• 4ncü sezondayım, şuana kadar söyleyeceğim tek şey bu dizinin aslında bu kadar uzun bir konuya sahip olmaması. tek sezonluk diziyi 6 sezon yapıp saçmalayıp durmuşlar. saçmalığın en bariz yeri micheal. götünü yırttı oğlumda oğlum diye sonra tekrar aynı terraneler işte bunlar hep diziyi uzatıp boka sardırma kısmı, zaten ilk izlediğim dönemde hatırladığım kadarıyla bok gibi bir finalle bitmişti. sözde araftalarmış, birileri demiş ki yeni nesil yüzünden imdb ilk 250den düştü yoo ben gayet eski neslim ve ilk 250lik bir dizi değil kesinlikle. şimdilik bu kadar arara editleyeceğim.
  • karakterleri anlamadan izleyen insanların hakkında yorum yaptığı dizi.

    michael karakteri sawyer ve jin ile en fazla gelişen karakterlerden biridir.

    --- spoiler ---

    karakter ilk sezonda çocuğunun ergenlik sürecine kadar çocuğuna babalık yapmamış ve babalığı yeni yeni öğrenen (hatta çocuğu olmayan john lockedan bile tavsiye alarak) bir karakterken sezon sonuna doğru sahip olduğu tek şeyin oğlu olduğunu anlar. ikinci sezon da verdiği savaşın tek sebebi de budur, uğruna arkadaşlarını dahi satar, hatta istemeden de olsa ana lucia ve libbynin katili olur. tekrar döndüğü dördüncü sezona dek anakarada da bunun pişmanlığını yaşar ve arkadaşları için adaya (teknik olarak adaya kadar gelememiştir, gemiye diyelim) geri döner. son sahnesinde de arkadaşlarına vakit kazandırmak için kendini feda eder ve gemideki bütün arkadaşlarının sağ salim kurtulmasına sebep olur. ne iyiyken kötü ne de kötüyken iyi olan bir karakterdir, aslında losttaki bütün karakterler böyledir. açık ya da koyu grilerdir, zaten bu sebeple izleyenlerin kendilerinde mutlaka bir şey bulmasına sebep olmuştur.

    --- spoiler ---
  • insana yaşamdaki tüm duyguları harika bir kurgu ile yaşatan benzersiz yapım.

    finalinde milyonlarca kişinin kalbini kırarak izleyicinin içine işlemiştir.

    40 senede ne filmler diziler izledim ama bana kalırsa sonsuza kadar tarihin en iyisi.
  • finali kesinlikle (bkz: game of thrones)’tan kötü olmayan dizi.
  • finali dahil efsane bir dizi
    --- spoiler ---
    şeytanın insanları kandırarak tanrıya karşı gelme olayını ve bağlantılı olarak da adem ile havvanın cennetten kovulmasını anlatıyor
    --- spoiler ---
  • ben bu diziyi çok özledim ya.
  • walt'ın medyum olduğu dizidir.
  • dünyanın en yanlış başlığı olsa da, noir desir'den gelsin:

    i'm lost but i'm not stranded yet
  • biteli 14 yil oldu ama hem popüler kültüre hem kolektif bilincimize olan etkisi belki yayinlandigi dönemden bile fazla.

    heyecan verici ve gizemli bir diziye basliyoruz mesela, "vay, lost gibi" diyoruz. güzel bir kurgu hamlesi var, "a, lost yapmisti bunu". karakterleri asiri benimsiyoruz, lost'taki ada ortamina isinlaniyoruz adeta. dizi/film gizem yaratmaya calisip siciyor, "bir lost degil". tüm dünya bize düsman, "türk'ün türk'ten baska lost'u yoktur". türkü dinleyelim diyoruz "lost lost diye nicesine sarildim". güne gidip dedikodu yapalim diyoruz "ayten'in kocasi lost tutmus kendine cik cik cik."
  • dördüncü sezon yayınlandığı dönem sözlükten bir sürü arkadaş toplaşıp adalara* pikniğe gitmiştik. efsane milan kadrosu gibi ortam vardı. raul gonzalez, kaba simsek, frackman reloaded, melyche, elinherifi, asfaltina, aman veyahut da kaderkismet, tito santana, papalina tava, justy ve nickini hatırlayamadığım nice sözlük efsanesi bir aradaydı.

