merak

• kendi bokunu yediği ya da en azından tadına baktığı için linçlemiştik birini hatırladınız mı? hatırlamanız gerekiyor ama böyle yol alamayız. size her anlatacağım şeyden önce arka planda neler olduğunu anlatmak zorunda kalacaksam bu şekilde ilerlememiz çok zor olur. en azından bazı temel bilgilere sahip olmalısınız ki ben de üzerine koyabileyim. neyse işte bokunun tadını merak eden adam vardı ya işte o bana çok ilham vermişti, ufkum açılmıştı desem yeridir. şimdi belki de bunu duyduğunuzda bokun tadına bakmak nasıl ufuk açmış olabilir ki diyorsunuzdur içinizden ya da arkadaşlarınızı çağırıp gel hele burada saçmalayan biri var diye topladınız insanları etrafınıza. ama o değil şimdi siz de hak vereceksiniz bana.
  
  benim ilgimi çeken, ufkumu açan şey ‘merak’tı. adam merak etmiş tadının nasıl olduğunu. bilim de böyle gelişmedi mi aslında? böyle gelişmemiş olabilir tabi ben gelişirken orada değildim. bulunduğum konum itibariyle bilime hep çoook uzak noktada bulunuyorduk biz. bu hep böyle değildi gerçi son zamanlarda böyle oldu. eskiden bilim önemliydi. bilim teknik dergisi vardı mesela. bilenler vardır belki biz ilkokuldayken çok kıymetliydi. onu alabilen sadece bi arkadaşımız vardı. gıptayla bakardım ben ona. hala var mı o dergi kim bilir…
  
  ne diyorduk hah işte merak. hiçbiriniz demedi mi mesela pilin birinin + kutbunu başka pilin – kutbunu lambaya bağlasam yanar mı diye? mesela bende çocukken saat hastalığı vardı. bu da sanırım televizyonda her akşam programların 20.45’te show tv’de demesiyle başladı. gidip anneme sorardım 20.45’in analog saatte nasıl göründüğünü. o da hiç bıkmadan kısa olan sekizin üstünde uzun olan dokuzun üstünde olacak derdi. böyle böyle saatleri öğrenmiştim. sonra babama, amcama saat aldırmaya başlamıştım. sürekli yeni saatim oluyordu. ilk kez casio dijital saatim olduğunda şöyle demiştim: bu saat pille çalışıyor, manyetolu çakmaklarda da elektriğe benzeyen bir şey gazın yanmasını sağlıyor. demek ki ben bu elektriği saatin metal ucundan verirsem bir şeyler olabilir. belki de bir zaman makinesi icat edebilirim. dahiyane bi fikir! tabi öyle olmadı. muhtemelen saat voltaj yüksekliğinden dolayı bozuldu. sonrasında da bana bi daha saat alınmadı, çakmağı söküp manyetosunu çıkardığım için amcam tarafından azarlandım ve merakla başlayan bilimsel yolculuğum bozuk bir saat ve çakmakla sonlandı.
  
  diyeceğim o ki bokun tadını merak etmek aslında o kadar kötü bir şey değildir. her ne kadar kulağa iğrenç gelse de ilk insanlardan beri insan ırkı hep merak içerisinde olmuştur. bu merak bugün hayatımızı kolaylaştıran (belki bazen zorlaştıran, ne o whatsapp gizlilik sözleşmesi filan, mağarada yaşayan ilk insanların böyle dertleri hiç olmamıştı) teknolojik gelişmelerin olmasını sağlamıştır.
• metafizik (bkz: aristoteles)in ilk cümlesi: "insan merak eder."