• barlas tolan'in yoklugunda galatasaray universitesi sosyoloji bolum baskanlıgı rolunu ustlenen, asırı derecede kevin spacey'e benzeyen, titizligi gozden kacamayacak kadar belirgin olan, ozel ilgi alanı oldugunu tahmın ettigim müzik soslu muhtelif yazıları bulunan enteresan şahsiyet.
    anadolu üniversitesi'nde müzik sosyolojisi dersi veriyor.*
  • sınavlarında bilgiden ziyade yorum soran ve bu sayede dersi takip etmemiş olanlara* bile dersten geçme imkanı veren hoca. müzik konusunda da oldukça bilgilidir. portedeki hayalet isimli müziğin sosyolojisi üzerine bi kitabı yayınlanmıştır.
    kendisi galatasaray üniversitesi müzikal ve drama kulübünün de sıkı takipçisidir aynı zamanda.
  • galatasaray üniversitesi'ndeki görevinin yanısıra, bağlam yayınları tarafından yayımlanan 'biyografya' adlı derginin yayın yönetmeni yardımcısıdır.
    (bkz: biyografya)
    (bkz: baglam yayinlari)
    (bkz: portedeki hayalet)
  • oldukça karizmatik bir insandır. titizdir, kafası çok çalışır. marmara fr kamu'nun farklı hocalarındandır kendisi.
  • galatasaray lisesi mezunu, şimdilerde yardımci doç. dr olan ali ergur, akedemisyen fransizcasıyla, hiç fransada okumamış biri olarak dinleyenleri şaşırtır. tam bir beyefendiye yakışır uslubu, işine baglılıgı ve saygısı vardır. ögrencilerinden de yapilan işe aynı saygıyı bekler. zira, derse geç gelenleri veya randevusunu nedensiz iptal edenleri elektrik çarpmışa döndürmesi bundandır. yaratıcı düşünülmüş sınav soruları sorar, düşünmeye teşvik eder. gözetim teknolojileri ve bunun sosyal boyutuyla yakından ilgilidir. dersin sonunda "n'oublies pas:(unutmayın) big brother is wathcing you" diye bagırıp aklımı aldıgı ve uyanmamı sagladıgı gunden beri aynı konulara ilgi duyuyoruz kendisiyle. tez hocamdır, sözlük takipçisidir. saygıda kusur edemem, mazallah.
  • geçen yıl sociologie dersimize girmiş olan, yıllar sonra ismi efsaneleşmeye aday olabilecek bir zat-ı muhteremdir kendisi. keşke yine birlikte ders yapabilme şansımız olsa diyoruz..
    bu arada kendisinin ders disiplini, kusursuz fransızcası, zekice hazırlanmış sınav soruları ile bütünleşmiş karizmatik görünüşüne olan hayranlığımızı da belirtmeden geçmeyelim.
    (bkz: smiley ne ki şeker ne ki)
  • kendisi fransizca bilmez. daha çok ali ergurca bilir ve o dili konuşur. ders anlatırken kullandıgı kelimeleri tahsin sarac'in ansiklopedivari sozlugunde bile bulamazsiniz. onundeki bir kitaptan okur gibi fransizca konuşur. okulumda fransizca konuşuyorum diye gecinen tasrali fransizlarin konustugu dilimsi fransizca ise, ali ergur kesinlikle baska bir dil konusuyor.
  • bazen kendisini olması gerektiğinden fazla ciddiye aldığını düşündüğüm değerli hocadır. kabul etmek gerekir ki gerçekten ağır bir fransızca konuşur ve yine kabul etmek gerekir ki gerçekten sosyolojiyi çok iyi bilir ve anlatır. ne var ki ders içindeki yaratmaya çalıştığı aşırı disiplin soslu atmosfer, dersi mekanik bir düzeye sokmakta ve zaten ara verilmeyen derste kişiyi kıpırdanamaz hale düşürmektedir. dünya ve türkiye sorunlarının ele alındığı sohbetimsi zaman aralıklarında düşüncelerinden ve konuşmasından gerçekten keyif alsam da ders içinde çizdiği portrenin kendisinde bulunduğuna inandığım asıl duruşuyla ters düştüğüne inananlardanım. geçen dersin özetini kısaca geçtikten sonra ve derse minik bir giriş yaptıktan sonra masanın arkasına geçip : "mesdames et messieurs bonjour" diye mekanik ve zorlama bir girişle başlaması belki bende o dersteki "sempatik olmayan ali ergur" imajını vermiştir. üstelik birazcık gülümsemenin de kendisinde gerçekten var olan saygınlıktan bir şeyler alıp götürmeyeceğini bilse belki hayat da daha güzel olacaktır.
  • 21 şubat pazartesi günü saat 16.00'da galatasaray üniversitesi'nde "türk müziğinde modernleşme örüntüleri" başlıklı konferans vermiş doçent. konuşmasında ismail dede efendi'den hacı arif bey'e oradan saadettin kaynak'a modernleşmeyle birlikte türk klasik musikisinde görülen standartlaşma, basitleşme, daralma ve popülerleşme eğiliminden bahsetmiş; sonra bu popülerleşme eğilimini zeki müren ve orhan gencebay'ın müzikleriyle ilintilendirmiştir. ilk yarısı kafa açıcı, merak uyandırıcı, ikinci yarısı ise biraz fazla özet bir konferans olmuştur nitekim.
  • galatasaray üniversitesine dair unutamayacağım değerlerden ikinci tandıdığım (birincisi için (bkz: verda irtiş) ) geniş bilgi birikiminin yanısıra farklı ilgi alanlarına sahip olduğunu düşündüğüm, piyano da çalsa ne güzel olurdu dediğim (bkz: el), teknik ve teknoloji konusunda ufkumu(zu) genişletmiş, hayata dair örnekleriyle dersi yalnızca bir teori bombardımanı olmaktan kurtarmış, keşke hep yol gösterse dediğim, ayrıca o farkında olmasa da imgelem dünyamı zenginleştirmiş, dersinde köşeli parantez içine yazdıklarımı düşünmeme yol açmış, dersinde şiir şeklinde not tuttuğum, saydığım insan.
hesabın var mı? giriş yap