    ben yanımda +1 olarak o dönem yeni yeni çıkmaya başladığım kırım tatarı bir hatun getirmiştim. malum kendim de kıpçak kökenli olduğum için ikimiz koreli turist gibi çıkıp gelmiştik. frackman, durup dururken vapurda bana jin, kıza da sun demeye başladı. ortamda kelbudsman lakaplı elinherifi de olunca herkesi bir lost geyiği sardı ki sormayın. herkes bir lost karakterine dönüştü akşama kadar. gerçi asıl john locke biraz beklesek raul gonzalez (bkz: erman yaşar) olacakmış ama o gün kendini sawyer ilan etmişti. hiç gülmediğim kadar gülmüştüm o gün.

    tepede sakin bir yer bulup kurulmuş, öğlen olmadan hepimiz birayla leyla olmuştuk. o arada lost geyiği son sürat devam ediyordu. millet teorilerini sıralıyor, gelecek bölümleri tartışıyordu. ekipte doktor, psikolog, fizikçi ne ararsanız var. man from earth gibi ortam. geyiğe o kadar sardık ki herkes bir lost esprisi patlatıyor. müslüman john locke, yaban domuzu zinhar haramdır fetvası veriyor, kürt ana lucia'mız asfaltina ise diziden erken çıkarıldığı için ayrımcılığa uğradığını savunuyordu.

    lan dedim ben bunun altında kalmam. sahilden biraları tazeleyip geri dönerken yolda günü birlikçiler gördüm. koştur koştur bunları geçerek bizimkilerin yanına gelip nefes nefese korece bildiğim tüm kelimeleri saymaya başladım. kaba simsek, ne diyorsun olm? ne saçmalıyorsun deyince, elimle tepeye doğru çıkan atletli dayıları gösterip others! the others are coming! dediğimde herkes yarılmıştı.

    arap bir ailenin topu bizim tarafa kaçınca, topu isteyen aile babasına; türkçe biliyor musunuz esprisi yapan tinto reyis günü bitirmişti. vedalaşırken herkesin birbirine; see you in another life brother demesi, nickini hatırlamadığım kayserili esmer elemana vapurda sayid gibi namaz kılmasının teklif edilmesi, elemanın cidden namaza durması, tatar kız arkadaşımla benim bu anı el ele izlememiz. altı üstü basit bir tv eğlencesinin günümüzü ne kadar şenlendirdiğini hatırlayınca gülmeden edemiyorum.

    keşke uçurulan yazarların entryleri silinmeseydi. şu başlıkta ekstra 50 sayfa olur, dizinin yayınladığı günlerde ne kadar çılgın teoriler, espriler, yaşanmışlıklar olduğunu daha iyi anlayabilirdik. konu sadece bu başlık da değil. ekşi sözlük, kim ne derse desin bu ülkenin internet tarihini doğru düzgün kayıt altında tutabilmiş tek platform. son 25 yılda insanların neler yaşadığını, neler izleyip, nelere gülüp/ağladıklarını, en gerçekçi haliyle sadece burada bulabiliyoruz.

    bir gün bugün yazdıklarınızı da birileri okuyacak ve 2024 yılında neler yaşadığınızı, hangi duruma ne tepkiler verdiğinizi okuyacaklar. lost başlığı bu açıdan hep ilgimi çekmiştir. döneminde bu kadar entry girilmiş çok az başlık var. ilk sayfalara bakarsanız dizinin sonunu gören yazarlardan tutun, jj abrams nefretinin nasıl başladığına kadar bir sürü detay bulabilirsiniz. sırf dönemin internet dili ve esprilerini hatırlamak için dahi ara sıra girer okurum bu başlığı.

    --- edit ---

    durup dururken zılgıt yedim. özürle, hatırlamadığım yazarlar dediğim kısımda sözlüğün ağır topları bluesman, hosvelkam ve tarator reyizleri, zelyot ablamı, jesterdvine, shirak, çoktan uçmuş olan jarauw, kerizettin troleybüs gibi nice kralları eklemeyi unutmuşum. benim gibi çömez deccal ve somurcan reloaded birde o dönemler geleceği önden görerek yurtdışı planları yapan thuglove vardı. gerçi ondan emin değilim, yarın o da sen kimdin yarrağım mesajı atmaması için önlem alıyorum.

    --- edit ---
hesabın var mı? giriş yap