• yazarligi hayirli olmus, eksi sozluk'e hosgelmis, gelisi heyecan uyandirmis sen daha once nerelerdeydin kisisi.
  • nurullah genç şiirinden bağımsız, uzak bir öyküde saklı kalan
    başka bir güzelliğe gönderme yapan yazar.
  • hem sıfır'dır hem negatif.

    (bkz: kan grubu kişilik ilişkisi)
  • fazlasıyla uzun sürmüş bir sabahta armağan için yolun başında. olduğu gibi geliyor, geliyor ki tesadüfler onu bulsun. buluyor da, bir müzik kutusu için dönerken gözleri sağa sola, sadece gözleri açıkta bırakan maskeler alıkoyuyor onu çukurcuma dükkanında. sevim burakça konuşmalar, oğul desenli sözcükler.. kuş kafesleri havada uçuşmuşlar ama içlerinde kuş yok. orada burada gözüken sadece kuş tüyleri, var imiş..

    çukurcuma dükkanına esaslı bir giriş .. küçük peri kızı deniz için bütün bunlar.. kocaman bir cumartesi sabahı bağlılığı ve huzuru doğrultmak için yeterli bir sebep, deniz. çukurcuma abisi kalender, ikram izzet bol.o'nun münasebeti çok sıkı burak'la, mayısta bir gezintiye çıkmışlar beraber, belki eli eline bile değmiş, ruhunu yakalamaya çalışırken.. sevim burak'ın dikiş kutusu, yazı kağıtlarını mandalla tutuşturduğu perdeleri, paket paket toplu iğneleri ve daktilosuyla bir gezintiye çıkmıştı. şimdi o gezinin son halkasını bilmeden yaşayacak. o dükkandaki muhteşem tesadüfle..

    tesadüfler özel kalmalıdır.ama anılmak onların da haklarıdır.
  • şu sıralar çiçek çiçek* olduğunu öğrendiğimiz, hasta yatağında bile işini düşünüp telefonla takip eden biricik altıncı nesil çiçeği...
  • (bkz: güneşte)

    bugünlerde...

    "...
    çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.
    güneşte her şey çözülür gider bir yana".

    100! iz.
  • bakanlar ona "inceliğini" gördüler...
    süsler gibi yapıları sanat
    o incecik beli saracak kemerleri,
    parmaklarını zerafetle süsleyecek yüzükleri sever...
    pek bir zevkle dinlediği u2nun dediği gibi:
    -ey altıncı nesil öpülesi yazarı, be there! always be there!
  • bugün doğum günü olmuş, kutlu olmuş, can insan. iyi ki de doğmuş.
  • doğumgününü yanlış kaydettiğimden, her sene geç kutladığımı demincek fark ettiğim, koca metropolde kıymetli bir basamağa adım atarken bir ses duyumu bile anı yakalayamadığım yazar gülü, gülyazar, yaşar ne yazar ne yazmaz...

    ve fakat lakin ama bahçelerde yeşilden ve topraktan başka renk görünmezken, elimde kitabım, ayaklarım toprakla temas halinde, tandırda pişmekte olan çökelekli gözlemeler, demlenmiş mis çaylar ve bir de ağaçlardan ellerime kadar sarkan çağlalar dünyamı pembe bir toz bulutuna gark etmişti.

    nasılsa dönerim o şehre, açılır kırmızılar; bu doğum er geç kutlanır hımmmm.
  • akşam batarken güneş, illa ki eski anıtlara vursun istenir yansısı.
    biz eski şeyleri severken aslında, her şeyi getirdikleriyle kucaklamaya özenirdik.
    kaynağını, özsuyunu bulmak zerreciklerin...
    - karıncalar karanlıkta napıyorlar?

    biz erken uyanırdık gecikmelere karşı.
hesabın var mı? giriş yap