ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
muğla'da bulunan beşyüz trilyon dolarlık define
-
lozan'dan dolayı ancak 2023'te çıkartılabilecek hazine.
yaran fıkralar
-
adamın biri bara girmiş.
üç duble viski içtikten sonra barmene dönmüş ve;
-“ödeyecek param yok, ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. sana istediğin her şarkıyı çalabilir..” demiş.
barmen sert bir ses tonuyla;
-“hadi oradan sarhoş” demiş.
adam o anda elini cebine atmış. 25 santim boyunda gerçek bir piyanist çıkarmış. üstelik piyanosu da önünde...
barmen şaşkın bakışlarla;
-“türk marşı” diyebilmiş kısık bir ses tonuyla.
bir döktürmüş ki sormayın, 25 santimlik piyanist...
-“bu nasıl iş” demiş barmen şaşkınlık içinde barda içen adama...
adam cevap vermiş;
-“hurdalıkta bir lamba buldum, bin yıllık. parlatmak için ovarken içinden bir cin çıktı. bin yaşında, çökmüş ve kulakları da zor duyuyor.”
elini öbür cebine atmış, çok eski bir lamba çıkarmış. barmenin önüne koymuş.
-“ovala ve dilek dile” demiş...
barmen ovalamış lambayı hakikaten ihtiyar, ayakta zor duran bir cin...
cinin bir eli kulağında; “haa... hii...” deyip duruyor barmene...
barmen düşünmüş ve hemen bir dilek dilemiş;
-“burada bu sigara dumanı ve içki kokuları arasında, iki ciğerim de perişan hale geldi. bana iki yeni ciğer” demiş.
hooop!..
barın başında, pos bıyıkları, kocaman şapkaları, yeşil kırmızı kılıkları ile iki yeniçeri belirmiş.
barmen adama dönmüş ve;
-“bu nasıl bir cin?!.. yeniçeri değil, yeni ciğer istemiştim” demiş.
adam barmene cevap vermiş;
-“ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanıyorsun!.."
debe için teşekkürler. fıkraların devamı gelecek... :)
edit: bu fıkra mükerrerdir...
23 nisan 2018 tsk'nın meclisi terk etmesi
-
tsk'nın siyasallaştığını gösteren rezalet.
akp'li vekil konuşurken terk etse, burada askeri vesayet diye ağlayacak akp'liler şimdi bu işe bir kulp ararlar.
hdp'li vekil 5 dk önce "ermeni soykırı", "kürt illeri", "kürt kökenli değiliz kürtüz", "devlet kürt illerinde zulüm yapıyor" derken değil de, konuşma sırası iyi parti'ye gelince gerçekleşmesi de tsk'nın yeni hassasiyetinin ne olduğunu gösteriyor. vatan mı, makam mı?
bonus (bkz: 23 nisan 2018 rte'nin ysk açıklaması)
billur kalkavan
-
kendisiyle şöyle bir anım var. yıllar önce arkadaşlarla bodrum'a gitmiştik marinada gezerken kıyıya demirlemiş bir yatta kendisini görmüştük.
uzanmış güneşleniyor. ama nasıl vamp bir kadın, nasıl bir aurası var anlatamam. o zamanlar ekranda en sık görüldüğü dönemler biz de sivilceli ergenleriz bunun da etkisiyle ona hayran hayran bakmaya başladık.
her halde öküzün trene baktığı gibi bakmış olmalıyız ki
-çocuklar hafızanıza yeteri kadar kaydettiyseniz bırakın da güneşin keyfini çıkarayım dönüşte tekrar bakarsınız demiş, ardından da o müthiş kahkahasını atmıştı. bunun üzerine biz kafalar önde jet hızıyla ortamdan uzamıştık. azarlamadan, hakaret etmeden, esprili bir dille rahatsız olduğunu belirtmesini takdir etmiştik.
bende her zaman dobra, eğlenmesini bilen, hayattan zevk alan, kafasına göre yaşayan bir insan imajı çizmişti. ışıklar içinde uyusun.
vercingetorix
-
hakkinda muhtesem bir historia civilis animasyonu mevcut olan anli-sanli galya komutani.
https://www.youtube.com/…atch?v=lmfied6sai8&t=1514s
sezar karsisindaki savas taktikleri, zamanlamasi, dogru hamleleri ve hatalari teker teker inceleniyor.
hikayesinin derinliklerine inince sezar'in ne kadar acimasiz ve buyuk bir askeri deha oldugunu anliyor insan. anli-sanli savasci.
müşteri memnuniyetinin sıfır olduğu şirketler
türkiye'de feminizm
-
kabaca, geç osmanlı/erken cumhuriyet, 1930'lardan itibaren devlet feminizmi, 1980'lerden itibaren de ikinci dalga feminizm olmak üzere, üç dönemde incelenebilecek akım.
osmanlı imparatorluğu'nun son dönemlerini kapsayan feminizm dalgası, özellikle son yıllara kadar sıklıkla görmezden gelinse de, serpil çakır'ın osmanlı kadın hareketi, yaprak zihnioğlu'nun kadınsız inkılap kitapları, ayrıca hayganuş mark'la ilgili yapılan "feminizm: bir adalet fermanı" gibi çalışmaların da etkisiyle bu döneme gösterilen ilgi artmıştır. şu anda bilindiği kadarıyla 1908-1923 yılları arasında 40'dan fazla kadın örgütü kurulmuş, okuma yazma oranlarının azlığına ve dağıtım imkanlarının sınırlılığına rağmen, oldukça fazla sayıda okuyucuya ulaşan 27 adet kadın dergi ve gazetesi çıkartılmış, üniversite de dahil olmak üzere, kadınların eğitim görme ve çalışma oranları artmış, 1917'de çok eşliliğe sınırlama getiren kanun çıkartılmış ve kadınların seçme-seçilme haklarıyla ilgili istekler ilk olarak bu dönemde dile getirilmiştir.
erken cumhuriyet tarihinin, kadınlara ait en önemli ayrıntılarından biri ise, 16 haziran 1923'te, nezihe muhittin tarafından, cumhuriyet tarihinin ilk partisi olarak kurulan kadınlar halk fırkasıdır. bu parti, hem kadınların siyasi alanda temsilinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, hem de daha sonra kurulacak cumhuriyet halk fırkası'na yönelik ilginin azalmaması için kapatılmıştır. partilerinin kapatılmasının ardından, kadınlar 1924 yılında türk kadınlar birliği'ni kurmuş (buradaki millileşme eğilimine dikkatinizi çekerim), 1925 yılından itibaren özellikle seçme ve seçilme hakları için çeşitli eylemler yapmışlardır. istedikleri haklarla, cumhuriyet gazetesi tarafından "havva'nın kızları, meclis'e girip yılın manto modasını tartışacak" diye dalga geçilse de, nezihe muhittin küstürülüp, siyasetten uzaklaştırılsa da, güç de olsa kadınlar 1934 yılında siyasi haklarını kazanmışlardır.
1935 yılında ise 12. uluslarası kadınlar birliği kongresi türkiye'de düzenlenmiş, bu konferansın ardından özellikle chf'nin tepkileri daha da sertleşmiştir. ünlü hukukçu hıfzı veldet velidedeoğlu'nun 1935 yılında ülkü'de yazdığı bir yazıdan alıntılıyorum: "yeni türkiye’de bir kadınlık-erkeklik mücadelesi yoktur, olmamıştır ve olamaz. kadınlara bu haklar ne bahşedilmiş, ne de kadınlar tarafından mücadele ile alınmıştır. yapılan şey türk camiasında eksik kalmış olan bir işin diğer işler meyanında şimdi tamamlanmış olmasıdır." zaten sonrasında da türk kadınlar birliği kendi kendisini feshetmiştir.
1980'lere kadar uzanan dönemde ise, kadın hakları "gerektiği zaman" erkekler tarafından savunuldu, kemalizm ve feminizm arasında borçlu olma hissinden kaynaklanan bir ortaklık kuruldu. seçme ve seçilme hakları elde edildi, fakat 1935'ten günümüze kadar meclise giren kadın sayısı 8794 erkeğe karşılık, 236 kadınla sınırlı kaldı. üstelik de kadınların yaşadığı pek çok problem görmezden gelindi.
ikinci dalga feminist hareket, hem devlet feminizmi ile bir hesaplaşmayı başlattı, hem de toplumsal cinsiyet, taciz, beden hakları, kadın araştırmaları, kadın kütüphaneleri vs. gibi kavram ve kurumları da tartışmaya açarak, toplumun içselleştirdiği, cinsiyete dayalı ayrımcılıkları su yüzüne çıkarmayı hedefledi. hukuki reformlar için baskı yapmaya, bir de giderek yükselen oranda feminizmin orta sınıf, "beyaz" kadın hareketi olup olmadığını tartışmaya başladılar.
3 poşetlik alışverişin 813 tl tutması
-
sağlıksız beslenmeyle ilgili yayınlarda bu fiş ibretlik olarak gösterilmeli.
8 şubat 2021 fenerbahçe'nin attığı tweet
-
fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamayacağının ipucunu veren tivittir. geçen sene de berbat oyunları yerine hakemleri konuşuyor ve sosyal medya baskısıyla kendilerine fayda sağlamaya çabalıyorlardı. aynı tas aynı hamam.
galatasaray'ın doğrandığı maçtan hakemden şikayet eden yine fenerbahçe. ligin ilk yarısı havadan penaltı kazandıkları beşiktaş maçından sonra da şikayet eden fenerbahçe idi. hele hele başakşehir maçı hala hatırlarda...
bu kafayla şampiyon falan olunmaz. devam edin böyle.
migros'ta 69.90 tl'ye satılan 2018 yılbaşı sepeti
-
''*selpak collection peçete 33x33 '' ile yeni yıla abdestsiz girmek isteyen yalnızlara da selamı çakmıştır.
sma ilacı faturalarımıza 1tl olarak yansısın
-
ben daha güzel bir kampanya başlatayım emin olun daha faydalı olur;
(bkz: kuzen evlilikleri yasaklansın)
2 kere sma'lı çocuk doğurup üçüncüyü yapmaya çalışanlar itlaf edilsin kampanyası da daha mantıklı olabilir.