ciler damlar. eleştireceğiz amk, yarışı 85 kişi bitirmiş, bizimkiler neden bitirememiş? en azından finishi gör, hiç mi utanmayacaksın dönerken. maltepe sahilde isbike ile antrenman yapsaydınız keşke aq.

  • şu müge anlı’nın, ailesi tarafından terkedilen çocuklari 20-30 sene sonra bulup, bir de zorla, onları terkedenlerle buluşturmaya kalkması resmen bir zulümdür.

    bugün yine aynısı yaşandı. 18 sene önce ailesi, 6 çocuğundan birini, zengin bir aileye vermiş veya satmış. bir de sözümona şart koşmuşlar “ayda 1 bize çocuğu gösterin” diye… ben o ailenin yerinde olsam “az yiyin de bakıcı tutun kendinize” derdim. neyse, aile göstermemiş tabii, aradan da 18 sene geçmiş. kızın adı sanı belli olmasına rağmen, aile “dur bir instagram’da araştırayayım” vs demeden, direkt cümbür cemaat müge anlı’ya çıkmışlar.

    kız da dogal olarak, “olmaz olsun böyle aile” diyip, konuşmak istemediğini, üniversite sınavlarına gireceğini, bunlarla uğraşmak istemediğini söylüyor. ama müge bırakır mı? “yok anneni boşver ama kardeş çok değerli, yok sen bir daha düşün…” böyle böyle yarım saat dil döktü.

    sevgili müge, insanların hayatlarına bu şekilde burnunu sokmaya ne hakkın var? tamam, kızı buldun, neden “hayır” cevabını kabul etmiyorsun? şimdi birisi tv’ye çıkıp, “müge, senin annen benim, anne dediğin kadın annen değil” dese, o aileyi bağrına basar mısın?

    valla izlerken sinirim bozuldu. sevgili tuğba, duruşunu hiç bozma. müge anlı’nın da gazına gelme. seni bulmak isteyen, sen 5 yaşındayken, 10 yaşındayken bulurdu, 18’ini beklemezdi. o kardeş edebiyatlarına da inanma. kardeşin, kan bağın olan değil, birlikte büyüdüğün kişidir. 18 sene sonra ortaya çıkan aile de kardeş de olmaz olsun.