ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
16 kasım 2020 bilim kurulu toplantısı
-
birbirlerine hastalık bulaşmasın diye video konferans ile toplanan bu ekip, okulları açar. camileri açar. insanların bir araya geleceği yerleri açar. kendilerine günde 4 test yaptırıp, millete test yok der.
öyle müthiş bir ekip. ben bu hafta "salgına karşı en büyük önlem, evden çıkmamak" cümlesini bekliyorum bakalım.
netflix'in midnight express'i yayınlaması
-
pen ödülü kurucularından marry lee settle film hakkında şöyle demiştir: "hayatımın en mutlu üç yılını aralarında geçirdiğim insanlarla kıyasla arabistanlı lawrence ve geceyarısı ekspresi'nde gördüğüm türkler çizgi film karikatürü gibiydiler."
pauline kael: "hikaye hemen hemen herhangi bir ülkede geçiyor olabilirdi, ancak eğer billy hayes azami menfaat gütmek için hapse girmeyi planlıyorduysa bunu bir türk hapishanesinden daha iyi nerede yapabilirdi? kim türkleri savunmak isteyecekti? (columbia pictures'ın nasıl temsil edildikleriyle ilgili kaygılanmasını gerektirecek kadar bile yeterli bir film piyasaları yok)"
world film directors yorumcularından biri: "geceyarısı ekspresi'nden daha vahşi bir milletten nefret ettirme filmi hatırlayamıyorum. ufku daraltan, izleyicilerinin en adi korkularını ve önyargılarını ve kinlerini onaylayıcı bir film."
david denby: "doğrudan anti-türklükle alakalı, ve mahkumların haklarını veya hapishane şartlarını eleştirmekle hiçbir alakası olmayan, filmdeki bütün türklerin -gerek gardiyan gerek mahkum olsun- "ezik" ve "domuz" olarak lanse edildiği, ve hiçbir istisnaya yer bırakmayacak şekilde bütün türklerin dejenere, aptal ayılar olarak sunulduğu bir film."
tanınmış ispanyol film dergisi fotogramas: "yapılmış en varsayımcı ırkçılık eylemlerinden biridir, hem de üstüne bir de ilericilik etiketiyle pazarlanıyor."
kaynak
filmin gerçek hayattan konu aldığı billy hayes bile bir röportajda filmin türkleri lanse etme biçimini eleştirmiş ve haksız bulduğunu söylemiştir. ayrıca film için özür dilemeye türkiye'ye gelmiştir. "türkler bu filmi hak etmiyorlar" demiştir. kaynak
ana karakterin gerçek hayattaki versionu bile filmi haksız bulurken ekşisözlük cengaverleri nesnellik ve haklı eleştiri adı altında bu ırkçılığı aklamayı becerebiliyorlar. neyse artık yabancı eleştirileri de yazdım, batı filtrenizden geçtiğine göre bu fikri de onaylayabilirsiniz.
düzeltme: uzun yorumlu eklemeyi silme ve yazım hatalarının düzeltimi.
insanın kendi çocukluğuna vereceği öğüt
-
o kaybedip ağladığın kırmızı trenin var ya... vitrinin arkasına düşmüş. büyümeden çıkarttır da oyna.
ukrayna'ya giden türk dişçinin yardım talep etmesi
-
türkiye bir amele kaybetti ukrayna bir asker kazandı
motora çarpıp kaçan kadın ve meriç
-
motorcu arkadas o kufurleri eden diger surucu bozuntulari hakkinda tek tek sikayetci olmazsa, kamera kayitlarini da savciliga sunarak hepsinin burnundan o kufurleri ve hakaretleri fitil fitil getirmezse hakkimi helal etmiyorum.
o surucu kadinin da burnundan getirilmesi lazim.
gözlerim yaşararak gençlerden özür diliyorum
-
ister ağlasınlar ister masaya çıkıp tepinsinler, hiçbirine hakkım helâl değil.
her şey olup bittikten sonra pişmanlığın fayda etmeyeceğini öğrenmesi gereken bir teyzenin sözleri. size bunları zamanında 2010 ve 2017 referandumlarımda, genel ve yerel seçimlerde anlatmaya çalıştık ama her seferinde vatan haini olduk!
edit: tanım
motorcunun kafasına kaskla vuran polis
-
link
konya'da yaşanan olayda motosiklet sürücüsünü durdurmak için kafasına kaskla vuran polisi, karşı şeritte duran bir vatandaş videoya alıyor ve olaylar gelişiyor.
karşı şeritteki adama helal olsun, garibanın kafasına vuran polislere anladığı dilden konuşuyor, vatandaşa devlet gibi sahip çıkıyor.
ekleme:kafasına miğferle vurulan askerimiz şehit olmuş bu durum benzerinde
nato'nun türkiye'den rusya için yaptırım talebi
-
ülke olarak bu savaştaki taraflara olan mesafemizi aynen korumamız gerek , zaten ne ukrayna'ya yardım edecek ne de rusya'ya yaptırım uygulayacak gücümüz ve ekonomimiz var maalesef.
yaran diyaloglar
-
sabah üst düzey bi yöneticimizle kahvaltıdayız.
ben: x bey çiğnemeden yutuyosunuz, toplantıya var daha, niye hızlı yiyorsunuz?
x: biz 9 kardeştik.
oscar alabilirdi denilen türk filmleri
-
(bkz: bir zamanlar anadolu’da)
stajyerin şirkette bittiği an
-
staj yaptığım bankadaki çaycının beni müfettiş sanıp bir hafta boyunca masamda türk kahvesini eksik etmediği ama bir haftanın sonunda "ben duydum sen stajermişsin sana bundan sonra kahve yok" dediği andır.