957 entry daha
  • narsisizm hakkında beni en çok şaşırtan şey
    narsisist dendiğinde kafamda hep olumsuz şartlarda 'sevgi ve şefkatten yoksun' büyümüş sadece kötü bir çocukluk geçmişi canlanırdı.

    aslında zedelenmiş egonun, çaresiz üstünlük kurma ihtiyacından ötürü böyle zavallıca övgülere mecbur, o yüzden her ortamda görün beni diye kendisini yerlere atıyor sanıp merhamet bile hissederdim.

    halbuki, ailenin aşırı ilgisi ve düşkünlüğü de buna sebepmiş. aile çocuğu öyle bir pohpohluyor ki, çocuk da gerçeklikten kopuyor her şeye hakkı olduğu sanrısıyla büyüyor ve bir süre sonra egoist oluyormuş.

    çocuğun her istediğini, çabalamasına bile müsaade etmeden yerine getiren ailelerde
    bu kişilik bozukluğu daha yaygınmış. her kötü insanı, sevgi görmedin mi diye yaftalayanlar için burası önem arz ediyor bence. sevgisiz büyüyen insanlar haddini bilir, en fazla sevileceğine inanmaz. şiddet yanlısı her insanı alt tabakadan veya sevgisiz sanıyor toplum. gereksiz öz güvenin gücünü nereden bilsin millet, onlar da haklı.

    mesela borderline erkeklerde aşırı anne, teyze abla ilgisine maruz kalma görülebilir. aşırı ilgi gören erkek çocuk, herkesten hadsiz hudutsuz taleplerini sıralar. kadında da anneyle sorun ama daha farklı, baba ilgisi de olmayabilir aşırı baba ilgisi de olabilir. ama narsistik örüntüde ailede hep bir ağızdan diğerlerini aşağılarken kendi çocuklarını 'çok özel' bulma var bence. bunu çocuğuna yansıtmaktan da korkmayan çocuğun hayata dair 'eşitlik' algısını yerle bir eden bir davranış kalıbı mevcut. hani anne ve baba ağız birliği yapsın, çocuğun kafasında soru işareti kalmasın durumu var ya, narsist çocukluk için gerekli ortam bu. mesela benim babam eleştiriye çok açık biriydi, bizi de öyle eleştirerek büyüttü. kâh olması gereken kâh olmaması gereken yerlerde, bazen öz güven eksikliği yaşatacak kadar ama annem eğitim hayatım boyunca 'hiçbiri senden önemli değil' ebeveyniydi. babamın yıkıcı olduğu durumda onun tavrı beni dengeliyordu. ha annem de babam kadar acımasız eleştirmen olsa daha fazla öz güven sorunu yaşardım. gerçi yine yaşadım, ne kadar yeterli olduğuma çok geç iknâ olabildim ama şimdi bakınca iyi ki yaşamışım diyorum. çünkü yersiz öz güven çok daha felaket bir durum benim için. kendimi 'mükemmel yeterli' bulmadığım için üzülmek bir zaman sonra geçiyor en azından.
    ya da cahil cesaretinden iyidir diyorsun, içine siniyor hiç değilse. kibrinin köpeği olmadan.

    hem babam hem annem: sen ister çalış kazan ister çalışma, olmadı özele yollarız ne canını sıkıyorsun ki? diyen kişiler olsa, her şeyin ben gak demeden su gibi önüme geldiği;
    öz eleştiriden, çalışıp başarmaktan yoksun bir çocukluk geçirebilirdim. hem zaten bir süre sonra eziklik yapıyor o şişirilmeyle bir yerlere gelmişim hissi. sen de anlıyorsun, ki bir gün anlayacaksın zaten 'en özelin' sen olmadığını.

    şanslıysan eğer, kazandığın lisede, parmak kaldıran herkesin senin aklındaki şeyleri bir bir söylediği gün olacak bu.
    saltanat mahsülü başarılarım olacağına, varsın adaletini ispatlamak için bana 'daha sert' davransın diyorum ben bu konularda, çünkü o da sana farklı bir zırh ekliyor. diğer türlüsü yarı tanrı gibi, her lafta savunmaya geçmek daha büyük zayıflık olurdu. farkındaysan, -ki narsist olduğunu anlayıp tedavi olmak isteyenler de az değil, kabul etmezler kanısı da çok yaygın maalesef-
    değilsen ve işine bu geliyorsa ailen seni yine dah dah delisi yapacaklar, devam edebilirsin.

    yani eleştiriye kapalı olmalarının tek nedeni, zayıf ego değil sonucu çıkıyor buradan, ruhsal ve fiziksel olarak kendisini o kadar beğeniyor ki bu insanlar; onları eleştiren herkes onlardan aşağıda. en iyi ihtimalle 'kıskanç'sın. üstünlük kurma ihtiyacı, kompleksten değil aşırı yüksek egodan kaynaklı. bizden üstün olduğu için yoruma kapatmış beynini ama o üst insan olduğu için herkesi 'eleştirebilir' çünkü onlardan sınıfsal olarak/akıl/şu bu.. olarak en üst konumda. aynı mantıkla, aşırı şımartılmış olduğu için ilgiye çok düşkün ve doyumsuz. eşini aldattıysa, o hak etmiştir, çünkü onu “lâyıkıyla” sevmemiştir ve bunun suçlusudur.

    insanların çocuklarının üzerine titremesi beni hep çok mutlu ediyor fakat, kendi çocuğuna yapılmasını istemeyeceği şeyleri bir başkasına gelince gözünü kırpmadan yapabilenler yüzünden bugün her şeye hakkı olduğunu sanan bir güruhla, öyle veya böyle yaşamak durumunda kalıyoruz.
    marifet bu insanları şeytan gibi göstermek değil, ki hepimizin de narsisistik yönleri var, yok diyemeyiz ama bunun boyutuna dikkatli bakmak lazım.
    ve birine sürekli sen onlardan farklısın duygusu verirseniz o da her şeye hakkı olduğunu düşünmekte bir beis görmeyecektir. çünkü kimseden üstün değilim; eşitlik algısını alaşağı ettiniz, ki emin olun, o kantara bir gün sizi de çıkaracaktır büyüttüğünüz; ego.

    benim ebeveynlerim de çok korumacı ve müdahaleciydi, değinmek istediğim asıl nokta, ailenin her fırsatta -mütemadiyen- çocuğa ektiği 'sen ayrıcalıklısın' tohumu.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap